Basına yansıyan haberleri okuyorum. Etrafıma bakıyorum. Bende şöyle bir kanı oluştu son dönemde. Medeni kanun evlenme diyor vatandaşa. Evlenmemeniz için öyle çok nedeniniz varki. Toplumun ezilmiş eğitimsiz bölümünde zaten pek yaygın olmayan nikah (yasal olandan söz ediyorum) toplumun bu bölümündeki yasal olarak evli olan kadını korumak için öyle bir düzenlenmiş ki bu kezde toplumun üst ve orta sosyo ekonomik grubundaki kadın ve erkekleri medeni kanun hükümlerince evlenmekten alıkoyuyor.
Kadınsanız kesinlikle evlenmememeniz gerekiyor. Çünkü soyadı sorununuz var. En iyi olasılıkta iki soy adı alıyorsunuz ancak bu bir aldatmaca olarak kalıyor. Çünkü ayrık yazılan iki soy adından öne olan evlenmeden önceki soyadanız ikinci ilk ad gibi algılanıyor. Kim olursanız olun tek başına ilk soyadınızı kullanamıyorsunuz. Bu sanıldığından fazla güçlük yaşatıyor kadına.
Kadın yada erkek eğer kendinize sizinle eş maddi olanaklara sahip bir eş bulmadıysanız kesinlikle evlenmemeniz lazım. Çünkü işin içinden çıkmak olanaksız. Evliyken edinilenler ortak denirken karşı taraf katkı payı falan diyor. Miras yoluyla gelenler sizin ama o mirastan elde edilen kira ortak. Miras yoluyla edindiğiniz parayı es kaza ortak hesaba yatırısanız artık sizin olmuyor vb. Örneğin ortak hesap için boşanma durumuyla ilgili madde koydurun diyor mahkeme.
Evli olan arkadaşlara soralım. Herhangi bir işlem yapılırken boşanırsak ne olacak? şeklinde bir madde koydursalar belgelere, bunu ima etseler halen evli olabilirler miydi? Boşanma (ne yazıkki) günden güne doğallaşsa da bu ülkenin sınırları içinde insanlar evliliğe bir yastıkta kocamak (yaşlanmak) temennisiyle adım atar ve bir yastıkta kocayacakmış gibi davranır. Miras yoluyla gelen parasını ortak hesaba yatıran kadın yada koca şüphesizki bu şekilde davranmaktadır. Eşinden ölüm dışında başka bir nedenle ayrılacağını düşünmediği ölümünden sonra onu korumak kollamak niyetinde olduğu için böyle bir davranışta bulunmuştur. Her adımınızı ya boşanırsak diye atıyorsanız o evlilikten hayır mı gelir?
Tabi başka mal rejimleride var. Otur incele seç kardeşim. Evet öyle yapmak lazım. Evlenme teklifi yapılmış, kabul edilmiş. Düğün için uygun bir mekan arıyorsunuz nişanlınızla. Geziyorsunuz mekanları. Uğrayıp balayı için turizm şirketlerinden bilgi almak ta lazım. Şimdi bekar arkadaşlara soruyorum. Mal rejimiyle ilgili bilgi almak amacıyla bir hukukçuya gitmek için uygun zaman hangisidir? Düğün salonuna bakmadan önce mi? Yoksa balayı programını yaptıktan sonra mı? Böyle evlenilir mi?
Hani o evlilik aşkı öldürüyor klişesi var ya.. Evlenmeden birlikte yaşamayı tercih edenlerin ağzında gerekçe olarak. Bu aşk ömür boyu sürmez ikimizde biliyoruz. İdare edin manasında ... Şimdi "Evlenmeye kalkarsak medeni kanun bu aşkı öldürür" anlamı. Mal mülk hesaplarına girip onarılması güç yaralar açacağına ilişkilerinde evlenmiyorlar.
Okuyanlar sen nerde yaşıyorsun kardeşim falan diyordur belki şu anda. Birkaç zengin şımarık kişiden söz etmiyorum. Büyük şehirlerde yaşanan bir modadan söz etmiyorum. Üniversite mezunu orta düzey memurlar arasında bile bu durum hızla yayılıyor. Düğün bile yapanlar oluyor üstelik. Resmi nikah çeşitli nedenlerle önceden yapılabildiği için bu çoğu kez bir kaç kişinin bildiği bir durum olarak kalıyor.
Birlikte yaşama olarakta açıklamıyorlar orta tabaka bu durumu. Evliyiz ama nikahlı değiliz diyorlar. İmam nikahlıyız diyenlere birde bunlar ekleniyor.
Ortada bir yanlışlık yok mu? Ne dersiniz? Gözümüzü diktiğimiz Avrupa Birliği ülkelerinde evlilik kurumunu yasal sosyal ekonomik her açıdan desteklemek için sayısız program yürütülüyor. Dünyanın yuvarlak olduğunu yeniden keşfetmek zorunda mıyız? Aileyi korumak kollamak için yok oluşunun etkilerini tamamen hissetmeyi mi bekliyoruz?