-
Konsamatris Güncesi
Fatma henüz onbeşindeydi, gençliğinin en acemi, en hareketli yılları. Gezmek, eğlenmek istiyordu ama maddi zorluklar yüzünden çalışmalıydı. Küçük bir cep telofonu dükkanları vardı. Kasabanın bütün delikanlıları Fatmayla sohbet edebilmek için kontur almaya gelirlerdi. Fatma da güzelliğinin farkındaydı, bu güzelliği kazanca dökmeyi o günlerde öğrendi. 10 liralık konturu 15 liraya veriyordu ama müşterisi azalmıyordu. Erkeklerin sadece kendisiyle sohbet edebilmek uğruna kazık yemelerine anlam veremiyordu.
Hüseyin'in kasabaya tayini yeni çıkmıştı. Ailesini memleketlerinde bırakıp kasabada küçük bir ev tuttu ve emniyet amirliğine gidip gelmeye başladı. Niyeti aldığı üç kuruş maaşı biriktirip zorunlu görevini bitirdikten sonra bu birikimi ile atamasının yapılacağı yerde alacağı evin peşinatını ödemekti. Arkadaşlarının çoğu genç polis akademisini yeni bitirmiş kişilerdi. Doğal olarak kasabanın kızlarının konusu sohbetlerinde sık sık açılıyordu ve sık sık Fatmanın adını duyuyordu.
Fatma yaşamın kenarında kendi halinde devam ediyordu. Anne ve babasından göremediği sevgiyi ve öfkeyi dükkanına gelen erkeklere yansıtıyor. Onlarla güzel sohbetler ediyor ve paralarını son kuruşuna kadar alıyordu. Birkaç yıl önce izlediği Top Gun adlı film ünüformalılara sempati ile bakmasına neden oluyordu. Arada teğmenler veya polisler geliyordu. Fatma onlara güveniyor, vatanı koruduklarını biliyor ve onlara kazık atmıyordu. Hatta zaman zaman indirim yaptığı bile oluyordu.
Fatmayı merak etmeye başlamıştı. Dillere destan olan bu güzelliği görmeliydi. Önce devriye gezerken arkadaşlarından Fatmanın dükkanını öğrendi. Parmağındaki yüzüğü cebine koyduktan sonra kontur almak bahanesi ile dükkana girdi. Fatma içerdeydi, o kadar güzel de değilmiş diye düşündü. Alışveriş yaparken dikkatlice incelemeye başladı. Güzel sayılmaz ama vücudu çok seksi diye dşündü. Yatakta nasıl olabileceği aklına geldi, uzun süredir buradaydı ve eşi ile görüşmemişti. Bu arada dışarıdan fark edilecek şekilde tahrik olduğunu anladı ve aceleyle dükkandan çıktı.
İçeriye ilk girdiğinde kasabaya yeni bir polisin geldiğini farketti. Yüzünde nurlu bir ifade veriyordu. Konuşurken ses tonu yumuşak, güven verici ve akıcıydı. Karşısındaki pek çok kişinin kekelemesi onu eğlendirmişti ama ses Fatmayı etkilemişti. Kırk yaşlarında olduğunu tahmin ettiği adamın adının Hüseyin olduğunu öğrendi. Alışkanlığı nedeni ile parmağına baktığında yüzüğün olmadığını gördü. Uzun boyunun üniforma ile harika görünüyordu. Gözü pantolonuna takıldı. Gülmemek için kendini zorlarken adam ayrıldı. Hoş birisi diye düşündü, beğenilmek ve istenilmek her kadın gibi onun da hoşuna gitmişti.
Akşam eve geldiğinde aklı hala Fatmadaydı. Biçimli kalçaları, göğsleri, beyaz teni, gel beni öp der gibi aralanan dudakları bu kız seks için yaratılmış diye mırıldandı. Onu elde etmek için herşeyi yapabileceğinin farkına vardı. Bir gece için herşeyden vazgeçebilirdi. Bir yandan da kendinden utanıyordu. Eğer erken evlenmiş olsaydım oğlum onun yaşında olurdu dedi. Oğlum olsaydı ve onu ayarlasaydı ben uğraşmazdım diye mırıldandı. Yatağına geçti ve artan seks duygularını bastırmaya başladı. Karısı ve kızını çoktan unutmuştu. Hayalindeki kız ile başbaşayken, başkasını düşnerek maturbasyon yapmanın da bir çeşit ihanet olabileceğini düşünmüyordu.
