Re: Çukurda ölen bir ülke !
Istanbul/Sirinevlerde de annesi ile birlikte sokakta hoplaya ziplaya oynayarak yoluna devam ederken, hic bir onlem alinmadigindan fark edemedikleri cukura dusen (yanilmiyorsam 6 yaslarinda) kiz cocugu kurtalimamis daha dogrusu hemen akintiya kapildigi icin Atakoyden cikarabiliyorlar. :(
Dusune biliyormusunuz o annenin cirpinislarini! Sadece oylesine bir cukur da degil, akinti halinde olan ve o denli tehlike teskil edebilen kanalizasyon cukuru, ustu acik birakilabiliniyor!
Icler acisi olan bu olayda, cok yakin bir zamanda gerceklesmistir. Bu sorumsuzluklarin sonu ne zaman gelecek cok merak ediyorum.
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Sozlu olarak duymus oldugum haberin kaynagini arastirinca Sevgili Av.Dilek Kuzulu Yüksel'in ayni haberden baslayarak konuyu acmis oldugunu sonradan farkettim.
http://zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=507090
Umarim bu ihmalkarliga sebep olan her kimseler, hak ettikleri cezayi alirlar.
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Siz hiç evladınızın elbisesini koklayıp tokasını öptünüz mü?
Muhterem'le konuştum dün...
Dilara'nın babası.
12 gün geçti aradan.
Nasıl geçmiş bu 12 gün?
"Uyuyorum, yavrumu görüyorum. Sokağa çıkıyorum, orada sanki. Nefes alıyorum, yemek yiyorum ama, yaşıyor musun dersen, bilmiyorum. Hep aklımda. Elbiselerini kokluyorum. Saçının tokasını öpüyorum... Yangınımız sönecek gibi değil."
Cenazeye gelememişlerdi.
Arayan soran olmuş mu sonradan?
"Aradılar... Başbakan aradı. Kadir Topbaş eve geldi... AKP, CHP milletvekilleri geldi. Mehmet Ağar'ın eşi geldi. Sağolsunlar. Ama giden benim evladım."
Dilara rögardan kayarken, ilkokul öğrencisi ağabeyi yanındaydı. Gözünün önünde gitti kardeşi... O da hastanelik olmuştu. Nedir durumu?
"Sinir krizleri geçirdi. Aniden bağırıyor, bayılıyordu. Onu da kaybedeceğiz sandık. Sağolsun, doktorlar baktı, 'onun yanında Dilara'dan hiç konuşmayın' dediler. İlaç verdiler. Şimdi biraz iyi. Okuluna gidiyor. Bizden fayda yok, öğretmenlerine emanet."
Allah'tan Dilara tek değildi...
İki evladı daha var ailenin, sarılabileceği.
Ama gelin görün ki...
"Öyle deme abi... İki oğlum vardı, baba olduğumu bilmiyordum. Dilaram doğdu, anladım baba olmanın ne demek olduğunu. Her evladın yeri başkadır. Ama ben kızıma aşıktım. 'Vakti gelince, nasıl gelin edeceğim, nasıl vereceğim elin adamına' diye düşünürdüm... Beni anca kız babaları anlar."
Anne?
"Karımı tanımamışım bugüne kadar. Bu kadar güçlü, bu kadar ana olduğunu farketmemişim. Ben yıkıldım, elim ayağım tutmuyor. O benim halimi gördü, acısını gömdü kalbine, aileme sahip çıkıyor. Yuvamın direğini karım ayakta tutuyor."
Hani bilirsiniz ya...
Teselli etmeye çalışanlar, söyleyecek kelime bulamaz, "gençsiniz, yapın bir evlat daha" der.
Yaşadım aynı çaresizliği.
Ben de dedim. Ve, aldım ağzımın payını.
"Diyarbakırlıyız biz. Çok çocuk severiz. Akrabalarım da aynı şeyi söylüyor, 'kızın olursa, Dilara adını koyarsın, yaşatırsın kızını' diyorlar. Ama yapmaya niyetimiz yok. Yapamam... Bir kızım daha olursa, ona baktıkça Dilaramı görürüm, bugün dayanıyorum, o gün hiç dayanamam... Minik kızım, ben ölene kadar, benim kalbimde yaşayacak."
