Re: Murafa Talepli Temyiz
Süre tutum dilekçesi, Mahkeme'nin gerekçeli kararı çıkıncaya kadar, tefhimle çalışmaya başlayan 8 günlük temyiz etme süresinin durdurulması amacıyla verilen bir dilekçe (kısa temyiz dilekçesi) olduğuna ve gerekçeli kararın size tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde temyiz dilekçesi ve hatta ek temyiz dilekçesi verme hakkınız bulunduğuna göre, süre tutum dilekçesinde murafaa talebinde bulunmamış olmanızın, temyiz dilekçesi ve hatta ek temyiz dilekçesi ile böyle bir talepte bulunmanızı engellemeyeceğini düşünüyorum.
Sizi yanıltmak istemem, yine de hukukçu üyelerin fikrini almanızda yarar var.
Selamlar,
Re: Murafa Talepli Temyiz
Yanıtınız için çok çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar diliyorum.
Re: Murafa Talepli Temyiz
Değerli meslektaşım:,
Süre tutum dilekçenizde duruşma istemediyseniz daha sonraki gerekçeli temyiz dilekçesinde duruşma isteminizin dikkate alınacağını zannetmiyorum. Ancak, iş davalarının zaten bir kısmının temyiz görüşmesi duruşmalı yapılmaz. Örneğin işe iade davalarınını temyizini duruşmalı da isteseniz bu istek kabul edilmez. Alacak davalarında da gerekli limitin altında kalındığında duruşma isteği reddedilir. Selamlar.
Re: Murafa Talepli Temyiz
Abbas Bey nazik bir ileti ile, sonuçta benim düşüncemin doğru olmadığını belirtmiş.
Beni bu düşünceye sevkeden durumu kısaca açıklamak isterim.
Gerçekte "süre tutum dilekçesi" diye bir müessese HMUK'ta mevcut değildir. Bu dilekçe ilk iletimde de sonradan ekleme gereği duyduğum üzere, gerçekte bir "temyiz dilekçesi" dir. Gerçekten de, Yerel Mahkeme'nin gerekçeli kararının tebliği sonrasında 8 gün içerisinde gerekçeli temyiz layihası denilen temyiz dilekçesinin verilmemesi halinde, süre tutum dilekçesi temyiz dilekçesi olarak Yüksek Yargı'ya gider. (tabi içerisinde bir gerekçe olmadığından ne derece kabul görür?)
Süre tutum dilekçesi verildi ve zaman Mahkeme'nin gerekçeli kararının tebliğine kadar durdu. Tebliğ tarihinden itibaren 8 gün içerisinde gerekçeli temyiz dilekçesi verildi ve hatta bu süre içerisinde kalmak kaydıyla bir de ek temyiz dilekçesi verildi diyelim. Sonuçta bu üç dilekçe de Yüksek Yargıya intikal edecektir. İntikal eden bu üç dilekçeden herhangi birinde murafaa talebi bulunuyorsa, bunun sırf süre tutum dilekçesinde bulunmaması nedeniyle duruşma isteminin reddine karar verilmesini ben savunma hakkının kısıtlanması olarak algılarım. (Abbas Bey'in belirttiği işe iade veya belli limitlerin altındaki davalar açısından usul şartları hariç olmak üzere)
Böyle düşünmeme bir neden de; Yargıtay'ın 2006'da verdiği bir kararla "ödeme belgelerini Yerel Mahkeme'ye bir nedenle sunamamış davalının temyiz aşamasında bu belgeleri sunmasına Yargıtay'ın ödeme def'inin yargının her aşamasında sunulabilmesini uygun gördüğü kararı neden oldu.
Tabi konu esasa değil, usule yönelik olduğundan ilk mesajımda da belirttiğim gibi düşüncemin kesinlikle doğru olduğunu iddia edemem.
Selamlar,
Re: Murafa Talepli Temyiz
Değerli meslektaşlarım, yanıtlarınız için çok teşekkür ederim. Ben temyiz dileçesini bugün verdim duruşma talepli olarak. Sonuçtan sizleri haberdar ederim. ilginize çok teşekkür ederim.
Re: Murafa Talepli Temyiz
Süre tutum dilekçesinde temyiz istenmemişse daha sonra istenemeyeceği şeklindeki görüşümü fazla araştırma yapmadan yazmıştım, ama yaptığım araştırma sonucunda da bu görüşün uygulamadaki görüş olduğunu öğrendim.
