TCK daki çarpıklık

2) Ceza Kanununun uygulamasında kişiler arasında ırk, dil, din, mezhep, milliyet, renk, cinsiyet, siyasal veya diğer fikir yahut düşünceleri, felsefi inanç, milli veya sosyal köken, doğum, ekonomik ve diğer toplumsal konumları yönünden ayrım yapılamaz ve hiçbir kimseye ayrıcalık tanınamaz
deniliyor 2 inci madede ozellıkle kırmızı yazan yer dıkkatımı cektı
oysakı

MADDE 50. - (1) Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;

a) Adli para cezasına,

b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,

c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkanı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,

d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,

e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,

f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,

Çevrilebilir.

madde 50 de boyle dıyor.parası olan kısa surelı cezayı parayı odeyıp serbest kalabılırken parası olmayan daha degısık ceza turlerını yada
hapıs cezasını cekıyor. BU konuya bı acıklama getırırsenız cok sevınırım
bırde neden herkese aynı tutarlarda para cezası uygulanıyor.toplumda herkes parayı aynı zorluk derecesıylemı kazanıyor.ayrıca bız toplumsal olarak sosyal adaletı saglamamıssak parası olmayanında parasızlıgının sucu
devlette degılmıdır.bu kısıler ıcın verılecek olan para cezasınıda devletın karsılaması gerekmezmı.hem devlet ıcın bu o kadarda zor degıl cunku bır cebınden alıp dıgerıne bıle koymus olmayacak sadece cebınden cıkarıp yenıden aynı cebe koyacak ilginiz için çok tesekkurler

Kanunu Sosyal Devlet İlkesi çerçevesinde yorumlamak gerekir.Öyle yapınca da cezanın ; durumu müsait olanlar için (a),(b), müsait olmayanlar için de (c),(d),(e) ve (f) bentlerinde belirtilen müeyyidelere çevrilmesi anlamı çıkıyor.

Sizin yorumunuza göre olsaydı aristokrasiye kayardık,madde de ya kabul edilmezdi ya da "kanun koyucunun bilgisizliğindendir" denip Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilirdi..

Medde metinlerinde anlatılmak istenen ekonomik ibaresi sosyal devlet ve sosyal adalet kriterleri açısından yorumlanmalıdır. Ceza kanununun uygulanmasında ekonomik fark gözetilmez derken kanun koyucu fakirinde zengininde yasalar önünde eşit olduğunu belirtmek istemiştir.Ancak kısa süreli hapis cezasının sanığın sosyal ve ekonomik durumuda göz önüne alınarak paraya çevrilebileceği tamamen hakim takdirinde bir durumdur. Hakim, kişi 1 ay hapis cezasıda alsa paraya çevirmeyebilir. Buradaki mantık, somut olayın değerlendirilmesinde eğer adalet, sanığın karşı tarafın zararını gidermesi yahut kamunun zararının giderilmesi ile sağlanabiliyorsa ve şahıs toplum açısından tehlike arzetmiyorsa hürriyetini kısıtlamanın bir anlamı yoktur, şeklinde açıklanabilir. Eğer sanık iyi halli olarak takdir edilmişse ve ekonomik durumu yoksa maddede sayılan diğer tedbirlere hükmedilerekte hapis yatmayabilir. Ancak şahıs isterse trilyoner olsun toplum için tehlike arzediyorsa tutuklanır da, hapis te yatar.

benim demek istediğim tam olarak şu.Neden parası olan topluma karşı tehlikesiz bulunan bir kişi parayı ödeyip başka hiçbir hizmette bulunmaksızın serbest kalabiliyorda parası olmayan topluma karşı aynı (eşit) derecede tehlikesiz birisi hapis harici diğer cezalardan birisiyle bedel ödüyor.Bu ikinci şahısın parasızlığının suçu zaten toplumun kendi
yarattığı sosyal adaletsizliğin bir ürünü değilmi.o zaman toplumun kendi yarattığı bir suçtan dolayı ikinci şahıs neden cezalandırılmış oluyor.Parası olan bir patronu ele alalım mesela ( bu arada ben sınıfsız topluma inanmıyorum ama standartilize edilmiş avrupa toplumuna inanıyorum yani herkesin para cezalarını ödeyebilecek minumum maddi güce sahip olduğu topluma)patron yuzbin ytl kazanırken (patron a kısısı olarak gecıcektır)
işcisi ahmet 450 ytl maas alıyor.(ahmet b kısısı olarak gecıcektır)daha sonra a kısısı ıle b kısısı aynı sucu ıslıyor.objektıf bır yaklasımla ıkı kısınınde
pısmanlık derecelerı ve tekerrur ıhtımallerı aynı derecede gorukuyor.ANcak
a kısısı (parası olan butun a lar) parayı oduyorlar cezalarını cekmıs oduyorlar.Ancak b kısısınden aynı suctan dolayı aynı para cezasını ıstemek
a dan ve b den farklı ekonomık kazanclardan dolayı aynı vergıyı ıstemeye
benzıyor.Burada (a ve b sınıfı dıye ıkı sınıf farklı cezalara ve hatta para cezasını odeseler dahı kendı acılarından bakılınca farklı agırlık derecesınde
cezalara carptırılma yoluyla kanun onunde farklılık arzetmıyorlarsa o zaman
dıyorumkı bu ekonomık sıstem ıcınde zaten adalet mumkun degıl kımse kusura bakmasın

Eğer siz hakim olsaydınız,kararınız da (a) yani işverenin para cezası yerine 1 ay hapis yatmasına hükmetseydiniz kimse size birşey diyemezdi.Bu tamamen hakime kalmış birşeydir."Takdir Yetkisi" kurumunu da biraz araştırırsanız bütün bu konu açıklığa kavuşacaktır inancındayım.

Ayrıca para cezası verilmesinin asıl nedeni de yakın zamanda çıkan "denetimli serbestlik yasası"nın önceki görünümüne örnektir.Yani tamamen cezaların insanileştirilmesi ile ilgilidir.Bireyin ufak bir suç yüzünden hapis yatmasının önüne geçmek içindir.Nitekim belirttiğiniz maddenin muhtelif bendlerinde de bireyin hapis cezasının önüne geçme amacı güden bir anlayış açıkça görülmektedir.

Gelelim para cezasının mahiyetine:

Bu cezanın yöneldiği alan kişinin mamelekidir.Nasıl ki hapis cezaları birey özgürlüklerini etkiliyorsa,para cezası da mamelekte bir azalmaya neden olacağından kanun koyucu tarafından koyulan günlük ücretle birlikte hapis cezasına eşdeğer görülmüştür.Adli para cezalarının bir(1)gün için ne kadar olacağı kanun koyucunun iradesine bırakılmıştır.