Peki bundan sonrası?
Dava açıldı mı mesela?
İşte bu satırları, herkesin... Özellikle şehirleri yönetenlerin, yetkili makamlarda oturanların ve gazetecilerin iyi okumasını rica ediyorum...
"Dava açtık... Ama inan, parada pulda gözümüz yok. Umurumda değil. Para kızımı geri getirmeyecek. Bakın, daha dün Adana'da bir çocuk daha gitti kanalizasyon çukurunda. Benim Dilaram gitti, o ailenin evladı gitti, başka evlatlar gitmesin. Yeter artık. Kimse evlat acısı yaşamasın... İki tane ameleyi hapse atsan, ne olur? Onlar da bizim gibi gariban. İki tane müdürü içeri tıksan, ne olur? Onlar da baba... Benim dava açma sebebim, bu işin ders olması... Bu iş unutulmasın. Unutturulmasın... Çaresi bulunsun... Onun için dava açtım. Yoksa bana İstanbul'u verseler, kızımın tırnağını vermezdim... Gazetecilere yalvarıyorum, unutulmasın. Önlem alınsın. Kimse evlat acısı yaşamasın benim gibi."
Yılmaz Özdil
Sabah
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Rögar ihmalinde bilirkişi raporu
İstanbul Bahçelievler’de, Dilara Dumrul’un rögardan kanalizasyona düşerek ölümüne ilişkin soruşturma çerçevesinde hazırlanan bilirkişi raporunda, taşeron firma kusurlu bulundu.
Olayla ilgili tutuklanan 3 kişiden biri itiraz üzerine serbest bırakıldı.
5 yaşındaki Dilara Dumrul’un Tavukçu deresinin ıslah çalışmaları sırasında açılan rögardan kanalizasyona düşerek ölmesiyle ilgili soruşturma sürüyor.
Olayı inceleyen bilirkişi heyeti hazırladığı raporu, savcılığa gönderdi. Raporda, Dilara Dumrul’un ölümü olayında kusurun, Tavukçu deresinin ıslahı çalışmalarını üstlenen taşeron firma ve yetkililerinde olduğu görüşüne yer verildi.
Olayda sorumlulugu bulunduğu gerekçesiyle dere ıslah inşaatını yapan taşeron firmanın sorumlusu Ömer Adnan Kaya, Şantiye Şefi Yunus Naci Özarlı ve Şantiye Teknik Sorumlusu İbrahim Halil Kızıl tutuklanmışlardı.
Ancak İbrahim Halil Kızıl avukatının mahkemeye yaptığı itiraz üzerine dün tahliye edildi. Dilara’nın babası Muhterem Dumrul, kamu davasının tamamlanmasından sonra tazminat davası açacaklarını bildirdi.
www.internethaber.com
Re: Çukurda ölen bir ülke !
İhale yasağı konulan Küçük Dilara'nın ölümünden sorumlu MVM firması İGDAŞ’ın sayaç ihalesinde boy gösterdi.
Üzerini kartonla kapattıkları rögarda 5 yaşındaki Küçük Dilara’nın ölümüne neden olan MVM şirketi, kusurlu bulunmuş, Tavukçuderesi ıslah çalışmaları için Belediye ile yaptığı sözleşme feshedilmişti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, şirkete 2 yıl boyunca ihale yasağı getirildiğini de duyurmuştu.
Sözler havada kaldı
Topbaş’ın açıklamalarından kısa süre sonra MVM’nin İSKİ ile 187 milyon euroluk ’Ambarlı Atıksu İhalesi’nin imza aşamasına geldiğini VATAN ortaya çıkardı. İhale yasaklısı MVM’nin hala Belediye’de iş kovaladığı bir kez daha ortaya çıktı. Tarih 22 Mart 2007. Yer İstanbul Alibeyköy’deki İGDAŞ Sosyal Hizmet Binası İhale Salonu. 10 bin adet elektronik sayaç alımı ihalesi için 4 firma ihaleye katılıyor. Elsel Gaz, Manas Elektronik, Kalekalıp Makina ve Elektromed Elektronik şirketi. Bu şirketlerin ortaklık yapısı incelendiğinde ortaya çok ilginç bir sonuç çıktı. İhaleye katılan Elektromed Elektronik firmasının yüzde 52’sinin Başkan Topbaş tarafından yasaklanan MVM firmasına ait olduğu anlaşıldı. 17 Ocak 2007 tarihinde 6725 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin 29. ve 30. sayfaları incelendiğinde ortaklık bağlantısı ortaya çıkıyor. Elektromed Şirketi 4 Ocak 2007 tarihinde 2007/15 sayılı toplantısında sermaye artırım kararı alıyor. Şirketin sermayesi 100 bin YTL’den 204 bin YTL çıkartılırken aradaki 104 bin YTL’lik farkı MVM şirketi karşılıyor. Artırımın 103 bin 742 YTL’lik kısmını şirkete ayni sermaye olarak koyan MVM sadece 258 YTL’lik nakit sermaye ilave ediyor.
