Anayasa Mahkemesi Başkanı Kızdı

Anayasa Mahkemesi'nin kendisine yapılan başvurularda her türlü siyasi düşüncenin ve çekişmenin dışında kalarak Anayasa'da ve diğer yasalarda belirtildiği şekilde, hukukun üstünlüğüne dayalı tam bir bağımsızlık ve tarafsızlık içinde vicdani kanaatine göre karar verdiği kaydedildi.

Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde yazılı ve görsel basında mahkemeye yönelik yer alan söylemler konusunda açıklama yapılmasının zorunlu görüldüğü vurgulanan açıklamada, şöyle devam edildi:

“Bu bağlamda 'Anayasa Mahkemesinin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar verilmesi durumunda Türkiye'nin tehlikeli bir çatışma ortamına sürükleneceği' şeklindeki tahrik edici açıklamalar ile çeşitli kişi ve kurumların, mahkememizin verdiği kararları tartışmalı hale getirecek yayın ve ifadeleri kabul edilemez sorumsuz davranışlardır.

Anayasa Mahkememizin cumhurbaşkanı seçimine yönelik bir davanın önüne gelmesini arzu etmemesinin nedeni, üyelerimizin bu konuda karar vermekten kaçınmaları değil, böyle bir sorunun meclis içinde çözümlenmesinin demokratik parlamenter sürece daha uygun olduğu yolundaki düşüncesinden kaynaklanmaktadır.

Her vesile ile ifade edildiği gibi anayasal örgütlenmenin temeli olan erkler ayrılığı konusuna mahkememiz önem vermekte ve yargı görevini Anayasa ve hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde yerine getirmeye özen göstermektedir.

Üyelerimiz devlet ciddiyeti anlayışı içinde bütün cumhurbaşkanlarına gerekli saygıyı duymakla birlikte kendilerini seçen cumhurbaşkanına bir diyet borcu olduğunu düşünmemektedir. Bu bakımdan hangi cumhurbaşkanının kimi seçtiği gibi bir tespitle değerlendirmeye tabi tutulmaları saygıdan uzak, ciddiyetsiz bir tutum olarak nitelendirilmiştir.

Mahkemelerin bağımsızlığını düzenleyen Anayasa'nın 138. maddesindeki 'Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz' şeklindeki açık hükme rağmen yüklendikleri görev ve sorumluluk bilinciyle bağdaşmayan ve alışılmamış davranışlarının kabul edilmez etkisi ve olumsuzluğunun değerlendirilmesi kamuoyunun takdirine bırakılmaktadır.

Ancak bu türlü hukuka aykırı açıklama ve yayınların anayasanın 138. maddesinin açık hükmüne ters düştüğü ve Türk Ceza Kanunu anlamında ise suç sayılacağı izahtan varestedir.

Mahkeme kararını verdikten sonra yapılan 'Hukukun katledildiği', 'Demokrasiye kurşun sıkıldığı' gibi açıklamalar amacını aşan ve kurumu hedef gösteren aynı sorumsuz davranışlar kapsamında değerlendirilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi geçmişte olduğu gibi bundan sonra da tam bağımsızlık ve tarafsızlık içinde Türk milleti adına karar veren ve yüksek yargı organına yakışır şekilde vicdani kanaatine göre davranacak, Anayasa ve hukuk devleti ilkeleri doğrultusunda çalışmalarını sürdürmeye devam edecektir.”

Sayın Baykal'ın 367 oy kabul edilmezse Ülkede çatışma çıkar,sözüne de aynı tepkilerin olmasını beklerdik.

Sayın mistrall ;
Siz ya okumadan öylesine yazıyorsunuz , yada çok çabuk dolduruşa geliyorsunuz.