Fatma için gün yine eğlenceli geçmişti. peşindeki erkekler kadınlık gururunu okşuyor, anne ve babasından göremediği sevgi ve saygıyı onlardan görüyordu. O polis de aslında onun için sıradan biriydi. Erkeklerin kendisini hayal ettiğini elbette biliyordu, bazen onlara acıyor ve daha iyi hayal kurabilmeleri için sandalyeye oturup eteğini biraz sıyırdıktan sonra bacak bacak üstüne atıyor ve gözleriyle karşısındaki erkeği soyuyordu. İyi ki kadınım diye glümsedi. Erkeklerin tahrik olduklarında nasıl çabuk belli ettikleri ve dik giren erkeklerin iki büklüm dükkandan ayrıldığını hatırlamıştı.
Hüseyin ertesi gün yine Fatmanın yanındaydı. İçeiye sabahın ilk ışıklarında girdiğinde Fatmanın üzgün olduğunu farketti. Dün gece ailesi ile kvga etmişti. Fatma hiçbir şey yapmadığı halde ailesi fatmanın erkeklere kuyruk salladığını iddia etmişler, tartışma büyüyünce de babası Defol git o zaman o yalakalarından biri ile diye bağırmıştı. Hüseyin beklediği fırsatın bu kadar çabuk gelmesine inanamadı. Tecrübelerine göre bir kadın ile birlikte olmanın en kolay yolu, o kadın üzgün olduğunda darbe yediğinde yanında olmaktı. İnternette tanıştığı ve sevgilisi veya kocası ile kavga eden kadınlara her zaman nazik davranmış ve bunun karşılığını da fazlasıyla görmüştü. Kadınların aslında çözüm önerisine ihtiyaçları olmadığını, sadece konuşmaya ihtiyaçları olduğunu çok iyi biliyordu. Tek yapması gereken oturup dinlemekti o da dinledi...
Sabah dükkana ilk dün gelen polis gelmişti. Dün geceki tahrik olmuş haliyle sıradan bir erkek sanmıştı. Ancak bugün onun ne kadar anlayışlı olduğunu öğrendi. Kendisine son derece kibar davranmış, onu anlamış, diğer erkekler gibi yatağa atmaya çalışmamıştı. Bugün polis ayrılırken, kendisini dinlediği için teşekkür etmiş ve borcunu ödemek için yemeğe davet etmişti. Polis de bu gece saat 20:00 de diyerek göz kırpmıştı. Şaka olduğunu düşündü. Bu kasabada hiçbir genç kız o saatte dışarıya çıkamazdı. Hüseyinin yumuşaklığını dşünürken aslında onu babasının yerine koyduğunu fark edememişti.
Gece saat 19:45 gibi Fatmaların kapısı çalındı.Mehmet Bey kapıyı açtığında şaşırmıştı. Kapıda iki polis memuru vardı. Merakla ne olduğunu söyledi. Polisler bir olay olduğunu Fatma Türkan'ın savcılıkta tanık olarak dinleneceğini söyledi. Fatma da şaşırmıştı. Yanlarına kimliklerini alarak babasıyla birlikte polis arabasına bindiler. Karakola geldiklerinde polisler bir odayı göstererek Fatmayı Savcı beyin beklediğini söylediler. Babası ise dışarda kalmalıydı.