İGDAŞ’ın 10 bin adet elektronik sayaç ihalesi şimdiye kadar iki defa EPDK tarafından “Teklifler 150 doların üzerinde yani yüksek fiyatla yapıldı” gerekçesiyle iptal edildi. Dün yapılan ihalede en düşük fiyatı sayaç başına 137 dolar ile Elsel Gaz şirketi verdi. En yüksek fiyatı ise 160 dolar ile Elektromed. İhale sonucu haftaya açıklanacak.
Yasaklı değiller
İGDAŞ’daki “10 bin adet elektronik sayaç ihalesini” nin başkanlığını İGDAŞ Genel Müdür Yardımcısı Sadi Ağır yaptı. Ağır, ihaleye giren firmalarla ilgili olarak Kamu İhale Kurumu tarafından bir yasağın kendilerine bildirilmediğini açıkladı. Elektromed firması adına ise Osman Bozkurt ihaleye katıldı. Bozkurt’un ihalede tedirgin olduğu gözlenirken özellikle fotoğraf çekimi sırasında gazetecilerle tartıştı. Teklifler açıldıktan sonra da hiç bir açıklama yapmadan ihale salonunu sinirli bir şekilde terk etti.
Vatan / Oge DEMİRKAN
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Dilara zanlıları için 6 yıl istendi
http://www.milliyet.com.tr/2007/03/3...im/axgun01.jpg
İstanbul Bahçelievler'de kapağı açık bırakılan rögara düşen 5 yaşındaki Dilara Dumru'nun ölümüne ilişkin olarak yürütülen soruşturma tamamlandı. Bakırköy Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, ihaleyi alan MVM şirketi ile işi yürüten taşeron Güntek firması yetkilileri ve 2 İSKİ memurunun da aralarında bulunduğu 8 kişi hakkında "taksirle adam öldürmek" suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapis istendi.
Anne Songül Dumru'nun rögarın üstünün kartonla kapatıldığını söylemesine rağmen, bu konuda emare olmadığını bildiren savcı, aksi halde taksirle ölüme sebebiyet değil, kasten adam öldürme delillerinin tartışılması gerektiğini bildirdi. Dumru ailesi de şikâyetten vazgeçti.
İddianamede, hukukta suçların şahsiliğinin esas olduğunu belirten savcı, şu tespitlere yer verdi:
"Olaya sebebiyet veren şahısların siyasi görüşlerinin, mensup oldukları kuruluşların, bu olayın oluşu ile bağlantı kurma iddialarının cesaret veya belirli dönemlerin hesabını sonra gerekçeleri ile karşılanması hukuki ve etik olmaktan uzaktır."
Güvenlikten sorumlular
İddianamede, zanlıların, "inşaat sahasındaki rögar kapaklarının açık bırakılmaması, sağlam ve güvenli bir şekilde kapatılması, fiziki engeller ve uyarı işaretleri ile insanların ikaz edilmesi ve olumsuzlukların önlenmesi" bakımından sorumlu oldukları bildirildi.
Zanlıların suçlamaları kabul etmediği belirtilen iddianamenin devamında, Güntek Şantiye Şefi Yunus Naci Ozanlı ile Şirket Yöneticisi Ömer Adnan Kaya birinci dereceden, MVM'nin sahibi Bilal Şahin, şirket yöneticisi Osman Şahin ile inşaattan sorumlu Teknik Müdür Erol Balcı ikinci dereceden, İSKİ'de kontrol amirliği yapan Mehmet Erbaş ile Ali Albayrak da üçüncü dereceden sorumlu tutuldu.