Daha ikinci paragrafta yazan
'' “Bu bağlamda 'Anayasa Mahkemesinin 367 milletvekili bulunmadan cumhurbaşkanı seçilebileceği yönünde karar verilmesi durumunda Türkiye'nin tehlikeli bir çatışma ortamına sürükleneceği' şeklindeki tahrik edici açıklamalar ile çeşitli kişi ve kurumların, mahkememizin verdiği kararları tartışmalı hale getirecek yayın ve ifadeleri kabul edilemez sorumsuz davranışlardır.'' cümlesinin tek hedefinin Baykal olduğu çok açık değil mi? Zaten bu aşamada daha ötesinide söylemez söylememesi lazım çünkü Cumhuriyet savcılığınca incelemede bu sözler. Daha ötesini söylerse bu sefer sayın başkan aynı hataya düşmüş olur.
Ancak kesin olan şudur ki her iki liderinde konuşmaları gereksiz yakışıksız ve tehtitkardır. Al birini vu ötekine denecek bir durum yaratmışlardır bu bağlamda ikiside ayrı ayrı tebriği hak etmiştir.

Sayın mistrall,

Beklediğiniz tepki zaten geldi de, siz herzamanki sabit bakışınız nedeni ile, görememişsiniz.
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından yapılan yazılı açıklamada, hem Deniz Baykal'ın hem de Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerinin amacını aştığı belrtilerek, gereken tepki gösterildi.
Deniz Baykal'ın söylediklerine katılmakla birlikte, gereksiz ve zamanlamasını hatalı buluyorum.
Eğer bir suç unsuru varsa zaten soruşturma sonucu gereken yapılacaktır ve yapılmalıdır.
Ancak RTE'ninki tam bir küstahlık ve suç örneği.
En yüce mahkemenin kararı hakkında bu şekilde konuşmak, kim olursa olsun, haddi ve hakkı değildir.
Karar işine gelirse alkış..
İşine gelmezse tukaka..... Tam ampul kafa tarzı.
Bıktık bunlardan, bıktık.....

Esenlikler,

Şimdi bakınız Tayyip efendi ne demiş...
'' Başbakan Erdoğan, AK Parti Genel Merkezi'ne gelişinde gazetecilerin sorularını cevapladı. Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nden yapılan yazılı açıklamada, grup toplantısında yaptığı konuşmanın 'sorumsuzluk' olarak nitelendirildiğinin hatırlatılması üzerine, kimin sorumsuz davrandığını bilemediğini belirterek, "Bizler sorumluluğumuz içerisinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Ülkemizdeki bütün anayasal kurumlarımızın birbirleriyle koordineli çalışması noktasında göreve başladığımızdan bu yana bütün hassasiyetleri gösterdik. Gerek anayasa gerek yasalar içerisinde görevimizin idrakı içindeyiz. Neyi, ne zaman, nasıl söylediğimizi anlamak, anlamamak, onu bilemem. Neye göre söylenmiştir, onu da bilemiyorum. Hangi ifadeden dolayı söylenmiştir, onu da bilemiyorum" diye konuştu.
Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin açıklamasının 'demokrasiye sıkılan kurşundur' sözlerine yönelik olduğunun belirtilmesi üzerine ise, "O ifadeyi kullanıyorsanız, o ifade tamamiyle sayın Baykal'ın ifadelerine yönelik, benim kullanıdığım bir ifadedir. Dikkat ederseniz ben o ifadeyi kullanırken karara yönelik kullanmıyorum. 'Bu, demokrasiye kurşundur' diyorum ve önünde de sayın Baykal'ın daha önce kullandığı 'çatışma yaratır' ifadelerini kullandıktan sonra isteyerek onu oraya getiriyorum. Yoksa o zaman Anayasa Mahkemesi'nin kararına saygımızın olduğunu niye kullanayım. Başında da onu kullanmışım. Bu karar verilmiştir, buna saygı duymak zorundayız.'' demiş.
'' "O ifadeyi kullanıyorsanız, o ifade tamamiyle sayın Baykal'ın ifadelerine yönelik, benim kullanıdığım bir ifadedir. Dikkat ederseniz ben o ifadeyi kullanırken karara yönelik kullanmıyorum. 'Bu, demokrasiye kurşundur' diyorum.'' bölümüne bakarsak '' ''Aynı zamanda bu nedir, biliyor musunuz? Bu, demokrasiye sıkılmış bir kurşundur. Bu, halkın çoğunluğunu teslim ettiği iradeyi, azınlığın iradesine mahkum etmektir. Bu bunu gerektirir. Yani, burada azınlığı temsil eden bir parti, icabında kalkacak, çoğunluğu temsil eden bir partiyle pazarlığa oturacak. 'Ya benim istediğim olacak, ya benim dediğim olacak' Demokrasilerde böyle bir şey yok. Herkes layıkını bulacak, hakkını bulacak. Hakkının karşılığını alması gerekir. '' Burada diyor bunu. İŞTE SÖZÜ BU SÖZÜ BAYKALA ETTİĞİNİ SÖYLEDİ YA PES.... BEN BUNLARA OY VERMEYE KARAR VERDİM. HERŞEY SERBEST YA. AYIP ARTIK. '' BU (KARAR )HALKIN ÇOĞUNLUĞUNU TEMSİL ETTİĞİ İRADEYİ AZINLIĞIN İRADESİNE MAHKUM ETMEKTİR. BU (KARAR ) BUNU GEREKTİRİR'' Bu böyle anlaşılmaz mı ? Bu Deniz Baykal mıdır ? Yoksa tüce mahkemenin cerdiği karar mı ? Ah tayyip ah azıcık kendi dediğini yapsan DELİKANLI OLSAN OMURGALI OLSAN DEDİĞİNİN ARKASINDA DURSAN inanın o zaman en azından anlayacağım... Şimdiyse kaypak birisinden öteye değil yazık ya yazık...
İnanıyorum ki tersi olsa yani Tayyip Anayasa mahkemesine gitmiş olsa ve Deniz Baykal ın dediklerini o dese onuda tersine çevirir. Baykal Tasvip edilmenin mümkün olmadığı ne demişti ''“Eğer Anayasa Mahkemesi 367'ye gerek yok kararı alırsa bu Türkiye'yi çok tehlikeli bir noktaya götürecektir çatışma çıkabilecektir. '' Kesin Tayyip bu sözü çevirir '' Sözlerimi sapıtmayın ne dediğimizi biliyoruz gereksiz germeyin bizi ben onu Deniz e söyledim eğer anayasa mahkemesini zorlarsa dedim o yüzden zorlayamadı ben demokrasi adına anayasa mahkemesini korudum. ''' der işin içinden çıkardı vesselam... Bir sürü kişide gene onu haklı görürdü bende gene bakardım garip garip...

