İkinci sıradaki partiye oy vermeyi düşünür müsünüz?

Son günlerde mail yolu ile gelen bir çağrı var. Deniliyor ki, mevcut iktidara oy vermeyi düşünmüyorsanız, güvenilir kamuoyu araştırma şirketlerinin yayımlayacağı kamuoyu araştırmalarına göre, hangi parti ikinci sırada ise seçimlerde oyumuzu ona verelim.

Siz de, hangi parti olursa olsun ikinci sıradaki partiye oy vermeyi düşünür müsünüz?

Evet düşünürüm ama anketin gerçekten güvenilir olduğundan emin olursam, piyasadaki hiçbir ankete güvenemiyorum çünkü. Bir de o partinin milli değerlerimize sahip çıkacağına inanmam lazım. İnanmazsam oyumu AKP'ye de, o partiye de vermem, tercihim bu doğrultuda başka bir parti olur.

Desteklemediğim bir partiye sırf ikinci sırada diye oy vermem.

Hayır , vermem.

Dilek Hanım ile aynı düşünüyoruz.

Kamuoyu araştırmaları güvenilir değildir. (Dürüst olanları varsa tenzih ederek) Bu konuda ne yazık ki parayı veren düdüğü çalmaktadır. Zaten yapılan işe nazaran fahiş fiyatları da buna delildir.

Bugün artık 1980 öncesinden farklıdır. O zaman sağ sol olarak (bence anlamsız ve birilerinin işine gelen) kamplaşma, artık ne yazık ki (kamplaşmalar keşke olmasa) başka bir şekilde ancak halkın özgür iradesi ile şekillenmektedir. Halkımız eğitimsizdir çünkü geçmiş iktidarlarca eğitimsizlik pompalanmıştır, nüfusumuz milli gelir ve büyümeye nazaran daha hızlı artmaktadır, bu da yoksulluğu beraberinde getirmektedir. Bazılarının aile planlamasına karşı çıkması bundandır. Yoksul olursan, eğitimin de özelleştirilmesi ile eğitimsiz olursun. Aklınla değil , duygularınla karar verirsin. Ancak Atamızın dediği gibi "Türk milleti zekidir" Bunca olumsuzluğa rağmen doğruyu eğriyi ayırt edebilmektedir.

Bugün kamplaşma Cumhuriyete, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkanlar ve çıkmayanlar arasında (ne yazık ki) mevcuttur. Geçmişte 1. grubun bu kisve altında ne yanlışlara imza attığı da unutulmamalıdır. Bunu görmek ve söyleyebilmek de bir vicdan borcudur. 2. grup ise 84 yıldır içten içe, sinsice palazlanmış, geçmiş iktidarlar içerisinde kendine türlü şekillerde yer bulmuş, ne yazık ki bugün gerçek yüzünü ve niyetini açıkça dillendirebilir hale gelmiştir.

Siyaset bilimi gerek ülkemizde ve gerekse dünyada çıkar ilişkilerinin sarmalında sürdürülebilmektedir. Dünya örneklerinde bu ilişkiler açığa çıktığında artık o siyasetçinin siyasi yaşamı en azından sona erer. Biz de ise pişkinlik had safhadadır. Bunu da normal karşılamak gerekir, siyasetçi bu toplumun içinden çıkmaktadır, topluma empoze edilen kültür budur. Kaldı ki ülkemizde mali gücü olmadan, sırtını birilerine yaslamadan siyaset yapabilmek gerek mevzuat açısından mümkün değildir ve gerekse bunu gerçekleştirmek için gerekli olan ekonomik kaynakların harcanması, sonrasında harcanan kaynakların misli ile tekrar kazanılması gereğini, dolayısıyla bir gider gelir hesabını zorunlu kılmaktadır. "Siyaseti akıllıların yapmaması, akılsızların ise yapamaması" gerçeği buradan kaynaklanmaktadır.

Öte yanda halkımız aş, iş , özgürlük , eşitlik ama bunlar sağlanırken onur, gurur ve huzur talep etmektedir. Süslü sözlere bu halkın karnı toktur ve asıl güç bu halktır.

Karar verilmesi gerekir; ya ülkemiz insanı onursuz yaşamaya, pompalanan pembe tablolara rağmen aşsız, işsiz kalmaya devam edecek, bu arada rejimin adı da değişecektir (aslında ılımlı İslam olarak değişmiştir bile !!!) ya da bu rejimde, Atatürk ve Cumhuriyet sevgisi içerisinde akıllar başa toplanacak ve küllerinden dirilen, onurlu, huzurlu, eşit vatandaşlık bilincine sahip ve bürokrasice de öyle görülen , belki başta ekonomik sıkıntılar çekecek ama elini taşın altına işçisi ve işvereni ile, doğusu ve batısı ile, kadını ve erkeği ile koyacak bir mutlu ülke yaratılacaktır.

Unutulmamalıdır ki adı ne olursa olsun her rejim kendi elitini yaratır. Bugün sosyetik mekanlarda başı kıçı açıkların yanında türbanlıların da geçmişe göre daha fazla gözlenmesinin sebebi budur. Yandaş mantığı ile kolay kazandırılan para böyle kolay harcanır. Bunun dinle imanla ilgisi de yoktur.

1. grubun yanlışı Atatürkçülük diye diye kendi elitini yaratırken, Atatürk ilkelerinden "Halkçılık" ı tamamen gözardı etmesidir. Halk vatandaştır, vatandaş da halktır.

Bu yolun ve görüşün (var mı böyle bir parti?) iktidar olmasının yolu öncelikle "dönülmez akşamın ufkundayız" şarkısı başlamadan demokratik yollarla 2. grubun tasfiyesidir. Bunun yolu da küçük hesapların bırakılması (seçmen nezdinden önce, partiler nezdinde) akılların başa devşirilmesidir.

Bunun için; bölücü ve onursuz olmayan, Atatürk ve Cumhuriyete sözde değil özde bağlı herhangi bir partinin en azından bu seçimde desteklenmesi gerekir. Yarın çok geç olabilir.

Selamlar,

Düşünmem bence meclise daha çok parti girmeli öyle olduğu taktirde gene meclise 2 parti girer,hatta meclise girsin diye farklı bi partiye bile oy verebilirim 2 partiyle demokrasi olmaz olmuyor da bana göre türkiye milletvekilliği olmalı her parti sıralı bir 550 kişilik bi liste yapmalı ve her parti aldığı oy oranında listelerindeki isimlere göre meclise girmeli.

Artı akpnin meclise 3 parti girdiğini varsayarsak 276 milletvekili çıkarabilmesi mümkün değil,1. parti olsa bile 0 3. partinin akpyle uzlaşmayacağını akpnin hükümeti kuramayacağını,bu nedenle 2.partinin 3. ve 4. partilerle koalisyon kuracağını uzun zamandan beri düşünüyorum.