Re: Mail hırsızlığı hakkında
Merhabalar;
Bilişim sucları ülkemizde pek aktif olamasada yinede kanunumuzda yerini almıstır.Siz cumhuriyet savcılıgına giderek basit bi dilekçe verceksiniz.Su mail adresini kullanıyordum.tanmadıgım kişşiler tarafından iznim olmadan kullanılmıstır,kullanan kişilerden şikayetciyim derseniz yeterli olur.
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Alıntı:
Av.Volkan Kara rumuzlu üyeden alıntı
Merhabalar;
Bilişim sucları ülkemizde pek aktif olamasada yinede kanunumuzda yerini almıstır.Siz cumhuriyet savcılıgına giderek basit bi dilekçe verceksiniz.Su mail adresini kullanıyordum.tanmadıgım kişşiler tarafından iznim olmadan kullanılmıstır,kullanan kişilerden şikayetciyim derseniz yeterli olur.
tesekkür ederim
Re: Mail hırsızlığı hakkında
E-posta hesabınızın kapanması için de hotmail.com ile irtibata geçmeniz etkili olacaktır. Ayrıca Microsoft'un Türkiye temsilciliği de mevcut, o birimle de iletişim kurabilirsiniz.
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Merhaba.Ben eşimin maillerini okuyorum.evliliğimiz döneminde hotmail şifresini zaten biliyordum;şu anda boşanma sürecindeyiz ve mahkemeye delil olarak sunabileceğim yazışmaları var.
Bu durumda ben suç işlemiş mi olurum?Fört sitelerinde yaptığı yazışmaları görebiliyorum.Bu konuda çok acil bilgilenmeliyim.
Şimdiden teşekkür ediyorum
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Hukuka aykırı delildir, kullanamazsınız. Bu kişi sizin eşiniz olsa dahi, bilgisi dahilinde olmaksızın hesabına girmeniz ve e-postalarını okumanız, kişilik haklarına saldırı niteliğindedir.
Re: Mail hırsızlığı hakkında
E-Posta şifrelerini eşiniz size kendi iradesi ile verdiği için ve somut olayda özel hayatın gizliliği ile evlenme arasında ihmal edilecek hukuk maddesi değerlendirilirse bu bilgilerin delil olarak kullanılabileceğini düşünüyorum. Ayrıca ortak yaşama alanındaki bir bilgisayar aracılığı ile ele geçen yazışmalar da delil olarak kullanılabilir diye düşünüyorum. Hatta ilgili flört sitesinden de kayıt ve yazışmalar istenebilir. Bir flört sitesine kayıt olmak bile boşanmak için yeterlidir diye düşünüyorum.
Aşağıda örnek bir yargıtay hukuk genel kurur kararı veriyorum. Özel hayatın gizliliği ile boşanmadaki delillere yargıtayın nasıl baktığının anlaşılması açısından faydalı olacaktır.
T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/2-617
Ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir.
Davalı tarafından tutulan “günlük” defterinin delil olarak değerlendirilip, değerlendirilemeyeceği konusu gelince;
“Zehirli ağacın meyveleri” olarak ifade edilen hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Öncelikle konuyu öğreti bakımından incelemekte yarar vardır.
Berkin, usulsüz veya kanunsuz yahut hukuka aykırı yoldan elde edilmiş delile dayanılarak hüküm verilemeyeceği görüşündedir. Yazara göre, posta memuru ile anlaşarak ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuş olan başkalarına yazılmış mektupların veya evli erkeğin ilişki kurduğu ve ileride evlenmek istediği kadına yazdığı mektupların çalınarak boşanma davasında delil olarak kullanılması caiz değildir” görüşünü ileri sürmüştür.
( Bkz.Prof.Dr.Berkin N. Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi İst. S.734 ).
Üstündağ “hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olan delillerin değerlendirilmesi konusunda usul kanunumuzda bir hüküm bulunmadığını belirtmekte, kitabının bir başka yerinde “sesin gizlice banda alınması halinde buna daha sonra bir ispat vasıtası olarak dayanmanın mümkün olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak Alman Mahkemesinin kararına göre, insan seslerinin konuşanın muvafakati olmaksızın tespiti kişilik haklarına bir saldırı olmakla beraber, gizli ses almayı haklı kılan nedenlerin mevcudiyeti halinde bu şekilde bir tecavüze müsaade edilmesi gerektiğinin kabul edildiğini belirtmektedir. Alman Mahkeme kararına esas teşkil eden olayda evli kadın, kocasına defalarca hakaret etmiş ve bütün bunları a mahkemede inkar edeceğini de ilave etmiştir. Bunun üzerine koca açmayı tasarladığı boşanma davası için bu sahneleri teybe almıştır ( Bkz. Prof.Dr. Üstündağ S. Medeni Yargılama Hukuku C.1-II, İst.2000 S.627 ve 762 ).
Prof. Dr.Pekcanıtez’e göre, kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlali sonucu elde edilen teyp bandı, fotoğraf, çalınmış veya el konulmuş aşk mektupları delil olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir
( Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2.Bası, Ankara 2001/s. 390 vd. )
Hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında açık düzenleme yapılmıştır. Bu yasanın ( CMUK ) 254/2.maddesinde “koğuşturma makamlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz.” denilmiştir. Burada söz geçen hukuka aykırılıklardan birisi de Özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizli alanı dediğimiz ve sadece bireyi ilgilendiren alanın hiçbir şekilde müdahale edilemeyecek alandır. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu, kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil Ceza Mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. ( Öztürk, B.Yeni Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları, Ank. 1995, S.116 vd. ).
