İhtiyati hacze dair ilginç kararlar
Değerli hukukçu arkadaşlarımın aşağıda anlatacağım konu hakkında fikirlerini paylaşmaları, aynı sorunun yaşandığı mahkemelerde böyle bir durumla karşılaşan meslektaşlarımıza da yol gösterici olur kanaatindeyim...
Vekili olduğum şirkete keşide edilerek verilen toplam tutarı 90.000-YTL lik bonolara dayalı olarak ihtiyati haciz talebinde bulundum. Bonoların tamamında iki tane borçlu -bunlardan biri bonun ön yüzünü kefil adı altında imzalamıştı- yer almaktaydı. Ayrıca bonolar ciro edilmemişti. Fakat söz konusu bonolar hakkında süresi içinde protestoları bankaca gönderilmişse de protesto evraklarında sehven sadece bono keşidecisinin ismi bulunmaktaydı. Dolayısıyla senedi kefil adı altında imzalayan diğer borçluya protesto gönderilmemişti. Mahkeme bu gerekçeyle yani kefile protesto gönderilmediğinden bahisle kefil hakkındaki ihtiyati haciz talebimi reddetti. Tüm malvarlığı da senedi kefil adı altında imzalayan avaliste (aynı zamanda keşidecinin oğlu)ait olduğundan hiçbir işlem yapamayarak tüm malların kaçırılmasını izledim. Zira borçlulara bir türlü tebligat yapılamadı :) [Güleriz ağlanacak halimize]
Oysa ki bilindiği gibi TTK 613/3 maddesi gereğince bonunun ön yüzüne atılan her imza aval niteliğinde olup avalist de aynen keşideci gibi borçtan sorumludur. Mahkemeye buna ilişkin pek çok Yargıtay kararı ibraz ettimse de sonuç değişmedi. Sayın Mahkeme başkanı, protestosuz bonolarda ihtarname gönderilse bile kefil aleyhine kesinlikle ihtiyati haciz kararı vermeme yolundaki tavrını sürdürmektedir.
Daha sonraki bir olayda ise; kefil ya da avalistin bulunmadığı sadece keşidecisinin olduğu ve ciro edilmemiş bir bonoya dayanarak ihtiyati haciz talebinde bulundum. Alacak muaccel hale gelmiş ancak protesto çekilmemişti. Mahkeme başkanının sabit tutumunu bildiğimden ihtiyati haciz talebimle birlikte şu Yargıtay kararlarını da talebime ekledim.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2006/1108 E-2006/1959 K. "Yetkili hamilin ödememe protestosu çekmiş olmasına ve protestoyu bono ile birlikte ihtiyati haciz talebine eklemesine gerek yoktur. Ayrıca muaccel alacaklarda borçlunun mal kaçırma ihtimalinin aranmasına da gerek bulunmamaktadır. Bononun vadesinin gelmesi gerekli ve yeterlidir."
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2005/11-576 E-2005/638 K "Alacaklının bono borçlularına gidebilmesi için önceden protesto düzenlemesine gerek bulunmamaktadır. Buna göre alacaklının vadesi geçmiş bonolar nedeniyle borçlular hakkında talep ettiği ihtiyati haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekmektedir."
Yukarıda özetlerini geçtiğim içtihatları da eklememe ve dilekçemde de ayrıca belirtmeme rağmen mahkeme şu gerekçeyle ihtiyati haciz talebimin reddine karar vermiştir.: "..Her ne kadar bono düzenleyen bedelini notere yatırma hakkı bulunmakta ise de borçlunun senedin ciro edilip edilmediğini belirlemesi ve kimin elinde olduğunu saptaması zordur. Bu durumda süresi geçmiş senetle ilgili bir başvuru olmadan ve ödememe durumunun gerçekleştiği belirgin bir biçimde anlaşılmadan ve kanıt bulunmadan borçlunun mal kaçırma durumunun olabileceğini kabul etmek zordur. Bu durumda takip yapılabilmesi mutlak protestonun gönderilmesine bağlı olmasa da ihtiyati haciz aşamasında mal kaçırma durumunun daha yoğun kanıtlara göre ve belirgin duruma göre değerlendirilmesi gerekip bu koşulda borçlunun mal kaçırma olasılığının bulunduğu kesinlik kazanmadığından istemin reddi yoluna gidilmiştir."
İşin daha da ilginç olan yanı ise bu ret kararından sonra konunun aciliyeti nedeniyle hemen notere giderek bir ödeme ihtarnamesi düzenleyerek "borcun derhal ödenmesi" ihtarında bulundum. Ve aynı gün bu sözümona ihtarnameyi ekleyerek yeniden iht. haciz talebinde bulundum. Sonuç ihtiyati haciz talebinin kabulü :))
Sayın mahkeme başkanının (bilirsiniz ki üye hakimler genelde dosyaları incelemezler bile, başkan ne yönde karar verdiyse imzalarlar maalesef) bu keyfi uygulamasının yanlışığını kanıtlamak için ilk ret kararını temyiz etmeyi düşündüysem de araya yılbaşı ve kurban bayramı tatillerinin girmesi ve temyizin son günü olan ilk işgünündeki işlerimin yoğunluğundan dolayı temyizi gerçekleştiremediğimi de belirtmek isterim.
Değerli hukukçu arkadaşlarımın yorumlarını merakla bekliyorum..
Re: İhtiyati hacze dair ilginç kararlar
Çoğu konuda olduğu gibi bu konuda da tutarsızlıklar var. Bana göre hukuken borçluların mal kaçırması önleninceye kadar ihtiyati hacizler talep halinde verilmeli ancak önlem olarak da haksız ihtiyati haciz durumlarında tazminat mekanizması alacaklı olduğunu iddia edene karşı ağır bir şekilde işlemelidir. İyi çalışmalar.
Re: İhtiyati hacze dair ilginç kararlar
değerli avukat arkadaşlar,tamamını resmi altyüklenici olarak yaptığımız işin aynı zamanda alacaklarınıda işin müteahhidinden temlik yoluyla almıştık;ancak müteahhit art niyetli davranarak akrabası olan 3.şahsa temlik tarihinden önceye olmak üzere senet tanzim etti ve 3.şahıs müteahhit adına bir diğer işinden temlik yoluyla tahsilat yapmasına rağmen aciz vesikası alarak bu şekilde tasarrufun iptali davası açarak alacaklarımıza ihtiyati haciz koydurttu.işin mektubuna da müteahhidin gücü olmadığı için kefil olmuştuk.tamamı bizim yaptığımız işten kaynaklı alacaklarımız hapsedildiği için ve işi devam ettiremediğimiz için idare işi fesh etti ve mektubumuz yandı.dava muhtemelen bir-iki sene sürer müteahhidin,firmamız (işi yapan alt yüklenici adına düzenlenmiş) kendisine kullandırdığımız krediler ve kefil olduğumuz mektubu ayrıca kendisiyle yapacağımız altyüklenicilik sözleşmesine ilişkin düzenlediği senetleri mevcut.Nasıl bir yol izleyebiliriz.Böyle ihtiyati tedbir olurmu.Yazıklar olsun :(