yük hdtip Bozkurt en son haddine kadar varmış bir Atatürk hayranı
idi. Fakülteye Türk Hukuk inkilâbınm ruhunu vermişti. Mahmut
Esat Bozkurt'un Atatürk sevgisini şahsî bir hatıramla belirtmek isterim.
Fakültenin ikinci sınıfında idik. Sene 1938. Atatürk'ün hayatından
ümit kesilen günlerdi. 10 Kasım gününün sabah gazeteleri vaziyetin
vahamete doğru gittiğini bildirmişlerdi. İkinci ders zili çaldı.
Dersimiz Devletler Hukuku, Mahmut Esat Bozkurt'un saati. O arada
Fakülte Dekanlığına Atatürkün ölüm haberi gelmiş. Hocaların olayı
öğrencilere bildirmeleri ve arkasından derslerin kesilmesi uygun
görülmüş. Bir az bekledik, Mahmut Esat Bozkurt derse girdi. Ağlamış,
yüzü kızarmış, iki tarafta sıralara tutuna tutuna güçlükle kürsüye
çıktı. Doğruldu, yüzümüze baktı, bir şey söyliyemedi, yavaşça
kürsünün üzerine kapandı ve ağlamıya başladı. Hepimiz olanı anlamıştık.
Sonra ağır ağır doğruldu, gözünün yaşını sildi ve «Siz- sağ
olun dedi», geldiği gibi sınıftan çıktı. «Atatürk öldü» sözünü söyliyemedi,
bu söz ağzından çıkamadı. Hukuk înkilâbımızm veya Mahmut
Esat Bozkurt'un kendi deyimiyle «Hukuk ihtilâlimizin» bu büyük şahsiyeti
21.12.1943 de henüz 53 yaşında iken ölmüştür.
Fakülteye şahsiyeti ile izini bırakmış olan ilk Dekanı - o zamanki
ismi ile Müdürü - Cemil Bilseldir. Kuruluşu takip eden 9 sene Fakülteyi
idare etmiştir. Fakülteye, harap ve eski binalarının havası
sinmesin diye, aşırı bir disiplin ve avrupaî bir öğretim sistemi tatbike
çalıştı. Elinde saati, Profesörleri Fakülte kapısında bekler, gecikenlere
hiç bir şey söylemeden saati gösterir, Profesörler Kuruluna
devamı sağlamak için maaşları orada dağıtır, talebe yemekhanesinde
adabı muaşeret dersi verir, son sınıf talebesine Caketatay ve Melon
şapka yaptırır, merasimlerde giyilen bu kıyafet dışında Fakülte öğrencilerine
yeknasak lâcivert bere giydirir, imtihan devrelerinin başında
ve sonunda yatılı talebeyi tarttırır ve ancak kilo kaybedenlerin
iyi çalıştığına hükmederdi. Cemil Bilsel 1933 senesinde istemiye
istemiye istanbul Üniversitesi Rektörlüğü görevine gitmiş, Ankara
Hukuk Fakültesini bırakmak istememiştir.
Fakültenin Cemil Bilsel'den sonra Dekanlığını 8 sene Baha Kantar
yapmıştır. Baha Hoca, 1925 senesinde istanbul Hukuk Fakültesinde
Ceza Usulü Dersini okutmakta idi. Mahmut Esat Bozkurt kendisini
Ankara Hukuk Fakültesine bir yazı ile davet etmiş ve müsbet
cevap vermesini rica etmiş. Üç gün sonra önde Baha Kantar, arkada,
sırtında kitap dolu tahta bir sandık, bir hammal, Adliye Vekilinin oda-
XVIII
sına girip : «Geldim» dediği anlatılır. İstanbuldaki evini, eşyasını olduğu
gibi bırakıp derhal gelmişti. Baha Kantar, Fakülteye geniş bir
müsamaha, anlayış ve herkesin hakkında azamî saygı havasını getirmiştir.
Fakülte 1925 senesinden bu yana 15 Dekan tarafından idare
edilmiştir. Bunların 5 i bu gün hayatta değildir.
Fakültenin 40 yılı içinde kaydolan öğrenci sayısı 41642 dir.
Bunlar Fakülteden gelip geçmiş, daha doğrusu çoğu gelmiş fakat
geçememiş, mezun sayısı 10115 de kalmıştır. Bu suretle tam 40. ncı
yılımızı kutladığımızda 10.000 inci mezunumuzu da vermiş bulunuyoruz.
Yılda mezun sayımız ortalama 252 oluyor.
Hükümetin bize 40. Yıl hediyesi, yeni ek binamızdır. Bu bina
Enstitülerimiz için gelişme imkânı verecek. Çalışma odaları sıkıntımızı
sona erdirecektir. Bizim, kendi müessesemize 40 inci yıl hediyemiz,
«40 inci Yıl Armağanımız» olacaktır. Bu armağan Fakülte ilim
hayatımızın bir yıllık bir numunesi olacaktır. İlim Hayatımızda Fakültemizin
40 inci yılını göstermeğe çalıştık. Son sene içinde Fakültemizde
on iki yabancı ilim adamı ders veya konferanslar vermişlerdir.
