Suç ve Ceza - HALİL CİBRAN
Nice kez, hata işleyen biri hakkında,sanki o sizden biri değilmiş de bir yabancı ve dünyanıza başka yerlerden gelme birisiymiş gibi konuştuğunuzu duymuşumdur.
Oysa ben diyorum ki: Nasıl en kutlu ve en doğru bile sizlerin her birisinin içindeki Yücelik’ten daha yüce değilse,
En kötü ve en alçak de yine her birinizin içindeki o Alçaklık’tan daha alçağa erişemez.
Nasıl ki bir yaprak, tüm ağacın sessiz bilgisi olmadan sararamazsa,
Hata işleyen de sizlerin tümünün gizli isteği ve onayı olmadan hata işleyemez.
Tıpkı bir sürecin kendi başına ilerleyişi gibi, sizler de hep birlikte tanrısal benliğinize doğru ilerliyorsunuz.
Bu ilerleyişte yol da yolcu da sizlersiniz.
Aranızdan biri tökezler de düşerse,arkasından gelenler için düşmüş demektir; onun ayağına takılan taş arkasındakilere uyarı olmalıdır.
Aynı şekilde, düşen, önde sağlam ve hızlı adımlarla yürüyenler için de düşmüş demektir.;çünkü onlar geçip giderken taşı bir kenara itmemişlerdir.
Belki yüreklerinize ağırlık verecek ama, şunları da söyleyeceğim;
Öldürülen, kendi ölümünden dolayı sorumsuz değildir.
Ve soyulan, soyguna uğradığı için suçsuz değildir.
Doğru olan, kötünün yapıp ettiklerine bakılarak masum sayılamaz.
Zalim zulmünü işletirken, Ak-ellilerin elleri temiz olamaz.
Evet, suç işleyen kimse çoğu kez yaraladığının kurbanıdır
Dahası; mahkum kılınmış olan, suçsuz ve günahsızların yük taşıyıcısıdır.
Haklıyı haksızdan,iyiyi kötüden ayırt edemezsiniz;
........
ve ey siz doğruluktan yana olması gereken yargıçlar,
dış görünüşüyle dürüst fakat ruhen hırsız biri için nasıl bir ceza düşünürsünüz?
Gövdesiyle katil, ruhuyla kurban olan birisi için hangi cezayı uygun görürsünüz?
Olay sırasında hain ve saldırgan davranmış olan, bir o kadar da incitilmiş ve öfkelendirilmiş olan birini nasıl sorguya çekersiniz?
Sonra,çektiği pişmanlık yaptığı hatalardan kat be kat yüksek olanları nasıl cezalandırırsınız?
Hem pişmanlığı tattırmak sizlerin hizmet edebilmeye uğraştığınız kanunun öngördüğü Adalet’in hedefi değil midir?
Buna rağmen sizler, ne masumların yüreklerine pişmanlık sokabilecek, ne de suçluların yüreğindeki pişmanlığı söküp atabilecek durumdasınız.
Gece oldu mu,pişmanlık çağırılmadan çıkagelir ve insanlar derin uykularından uyanıp kendilerine baksınlar ister.
Ve ey adaleti tanıması gereken sizler,yapılan işlere tüm aydınlık altında bakamadıkça, onları anlayabilir misiniz?
Ayakta dimdik duranla, yere düşmüş olanın, cüce-benliğinizin gecesiyle tanrısal-benliğinizin gündüzü arasındaki alacakaranlıkta bekleyen aynı adam olduğunu bilmenizden sonradır ki,
Tapınaktaki köşe-taşının, yapının temelindeki en alt taştan daha yüce olmadığını ancak anlayabilirsiniz.
