25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
19-02-2003 tarihinde işe başladım.09-01-2007 tarihinde performansımın düşük olduğu(bir önceki dönem %88 olan ortalama bu dönem %86 da kalmıştır.)gerekçesiyle bir ihtar aldım ve savunmam istendi.23-01-2007(ihtardan 10 iş günü sonra) tarihinde noter aracılığıyla 25-II/h maddesi ile işime son verildi.Okuduğum bir forumda işe iade davası açılırsa 6 işgünlük hak düşürücü sürenin işe yaramayacağı söylenmişti.İşverenin vermediği haklarımı almak istiyorum.Görüştüğüm avukatlardan biri işe iade davası açılması gerekli dedi,bir diğeri maddi manevi tazminat davası.6 işgünlük hak düşürücü süreyle ilgili bir şey söylenmedi.Bu durumda nasıl bir yol izlemeliyim?Yardımcı olursanız sevinirim.
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
İşverenin "performans eksikliği" iddiasında bulunması ile işten çıkartmada gösterdiği "görevi olan iş hatırlatıldığı halde yapmama (25/II-h)" aynı şey değildir. Şu şekilde izah edebiliriz;
1) Performans eksikliği fesih için geçerli sebeptir, yani işe iade davasını kaybetmeye neden olur. Ancak hiç bir zaman bu neden bir "haklı neden" değildir, yani tazminatsız çıkartmayı gerektirmez. Ayrıca, yılllardır çalışan kişinin performan eksikliği nedeni ile çıkartılabilmesi için, savunmasının mutlaka alınması, geçmişteki performansına göre önemli bir düşüş olması, aynı işi yapanlara göre de düşük olması ve ilgili bölümde performansa bağlı olarak üretim veya gelir kaybı olması gerekir. Yani performansın düşük olduğu iddiasının somut olarak ölçülmesi gerekir. Bir kaç puanlık düşüşün de feshe neden olacağını hiç zannetmiyorum. Kaldı ki bu düşüşün başka nedenleri de olabilir. Örneğin, işçinin o günlere mahsus önemli bir sorunu yada işyerinden kaynaklanan bir sorun olabilir. Bunlar geçici ya da işçi dışından olduğundan geçerli neden değildir.
2) İşveren sizi 25/II-h'den çıkartmışsa, bu görevinizi yapmadığınız iddiasına dayandığını göstererir. Bu konu performanstan farklıdır. Size görevinizi yapmadığınız taktirde bu konuda öncelikle uyarı yapılmış olmalı. Hiç bir uyarı yapılmadan böyle bir feshin yapılması yanlıştır. Performans konusunun 6 işgünlük süre ile ilgisi yok. Ama 25/II-h'ye dayanan bir eyleminiz varsa, işveren bu eylemi öğrendikten sonra 6 işgünü içinde fesih yapmış olmalı. Bu süreyi geçirmişse 25/II-h'ye dayanamaz ve tazminatınızı ödemesi gerekir.
3) Bence öncelikle işe iade davası açın derim (şayet iş güvencesi kapsamında iseniz). İşe iade kapsamı dışında iseniz tazminatlar için alacak davası açmanız gerekir. Selamlar.
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Hadi biraz fikir jimnastiği (moda deyimi ile beyin fırtınası) yapalım. Bundan sonra yazılanların soru sahibinin konusu ile ilgisi yoktur.
Bu arkadaşımız diyelim ki suç teşkil eden bir eylem iddiasıyla işten çıkarıldı, savcılığa da şikayet edildi, hakkında ceza davası açıldı, ceza davası devam ederken iş mahkemesi,ceza davasının sonucunu beklemeden 25. maddeye göre feshin haklı ve geçerli nedene dayandığı gerekçesiyle davasını reddetti, Yargıtay da kararı onadı. Böylece hüküm kesinleşti.Gel gelelim bu kardeşimiz ceza davası sonunda, "SUÇUN UNSURLARI OLUŞMADIĞI" nedeniyle BERAAT etti.
Bu kardeşimiz kıdem tazminatı için dava açarsa sonucu ne olur?
Bir yanda İş Mahkemesinin feshin HAKLI VE GEÇERLİ nedenle yapıldığına dair kesinleşmiş kararı, öte yanda beraat kararı.
Malum, ceza mahkemesince suçun unsurlarının oluşmadığı şeklinde verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Ancak ortada bir de kesin hüküm vardır. Öte yandan, işe iade davasında bu ceza davasının varlığı bilinmekte olduğundan yargılamanın iadesi de söz konusu olamayacaktır. Davanın tarafları aynıdır. Davanın konusu iş sözleşmesinin feshidir.Bu durumda açılan kıdem tazminatı alacağı davasında iş mahkemesinin kararı kesin hüküm oluşturu mu?