Sayın Gür'ün de belirttiği üzere, süre tutum dilekçesi konusunda yasalarımızda bir hüküm mevcut değildir. Yasalardaki hüküm temyiz dilekçesi ile ilgildir ve süre tutum dilekçesi de aslında bir temyiz dilekçesidir. Süre tutum dilekçesi bir temyiz dilekçesi olduğuna göre;HUMK'daki (sanıyorum 435. madde) temyiz dilekçesinde bulunması gereken hususların süre tutum dilekeçesinde de bulunması gerekecektir. Temyiz dilekçesinde bulunması gereken hususlardan biri de "duruşma (murafaa) isteniyorsa bunun belirtilimesi" hususudur.
Buradan da anlaşıldığı üzere; temyiz dilekçesinde duruşma istenmemişse temyiz incelemesi dosya üzerinden (duruşmasız) yapılacaktır. Bazan taraflar istememiş olsa da Yargıtay, tarafları çağırarak gerekli açıklamayı yapmaları için çağırıp duruşma yapabilir.
Bu arada sayın Gür'ün süre tutum dilekçesi konusundaki gerekçeye tamamen katılıyorum, ama uygulama ne yazık ki anlattığım şekilde oluyor.
Biz, süre tutum dilekçesinde boşa düşmemek için, bu dilekçede "ususl ve yasaya uygun olmayan yerel mahkeme kararının bozulmasını isterken, resen dikkate alınması gereken hususlardan da bozulmasını" istemekteyiz. Bunu ifade eden bir cümlenin süre tutum dilekeçesinde bulunmasında büyük yarar var.
Selamlar.
Re: Murafa Talepli Temyiz
Aşağıda soru ve yanıtları bulunan "HMUK açısından hüküm" başlıklı bir ileti açarak İş Yargısı'nda hüküm nedir sorusuna bir yanıt bulduktan sonra bu konuda oldukça eski tarihli de olsa bir Yargıtay kararı sanırım soruya yanıt olacaktır. Başka bir kaynakta tersi bir ifadeye rastlamış da olsam, Sn. Ali Doğru'nun talep sonucunu bayağı merak ettiğimi söyleyebilirim.
Selamlar,
SORU :
HMUK açısından (daha dar yorumla İş Mahkemeleri için) hüküm nedir? Hüküm ne zaman verilmiş olur? Tefhim ile tarafların yüzüne okunan karar hüküm müdür? Yoksa Mahkeme'nin gerekçeli kararı mı hüküm niteliğindedir?
Yanıtlar için şimdiden teşekkürler...
Harun GÜR
YANIT :
TEFHİM hükümdür.
Av. Fırat BAYINDIR
SORU :
Sn. Bayındır hızlı yanıtınız için teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi HMUK 388. maddesi;
Madde 388 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/16 md.)
Karar aşağıdaki hususları kapsar:
1. Kararı veren mahkeme ile hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin ad ve soyadları ve sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa kararın hangi sıfatla verildiği,
2. Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adresleri,
3. İki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, ihtilaflı konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışması ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarda bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep,
4. Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi , *1* *2*
5. Kararın verildiği tarih ve hakim veya hakimlerin ve tutanak katibinin imzaları,
Hüküm sonucu kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
demektedir. Bu madde "Asliye Hukuk Mahkemeleri Tarafından Verilen Hükümler" ana başlığı altında yer almakla birlikte İş Mahkemeleri Kanunu'nda da aksi bir durum bulunmadığından ve İş Mahkemesi olmayan yerlerde davalara bu Mahkeme'ler baktığından sanki karar ve hükmün gerekçeli karar olduğu gibi bir sonuç çıktığından bu soruyu sorma gereği duymuştum.
Tekrar teşekkürler,
Harun GÜR
YANIT :
Sayın Gür; İş mahkemlerinin olmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mah. baksa bile İş mahkemesi sıfatıyla baktıklarından Tefhim karar celsesinde hazır olan taraf açısından hüküm niteliğindedir.
Av. Duygu TEKAY
İş mahkemesinden verilen iş kazasından doğan hükümleri sekiz gün içinde temyiz edebilir. Ayrıca temyiz isteğinde bulunacak kimsenin, mürafaa yapılmasını diliyorsa, hüküm tarihinden başlayarak sekiz gün içinde mürafaa talebinde bulunulması gerekir.
Y.9,H.D.,3.4.1964,E.2021,K.2127.