-
İş Başvurusu
Bir fast food şirketinin danışmanlığını yapan insan kaynakları şirketine gelen gerçek bir iş başvurusu;
İnanıp inanmamak size kalmış...
1. Adınız Soyadınız:
- Herve JANCQUEUR
2. Yaşınız:
- 28
3. Şirketimizdeki hangi pozisyon için basvuruyorsunuz?
- Mümkünse yatay bir pozisyon için. Eğer daha ciddi bir cevap istiyorsaniz, ne iş olsa yaparım. Şart öne sürebilecek durumda olsaydım, burada olmazdım.
4. Düsündügünüz ücret:
- Yıllık 800 bin Frank maaş artı şirketin yüzde 3 hissesi. Eğer bu mümkün değilse, siz bir ücret önerin, ben size evet yahut hayır diyeyim.
5. Eğitiminiz:
- Var!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
6. Son işiniz:
- Sadist bir şefin deneme tahtası olmak.
7. Son ücretiniz:
- Hak ettiğimin çok altında.
8. Önemli başarılarınız:
- Arakladığım kalemlerden muhteşem bir koleksiyonum var; evde sergiliyorum.
9. İşten ayrılma sebebiniz:
- Bak soru 6.
10. Size ulaşabileceğimiz saatler:
- Fark etmez.
11. Çalışmak istediğiniz saatler:
- Pazartesi, salı ve perşembe 13.00-15.00 arası.
12. Öne çıkan özellikleriniz var mı?
- Olduğunu söyleyenler var. Ama bunu bir fast-food'da değil de, daha
romantik bir yerde konuşsak.
13. Şimdiki işvereninizle görüşebilir miyiz?
- İşverenim olsa burada olmazdım dedim ya.
14. Fizik durumunuz 20 kilogramdan fazla taşımanıza engel mi?
- Belli olmaz, ne taşıdığıma bağlı.
15. Otomobiliniz var mı?
- Evet, ama soru yanlış sorulmuş. "Çalışır durumda bir otomobiliniz
var mı?" diye sorsaydınız, cevabım farklı olurdu.
16. Daha önce bir yarışma veya bir madalya kazandınız mı?
- Madalyam yok ama lotoda iki kere 3 tutturdum.
17. Sigara içiyor musunuz?
- Otlanacak bir enayi bulabilirsem.
18. Beş yıl sonra ne yapmayı hayal ediyorsunuz?
- Bana tapan, zengin bir top modelle Bahama Adaları'nda yaşamayı.
Bir yolunu biliyorsanız bunu beş yıl beklemeden de yapabilirim.
19. Yukarıdaki bilgilerin doğruluğunu taahhüt ediyor musunuz?
- Hayır, ama sıkıyorsa aksini iddia edin.
20. Sizi bu başvuruyu yapmaya iten gerçek sebep nedir?
- Birbiriyle tutarsız iki cevabım var:
* İnsan sevgisi, hümanizm ve tüketicilerin iyi beslenmesine
katkıda bulunma arzum.
* Gırtlağıma kadar borca batmış olmam...
Sonuç: Herve Jancqueur işe alındı...
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist
aynı işe baş vururlar.
Mülakatı yapan kişi matematikçiye sorar:
"İki kere iki kaç eder?"
Matematikçi cevap verir: "Dört!"
Görüşmeci sorar: "Kesin dört mü?"
Matematikçi kendinden emin cevaplar: "Evet, kesin
dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Aynı
soru ekonomiste
yöneltilir. Ekonomist yanıtlar:
"Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağı veya yukarı
oynayabilir, ama ortalama
dört eder."
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, tabii
yine aynı soru.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler,
panjurları indirir ve görüşmeciye
yaklaşarak sorar:
"Kaç etsin istersiniz?"
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist
aynı işe baş vururlar.
Mülakatı yapan kişi matematikçiye sorar:
"İki kere iki kaç eder?"
Matematikçi cevap verir: "Dört!"
Görüşmeci sorar: "Kesin dört mü?"
Matematikçi kendinden emin cevaplar: "Evet, kesin
dört!"
Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Aynı
soru ekonomiste
yöneltilir. Ekonomist yanıtlar:
"Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağı veya yukarı
oynayabilir, ama ortalama
dört eder."
Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, tabii
yine aynı soru.
Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler,
panjurları indirir ve görüşmeciye
yaklaşarak sorar:
"Kaç etsin istersiniz?"
