Rüşvet denince akla kim gelir?
http://www.memurlar.net/common/images/news/0.gif
21 Şubat 2007 15:34
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ile bir televizyon programının ortaklaşa hazırladığı kamuoyu araştırmasında, rüşvet ve rüşvetin vatandaşa yansımaları araştırıldı. Araştırmaya katılanların yüzde 90’nın rüşveti suç olarak kabul ettiği gözlenirken, yüzde 72.5, rüşvet vermeden iş yaptırmanın zor olduğunu düşündüğü ortaya çıktı.
903 kişiyle yüz yüze yapılan araştırmada katılımcıların yüzde 90’nın aklına rüşvet denince polis geldi. “En çok hangi kamu kuruluşunda rüşvet verildiğini düşünüyorsunuz?” şeklindeki soruya deneklerin yüzde 28’i “Emniyet Teşkilatı ve özellikle trafik polisleri” cevabını verdi.
“Rüşvet istemenin gerekçesi nedir?” şeklindeki sorunun tek cevabı ise “ekonomik şartlar” olarak gösterildiği araştırmada, “Aç gözlülük ve doyumsuzluk” ise ikinci alternatif cevap olarak verildi. Türk toplumunun rüşvete nasıl baktığını araştırmak amacıyla yapılan araştırmada, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Gezgin’in başkanlığında yapılan “Kamuoyunda Rüşvet Algısı” isimli araştırmada, “Rüşvet” denilince akla ilk gelenin para olduğu, meslek grubu açısından ise “yüzde 90 polis” cevabını verdi.
Ankete göre Emniyet Teşkilatı, yüzde 28’lik bir oranla ilk sırayı alırken, onu yüzde 8.5 ile Vergi Daireleri, yüzde 6.5 ile belediyeler, yüzde 5.2 ile Tapu ve Kadastro müdürlükleri yüzde 5 ile Gümrük ve Muhafaza Müdürlükleri takip ediyor. Halkın yüzde 25’i ise soruları yanıtsız bıraktı.
Türkiye’de rüşvet vermeden iş yapılamayacağını söyleyenlerin oranı ise hayli yüksek. Örneklem gruptaki kişilerin yüzde 73.8 i rüşvet vermeden kamu kuruluşunda iş yaptırılamayacağına inandığı ortaya çıktı.
Rüşvet istemenin gelir dağılımının dengesizliği ve ekonomik şartlardan kaynaklandığını söyleyen denekler, rüşvet istendiği durumlarda kişileri nereye şikayet edeceğini bilmedikleri de araştırmada ortaya çıkan bir başka tespit oldu.
Katılımcıların yüzde 90’nın Türkiye’de rüşvet olgusunun bitmeyeceğine inandıklarını açıkladıkları çalışmayla ilgili olarak İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Suat Gezgin şunları şöyledi:
“Toplumun sosyal yapısını ve bürokrasimizin ağır işleyişini göz önüne aldığımızda, uzun süre alan işlerin biran önce sonuçlanmasını sağlamak ve zaman kaybını önlemek amaçlı olarak rüşvet olgusuna başvurulduğunu görüyoruz. İnsanlar bir bakıma bu olumsuz davranışa doğru itiliyor.”
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Rusvet denilince aklima rusvetciler geliyor!
Kim bunlar? Hem alan hem verendir.
Vermesinler almasinlar bakalim rusvet diye bir sey kaliyor mu!
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Vermeden almak Allah'a mahsustur. :p
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Hehe klasik bir Türk düşünce hatası...
Neden bilmem herkes bunu yanlış kullanma hastası....
'' Vermeden almak Allah'a mahsustur. '' değil '' Almadan vermek Allah a mahsus...'' Yani Allah karşılık beklemeden verir anlamında... Allah ın vermeden aldığı ne ola ? Her şeyi o verdiğine göre...
Saf alma, almadan vermedir; saf verme, vermeden almadır. Vermeden alma, saf eylemsizlik; almadan verme saf eylem. Yokluk ve olma. İkisi de düşünülemeyen, ama olanaksız değil. ??? Ne demekse...
Konu hakkında bilahare yazacağım...
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Alıntı:
deniz02 rumuzlu üyeden alıntı
Rusvet denilince aklima rusvetciler geliyor!
Kim bunlar? Hem alan hem verendir.
Vermesinler almasinlar bakalim rusvet diye bir sey kaliyor mu!
Gümrüğe yada tapuya işiniz düştüğünde rüşvet vermeden işinizin halledebileceğini düşünmek bile bana imkansız geliyor. :)
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Alıntı:
arıza rumuzlu üyeden alıntı
Alan memnun,veren memnun
Ama kamu memnun değil, rüşvet çarkına gir(e)meyen vatandaş memnun değil...