Bu arada sayın Mistrall den dolayı bir şey deme ihtiyacını duydum. Kendisi ve onun gibi düşünenler fikir yazarsa sevinirim. Tabiiki bu benim görüşümdür. Hukukçular katılır katılmaz beni bağlamaz ( Yukarıda dedimdi artık AKP liyim beni benim dediğim ve istediğim şeyler dışında artık bir şey bağlamıyor. Ben ne dersem o olmazsa sandık .)
Baykal ne dedi :
'' ANAYASA MAHKEMESİ BAŞVURUYU REDDEDERSE ÇATIŞMA ÇIKAR''
dedi. Bu nedir ? Bu bir İDDİA dır. Toplumda oluşan gerilimden doğan bir öngörüdür. Hoş olmuş mudur ? Kesinlikle olmamıştır. Bir avukat olarak kesinlikle bilmesi gerekir ki bir yargı sürecini etkileyecek laf etmek doğru değildir. Daha önce gitmeden deseydi bir sakıncası var mıydı ? Yoktu . Neden yargı süreci yoktuda ondan....
Erdoğan ne dedi :
'' ''ANAYASA MAHKEMESİNİN ALDIĞI KARAR İLE DEMOKRASİYE KURŞUN SIKILMIŞTIR''
Peki bu nedir ? Bu suçlayıcı bir tavırdır. Dayanaktan uzak en üst yargı organını hedef gösteren gerilim dozunu arttıran haddi çok açan sorumsuzca bir suçlamadır. Hoş olmuş mudur ? Kesinlikle olmamış tam tersine rezalet olmuştur. Kesin ve tüm kurumları bağlayıcı en üst yargı organına eleştiri değil suçlama yapmış hedef göstermiştir. Danıştay da da yapmıştı sonuç malum ya gene bir densiz çıkıp bu sefer anayasa mahkemesinden birisini vurursa Tayyip ne yapacaktır ? Her zaman ki gibi kıvıracaktır ama gene onun yüzünden olmuş olacaktır...
Sözde değil özde demokrat olanlar Baykal ın sözünden önce Başbakanın sözünü bir değerlendirsin hele....