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
işyeri de şöyle bir şey olsa[img]images/disk.gif[/img]
-
işyeri de şöyle bir şey olsa[img]images/disk.gif[/img]
-
Bir general, komşu ülkeden gelen konuk generale hem hava atmak, hem de erlerinin kendisine ve vatanına bağlılıklarını göstermek için, üç erini ve karılarını yanına çağırır.
Erlere birer kurusıkı tabanca verir.
Onları yan odaya alır ve karılarını öldürmelerini ister.
Konuk generale
"şimdi bakınız erlerimiz nasıl itaatkar ve vatansever", der.
Erler teker teker içeri girerler.
Birinci er karısından özür dileyip tüm şarjörü boşaltır. Tabii karısı ölmez, kurşunlar kurusıkıdır.
İkincide de aynı şey olur. Genaralin gözleri yaşarmıştır. En son giren erin ardından, iki general kurşun seslerini dinlerken, "dan dan dan dan dan dan... şangırrrr", diye bir ses duyarlar.
İşini bitirip çıkan ere merakla sorarlar,
"neydi o şangırrr sesi?" diye.
Er yanıtlar: - "Komutanım bana kurusıkı kurşun vermişsiniz, sıktım sıktım birsey olmadı baktım yasıyor, bende tuttum camdan aşağı attım."
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
Bir general, komşu ülkeden gelen konuk generale hem hava atmak, hem de erlerinin kendisine ve vatanına bağlılıklarını göstermek için, üç erini ve karılarını yanına çağırır.
Erlere birer kurusıkı tabanca verir.
Onları yan odaya alır ve karılarını öldürmelerini ister.
Konuk generale
"şimdi bakınız erlerimiz nasıl itaatkar ve vatansever", der.
Erler teker teker içeri girerler.
Birinci er karısından özür dileyip tüm şarjörü boşaltır. Tabii karısı ölmez, kurşunlar kurusıkıdır.
İkincide de aynı şey olur. Genaralin gözleri yaşarmıştır. En son giren erin ardından, iki general kurşun seslerini dinlerken, "dan dan dan dan dan dan... şangırrrr", diye bir ses duyarlar.
İşini bitirip çıkan ere merakla sorarlar,
"neydi o şangırrr sesi?" diye.
Er yanıtlar: - "Komutanım bana kurusıkı kurşun vermişsiniz, sıktım sıktım birsey olmadı baktım yasıyor, bende tuttum camdan aşağı attım."
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
Kadının Günlüğü:
Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar
mutluyum. Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,
cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var. Bugün Cumartesi, bıraktım
arkadaşlarıyla eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı kurufasulye
ile pilav yapıyorum. Pişti, demleniyor. Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti
giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla
uzanacağız.. Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka
yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana aldırmadı.
Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında bir şeyler Geveledi.
Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın, hala uzak, hala
kabuğuna çekilmiş. Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor. Benden genç mi acaba?
İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın? Şöminenin karşısında
şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım "neyin var?" diye sordum.
Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. "Yok
birşeyim" diye geçiştirdi. O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de kilo alıyorum. Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı, ama
eller hissiz, parmak uçları soğuk...Stepe başlasam? Çocuk istesem? Yalan,
yalan,yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.
Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun
kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.
Erkeğin Günlüğü:
Öf be, Fener yine berabere kaldı.... Ama, kuru fasülye güzeldi
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-
Kadının Günlüğü:
Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar
mutluyum. Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,
cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var. Bugün Cumartesi, bıraktım
arkadaşlarıyla eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı kurufasulye
ile pilav yapıyorum. Pişti, demleniyor. Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti
giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla
uzanacağız.. Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka
yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana aldırmadı.
Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında bir şeyler Geveledi.
Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın, hala uzak, hala
kabuğuna çekilmiş. Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor. Benden genç mi acaba?
İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın? Şöminenin karşısında
şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım "neyin var?" diye sordum.
Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. "Yok
birşeyim" diye geçiştirdi. O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de kilo alıyorum. Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı, ama
eller hissiz, parmak uçları soğuk...Stepe başlasam? Çocuk istesem? Yalan,
yalan,yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar.
Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun
kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım.
Erkeğin Günlüğü:
Öf be, Fener yine berabere kaldı.... Ama, kuru fasülye güzeldi
yalan atla gider, gerçek yürür, yinede tam zamanında yetişir.
-