Barbarlar saldırıyor, leş kargaları bekliyor
Barbarlar sonunda kendini yedirmeyeceğini ilan eden Irak'a saldırdı.Onlarla birlikte İspanya,Avustralya gibi leş kargaları da birşeyler kapabilmek için harekete geçti.
Bunlar gerçekten barbarlar.Bundan kimsenin şüphesi olmasın.Sayın Profç Dr.Oktay Sinanoğlu Hedef Türkiye kitabında bu durumu çok güzel anlatıyor.Bireylerin davranışlarından devletlerinin davranişina kadar barbarlığı görebiliyorsunuz.Örneğin ABDde şahit olduğumuz kavgalarda kendilerinden biraz güçsüz birini buldukları zaman öldüresiye dövüyorlar.Acıma duygusu diye bir duygu yok veya haklı olup olmadıklarını sorgulama yok.ABD'de birçok evsiz var.Sözde birçok yardım kurluşu var devlet sosyal devlet.Ama bu binlerce insan niye sokaklarda yaşıyor.
Temizlikten ve hijyenden bihaberler.Buralarda mikrop kapmamak için çok uğraşmanız gerekiyor.Gün geçmiyor ki yeni bir virüs ortaya çıkmasın.İnsanlar çamaşirlarını evlerin bodrum katlarındaki ortak çamaşir makinelerinde yıkıyorlar.Yemeklerini yedikleri hamburgerci pizzacı gibi yerlerde tüm yemeklerini elle yiyorlar.Üstelik ellerinizi yıkayabileceğiniz lavabolar da çoğunda bulunmuyor. Sayın Oktay Sınanoğlu'na kulak verelim;
"Bakýn þimdi bir memlekette 30 sene, 40 sene birileri çýkýp çýkýp illâ Avrupalý olacaðýz, illâ da olacaðýz der de, niye olacaðýz, bunu kimse anlatmazsa bu iþte bir garabet var demektir Niye olacaðýz anlat faydasýný, millete anlat. Þu faydasý var, þu zararý var, ama iþte faydasý aðýr basýyor, þöyle olacak, böyle olacak. Birileri çýksýn anlatsýn, kim anlattý þimdiye kadar? Hiç. Ýllâ da gireceðiz. Niye? Bir yerden emir mi aldýnýz kardeþim, ne bunu böyle papaðan gibi ötüp duruyorsunuz; söyleyin, anlatýn bakalým, niye gi-riyormuþuz, var mý anlatan? Hâlâ yok. Vay efendim, holiganlar bize þöyle yaptý, böyle oldu.. Sen holiganlan yeni mi öðrendin? Holiganlarýn ne olduðunu, o memleketin ne olduðunu, nereden geldiðini, kaç televizyonda, anlattýk durduk millete. Sen Avrupalý olunca bütün bu holiganlar Ýstanbul'a doluþacak, hepsi; ve bunlardan iki üç tane yok, alt tabaka tamamýyla böyledir. En yamyam, en yabanî, en barbar insanlardýr. Bunlarýn hepsi buralarda dolaþacak, yapmadýklarý rezillik kalmayacak. Sen gýk dediðin anda tepene binecekler. Bunun için mi Avrupa'ya girmek istiyorsun?
Avrupa'ya Çok Þey Öðrettik
Açýn bakýn: Orta Çað sonunda bu Avrupa'ya, bu kara cahil, yobaz, temizlikten haberleri olmayan, vebadan kýnlan periþan Avrupa'ya bilimleri öðreten Türklerdir. Matematiðin birçok dalýný icat eden Türk matematikçileridir. Bir çok, bir tane deðil. Uluð Bey'i bilirsiniz, "logaritma", "algoritma" lâf ve kavramlarýnýn "El Harezmî", yâni "Harzemli"den geldiðini bilir misiniz? Batý'nýn kitaplarý yazýyor, ama bir türlü "Türk" diyemiyor; dili varmaz. "A-rap matematikçisi El Harezmi" diyor da, sonra ekliyor: "Özbekistânlý'dýr", yâni Türkistanlý. Ýnsaf artýk. (Biz bu Batý'dan mý medet umuyoruz?).
