.http://www.hemenpaylas.com/download/...unlar.pps.html
Printable View
dedik ya Yüce Allahın eli yok diye. Şu Diyarbakır Belediyesi olayı olmasaydı Yerel Yönetimler ile ilgili yasa belki çok rahat çıkacaktı. İyi ki böyle bir olay oldu ve iyi ki Sayın Sezer var.
ceteris paribus
Ülkemiz parsel parsel satiliyor!
Türkiye'nin haritasi mi degisiyor?
Israil'in GAP'i vaadedilmis topraklar olarak gördügü bir gerçek. 2003’te çikarilan ''Yabancilarin mülk edinmesine izin veren yasa'', Yahudilerin GAP Bölgesi’ne akin etmesine neden oldu. Yasa çikmadan önce 200 bin araziyi kullanan Yahudiler, 2003 yilinda çikan yasayla 450 bin dönüm arazi satin aldi. Bu elbette göz ardi edimeyecek bir rakam. Üstelik satin alinan bu arazilerin tapu kayitlarinin da gizli oldugu ifade edilmesi ayri merak konusu olusturuyor.
Türkiye'nin her bir yanini Yunanlilar, Ingilizler, Almanlar, Fransizlar, Hollandalilar da Ege ve Akdeniz kiyilarinda adeta gayrimenkul edinme yarisina girdi.
HANGI ÜLKELER TÜRKIYE'DEN ARAZI ALIYOR?
Türkiye’de satilan sadece GAP bölgesi topraklari degil, turistik kiyi kesimlerinde de gayrimenkuller parsel parsel satiliyor. Gayrimenkul satin alan yabancilarda ilk sirayi Yunanlilar ve Almanlar aliyor. Bunlari Ingilizler, Israilliler ve Araplar takip ediyor. Irlanda, Danimarka, Finlandiya, Belçika, Norveç gibi ülkelerin de 1 yilda gözle görülür bir biçimde Türkiye’de mülk edindikleri belirlendi. Gayrimenkul alan yabancilarin özellikle Ege, Marmara ve Akdeniz kiyi kesimlerini tercih ediyor. Türkiye’de gayrimenkulü olan yabancilarin üçte birini (yüzde 33.4) Yunanlilar olusturuyor. Halen Türkiye’de 14 bin 459 Yunan vatandasinin 12 bin 557 tasinmazi bulunuyor. 10 bin 827 adet gayrimenkule sahip 11 bin 750 Alman vatandasi ise Türkiye’de mülk ediniminde Yunanlilari izliyor. Üçüncü sirada Suriyeliler yer alirken, Türkiye’de mülkü bulunun yabancilar listesinde Ingilizler üst siralarda yer aliyor. 5 bin 258 Ingiliz’in 4 bin 101 tasinmazi bulunuyor. Yabancilar özellikle sahil kesimlerini tercih ediyor. En gözde iller ise Antalya, Mugla, Aydin ve Balikesir. Fransizlar, Nevsehir’e büyük ilgi gösterirken, Uçhisar Ilçesi’ndeki Tekelli Mahallesi’ni adeta satin aldiklari ortaya çikti. Mülk Edinme Yasasi, yabancilarin Türkiye topraklarini turizm bahanesiyle parsel parsel aldiklarinin en çarpici örnegini ise Fransizlar’in Uçhisar Ilçesi’ndeki Tekelli Mahallesi’nde satin aldiklari binalarla burayi, “Fransiz Köyü” haline getirmeleri oldu.
UYGULAMA NASIL ISLIYOR?
Satin alma talepleri Tarim Reformu Genel Müdürlügü'ne yapiliyor. Müdürlük konuyu Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterligi'ne iletiliyor. MGK Sekreterligi ise Milli Istihbarat Teskilati'ndan ve Emniyet'ten bu firmalara iliskin istihbarat raporlarini aldiktan sonra satisa onay veya ret karari veriyor. PKK ile iliskisi olanlara ise toprak satilmiyor.
Ankara, Israil'in PKK'ya karsi kullanilan Bucak asiretinden koruculari GAP bölgesinden toprak satin almada araci olarak kullandigini biliyor. AK Parti yönetimi, AB'ye uyum çerçevesinde yabancilara toprak satilmasini serbestlestiren yasa tasarisini gündeme getirir ve GAP bölgesi içinde MGK özel iznini kaldirirsa, Yahudilerin artik aracilara da ihtiyaci kalmayacak.
TARIM DA ELDEN GIDIYOR!
Diger dikkat çeken bir konu ise Tarim... Genetik yapisiyla oynanmis misir ve soyayla baslayan tartismlar, ekmeklerde oldugu öne sürülen kansorejen maddelerle iyice tartisma konusu oldu.
Israil’in gelistirdigi seracilik ve sulama metodlari birçok ülke tarafindan kullaniliyor. Böylesi bir avantajdan yararlanarak Israilli is adamlari GAP’a rahat giriyor. Isbirligi önerileri karsilikli mal alim satiminin yani sira GAP çercevesinde tarima dayali sanayilerin gelistirilmesinde sulama sistemleri, tohum islah birimleri ve verimlilik artirici diger tekniklerin yerlestirilmesi gibi konulari da kapsiyor. Tarim ve hayvancilikla ilgili her alana ilgililer, özellikle sulama projelerine talipler.