Fatma içeri girdiğinde şaşırdı, içerde Hüseyin vardı. Üzerind eşık bir takım elbise ile bekliyordu. Fatmaya döndü ve gülümseyerek bu saat için randevulaştıklarını ve hazırlanmamış olduğunu söyledi. İçerisi lüks bir lokantaya dönmüştü. Masa da mumlar, şarap ve kuş sütü dışında herşey vardı. Hüseyin Fatmanın sandalyesini düzeltirken Fatma da ne kadar kibar birisi olduğunu düşündü. Kendisine ilk defa bu kadar değer veriliyordu. Hüseyin kadehi kaldırdı ve Fatmaya uzattı. Fatma ilk defa içki içmenin tereddütlğnü yaşadıktan sonra kendisi için bunca fedakarlık yapan birinin isteğini kırmamaya karar verdi. Fatmanın güzelliğine kadeh kaldırdılar. Hüseyin biraz ilerideki kasetçalara uzandı ve odanın ses yalıtımına güvenerek plat yuşuna bastı. Fonda Brayn Adams duyulduğunda Fatma heyecanlanmıştı. Aşkın şarkısı onu her zaman etkilerdi.Hüseyinin dans davetini kıramamıştı.
"Look into my eyes, you will see, what you mean to me" Şarkının bu bölümünde Hseyin fatmanın gözlerinin içindeydi. Ortam bir erkeğe ilk defa bu kadar yakın olmak, alkolün etkisi bir rüyada gibi hissetmesine neden oldu. Hüseyinin uzanan dudaklarını öpmek karşı konulması imkansız bir dürtü olmuştu.
Dışarıda babası emrak içinde kalmıştı. İki saat geçtikten sonra Fatma çıktı. Babasına gidelim dedi. İçeride hüseyinin kendisine öğrettiği şekilde babasına ifadeyi ve neden verildiğini anlattıktan sonra eve gittiler. Aradan zaman geçti... Hüseyin ile sık sık buluşmaya başlamışlardı. Artık karı koca gibi yaşamak doğaldı. İmam nikahlarını yaptırmışlar, Hüseyinin tayinini bekliyorlardı. Ancak Hüseyin son zamanlarda uzaklaşmıştı.Hamile kalmıştı ve ailesinden daha fazla gizleyemezdi.Hüseyinle bir an önce evlenmek zorundaydı.Ama Hüseyin ısrarla tayinden sonra diyordu. Birgün Hüseyinin tayinin çıktığını öğrendi. Bir başka gün Hüseyinin gittiğini.
Değerli okuyucu, aradaki acı anları yazmak istemiyorum. Yazarken o acıyı ben de duyuyorum. Fatma çok acılar çekti. Kasabadaki olası tepkiler nedeni ile hamile olduğu anlaşılmadan evden kaçtı. Şu anda Fatma 18 yaşında , pavyonlarda konsamatrislik yapıyor. Telefon dükkanında sohbeti sayesinde kazandığı paraları artık içki masalarında kazanıyor. hala erkeklerden nefret ediyor. Hoşuna giden erkek olursa kendi zevki için yatıyor. Çocuğu bakıcı da, her ay bakıcıya çocuğun masrafları için 1,5 milyar ödemek zorunda...Hüseyinden haberi yok. Oğlu olduğunda ona ulaştı ama ilgilenmedi. Babalık davası açmaya hazırlanıyor. Fatma ailesini çok özlüyor, en çok da abisini. Ailesi olanlardan haberiz, torunları olduğunu bile bilmiyor. Annesi bu kadar çok baskı yaptığı ve kızı kaçırdığı için babasını suçluyor. Babası da çok pişman, kızı geri dönerse bir daha asla kızmayacağına yeminler ediyor. Fatma bebeğini bırakamıyor. Ailesine tekstil fabrikasında çalıştığını söylüyor. Acılar yazmak istemediğim için bu bölümleri size aktarmak istemedim. Ama olayın ilk gelişimi önemliydi. Okuyan ve ders alan herkese teşekkürler.
-
Re: Konsamatris Güncesi
İnsanın öykü yazmak için çok uzaklara gitmesine hiç gerek yok sanırım, hayatı gözlemlemesi yeterli, etrafımız bunun gibi gerçek ve acı hayat hikayeleri ile dolu maalesef. Keşke tüm hikayeler gülümsetse bizleri...
Paylaşım için teşekkürler...