Not Defteri ile Hıristiyan kültüründe çok önemli yer turan Günlüğün özelliklerine değinmekte yarar vardır. Günlük, Hıristiyan Kültürünün bir parçasıdır ve içinde insanın iç dünyasını ilgilendiren son derece gizli ve özel hayatın dokunulmaz alanı oluşturan bilgiler yer alır. Günlüğü tutan kişi yaşadığı günün değerlendirilmesini, vicdani muhasebesini yapar ve bunları Günlüğüne yazar. örneğin sevdiği kızla evlenmeden cinsel ilişkiye girip girmediğini, cinsel tercihlerini yazar. Kiliseye günah çıkarmaya giderken Günlüğünü beraberinde götürür. Bu günlükte özel hayatın gizli bilgileri yer alır. Somut olayda davalı tarafından tutulan not defterinin anlatılan günlük ile bir ilgisi bulunmadığı açıktır. Not defterinin Ceza Yargılamasında delil olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır ( Öztürk a.g.e. S.118 vd. ).
Somut olayda, tarafların birlikte yaşadığı evde evi terk ettikten sonra kilitli olmayan yerden elde edilip mahkemeye sunulan zor ve tehdid ile ele geçirildiği savunulmayan ve davalı tarafından tutulduğu tartışmasız olan bir yaprağında davacının kardeşi A.’ın resmi bulunan be içinde “aşkım neredesin, neden gelmedin, sensiz bir saat sene gibi iken koskoca bir gece uzun ve karanlık, bir tanem seni özledim, ne olur gel... ( AŞKIM ) şu anda aklımdan geçenleri ve yüreğimin sesini bir bilebilsen seni ne kadar sevdiğimi o zaman, ...sensiz olamayacağımı anlayacaksın bir tanem... sen yanımda olmayınca kendimi savunmasız ve çaresiz hissediyorum... ne olurdu gitmese idin, biliyorum bana ceza verdin, sevgilinle görüşmene izin vermediğinden, ama paylaşamam seni asla... sana hiçbir zaman isteyerek ihanet etmedim... seni özledim... ölmek istiyorum... aldatmak çok ağır geliyor... “ ( 30/1/2000 saat 03.10 ) “Bana doğum günü hediyen çok acı oldu... sensizim ve acı doluyum... aşkım ne olur ara beni alkolün esiri oldum... seni beklediğin halde aramıyorsun... artık resminle konuşuyorum... ( 03/02/2000 saat:02.20 ) “seni seviyorum sır küpü çocuk” Yazıları bulunan defterin yukarıda anılan görüşler doğrultusunda delil olup olmadığının değerlendirilmesine gelince;
Öncelikli olarak hayatın gizliliğinin korunması esas olmalıdır. Ancak somut olayın özelliği bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içermektedir. Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Koca eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Aynı evde yaşayan kadın, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumdadır. Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde yada yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesi, bu mekanın eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdüklerini bir yer olduğundan kadın gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz.
Diğer taraftan özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulunduran not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez. Eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları yasal bir zorunluluktur. Kadının bu konulardaki özel yaşamı, evlilik ile bir araya geldiği hayat arkadaşı kocayı da en az kadın kadar ilgilendirmektedir. Bu nedenle de davalıya ait hatıra defterinin delil olarak değerlendirilmesinde kuşkuya düşmemek gerekir.
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Her ne kadar Yargıtay'ın kararı medyada geniş yer bulmuş olsa da, bu karara maalesef katılamıyorum. Kanaatimce hukuka aykırı delildir.
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Alıntı:
enterslo rumuzlu üyeden alıntı
Yaklaşık 3 senedir kullandığım e-posta adresim çalındı malesef.ayrıca bunu çalan kisinin msn nicki olarak her türlü dolandırıcılık çek senet işi yapılır tarzında bir yazı yazdığını duydum . Mail ardesim eski olduğu için malesef bizı bilgileri hatırlamıyorum. Şimdi bu mail adresin kapanmasını istiyorum. Ayrıca cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmak istiyorum. Nasıl bir prosedür izlemeliyim birde savcılık için bir dilekçe örneği verebilirmisiniz.
sitede yayınlanamıyorsa mail adrasim
lucifer83@mynet.com
şimdiden tsk
kardeş salla gitsin hiç korkma sonuçta çalınabilir bir şey olduğu için kimse seni suçlayamaz çünkü hergün yüzlerce mail adresi çalınıyor sedece şunu söylemek isterimki mailerinizdeki kredi kart bilgi dekontlarınızdan bilgi çalıp bunu sosyal mühendislik şeklinde sizinle ilgili bilgi ve şifrelerinizi ele geçirebilirler bu konuda dikatli olmanız gerekir
ben hukukçu değilim fakat bir bilgisayarcı olarak şunu kesinlikle söyleyebilirimki msn veya mail hiçbir zaman delil veya kanıt sayılmamalı
Re: Mail hırsızlığı hakkında
Üslup önemlidir... Değil mi?