Batý'ya cebiri de, kimyayý da, gökbilimi de, ruhbi-limi de biz öðrettik. Kendimizi, tarihimizden, atalarýmýzdan aldýðýmýz mânervî güçle, ileriye bakarak toparladýðýmýz zaman Batý'ya, dünyaya, gene çok þey öðretiriz
Öbürleri teknoloji geliþtirir, sonra binbir dalavereyle insanlarý gittikçe daha periþan, daha fakir köleler hâline sokarlar. Bizim tarihimizden gelen bir de "gönül" tarafýmýz var, insanlýk tarafýmýz var. Batýya kaç kere öðrettik, yine unuttular, yine öðretmek bize düþüyor. Onun için biz en az onlar kadar ve daha da üstün duruma geleceðiz;gelmememiz için hiçbir sebep yok. Önümüzde de büyük imkânlar var; sadece kafayý toparlamak, aþaðýlýk duygusundan kurtulmak lâzým. Bunu yaptýðýmýz zaman bu Ba-tý'ya, " bu teknolojiler, bu geliþmelerle insanlýk için nasýl çalýþýlýr ve bütün insanlýk için nasýl faydalý hale getirilir"! de gene biz öðreteceðiz; onlar yapamaz bu iþi."
Sayın Sinanoğlu böyle diyor.Bunları buraları gören yaşayan bizim gibi birileri çıkıp söylese belki o kadar dikkate alınmayacak ama bunları söyleyen Batının son 300 yılda en genç yaşta profesör olan iki kez nobel adayı gösterilen
bir Türk bilimadamı söylüyor.
Haberleri dinliyorum şu anda.ABD'nin askeri gücünü öve öve bitiremiyorlar.Yok şu bombası varmış yok bu bombası varmış,askerleri şöyle özel eğitimliymiş filan.Deniz piyadelerinden başlayalım.Bu deniz piyadesi dedikleri adamlar barlardan toplanmış tüketmekten başka bir işe yaramayan adamlardan oluşuyor.Eğitimleri gerçekten çok ağır.Bütün gün yiyip içmek akşamları bara gidip striptizcileri izlemek.Gemideyken havuza girmek,vücut geliştirme yapıp şişmiş kaslarını göstermek.Nerden mi biliyorum.Yakın bir arkadaşım 2 yıl bunların içinde yaşadı da oradan biliyorum.
306 delta force Bağdata girmiş te Saddamı yakalayacakmış.Yapılan istihbaratı gördünüz.Bombaları yağdırdılar neymiş efendim Saddamı vuracakmışlar.Herkes sizin gibi salak mı.Saddam oturup Bağdatta sizi bekleyecekti...Bush için Kanada bakanlarından biri "moron" dedi.Niye dediğini anlamak zor değil.Saddam benim babamı öldürecekti o yüzden ben de onu öldüreceğim diyen bir adamdan ne beklenir ki...Burada bu özel kuvvetlerin bir eğitimin yayınladılar.Gülmekten öldüm adamların haline.Bizim de askerlik yapmışlığımız var evelallah.Doğuda epey bir dağı arşınladık.Bu özel kuvvetler 5 km koşmuşlar teçhizatları da yok ve koşu bitince eşleri ve çocukjları yanlarına geliyorlar aman canım birşeyin var mı filan diyor kadın.Adamın ayağında biraz sıyrık var ve ağlıyor.Spiker de coşkuyla işte kahramanlar diye bas bas bağırıyor.Benim Ahmetim Mehmetim köyünden kalkıp geliyor.2 ayda canavar gibi asker oluyor.Tam teçhizat her gün koşuyor.Dağlarda aylarca geziyor.Hiçbir maddi imkanı yok ailesini bırakıp gelm,iş devlet ne verirse onu yiyor yine de vatan sağolsun diyor başka birşey demiyor.
Teknolojisi çok ilermiymiş ABD'nin.ABD nin kendi milletinden çıkan öyle göze çarpan pek bilimadamı yoktur.Füze teknolojisini Alman Von Braun,nükleer teknolojisini yahudi Almanı Einstein,kimya ve moleküler biyolojisini Sayın Prof Dr.Oktay Sinanoğlu gibi yabancılar kurdular.Eğitim sistemleri dökülüyor.Kolej diye bir sistem var üniversite öncesi.Orayı bitiren hava atıyor ben kolej bitiridim diye.Niçin?Çünkü paralı ve herkes gidemiyor.Burlar da çoğunlukla amerikan futbolunu veya beyzbolu iyi oynayanlara veriliyor.ABD halkı bugün kara bir cehaletin elinde.Tübitak yayınlarından çıkan "Karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı isimli" kitabın yazarı ABDli fizik profesörü bu durumu rakamlarıyla veriyor.Halkının büyük çoğunluğu ayın mı dünyanın etrafında yoksa dünyanın mı ayın etrafında döndüğünü bilmiyor.Ben de merak edip birine sordum.O da sorulur mu tabıı ki dunya ayın etrafında dönüyor dedi.