Bunlar Schönenberger, Lerche, Freymond, Karel Vaşak, Vedel,
İvor Jennings, Wisemann, Fowset, Kerimof, Gaudemet, Guy Flattet,
ve Mendes - France dır. Bu ilim adamlarının Fakültemizde verdikleri
ders ve konferansların saat sayısı 35 dir. Her ay öğrencilerimize
ortalama 6 saat bu ilim adamlarını dinletmişiz. Öğrencilerimizin ayağına
ilmi ve milletler arası şöhretli ilim adamlarını getirme çabası
içindeyiz. Armağanımız bu çalışmaları açıklıyacaktır.
Bu arada geçen yıl içinde Fakültemizde kutladığımız Magna
Carta'nm 750 nei yılı özel bir önem taşır. Magna Carta Anayasa ve
Temel Haklar nizamının ilk adımlarından biridir. Bizim de temel nizamımızın
Avrupadaki doğuşudur. Biz Garptan yalnız bir kaç kanun
almadık, biz Garp Hukuk nizamını ruhu ve bütünü ile aldık. Bu bakımdan
Magna Carta'nın hukuk düşüncemizde bir başlangıç ve bizden
bir parça olduğunu belirtmek istedik. Kaldı ki bu gün Dünya Anayasalarının
en mükemmellerinden biri olduğuna şüphe bulunmıyan
Yeni Türk Anayasası ile Magna Carta arasında bir köprü kurmak da
istedik. Magna Carta haftasının asıl manası budur.
Fakültemizin yalnız öğretim ve araştırma vazifesi olduğuna da
kani değiliz. Üniversite Kanununda da ifadesini bulduğu gibi mem-
XIX
leket problemlerini ele almak vazifelerimiz arasındadır. Ankara Hukuk
Fakültesi bunun, son on sene içinde, hatta bütün öğrencileri ile
beraber, mücadelesini bile yapmıştır. Fakültemiz ayrıca günün hukuk
problemlerini yakından ele almış ve bunu ilmî toplantılarda tartışma
konusu yapmıştır : Vakıflar Kanunu, Yeni Anayasamızın Ekonomik
Hükümleri, İktisadî Devlet Teşekkülleri hakkında 440 sayılı
Kanun etrafında yapılan tetkikler ve toplantıları yalnız son on iki aya
düşen misaller diye zikretmek isterim. Diyebilirim ki bu ruh öğrencilerimize
de intikal etmiştir. Talebe Cemiyetinin tertiplediği açık oturum
ve konferanslar ayni yöne yönelmiştir. Burada yalnız, Dekanlığımın
ilk senesini teşkil eden son senenin toplantı konularını saymama
müsaade ediniz : «Türkiyede Kalkınma ve Reform ihtiyacı»,
«Türk Ceza Kanunu 141 ve 142 nei maddeleri», «Siyasî Partiler Kanunu
tasarısı», «Millî Davamız Petrol», «Günlük ızdıraplarımızda
terbiye yetersizliği ve yetersizlik kompleksi», «Yabancı Sermayenin
Türk Ekonomisindeki yeri», «Atatürk İlkeleri», «Kalkınma yolu»,
«Türk sendikacılığının yarını ve gelişmesi». Öğrencilerimizin uyanıklığı
ile iftihar ediyoruz.
Fakülte Kütüphanesi geçen 40 yıl içinde iki devre gösterir. 1925
den 1946'a kadar 6000 cilde varılmıştı. 1946 dan bu güne 70.000 cilde
varmak suretiyle, senelik 300 civarında olan ortalama kitap artışını
senelik 3400 ortalamaya çıkarılmıştır. Bu arada Kitaplıkları olduğu
gibi Fakültemize bağışlanılmış olan Prof. M. Ş. Özkan'ı ve Avukat
Aziz Tahsin Berkant'ı burda minnetle anmak isterim.
Fakülte Resmî neşriyatı 208 rakkammı bulmuştur. Buna teksir
notları ve sayısı 150 üstünde olan Hususî Kitap baskılarını da eklemek
doğru olur.
Fakültemiz son yıllar içinde Hür Berlin Üniversitesi, Strassbourg
ve Aix Üniversiteleri ile karşılıklı öğretim üyesi ve yardımcısı mübadele
etmek için anlaşmalar imzalamış ve bu anlaşmaları büyük faydalar
sağlıyarak tatbike başlamıştır.
Fakültemizi milletler arası alanda isimleri ile tanıtan Prof. Paul
Koschaker ve Prof. Ernst Hirş'i de burada bilhassa zikretmek isterim.
Çalışmalarımızı anlatmakla, Fakültemizde mevcut ruh ile, müessesemizin
genç ve dinamik karakterini belirtmeğe çalışıyorum. Bu
Fakülte her şeyden evvel Hukuk înkilâbımızın gerçekleşmesi için ku-