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Ceza hukukuku uzmanı Prof. Adem Sözüer, “bahşiş” ve “rüşvet” tartışmalarına açıklık getirdi. Sözüer, Yeni TCK’ya göre haklı bir işini gördürmek için para veren vatandaşın ‘suçsuz’, adı bahşiş de olsa para alan memurun ‘suçlu’ olduğunu söyledi.
Tapu Kadastro Genel Müdürü Mehmet Zeki Adlı’nın, ev alım satımında verilen paranın “rüşvet” değil, “bahşiş” olduğunu söylemesi, Bayındırlık Bakanı Faruk Nafiz Özak’ın da duruma “Bahşişle rüşveti karıştırmamak lazım” şeklinde açıklama getirmesi tartışma yarattı. NTVMSNBC’ye konuşan Prof. Adem Sözüer, adı “rüşvet” de olsa, “bahşiş” de olsa parayı alan memurun suçlu olduğunu, sorumluluk mevkiindeki kişilerin bu tür açıklamalarının da “suç” sayılabileceğini söyledi.
Prof. Dr. Adem Sözüer, “bahşiş” ve “rüşvet” kelimelerinden ne anlaşılması gerektiğini, suçun hangi koşullarda oluştuğunu NTVMSNBC’ye şöyle değerlendirdi:
RÜŞVET Mİ BAHŞİŞ Mİ?
TCK’ya göre haksız bir iş için kamu görevlisinin çıkar sağlaması “rüşvet” suçu olur. Bu durumda rüşveti alan da, veren de suçludur. Buna karşılık haklı bir iş için, yani zaten vatandaşın bir işi vardır ve bu işin kanun gereği yapılması gerekmektedir, bu durumda bir para alınması veya başka bir menfaat alınması; tartışılan nokta bu.
VATANDAŞ NEDEN BAHŞİŞ VERİYOR?
Vatandaş tapu dairesine gidiyor, bir işi var. Zaten yapılması gereken işler için para veriyor. Bu da “bahşiş” olarak nitelendiriliyor. Bu durumda şunu sormak lazım: Vatandaş neden para veriyor? Şunun için veriliyor genellikle. Vatandaşa, “Eğer bu parayı vermezsen, işin zamanında yapılmaz. Bazı zorluklar çıkabilir” gibi bir mesaj veriliyor. Bu bir zorlamadır. TCK bu gibi durumlarda zorlama yoluyla menfaat temin edilmesi durumunda “irtikap” suçunu öngörüyor. Bu suçun cezası da 5 yıldan 10 yıla kadar hapistir. Çünkü vatandaş durup dururken para vermez. Vatandaş bilir ki, bu parayı vermezse işi yürümeyecektir. İşte bu bir zorlamadır.
ADINA NE DERSENİZ DEYİN SUÇ
Diyelim ki böyle bir zorlama yok ve buna rağmen kamu görevlisi para alıyor. Bu da kamu görevlisi için ”görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturur. Bunun da cezası 3 yıla kadar hapistir. Bunun adına “bahşiş” denilerek sanki bu suç oluşturulmayan bir davranış gibi söyleniyor. Bunun adına ister “bahşiş” deyin, ister başka bir şey deyin, bu şekilde para vermek, alan bakımından suç oluşturur.
ESKİDEN PARAYI VEREN DE CEZALANDIRILIYORDU
Geçmiş dönemde vatandaş bunu açıklayamıyordu. Niye? Vatandaş haklı işini gördürmek için para veriyordu, sonra da bu parayı verdiği için suçlu duruma düşüyordu. Korktuğu için de şikayet edemiyordu. O yüzden bu bahşiş düzeni bu kadar yayıldı. Yeni TCK, bunu değiştirdi. Dedi ki; zaten haklı bir işse vatandaş niye para versin?. Ve vatandaşı niye cezalandıralım?
VERGİ VERİYORUZ BİR DE BAHŞİŞ NİYE VERELİM?
Haklı bir işim var, zaten yapmak zorunda, niye para veriyorum durup dururken!.. Biz devlete belli işlerimizi yürütsün diye vergi veriyoruz, bir de ayrıca neden “bahşiş” adı altında para verelim? Buna eskiden “rüşvet” adı takılmıştı; “haklı iş için rüşvet”ti suçun adı. Vatandaş da korktuğu için hem para veriyordu, hem de “Ama ben de suçluyum” diye şikayet edemiyordu. Şimdi yeni yasayla değişen nokta şu: Kanun koyucu “Vatandaş haklı işi için niye para veriyor” diye düşündü. Vatandaşın üzerinde ya doğrudan veya dolaylı bir baskı oluyor veya kamu görevlisi görevini kötüye kullanıyor.Dolayısıyla şimdi çok daha etkili uygulanabilen yaptırımlar getirildi.