Israil’i bölgede yatirim yapmaya sevkeden sadece bulundurdugu tarim teknolojisi degil. Onu bölgeye yönelten bir baska neden ise ileride kendi ülkesinde muhtemel tarim arazilerinin azalma tehlikesi. Kanada ve Hollanda tarim teknolojisi konusunda tecrübeli ülkeler. Su politikalarinin önümüzdeki yillarda savas sebebi sayilacak kadar deger kazanacagi göz önüne alinirsa suyun basina Yahudilerin geçmesi ulusal güvenligimize uygun olmasi gerekir.
FILISTIN TAKTIGI
Dogu ve Güneydogu Anadolu Bölgesi’ni vaadedilmis topraklar arasinda gören Yahudiler, GAP Bölgesi’ne de tipki Filistin’de yaptiklari gibi toprak satin alarak yerlesiyor. 1940’li yillarda Filistin’deki topraklari bedelinin üstünde paralar ödeyerek satin alan Yahudilerin, Türkiye’de ayni taktigi uyguluyor. Yahudiler bunu da ''GAP Bölgesi’ndeki tarimi gelistirme'' maskesi adi altinda kullaniyor.
bilmiyorum dediğim konu hakkında 2 saat eh bence dersem günlerce konuşurum
06 Kasım Çarşamba Leyla Zana ve arkadaşları *** rozetleri ile meclise girip Kürtce yemin etti. Alisinkay
Sayin Alisinkay, Terorist grubun rozetleri mi takildi? Buna SHP nasil izin verdi?
Sevgili Lavles, shp mi o ne?
Senol, Leyla Zana'nin SHP partisinden Meclise girdigini zannediyordum. Inonu'nun partisi.
Commodore'un yazdiklari bence de cok onemli. Ayni konu beni de epeydir rahatsiz ediyordu. Bu yasa daha yeni cikti diye biliyorum (2003'de). Ama Yunanlilarin suratle Turkiye'nin batisini parsellediklerini goruyoruz. Onlarda denizin alasi olduguna gore, Turkiye'ye gelmelerindeki amac nedir?
15-20 sene sonra belki gerceklesecek uyelik icin bugunden bu yasanin gecirilmesi bana hatali gorunuyor. Malta ufacik bir ulke, ona ragmen zannediyorum 70'e yakin deragasyon aldi AB'den. Biz, daha tarih alamadan, ulusal menfaatlerimizi tehlikeye atacak adimlar atiyoruz. Bu yasanin Turkiye'de demokrasi ve Kopenhag kriterleri ile ilgisi nedir ? MGK'da boyle hata yaparsa, Turkiye iyice batar.
Su savaslari basligi altinda bu haber Yahoo'da yeni cikti.
dünyaya at gözlükleri ile bakma devri geçti. Uluslarası ticaret ve tekelci kapitalizm, Ne KENAN ülkesi gibi ütopik hayaller peşinde, ne de satın aldığımız topraklarda hak idda edeli gibi feodal ilişkilerin peşinde. Yalnızca daha çok kar elde etmenin peşinde. Uluslararası turizm ve otel devleri, güneyi parselledi. Buna ses çıkaran yok. Dev otomotiv firmaları, batıyı parselledi buna da ses çıkaran yok. Uluslararsı bir kimya firması İznik'i zaptetti ve içilebilir suyu olan ender göllerden birini katlediyor ses çıkaran yok.
İsrailliler toprak aldı diye kıyamet kopuyor. Dünyanın gelecekte ihtiyaç duyacağı ve belki de 3. paylaşım savaşına neden olacak tek doğal kaynağı SU dur. Dünyanın %75 inin sularla kaplı olduğuna bakmayın. Bu suyun ancak %10 u tatlı susdsu ve içilebilen su, bu oranın %8 i cıvarındadır. Maalesef bu oranı artırma çaresi yok ve canlı nüfusu gün geçtikçe artıyor. Su kaynakları artık yetersiz geliyor.
Bu nedenle yahudiler, güneydoğuda, gap projesinden sonra toprak satın almaya başladılar. Tek istedikleri su.
Oturup kenan devleti, ülkemiz işgal ediliyo feryatlarıyla kendimizi avutacağımıza, kendimize bakalım. Biz gap projesinden sonra, tarımı geliştirmek için ne yaptık. Sulamayla gelebilecxek toprağın tuzlanması konusunda tedbir aldık mı? gelişmiş tohumculuk teknolojisini kullanabildik mi? ürünün kaliteli olması için gelişmiş tohumu çiftçiye sağlayabildik mi? feodal yapıyı kırıp, kapitalist tarım işletmelerini kurabildik mi? Kooperatifleşme, şirketleşme, ürün ortaklığı gibi birlikleri destekleyip, tarımı ıslah edebildik mi? YOKSA TARIMI AŞİRETLERE TERKEDİP o aşiretlerin uyuşturucu ile varlıklarını sürdürmelerine göz mü yumduk?
