İşten Çıkarılma

Yaklaşık 1 senedir çalıştığım iş yerinde sanat alanında çalışma yapmaktayım.20 kişilik bir gösteri grubumuz var ve haftanın 3 günü sahne almaktayız.Aynı zamanda haftada 5 gün provalarımız oluyor.Kişisel anlaşmazlıklar nedeniyle grubumuzun sorumlusu, bütün grupla problem içinde olan bir arkadaşımızı lider yapmak istedi, ben ve 3 arkadaşım daha bu şartlar içinde provaya katılamayacağımızı belirttik.Bugün grup sorumlumuz "işten kovuldunuz ,şaka yapmıyorum" diyerek bizi işten çıkardığını söyledi ve yönetime bildireceğini söyledi ama bu akşam sahne almamız gerektiğini belirtti.Sahne almak istemiyoruz bu daha sonra bir problem yaratırmı? Akşamki gösteri ile ilgili Muhasebe Yöneticisi bizimle konuşmak istedi.Nasıl davranmamız gerektiği konusunda yardımcı olabilirmisiniz?
İyi çalışmalar.

Eğer yetkili bir kişi tarafından (işveren, işveren vekili) kovulmuşsanız sahne almanıza gerek yoktur, muhasebeye gidip gerekli işlemlerin yapılmasını talep edin.

Sayın jeyoo,
İşçi statüsünde çalışıyorsanız (4857 sayılı iş yasası kapsamındaysanız) Sırf işveren veya vekilinin yönetici seçimini beğenmediğiniz için provalara katılmamazlık edemezsiniz. Size provaya katılmanız hatırlatıldığı halde bunu yerine getirmezseniz, işverenin 4857 sayılı İş Yasası madde 25-II /h ye göre haklı nedenle derhal fesih hakkı doğar. Problem yaşamak istemiyorsanız, biraz daha düşünüp, olaya daha sakin ve mantıklı yaklaşmanızı öneririm.
Esenlikler

Bizi kovan grup liderimiz yani işveren yada vekili değil ve bize kovulduğumuza dair herhangi bir belge de verilmedi, zaten bu yüzden tereddütteyiz.

Gösteriye çıkınız ve durumu ivedilikle işveren veya işveren vekiline bildiriniz.

Sayın jeyoo,
Grup lideriniz, işveren vekilidir. Ancak size yazılı olarak tebliğ edilmedikçe, veya ispatınız kesin olmadıkça kovulma eylemini kaale almayınız. Sahneye çıkın ve görevinizi yerine getirin. Ayrıca unutmayın ki sizin izleyicilerinize karşı da borcunuz var. Onları mağdur etmeyin.
Esenlikler

4857 ye göre; İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.

Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 4’üncü maddesi 2, 3 ve 4’ üncü fıkralarında tanım ve konumu belirlenmiştir. İşveren vekili; İşveren nam ve hesabına işin yönetimi görevini yapan kimsedir.
Bu kanunda geçen işveren deyimi işveren vekilini de kapsar.
İşveren vekili, bu kanunda belirtilen yükümlerinden dolayı işveren gibi sorumludur.”
Bu tanımlara göre,
“İşveren nam ve hesabına hareket etmek” ve “işin yönetimi görevini yapmak” işveren vekilliği sıfatının kazanılmasında gerekli ve birlikte bulunması gereken şartlardır. Bu iki şartın bir arada bulunmaması durumunda işveren vekilliğinden söz edilemez.
İşin yönetim görevini yapmakta olan kimse, işin bütününü yürütüyorsa işveren vekilidir. İşin veya işyerinin bir kesiminde yönetim görevi almak işveren vekilliği anlamında değildir.
Örneğin; Bir fabrikada, kısım müdürleri vekil kabul edilemez. Vekil, fabrikanın tamamını yönetmekle görevli müdür veya genel müdürdür.

Dolayısıyla görüşünüze katılmıyorum Sayın Kasıman.

Sayın Emrah Yavuzcan,
Maalesef size katılamıyorum.
Sözkonusu olayla ilgili olarak, "4857 ye göre; İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur." aynen geçerlidir ve olaydaki grup sorumlusu işveren vekilidir.
"Örneğin; Bir fabrikada, kısım müdürleri vekil kabul edilemez. Vekil, fabrikanın tamamını yönetmekle görevli müdür veya genel müdürdür."
Sadece İşveren vekillerinin işe iade davasından yararlanamayacağını belirtme hususu için geçerlidir.
Esenlikler

Sayın Kasıman,

Alıntı:

---

KASIMAN rumuzlu üyeden alıntı

Vekil, fabrikanın tamamını yönetmekle görevli müdür veya genel müdürdür."

---

Kendiniz de dediniz işte, işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimse işveren vekilidir. Bu durumda, işyerindeki sadece 20 kişilik gösteri grubunun koordinasyonunu, düzenini sağlamakla ve gerektiğinde yetkili kişiyi,grup sorumlusunu bilgilendirmek amacıyla pratikte lider olarak belirlenmiş bir kişiyi nasıl işveren vekili olarak addediyorsunuz.Ben de size katılmıyorum.

Sayın jeyoo, yetkili bir kişi tarafından işten çıkarıldığınızdan emin olmadan, borçlarınızı yerine getirmemezlik yapmamanızı öneririm.

Sayın Başak Şahin,
Herhalde gözünüzden kaçtı. Alıntı yaptığınız cümleyi irdelemek için ben katılmadığım arkadaştan almıştım. Bana ait bir ifade değildir.
işveren vekilinin tanımında müdür, genel müdür vs. ifadeleri yoktur. Eylemin özelliğine göre işyerinde görev alan yönetici konumundaki her kes işveren vekili olabilir. Fabrika müdürü veya genel müdür olma hususu ise, bir kez daha yineliyorum ki, iş güvencesinden (örn. işe iade hakkı) yararlanamama bakımından önem arzetmektedir.
4857 sayılı yasanın 18. maddesinin son parağrafında "İşletmenin bütününü sevk ve idare eden işveren vekili ve yardımcıları ile işyerinin bütününü sevk ve idare eden ve işçiyi işe alma ve işten çıkarma yetkisi bulunan işveren vekilleri hakkında bu madde, 19 ve 21 inci maddeler ile 25 inci maddenin son fıkrası uygulanmaz." der. Görüleceği gibi işletmenin bütününü sevk ve idare, işveren vekili olma koşulu değil, iş güvencesinden yararlanamama koşuludur. İşletmedeki tüm müdürler, şefler vs. yetkileri dahilinde işveren vekilidirler.
Esenlikler