ARTIK ‘HAKLI’ İŞ İÇİN PARA VERENE CEZA YOK
Yeni Ceza Kanunu’yla haklı bir iş için para veren vatandaş cezalandırılmıyor, buna karşın parayı alan “irtikap” diğer adıyla “yiyicilik” suçundan dolayı cezalandırılıyor. Veya bu suç olmazsa, yani bir zorlama olmadan alınmışsa da “görevi kötüye kullanma” suçu oluşuyor. O yüzden vatandaş hiç çekinmeden kendisinden para istenmesi durumunda bunu rahatlıkla şikayet edebiliyor. Ve bu olaylar da daha rahat ortaya çıkıyor.
KANUNU ANLIYAMIYORLARSA MÜŞAVİRE DANIŞSINLAR
Bazı yetkililerin, “Bunlar bahşiştir” deyip kamuya yanlış bilgi vermeleri çok yanlış. Bu yetkili kişilerin öncelikle kanuna bir bakması lazım. Kanunda bunlar çok açık bir şekilde söylenmiş. Kanuna aykırı işleri, “Bundan bir şey olmaz, bunları yapın” gibi beyanatlarla teşvik etmek Ceza Kanunu’na göre belli suçları oluşturabilir. Asıl mesele, sorumluluk mevkiindeki kişilerin bu tip açıklamalarda bulunmadan önce kanuna bakmalarıdır. Eğer kanunu anlıyamıyorlarsa hukuk müşavirlerine bu durumu danışmaları gerekir. Kanunlar değişmiştir. Ve bu tip suçlar kamu görevlileri açısından çok ağır suç oluşturmaktadır. Yetkililer “bahşiş” gibi bir takım hoş gösterici sözlerle kanunların etkili şekilde uygulanmasının önüne geçmemelidirler. Bu tür beyanatlar, belli nitelikte olursa, onlar bakımından da suç teşkil edebilir.
NTV
Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
Türkiye de rüşvet Rusya da ki kadar yaygın ve alışılageldik değil. Türkiyemizde bu işe gerçekten karşı çıkmaya çalışan insanlar var. Rüşvet Rusyada olduğu gibi legalleşmemiş Ülkemizde.
Polisin durdurup herşeyinizin legal olduğunu gördüğünde ''yahu o kadar uğraştırdın, 3-5 bişeyler verde , öyle git'' dediği bir memleketimiz yok Allahtan.
Ve rüşvet dendiği zaman aklıma direk olarak noter-gümrük ve araç muayenesi geliyor.
Cevap: Re: Rüşvet denince akla kim gelir?
BURSA’nın Mustafakemalpaşa İlçesi Tapu Sicil Müdiresi 51 yaşındaki Güngör Çiftçi, iş takipçisi ve vatandaşlardan tapu başına 20 TL rüşvet aldığı iddiasıyla polis tarafından gözaltına alındı. Yapılan operasyonda müdirenin rüşvet pazarlığı kameralara takıldı.
Mustafakemalpaşa Kaymakamlığı ve Emniyet Müdürlüğü’ne gelen imzasız ihbar mektuplarının ardından, Cumhuriyet Savcılığı’nın izniyle Tapu Dairesi’nde başlatılan 1 aylık teknik takip, bir rüşvet skandalını ortaya çıkardı. Tapu Sicil Müdiresi Güngör Çifçi’nin, çeşitli tarihlerde gerçekleştirilen tapu işlemlerini kısa sürede yapmak için 20 ve 40 TL’lik rüşvet aldığı kamerayla görüntülendi.
Polis tarafından gerçekleştirilen planlı operasyonda, daha önceden seri numarası alınan 20 TL’lik banknotun ihbarcının eliyle Tapu Müdiresi Çifçi’ye rüşvet olarak verilmesinin ardından, ofiste arama yapıldı. Suçüstü yapılan operasyonda, A 121779726 seri numaralı 20 TL, müdirenin el çantasının içinde diğer paralarla karıştırılmış olarak bulundu. Ayrıca çantadan çıkan 960 TL’lik diğer banknotlar da, savcılığın talimatıyla gerekli incelemeler yapılmak üzere muhafaza altına alındı.
Polisin gözaltına aldığı Güngör Çifçi’nin, Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi’ne sağlık kontrolüne götürülürken oldukça bitkin olduğu gözlendi. Çifçi, alınan ifadesinin ardından bir kadın polis nezaretinde ‘rüşvet’ suçlamasıyla Mustafakemalpaşa Adliyesi’ne getirildi.
Nöbetçi mahkemeye çıkarılan Çiftçi, tutuklanarak cezaevine gönderildi.
http://www.milliyet.com.tr/kadin-tap...15/default.htm