ERMİŞ
HALİL CİBRAN
E YAYINLARI 1974
ceteris paribus
Re: Suç ve Ceza - HALİL CİBRAN
Bu gün boğazım düğüm düğüm aslında günlerdir öyle,hiçbirşey eskisi gibi değil olmayacakta ,olmamalıda, oğlumun ilk basket maçı var yarın heyecandan uyuyamıyor.Gözlerinin içine bakıyorum ,birdaha bakıyorum.Yitirdiğimiz yiğitlerimiz,analarının kuzuları, nice evlatların babaları,lanet olsun diyorum içimden lanet olsun ama burda birbirimize ağlayarak bir yere varmak mümkün değil,ben karakoldaki arkadaşları arayamadım elim telefona çok gitti ve bıraktım.O yüzü bulamadım kendimde o yüreği çünkü şu an onun yerinde oğlum olsun istemezdim,bende iki tane yetiştiriyorum bu vatana feda olsun diyecek yüreğim yoktu çünkü ,ikiyüzlü hissettim kendimi arayamadım.Hepimizin payı var yaşanan acılarda hepimizin ,eski forumları karıştırırken Fırat Beyin bu forumu çarptı gözüme belki biraz vicdan muhasebesi gerekli .Tüm dünya susuyor bu şerefsizliğe peki ya biz ,ne yapıyoruz farklı olarak?
Re: Suç ve Ceza - HALİL CİBRAN
çocuklarımıza okumalarını söylüyoruz eğitimin öneminden bahsediyoruz.beyinlerine,yüreklerine kin tohumları ekmiyoruz.eğitim diyoruz neden..sadece kariyer sahibi olsunlar rahat yaşasınlar diye mi..sadece kendilerine değil vatanlarına,insanlara da yararlı olsunlar diye.kendimizi tabiki sorgulamalıyız.teröre karşı sessiz kalırsak sorgulamalıyız.bölünmeye,satılmaya sessiz kalırsak sorgulamalıyız.aşık mahzuni şerif in dediği gibi"ben insanım, insandan başlar asalet".hoşgörülü olmaya çalışıyoruz sevgiden bahsediyoruz, fakat iyi niyetin taviz olarak algılanması ne kadar insani...bizler en azından deniyoruz denedik...
Re: Suç ve Ceza - HALİL CİBRAN
Alıntı:
Av.Nilgün Sevil Kaplan rumuzlu üyeden alıntı
Bu gün boğazım düğüm düğüm, aslında günlerdir öyle, hiçbirşey eskisi gibi değil, olmayacak da, olmamalı da... Oğlumun ilk basket maçı var yarın, heyecandan uyuyamıyor. Gözlerinin içine bakıyorum, bir daha bakıyorum. Yitirdiğimiz yiğitlerimiz, analarının kuzuları, nice evlatların babaları... "Lanet olsun" diyorum içimden, lanet olsun... Ama burada birbirimize ağlayarak bir yere varmak mümkün değil, ben karakoldaki arkadaşları arayamadım, elim telefona çok gitti ve bıraktım. O yüzü bulamadım kendimde, o yüreği... Çünkü şu an onun yerinde oğlum olsun istemezdim, ben de iki tane yetiştiriyorum. Bu vatana feda olsun diyecek yüreğim yoktu çünkü, ikiyüzlü hissettim kendimi arayamadım. Hepimizin payı var yaşanan acılarda, hepimizin... Eski forumları karıştırırken Fırat Beyin bu forumu çarptı gözüme, belki biraz vicdan muhasebesi gerekli. Tüm dünya susuyor bu şerefsizliğe, peki ya biz, ne yapıyoruz farklı olarak?
Sayın Kaplan,
Ne diyeceğimi bilemiyorum. Gerçekten "sözün bittiği yer" burası işte... Bir annenin yüreği... Bunun üzerine bir şey söylemek öyle zor ki...
Ama o kuzucukların da analarının yüreği var. Sizin yüreğiniz "pır pır" atarken onlarınki yanıyor. Bundan önce, misal, Seddülbahir de, Kore'de, Kıbrıs'ta düşen evlatların analarının yüreği gibi...
Ama gerçekten öyle mi? Gabar'da şehit düşen evladın acısı ile Seddülbahir'de düşeninki aynı mı?
Acı, acıdır der geçerseniz, evet öyle... Ana yüreği bu, nerede, nasıl olursa olsun yanar... Sebebi ne olursa olsun, "ana yüreğidir bu" derseniz de, haklısınız, anlarım...
Ama bu seferki öyle değil gibi... Bu seferki o yürek yanmalarına benzemiyor gibi... Bu, daha çok yakıyor sanki... Evladı kaybetmenin acısının dışında, bir başka şey de yakıyor, hatta daha çok yakıyor gibi...