Bilirkişi raporu doğrultusunda suçu işledikleri sonucuna varılan şüpheliler Yunus Naci Ozanlı, Ömer Adnan Kaya, topoğraf görevlisi İbrahim Hakkı Kızıl, Bilal Şahin, Osman Şahin, Erol Balcı, Mehmet Erbaş ve Ali Albayrak'ın "taksirle adam öldürmek" suçundan 3 yıldan 6 yıla kadar hapse çarptırılmaları istendi.
Milliyet
......................
:rolleyes:
Re: Çukurda ölen bir ülke !
İDDİANAMEDEKİ AÇIKLAMALAR DİKKAT ÇEKTİ
Bahçelievler'de kapağı açık bırakılan rögara düşen 5 yaşındaki Dilara Dumru'nun ölümüne ilişkin sorumluluğu bulunan 8 kişinin "taksirli adam öldürmek" suçundan cezalandırılması istenen davanın iddianamesinde, "olayla ilgili siyasi bağlantılar kurulmasının hukuki ve etik olmadığı" açıklaması dikkat çekti.
Olayın tartışılması sırasında kamuoyunda karışıklıklar yaşandığının gözlemlediğini belirten Savcı Yaşar Genç, olayın hukuki değerlendirmesinde "Olaya sebebiyet veren kişilerin siyasi görüşlerinin, mensup oldukları kuruluşların, bu olayın oluşu ile bağlantı kurma iddialarının cesaret veya belirli dönemlerin hesabını sorma gerekçeleri ile karşılanması hukuki ve etik olmaktan uzaktır" dedi.
Baba halen şikâyetçi
Bakırköy Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, müşteki tarafının şikâyetten vazgeçtiği belirtilirken Dumru ailesinin avukatı İbrahim Aslan, şikâyetlerinin devam ettiğini öne sürdü.
Baba Muhterem Dumru'nun şikâyetinin devam ettiğini, sadece anne Songül Edibe Dumru'nun vazgeçtiğini söyleyen Avukat Aslan şöyle konuştu:
"Bu, savcı beyin tek cümlelik bir yorumu ile haberlerde aile şikâyetten vazgeçti olarak geçmiş. İddianamade, baba Muhterem Dumru müşteki olarak görülmektedir. Edibe Songül Dumru savcıya ifade verirken, sadece başkalarının özel amaçlarına hizmet etmemek amacına şikâyetten vazgeçtiğini belirtmişti. Bu Edibe Hanım'ın kendi isteğiydi. Ona saygı duyuyoruz. Olayın ilk günü yaşandığı stres ve depresyon var.
Savcı bey o gün çekilmiş fotoğrafları gösterince tekrardan sıkıntıya girdi. Rahatsızlandı. Olayı mahkeme safhasında da devamlı olarak anlatması gerekecekti. Edibe Hanım o yüzden vazgeçti. Davanın peşini bırakmış değiliz" dedi.
Sigorta şirketine başvuru yaptılar
Tazminat davası için sigorta şirketine yaptıkları başvurunun yanıtını beklediklerini söyleyen Avukat İbrahim Aslan, "Dilara'nın ailesine destek olacağı ihtimaline göre, yaşayacağı ömür ve yapacağı destek miktarı eksper tarafından hesap edilecek. Belirlenen limit, sigorta firması tarafından maddi tazminat olarak ödenecek. İkinci aşamada ise sigortanın karşılamadığı limit, şirketten tahsil edilecek. Ve bunun dışında bir de manevi tazminat davası açacağız" dedi.
Milliyet
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Foseptik çukuru yine mezar oldu
Antalya'da, foseptik çukuruna düşen 4 yaşındaki bir çocuk hayatını kaybetti.
http://image.haber3.com/haber/81707.jpg
09 Nisan 2007 14:32
Antalya'da Habibler Mahallesi'nde yaşayan Sultan Öztürk, 4 yaşındaki oğlu Ali Doğan Öztürk'ü de yanına alarak aynı mahallede bulunan tanıdıkları Ü.V'nin evine gezmeye gitti.