Velhasıl barbarlar halen Bağdatı bombalıyor ve televizyonlar ABD'nin ne kadar güçlü olduğunu ballandıra ballandıra anlatıyor.
Bir not; burada en çok patlamış mısır ve bira alımı oldu birkaç gündür.Savaşı salyaları akarak zevkle izleyebilmek için.İnanamıyorum savaş oluyor ve tüm dğnya film izliyormuş gibi izliyor bu vahşeti.Tüm barbarlardan insanlığın hesap soracağı günler gelecek.İnanın....
Cevap: Barbarlar saldırıyor,leş kargaları bekliyor
İsrail elindeki kozları oynamaya başladı
Zaman Gazetesi'nin haberine göre İsrail, Türkiye'ye sattığı 10 adet Heron insansız istihbarat uçağının kullanımıyla alakalı Türk subaylarını eğitmekte olan operatörlerini geri çağırdı.
11 Haziran 2010
Batman'da bulunan İsrailli operatörler halihazırda Türkiye'yi terk etmiş durumda. Türk subayların eğitiminin henüz tamamlanmadığını söyleyen bu çevreler, mevcut şartlarda Heronların uçurulamayacağını da kaydetti. Türkiye'nin İsrail'in Gazze'ye gitmekte olan insani yardım gemilerine operasyon düzenlemesi ve dokuz Türkiye vatandaşının hayatını kaybetmesine sebep olmasından sonra bu ülkeye yönelik yaptırımları tartışmakta olduğu bir dönemde İsrail'in tek taraflı olarak böyle bir adım atması anlamlı bulundu. Böylelikle dolaylı da olsa ilk yaptırımı İsrail, Türkiye'ye uygulamış oldu.
Öte yandan Türkiye'ye henüz teslim edilmeyen 4 Heron'un test ve kabul işlemlerini yapmak için İsrail'e gidecek olan Türk heyetinin de Başbakan Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla son dakikada bu seyahatten vazgeçtiği kaydedildi. İsrail 2004 yılında kazandığı bir ihale ile Türkiye'ye 183 milyon dolar bedelle 10 adet Heron insansız hava aracı satmayı taahhüt etmiş, bu uçakların altısı ve yer istasyonları geçtiğimiz aylarda Türkiye'ye teslim edilerek Batman'a konuşlandırılmıştı. Türkiye, İsrail ile yaşanmakta olan diplomatik krizin halihazırda devam etmekte olan projeleri etkilemeyeceğini açıklamış, hatta Savunma Bakanı Vecdi Gönül özellikle Heronlar konusunda bir aksilik öngörmediklerini söylemişti.
İsrail ve Türkiye makamları Heronların eğitim ve teslimat sürecini aksatan bu yeni gelişmenin bir yaptırım olarak mı yoksa askerlerinin güvenliğini sağlamaya yönelik bir tedbir olarak mı öngörüldüğünü henüz açıklamış durumda değil. Ancak Türk vatandaşlarına yönelik terör saldırılarının ve Türkiye'nin güney sınırında yaşanan terörist sızmaların zirveye ulaştığı yaz aylarında Türkiye'nin elindeki Heronları kullanamayacak olması açık bir yaptırım olarak algılanıyor. İsrail daha önce de Heronların teslim ve test süreçlerini yavaşlatmış ve Heronlar yapılan test uçuşlarında istenilen yükseklik ve havada kalma süresi şartlarını yerine getiremediğinde suçu Heronlara entegre edilen Türk yapımı ASELFLİR-300 adlı kamera ve hedefleme sistemine atmıştı
http://www.milliyet.com.tr/israil-el...27/default.htm
Cevap: Barbarlar saldırıyor,leş kargaları bekliyor
Türk subayı gözü kapalı uçurur onları.
İsrail de kimmiş
Cevap: Barbarlar saldırıyor, leş kargaları bekliyor
Alıntı:
Av.Bahattin Yıldız rumuzlu üyeden alıntı
Sayın Av. Ali Osman Bey'e
Bu bağlamda KEMAL DERVİŞ'in solculuğu gibisinden Prof DR. Oktay Sinanoğlu'nun öz değerlere dönmeli derken sürekli A.B.D. yerine Avrupa ülkelerini hedef göstermesi mercek altına alınmalı kanısındayım... Belkide mercek beni utandıracaktır. Ama yine de şüphecilik hastalığım var.
Selam ve saygılar....
