-
Eğitim yeterli mi?
Haim Ginott şunları yazmıştı :
"Bir toplama kampından sağ kurtulmuş bir insanım. Gözlerim, hiçbir insanın görmemesi gereken şeyleri gördü.
Bilgili mühendisler tarafından yapılan gaz odaları.
İyi eğitim görmüş doktorlar tarafından zehirlenen çocuklar.
Eğitilmiş hemşireler tarafından öldürülen küçükler.
Lise ve yüksekokul mezunları tarafından vurularak öldürülen kadınlar ve bebekler.
Bu nedenle, öğrenim olgusuna kuşkuyla bakıyorum. Sizden tek dileğim şudur:
Öğrencilerinize insan olmayı öğretin.
Çabalarınız bilgili canavarlar, yetenekli ruh hastaları ya da eğitilmiş Eichmann'lar yaratmamalı. Okuma-yazma, yazım, tarih ve matematik, ancak öğrencilerimizin insan olmasını sağlarsa önem kazanırlar."
(*Haim Ginott: Almanya'da II.Dünya Savaşındaki bir Nazi toplama kampından sağ çıkmış, daha sonra Amerika'da yaşamaya devam etmiş bir psikolog)
Z.Y.
-
Zerrin Hanım ne kadar güzel bir yazı bulmuşsunuz.Gerçekten sadece beyin ve bilim eğitim yeterli olmuyor.Önce insana insanca değer verilmesi gerektiğini insanların içlerine yerleştirmek gerekir.Bugün gidiniz hastane koridorlarında zavallı insanlar eğitim görmüş! doktorlardan neler çekiyor görün.Paranız yoksa ölüme doğru hızla yol almanız için doktorlar gerekeni yapıyorlar sağolsunlar.Tabiki böyle yapmayanlarıda çok ancak bu da acı bir gerçek.Neden Allahım bu davranışlar diyesim geliyor,ancak biliyorum insanoğlu bu doyumsuz..doymuyor işte.İyi bir yazı teşekkürler..
Raskolnikov
-
Sayın Zerrin Yeşiloğlu,
Görüşlerinize tamamı ile katılıyorum, ancak anladığım kadarı ile seslenişiniz sadece eğitimcilere olmuş, bence eğitim ilk önce ailede başlar, anne ve babalar çocuklarına ne kadar sevecen ve sıcak yaklaşırlarsa, güzel ve doğru olanları uygulayarak gösterirlerse bu ilerleyen zamanda onların bir canavara dönüşmelerini engelleme yolunda ilk adım olacaktır.
Bir yerde şöyle bir yazı okumuştum, bir insana yetiştirilirken verilebilecek en büyük ceza onu sevgisiz bırakmaktır.
Evet sevgisiz bırakılan, sürekli aşağılanan, başkaları ile kıyaslanan insanlar, ne yazıkki ilerleyen zamanda kötüşeyler yapabiliyor, yaptırılabiliyor, çünkü egolarını onlarda başkalarını aşağılayarak yada onlara kötü davranarak tatmin ediyorlar, Size birebir yaşadığım bir olayı örnek vereyim, eşimim üniversitede sınıf öğretmenliği okuyan kardeşi, biz eşimle ayrılalım, eşim bana kötü davransın diye evimize kocakarı vesvesesi olarak tabir edeceğim, büyülü su, muska gibi saçma sapan şeyler getirmiş, bir tesaüf eseri bunları buldum ve saçmaladığını, ve bu düşüncede olan birinin üniversitede boşyere okuduğunu, kendisine eğitilmesi için küçüçük çocukların emanet edileceğini söyledim, ama ailesinden bu şekilde gördüğü için benim söylemlerin ona boş geldi ve gene kendi bildiğini okudu, daha kendisini eğitemeyen, ve üniversiten sınıf öğretmeni olarak mezun olacak bu ve buna benzer kişiler toplumumuzda ne yazıkki bir yaradır ve kendini eğitemeyen bu şahısın başkasını eğitmesi imkansız. 2 kere 2 nin 4 olduğunu zamanla herkes öğreniyor, ama önemli olan değer yargılarının öğrenilmesi. (Bu yazıyı okuyan eğitimciler lütfen alınmasın, ben sadece tek bir kişiden ve buna benzer şeyler yapanlardan bahsediyorum, tabiiki çok değerli eğitimcilerimizin olduğunu ve çocukların ailede göremedikleri eğitimleride, bu değerli öğretmenlerden alanlarıda var...)
Bu yüzden tekrar ediyorumki herşey eğitimcide bitmiyor, ilk eğitim yeri olan ailede çok önemli, bu yüzden yazınıza şu cümleleride eklemek isterim,
Sevgili anne ve babalar,
Çocuklarınızı ilk önce siz eğitin, en azından doğru ve iyi olanı yapmaları gerektiğini, insanlara kötülük yapmanın (aslında tüm canlılara) onları yüceltmeyeceğini, bir canlıyı mutlu etmenin yerini hiçbir şeyin tutamayacağını, sizin kendisine verdiğiniz bilgilerin haricinde görerek, okuyarak, sorarak, (herşeyi öğrenemesede) kendisini eğitmesi gerektiğini lütfen kendilerine öğretin,
Saygılarımla,
-
Evet sayın Romantic konunun özünü çok güzel yakalamış işin özü bebeklikten başlayarak sevgi ile yetiştirilen bir nesil olmaması. Ama bu sevgi şartlı veya göreceli bir sevgi de değil salt olduğu gibi sevgi...
'Eğer' sözcükleriyle kurulmuş şartlı sevgiler aslında o minicik bedenlerde fırtınalar koparıyor ' eğer uslu durursan... eğer dersini çalışırsan..' eğerler hiç bitmediği için çocukta bu eğerler dünyasına karışıyor veya ' bak abin/ablan efendi efendi okudu sende öyle olursan senide neden sevmeyelim ki...' bu iyi bir anne baba sözcüğü gibi gelsede aslında çok kötü o ufacık ruh kaos a giriyor rekabet ve garabet.. 'ben seni sen olduğun için seviyorum...'
Gerçekte bakarsak okullar eğitim vermez aslında öğretim verir. Eğitim okulda çocuk tarafından alınır daha çok Çocuğa salyangozun anotomisi öğretilir ama yardım etmesi insanları sevmesi öğretilmez bu davranışlarla eğitilir. İşte aslında sorun bence birazda burada özellikle ilk okul öğretmenlerinin öğretmenden ziyade eğitimci olması gerekir.
En büyük değerin sevgi olduğu doğumda verilebilse tüm yaşayan insanlara tıbbii nedenler haricinde kötü bir şey kalmazdı aslında..
Adam iyi eğitim alacak okullara gitmiş aileside iyiymiş içki nadiren içer içine kapanıp yaşarmış ama çevresinde hor görülürmüş bazen 'salak' derlermiş aşağılarlarmış bir türlü adam gibi adam olamamış gitmiş ama bir şey olmuş neticede Adolf Hitler yetişmiş. Adam iyi eğitim alamamış babasını kaybetmiş gazete satmak için koşuştururken bir konduktör tokat atmış sağır olmuş arkadaşları varmış sevenleri denk geldiğinde iyi içermiş, fimse aşağılamamış anneciği onu sevgi yumağında büyütmüş oda gitmiş Mozart olmuş.
Çevrenize dikkat ediniz hayvanları sevmeyenlere özellikle dikkat ediniz ' içinde hayvan sevgisi olmayan kişi insanlarıda sevmez' çünkü hayvana duyulan sevgi aslında karşılıksız bir sevgidir. Sevgide en büyük eğitimcidir.