Yargıtay - Telefon Dinleme
Son günlerde Yargıtay çok gündeme geldi. Maalesef adalete zaten az olan güven daha da sarsıldı. Bir hukukçu olarak bundan çok büyük üzüntü duyuyorum ve buna neden olanlarında hukukçu olmaları üzüntümü daha da arttıryor.
Ben olaya mafya ilişkilerinden ziyade eldeki deliller ve bunların değerlendirilmesi açısından yaklaşmak istiyorum. Malumunuz Neşter 2 operasyonu neticesinde Yargıtayımız bence çok sakıncalı, ileriyi gören! bir karar verdi. Mahkeme izniyle dinlenen kişilerin telefonları dinlenirken bazı yargıtay üyleri de dolaylı dinlemeye yakalanmışlardı ancak Yargıtay bu telefon kayıtlarının yasal delil olmayacağına karar verdi.
Bu son olayda da içeriğini bilmediğimiz (medyada çıkanlar için bir şey söylemek istemiyorum) dolaylı dinlemeler var ve bunlarda büyük ihtimalle herhangibir soruşturmada dikkate alınmayacak. Bu husus bence dokunulmazlık zırhına sığınan milletvekillerininkinden farklı değil. Ve ülkemizde siyasetçiler nasıl yıpranmışsa, adalet mekanizması da giderek erozyona uğruyor.
Burada biz hukukçular birazda kendimizi eleştirmeliyiz bence. Bu ülkede ilk kez bir başbakan malum şahısla olan diyalogları neticesinde Yüce Divan da yargılanacak. Ama sayın Yargıtay Başkanımız birkaç gün ortalarda gözükmeyerek, sonra MİT Yargıtaydan çıksın diyerek bilgi verdim gibi açıklamalar yaparak, olayı geçiştirmeye çalıştı. Ama gündem durulacak gibi değil bence.
Ülkemizde şöyle yanlış bir kanı var, istifa edersem suçlamaları veya hatalı olduğumu kabul etmiş sayılırım. Yok öyle birşey, ortada böyle sansayonel bir olay varsa içinde bulunduğun kurumu yıpratmamak adına istifa edersin, haklıysan da bu zaten ortaya çıkar ve 2 kere takdir toplarsın. Ama bu olgunluğa ulaşmamıza çok var daha sanırım.
Adli yıl açılış törenine doğru bu tartışmalar daha da yoğunlaşacak gibi gözüküyor, bekleyip göreceğiz.