Arkadaşları ile birlikte bahçede oyun oynamayan başlayan Ali Doğan Öztürk, annesine seslenerek bir bardak su istedi. Su içmeyi beklerken arkadaşlarından ayrılan minik çocuk, evin arka bölümünde gördüğü üzeri ince sacla kapatılmış foseptik çukuruna yöneldi. Çukurun üzerindeki ince sacı kaldıran minik çocuk çukura bakarken dengesini kaybederek düştü. Minik çocuk boğularak hayatını kaybederken, anne Sultan Öztürk elindeki su bardağı ile oğlunu aramaya başladı.
Foseptik çukuru kenarındaki oğluna ait bir adet terlik bulunan Sultan Öztürk fenalık geçirdi. Çevrede bulunan vatandaşların çağırdığı itfaiye ekipleri çukurdan Öztürk'ün cesedini çıkartarak Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Adli Tıp morguna kaldırıldı. Yapılan otopsinin ardından oğlunun cesedini morgtan alan acılı baba Ömer Öztürk sinir krizleri geçirdi. Ağlamaktan sesi kısılan baba Öztürk, "Benim canım yandı, başka kimsenin canı yanmasın. Alim benim seni çok özledim. Oğlumun hayatını kaybetmesinde sorumlu olan herkes cezasını çekecek" dedi. Olayla ilgili Sanayi Polis Merkezi'ne giderek ifade veren Baba Ömer Öztürk, sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunacağını söyledi.
Ali Doğan Öztürk'ün çukurdan çıkartılmasına yardımcı olan enişte Mehmet Aksoy ise "50 YTL verilip bu çukura güzel bir kapak yapılsaydı bu olaylar yaşanmamış olacaktı" dedi.
haber3.com
Re: Çukurda ölen bir ülke !
Geç gelen Furkan'ı kuyuda kaybettiler
http://www.milliyet.com.tr/2007/04/1...resim/ayas.jpg
Anne babasının çocuk özlemini 8 yıl sonra dindiren Furkan, Samandıra'da boş bir arsada çiçek toplarken su dolu kuyuya düştü. Kuyunun tarla sulamak için açıldığı öğrenildi
Uzun yıllar çocuk özlemi çeken Erdal-Güler Yavuz çiftinin 8 yıl sonra dünyaya gelen çocuklarını, sorumsuzca açılan bir kuyu ellerinden aldı. Samandıra'da bakkaldan ekmek aldıktan sonra evine dönerken çiçek toplamak için gittiği boş arsada su kuyusuna düşen 8 yaşındaki Furkan Yavuz hayatını kaybetti. Olay önceki akşam Osmangazi Mahallesi, Atayol Caddesi üzerindeki boş bir arsada meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 8 yaşındaki Furkan Yavuz, ailesinin isteği üzerine akşam saatlerinde amcasının oğlu Uğur Yavuz ile birlikte ekmek almak için bakkala gitti. Furkan, eve dönerken Uğur'dan ayrılarak yol kenarındaki boş arsaya girdi.
Görgü tanıklarına göre, arsada çiçek toplayan Furkan, bir anda ortadan kayboldu. Küçük çocuğun, arsa içerisinde tarla sulamak için açıldığı öğrenilen su dolu kuyuya düştüğünü anlayan vatandaşlar, durumu jandarma ve itfaiyeye bildirdi.
Sinir krizi geçirdi
Olay yerine gelen Samandıra itfaiye ekipleri, yaklaşık 8 metre derinlikte ve 5 metre suyu olan kuyuyu boşaltmaya başladı. Yaklaşık bir saat süren çalışma sonrasında boşaltılan kuyudan Furkan'ın cesedine ulaşılabildi. Küçük Furkan'ın cesedini gören baba Erdal Yavuz sinir krizi geçirdi. Çocuğunun ölüm haberini alan anne Güler Yavuz ise "Yavrum seni geç buldum, sana doyamadan, kaybettim. Ben sensiz ne yaparım yavrum" diye ağladı. Olayla ilgili başlatılan soruşturma kapsamında arsa sahibi olduğu öğrenilen Ekrem Salih Ateş gözaltına alındı. Ateş, Kartal Cumhuriyet Savcılığı'ndaki sorgusunun ardından çıkarıldığı nöbetçi mahkemece tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
GÖKHAN KARAKAŞ / Milliyet