Ateş yakıcı, su akıcı, hava görünmez, toprak cansız mı?
OKTAY SİNANOĞLU
Yeniden Diriliş ve Kurtuluş İçin Ne Yapmalı ?
Kitabından alıntılar:
3) Atatürk'ün milli eğitim temel ilkesinin aksine, ilk kez, İngilizce ile eğitim yapan bir Türk okulu, 1953'te türedi (Bkz. O. Sinanoğlu, "Bye- Bye Türkçe")
İngiliz, Amerikan güdümlü bu Türkleri Küçük Asya'dan silme ameliyesi 1950'lerde hızla yaygınlaştırıldı.
Misyoner okullarını örenek alan yerli "kolejler"
" Antolia Liseleri" Türkiye sahtında aldı yürüdü.
4) ABD neft (petrol) şirketlerinin karayollarını, araba, otobüs, ve kamyonları başlıca ılaştırma araçları olarak oturtmak siyaseti doğrultusunda, Atatürk'ün "demir ağları" rafa kaldırıldı (bugüne dek nerdeyse yasaklandı; bir İstanbul-Ankara demiryoyolunun bile çift hatlı güncelleştirilmesi engellendi). İstanbul'un iki yakasındaki tramvay ağları söküldü; yerine "Reader's Digest" Amerikan dergisinde,Türklerin ne akıllı olup da "dolmuş"u icat ettikleri pompasıyla, ABD sömürgesi Porto Riko'daki "jitney" keşmekesi kakışlandı (1950'lerin ilk dolmuşları, Amerikan askerlerinin getirip sattıkları hurda AMERİKAN arabalarıydı).
5)Türkiye'yi CIA güdümlü misyoner etkinlikleriyle ve de devlet katkısıyla Hıristiyanlaştırılma etinliklerinin en önemli ayaklarından olan gezim (turzim) tuzağı gene 1950 lerde başlatıldı.
Atatürk'ün Türk Anadolu'yu Selçuk, Osmanlı eserleriyle tanıtmak,ilaveten, eski, çağ Hitit, Firik, Lid ve Lik uygarlıklarını öne çıkarmak siyaseti yerine, Türkiye'nin Yunan/Roma kimliğine büründürülmesi, bunun Gezim (Turizm) ve Kültür Bakanlıkları (bir ara genel müdürlükleri) aracılığıyla teşvik edilmesi (kısmen 1940'larda başlamışsa da) 1950'lerde yoğunlaştı. Daha da önemlisi, "İslam'ın kurtarıcısı" Menderes döneminde, dünya Müslüman halklarının, Türkiye'de ki İslami esrleri, türbeleri, kutsal emanetleri ziyaretleriyle gezim gelirleri sağlanacağına (Müslüman bir ülke de "inac gezimi"/"inanc turizmi'nin/ böyle olması gerekir /gerci o zamanlar bu tuzak terim daha içatedilmemişti/), Efes-Meryem Ana-Panaya Kapulu Kilisesi ortaya çıkarılıp bir Hıristiyan hac yeri haline getirildi.
Bu süratle, Türk topraklarında Hıristiyanların olması iddialarına devlet desteği verilmiş oldu; Haçlı kafalı Batılının ekmeğine yağ sürüldü.
6)Bin yıllık coğrafi Türk adlarının Yunan adlarına çevrilererk, Türk vatanı sahtından Türk kimliğinin silinmesi ihaneti gene 1950'lerde başladı.
Bu, halka,"turist gelecek" safsatasıyla yutturuldu. Halk bilemedi ki, bu yoldan "turizm geliri" değil, düşman işgal kuvetleri gelir.
İşte camilerin gölgesinde gerçekleştirilen nice, nice Haçlı oyunları.
Şu günlerimizdeki temennimiz odur ki:
Halkımız teveccühünü kazanmış olan, iyi niyetli, gönül ehli, Müslüman Türk kimlikli önderler, yanlarına takılması mukedder olan ABD'li, IMF'li, AB'li "danışmanların" ve de yerli işbirlikçi, gizli cemiyet üyesi yabancı muhiplerin tavsiyelerine kanmasın; Müslüman Türk halkını bir kez daha sükut-u hayele uğratmasınlar, Akıl+Gönül kanatlarını kullanarak Türk ulusunun, sonra Türk dünyası ve İslam dünyasının, sonra da insanlığın yücelmesine vesile olurlar. İnsallah.
SAYFA:130-131
7 Kasım 2002
Koca Mustafa Paşa Mah. İstanbul
M.E.Sezen Saygılarımla.