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Sayın Barındır;
Böyle zor sorular sormayın. Bu tip konularda net bir cevap vermek zor. Ama biz kendimize göre bir cevap vermeye çalışalım. Öncelikle şunu söylemekte yarar var; iş mahkemesi hakiminin ceza mahkemesinin sonucunu beklemesi gerekip gerekemeyeceği ayrı bir tartışma konusudur. Bazı işe iade davalarında ceza davasının sonucunu beklemesine gerek olmayabilir. Örneğin, işe iade dosyasında kabulü ya da reddi gerektirecek yeterli somut delil varsa beklemesine gerek yoktur. Ama işe iade davasında konu çok muğlaksa ve yeterli delil de yoksa ceza davasını kanatımca mutlaka bekletici mesele yapması gerekir.
Gelelim sizin sorunuza... Sizin olayda bekletici mesele konusunun bir önemi kalmamış.Çünkü bir şekilde işe iade kararı artık verilmiş ve onanmış. Bu onanan kararda feshin "haklı" olduğu da vurgulanmış. "Haklı fesih" demek, tazminat alamaz demektir. Ceza davasında da "haklı fesih" olgusunu kabul etmeyen tam aksi bir sonuca ulaşılmış. iki tane kesin hüküm var ve bu hükümler çelişmekte.. Ben olsam ihbar ve kıdem tazminatı için alacak davası açarak, ceza davasının hakimi bağlayan özelliğini iyi vurgulamaya çalışırdım. karşı taraf da işe iade davasındaki "haklı fesih" konusunu savunmada öne çıkarmaya çalışacaktır. Ancak, artık bizim talebimizin işe iade değil, tazminat olduğunu, bu konuda son karar olan ceza mahkemesi kararının diğerine göre daha tercih edilir olması gerektiğini, işe iade davasındaki "haklı fesih" ibaresinin "maddi hata" ile malül (sakat) olduğunu iddia ederdim.
Görüşlerim böyle olmakla birlikte diğer arkadaşların görüşlerini de merak ediyorum.
Selamlar.
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Ben de Abbas Bey'le aynı düşünüyorum. Kaldı ki, iki dava konusu birbirinden farklıdır, birinde işe iade , diğerinde ise tazminat talebi sözkonusudur. İlk davanın haklı nedenle feshedilmiş olmasının mahkemece kabulü sonucu itibarıyla kişinin tazminat alamamasına yol açar. Ancak kesin hüküm sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatı davası açılamamasına yol açmayacağı gibi, Abbas Bey'in belirttiği gibi Ceza Mahkemesi kararı, Hukuk Mahkemesi hakimini bağlayacağından, bu tür bir tazminat talebinin karşılıksız kalmama ihtimalinin yüksek olacağını düşünüyorum.
Selamlar,
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Bilindiği üzere, Usul Hukuku'nda kesin deliller; ikrar, senet, yemin ve kesin hüküm olarak dört tanedir. Feshin geçersizliğinin tespiti ile işe iade istemiyle açılan davada, mahkemece feshin haklı bir nedene dayandığı tespit edildiğine göre, bu tespite dayalı hükmün, açılması düşünülen ihbar/kıdem tazminatına ilişkin davada kesin hüküm olarak kesin delil teşkil edeceği düşüncesindeyim.
Ceza yargılaması sonucunda, iş sözleşmesinin haklı nedenle feshini gerektiren eylemin, suçun unsurlarının oluşmaması sebebiyle cezalandırılmaması, feshin haklı nedene dayanmadığını göstermez. Ceza hakiminin suçun oluşup oluşmadığına ilişkin yargılama kriterleri ile hukuk hakiminin ileri sürülen fesih nedeninin haklı olup olmadığını değerlendirme kriterleri farklıdır.
Bu bakımdan, ihbar ve kıdem tazminatı ile ilgili açılacak davanın reddedilme olasılığının daha fazla olduğu düşüncesindeyim.
Selamlar.
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
ceza davası hakiminin verdiği karar iş mahkemesi hakimini asla bağlamamaktadır bir kişi ceza davasında berat etse bile bu iş mahkemesindeki davayı etkilemez bu yönde çok sayıda yargıtay kararı vardır...
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Fesih bir suçun işlenmiş olmasına dayanıyorsa ve ceza mahkemeside suç olmadığına karar vermiş ise hukuk hakimini bağlar diye düşünüyorum. Kaldı ki burada (yani suç nedeni ile fesh'in sonuçları ile ilgili yargılamada) hukuk mahkemesinin konuyu bekletici mesele yapması icap ederdi
Re: 25-II fesih karşısında işverene nasıl bir dava
Bu konuda görüş bildiren arkadaşların görüşleri çelişkili gibi görünse de aslında bir çelişki olmadığı ve görüşlerin tamamının doğru olduğunu düşünüyorum. Çünkü konu hakkında net bir düzenleme yok. Ceza hakiminin kararlarının hukuk hakimini bağlamayacağı Borçlar Yasası'nda açıkça belirtilmekle birlikte Yargıtay'ın bir çok kararında ceza mahkemesindeki tespit edilmiş hukuksal olguların bağlaycılığından bahsedilmektedir. Bu nedenle de genelleme yapmaktansa her olayı kendi içinde değerlendirmek gerekir. Bazı olaylarda hiç beklemeye gerek yoktur, ama belirsiz durumlarda beklemenin gerektiği kanısındayım. Selamlar.