önce bunları tartışalım. Sonra niçin topraklarımızı yabancıların işgal(evet işgal lafını özellikle kullanıyorum) ettiklerini tartışırız. Unutulmaması gereken bir şey daha var. Kapitalizmin dini yoktur. Bu nedenle siyonizm edebiyatı, kahvelerde yapılsın.
Asagidaki haber bugunku gazeteden. Buraya linki almaya calistim basarili olamadim. Baspiskopos ve Fener Patrigi Yunan kilisesinin en buyuk liderleri. "Kucuk Asya" ile Turkiye'nin batisi demek istiyorlar. Istanbul, Izmir, vs.
Bakin Yunanli lider ne diyor:
TÜRKLERİN barbar olduğu için Hıristiyan Avrupa ailesine alınmasına karşı olduğunu söyleyip skandal yaratan Yunan Ortodoks Kiliseleri Başpiskoposu Hristodulos, Yunanistan’ın kuzeyinde bir kilisede düzenlenen bir törende, Yunan halkını Küçük Asya’yı geri alma idealinin etrafında birleşmeye çağırdı. ‘Vatanımızı unutmadık’ diyen Hristodulos, yine Türk devletine ‘barbar’ diye saldırdı, Türk milletinin ise ‘saf ve iyi kalpli’ olduğunu ancak liderliğin etkisiyle kontrolden çıktığını iddia etti. Başpiskopos, Yunan halkının ne olursa olsun bir gün kutsal meleklerin kanatları üzerinde Küçük Asya’ya geri döneceğini savunarak şöyle konuştu:
‘Temelinde saf ve iyi kalpli olan bir millet (Türkler) fanatik bir liderliğin etkisiyle kontrolden çıkıyorlar ve bir güruha dönüşüyorlar. İç güdüleriyle hareket ediyorlar ve tutkularının esiri oluyorlar. Ne yaptıklarını bilmeden masum insanlara karşı kötü davranıyorlar ve suç işliyorlar. Türklerin kötü talihlerinin tek sorumlusu liderleridir. Türk Devleti’nin barbarlığı, insan haklarını ihlal etmesi sonunda Türk halkı da mağdur oldu. Devrimciler korkunç Türk hapishanelerinde çürüyorlar.’
İDEALLERİMİZ KILIÇ GİBİ KESKİN
Daha sonra İzmir Metropoliti Hrisostostomos’un 9 Eylül 1922’de öldürülüşüne değinen ve ‘Bir gün mutlaka. Yunan halkının Küçük Asya’ya geri döneceğini’ savunan Hristodulos şöyle devam etti: ‘Eğer Tanrı bize o günü görmemiz için izin vermezse, bile o kutsal vahiy gününde Küçük Asya göçmenlerinin solgun melekleri, kutsal ellerine ikonlarımızı alıp unutulmayan vatanlarımız için harekete geçecekler. Masmavi Ege’yi rüzgarların kanatları üstünde uçarak geçecekler. İşte o gün, Elitis’in (ünlü Yunan şair) de dediği gibi, insanların en sonuncusunun ilk sözcüğü söyleyeceği ve rüyaların intikam alacağı gün olacak.’
Hristodulos, öldürülen Hrisostomos’un anısının, Yunan gençliği ve bütün Yunanlıların hiçbir zaman akıllarından çıkartmamaları gereken bir hedefi gösterdiğini savunarak, ‘Yeni kuşaklar, İzmir Metropoliti’nin ayak izlerini izleyecekler ve hedefe gideceklerdir. Yeter ki bu kılıç gibi keskin ideallerimizi çocuklarımızın ruhlarında canlı tutalım, öldürmeyelim."
Hep övünümüşüzdür tarih boyunca, bir çok devlet kurduk diye. Ancak buradan çıkan sonuç birçok devletimiz de yıkılmış. Devlet kurmakta çok başarılı olan, esarete asla boyun eğmeyen biz Türkler maalesef kurduğumuz devleti korumakta aynı derecede başarılı değiliz.
Olmayacak şeyleri büyütür aylarca tartışırız. Bu forumu ele alırsak AİHM ve TÜRBAN konusu 6 sayfaya ulaştı, yüzlerce yazı yazıldı. Ama belediye başakanı olarak geçinen şahsiyet(siz)ler terörist ailesine taziyey gidiyor yetmiyor terörist cesetleri belediye ambulansıyla taşınıyor ve tık yok. Uğruna ne kanlar döküldü bu toprakların ama, korumak için bir tepkiyi bile çok görüyoruz.
28 şubat sürecine giderken Erbakan hocanın sonu olmuştu başbakanlıktaki iftar. Ama teröre ve teröriste yataklık yapanlar hala koltuklarında.
Birisini haklı görmemden değil itirazım, yapılan çifte standarttan. Memleketi milyarlarca dolar soyan hortumcularla yenen yemeklere de kimsenin itirazı olmadı bu ülkede. Erol Aksoy günlüğü 3.000 dolara yat kiralamış göcekte tatilde, kimin umrunda...