Memnu hakların iadesi - Yedek subaylık ilişkisi
ÖZETİ:Memnu hakların iadesi ile mahkumiyet değil, doğurduğu ehliyetsizlikler ortadan kaldırıldığından; subaylıktan çıkarılmayı gerektiren bir suçtan mahkum olan davacının, memnu hakların iadesi yoluyla yedek subaylık hakkını elde edebilmesine hukuken imkan yoktur.
*****BU DOĞRUMUDUR****
YENİ YASLARDA OLUMLU DEĞİŞİKLİKLER VAR MI DIR?
SONUÇLANMIŞ BİR DAVA ÖRNEĞİ:
Davacı 7 Mart 1997 tarihinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle, adına " aday adayı" olarak karar alındığını, bilahare İstanbul 2 nolu DGM.nin kesinleşmiş ceza kararı gerekçe gösterilerek bu kararın tadil edildiğini ve "Er Statüsünde" 18 ay askerlik yapmasına karar verildiğini, Bakırköy 3 ncü Ağır Ceza Mahkemesinin "Memnu hakları iadesi" kararına rağmen tadil kararının düzeltilmeyerek "Er" statüsünde silah altına alındığını, memnu hakların iadesi kararının "cezayı değil ceza kararının yarattığı yasaklılıklar bir bütün olarak ortadan kaldırdığını", bu nedenle idarenin tadil kararını iptal etmesi gerektiğini, ancak, askerlik hizmetine "Er" statüsünde başladığından ve mahkememizin kararına kadar daha uzun bir süre devam edeceğinden "Yedek Subaylık" talebinin bir anlamı kalmadığını, bunun yerine "Kısa dönem" askerliğe karar alınmasını talep ve dava etmiş, 27 Mayıs 1997 tarihinde kayda geçen müteakip dilekçesinde de "Yürütmenin durdurulması" talebinde bulunmuştur.
Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucu, davacının İ.Ü.Hukuk Fakültesi mezun olduğu, ancak daha önce İstanbul 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesinin 21.8.1992 tarih 1991/90 Esas, 19927 152 karar sayılı ilamıyla iki yıl altı ay ağır hapis cezasıyla mahkumiyetine karar verildiği ve infaz edildiği, bağlı bulunduğu Askerlik Şubesince alınan "Yedek Subay Aday Adayı" kararının konu mahkumiyet kararı nedeniyle tadil edilerek "Er" olarak başvurduğu, Bakırköy 3 ncü Ağır Ceza Mahkemesinin 8.10.1996 gün ve 1996/03619 sayılı kararıyla "davacının pişmanlık içinde nedamet duyduğu" anlaşıldığından talebinin kabulü ile "Memnu Haklarının Kendisine İadesine" karar verildiği ve kararın kanun yollarına başvurulmamakla kesinleştiği, davacının karara dayanılarak "kısa dönem askerliğine karar alınmasını" istediği anlaşılmaktadır.
Dava, memnu haklarının kararına dayanılarak, Yedek Subaylık statüsünün karşılığı olan kısa dönem askerlik statüsünden yararlandırılmama işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
"Memnu hakların iadesi" müessesesinin mahiyeti, davanın çözümünde önem taşımaktadır. Memnu haklar nelerdir, bu hakların iadesi hangi hakları geri getirecektir. Belirtilen konularının açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Türk Ceza Kanununun 20 ve 21 nci maddeleri konumuzla ilgili bulunmaktadır.
TCK.nün 20 nci maddesi müebbet ve muvakkat "hidematı ammeden memnuniyet cezası"ndan bahsetmekte ve bu cezaların içeriğini düzenlemiş bulunmaktadır. Bunlar, devlet dairelerine seçmek ve seçilmek, siyasi hakları kullanmaktan, devletin verdiği rütbe, nişan ve madalyalardan vasiliğe ait hizmetten; mahkumiyet halleridir.
Türk Ceza Kanununun 121 nci maddesi "Müebbeden hidemalı ammeden memnuniyet ve ceza mahkumiyetinden mütevellit diğer nev'i ademi ehliyet cezaları memnu hakların iadesi tarikiyle izale olunabilir" şeklindedir.
Aynı yasanın 122 nci maddesi de belirli sürelerin geçmesi ve iyi halli olduğunun saptanması halinde memnu hakların iadesine karar verilebileceğini öngörmektedir.
Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun 416420 nci maddeleri memnu hakların iadesi usulünü düzenlemiş bulunmaktadır.
Diğer taraftan, Askeri Ceza kanununun 52/1 nci maddesi Memnu hakların geri çevrilmesine ilişkin Türk Ceza Kanununun ve Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun ilgili hükümlerinin askeri şahıslar hakkında da uygulanacağını öngörmektedir. Aynı maddenin 2 nci fıkrası "Memnu hakların geri verilmesine karar verildiği takdirde mahkumiyetle zayi olan bilcümle askeri rütbe, unvan, memuriyet, nişan ve askeri hizmet esnasında kazanılan tekaütlük ve sair haklar geri gelmez. Şu kadarki bu kararı alan orduya girerse yeni baştan rütbe, nişan ve madalya ve tekaüt hakkı kazanılabilir" şeklindedir.
1076 Sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 8 nci maddesi Yedek Subay olmaya engel halleri saymıştır. Maddenin a/1 nci bendi "Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkûm olanlar" hükmünü taşımaktadır. 2 nci alt bendde ise "Kamu hizmetlerinden müebbeden yasaklı olanlar" m yedek subay aday adayı olamayacaklarını öngörmektedir.
Davacının TCK.nün 169 ncu maddesi içeriğinde değerlendirilen mahkûmiyetiyle ilgili olarak Bakırköy Üçüncü Ağır Ceza Mahkemesinin 8.10.1996 gün ve 1996/3619 sayılı memnu hakların iadesi kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Memnu hakların iadesi kararı ile elde edilen şey, mahkûmiyet kararı nedeniyle, uğranılan ehliyetsizliklerin gelecek için kaldırılmasıdır. Kişi, TCK.nün 21 nci maddesinde düzenlenen kaybettiği ehliyetsizlikleri yeniden kazanmaktadır. Ancak memnu hakların geri verilmesi ile "MAHK\'dbMİYET" ortadan kaldırılmamakta, sadece mahkûmiyetin neden olduğu ehliyetsizlikler ortadan kaldırılmaktadır. Mahkumiyet kararının mevcudiyeti ortadan kalkmadığı içindir ki bu mahkûmiyet hali davacının daha sonra bir suç işleyecek olursa TCK.nün "tekerrür" ile ilgili hükümlerine esas alınacaktır.
Davacının Silahlı Kuvvetlere yükümlü askerlik hizmetini yerine getirmek üzere girdiğinde "yeni baştan rütbe, nişan, madalya ve tekaüt hakkını kazanabilir" (As.C.K.Mad.52/2) şeklindeki hükmünden yararlanarak "STATÜ" sunu yedek subaylık statüsüne veya bunun zorunlu sonucu olan kısa dönem askerlik statüsüne dönüştürmesi mümkün görülmemektedir. Zira 1076 Sayılı Kanunun 8/1 nci maddesi "Mahkûmiyet" esasına dayanmaktadır. Subay olmaya engel yahut subaylıktan tard ve ihracı gerektiren suçlar As.C.K.nun 3033 ncü maddesinde düzenlenmiştir. 2 yıl 6 ay ağır hapis cezası AS.C.K.30/A1 maddesi uyarınca subayın Silahlı Kuvvetlerden tardını gerektiren bir "mahkûmiyet"tir. Hal böyle olunca artık davacının böyle bir "mahkûmiyetinin hiç vaki olmamış" gibi, yahut "mahkûmiyet hali ortadan kalkmış" gibi bir durumu söz konusu değildir. Memnu hakların iadesi mahkûmiyeti değil, doğurduğu ehliyetsizlikleri ortadan kaldırdığına göre, 1076 sayılı Kanunun yedek subaylık koşullarını düzenleyen özel bir kanun olduğu ve statüye giriş koşulu olarak aradığı "mahkûmiyetin olmaması" halinin olayımızda gerçekleşmediği görülmektedir.
Davacının yürütmenin durdurulması yolundaki istemi, aynı düşünceler ışığında 4 Haziran 1997 tarihli kararla, reddedilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere, DAVANIN REDDİNE
Dergi No:12
Karar Dairesi:AYİM.2.D.
Karar Tarihi:24.09.1997
Karar No: E.1997/229
Karar No: K.1997/731