Danıştay davacıları mağdur etmiyor mu?
2577 sayılı İdarî Yargılama Usûlü Kanunu'nun:
1) 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemelerinin gerekli olduğu, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi (60 gün) içinde dava açılabilecekleri;
2) 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, dilekçelerin Danıştayda daire başkanının görevlendireceği bir tetkik hakimi, idare ve vergi mahkemelerinde ise mahkeme başkanı veya görevlendireceği bir üye tarafından, İdari merci tecavüzü yönünden inceleneceği;
3) 15 inci maddesinde de, Danıştay veya idare ve vergi mahkemelerince 14 üncü maddenin 3/b bendinde yazılı hale aykırılık görürse (yani idari merci tecavüzü varsa) dilekçelerin görevli idare merciine tevdiine karar vereceği ve dilekçelerin görevli mercie tevdii halinde, Danıştaya veya ilgili mahkemeye başvurma tarihinin, merciine başvurma tarihi olarak kabul edileceği;
Hükme bağlanmışdır.
Şimdi buna göre, ilgili, 13 üncü madde gereğince görevli idareye başvuruda bulunmadan doğrudan idari yargıda dava açıyor. Danıştay veya idare mahkemesi de, 14 üncü maddenin dördüncü fıkrasındaki, "3 üncü fıkraya göre yapılacak inceleme ve bu fıkra ile 5 inci fıkraya göre yapılacak işlemler dilekçenin alındığı tarihten itibaren en geç onbeş gün içinde sonuçlandırılır" hükmüne rağmen, davanın açıldığı tarihten birbuçuk yıl sonra, "dilekçenin görevli mercie tevdiine" karar veriyor ve altı ay sonra da taraflara tebliğe çıkarıyor.
Bu durumda, 15 inci maddenin ikinci fıkrasına göre, Danıştaya veya ilgili mahkemeye başvurma tarihi, merciine başvurma tarihi olarak kabul edileceğinden, 13 üncü maddedeki 60 günlük idarenin cevabını bekleme süresi ile bu süre sonundaki 60 günlük dava açma süresi geçmiş olacak.
Böyle bir durumda, Kanun'da açık hüküm bulunduğundan yorum yapmak gibi bir imkan da söz konusu olamayacağından, ilgilinin dava açma süresinin kaçmasına sebebiyet veren mahkeme aleyhine tazminat açması söz konusu olabilir mi? Böyle bir tazminat davası açıldığı takdirde, kendi kusurunu yargılamak durumunda olacak olan mahkemenin bu davada sağlıklı karar verip veremeyeceği ve verilecek kararın ne olabileceği hakkında meslektaşlarımın görüşü nedir?
Olay hayali olmayıp yaşanmışdır. meslekdaşlarım görüşlerini belirtirlerse memnun olurum.
DeFacto