Hukuk eğitimi nereye gidiyor
Ben 1983 yılında hukuk fakültesine girdim yanlış hatırlamıyorsam o tarihte marmara,istanbul,ankara ve 9 eylül hukuk fakültesi vardı yani 4 fakülte.Geçenlerde bir arkadaşın oğlu için hukuk fakültelerini incelerken tam 33 tane saydım bu korkunç bir rakam 83 yılından beri ne oldu bu ülkenin nüfusu yediye sekizemi katlandı.Bu kadar kısa süre içerisinde bu okullarda ders verecek nitelikli ve tecrübeli eğitimciler ne çabuk yetişti yoksa onları da yırt dışından ithalmi ediverdik.Her yıl binlerce hukukçu hukuk fakültelerinden mezun oluyor ortada belli sayıda bir dava potansiyeli varken hergün açılan yüzlerce büro nereden iş bulacak.Eninde sonunda birbirleriyle amansız bir rekabete girecek,meslek onuruna yakışmayan eylemlerde bulunmayacaklarmı hatta bulunmaya başlamadılarmı?Sizler ne düşünüyorsunuz bilmiyorum ama mesleğin geleceği bana hiç te iç açıcı görünmüyor.
Re: Hukuk eğitimi nereye gidiyor
Bazı gerçeklerin farkına vardılar.Hukuk fakültesine giremeyen kadrolarını hukuk fakültesi mezunu yaparak biz Atatürkçü hukukçulara yetişme gayretindeler.Bu hevesten öteye gidemeyeceklerinin şimdilik farkında değiller.
Re: Hukuk eğitimi nereye gidiyor
Ben Marmara Hukuk Fakültesi'ndeyim, 1. sınıftayım. Hukukçu denildiğinde aklıma okuyan, görgülü, bilgili, pratik zekalı, sıradan bir insandan daha üstün meziyetlere ve donatılara sahip bireyler geliyordu. Bu yüzden hukuk seçtim zaten, çağımın insanı olmama çok yardımcı olacağını düşündüm.
Sanatın, edebiyatın, felsefenin, dünya tarihinin en azından çok önemli bazı bölümlerini bilen, tartışan, özgüven dolu, görgülü, edepli, hiç değilse kendi dilini doğru düzgün konuşan(burada şiveyi değil argonun aşırı öne çıkışını kastediyorum) pek çok arkadaş edinirim, gayet dolu bir çevrem olur, birbirimizi mental yönden karşılıklı şekilde geliştiririz diye düşünmüştüm, pratik çalışmada gördüm ki kazın ayağı hiç de öyle değilmiş.
Şu anda okulda marjinal biri olarak görülüyorum. Çünkü bir keresinde Kurtlar Vadisi'ni hiç izlemediğimi söylemiştim hararetli bir "Gerçekleri anlatıyo oğlum o dizi" tartışmasında. Ayrıca tiyatroyla uğraştığımı, blues dinlediğimi ve çaldığımı, en sevdiğim yazarın Boris Vian olduğunu laf aralarında söylediğim arkadaşlarım arkamdan "artiz olcak", "garip adam ya" ve benzeri tümceler; yüzüme karşı ise "kanka bişey sorcam sen entelsin bilirsin" ve benzeri tümceler kuruyorlar.
Ben bunları herhangibir düz lisede yaşamıyorum. Türkiye'nin güya ilk 5000 öğrencisinin dahil olduğu bir yükseköğretim kurumunda başıma geliyor bunlar.
Acaba bende mi bir gariplik var? Asosyal, sokaktaki herhangibir insandan farksız bir birey mi olmam gerekiyordu?
Narsizmimi saklamıyor ve cevap veriyorum: Hayır ben normalim, günümüzde sıradan bir hukuk öğrencisi nasıl olmalıysa öyleyim. Onlar ise hukuk okumamalılar, Platon'un, Aristotales'in elinin değdiği bu disiplinde yer almamalılar.
Ne yapmak gerek?
Bilmiyorum...
Ama Öss'den sonra hukuk fakültelerinin bir de kendi belirledikleri usüllerle mülakat yapmaları ve ikinci bir elemeyi devreye sokmaları gibi ütopik(bu fikir uygulamada pek çok karışıklık çıkarır, işlemesi pek de mümkün gözükmüyor) sayılabilecek bir düşüncem olduğunu da belirteyim.....