Ortak mal paylaşımı ile tehdit?

Arkadaşlar merhaba,

10 Yıllık evliyim. Eşim ev hanımı ve iki tane çocuğumuz var. Dalgalı çıkışlı bir evlilik hayatım var sayılmaz. Ama arasıra eşimle kavgalar ediyoruz.

Son zamanlarda, eşim, olası bir boşanmada tüm birikimlerinin yarısının ona ait olduğu ve boşanırsak, tüm birikimlerinin yarısının mahkemede ona verileceğini söyleyerek, beni bir bakıma tehdit ediyor.

Şimdi kafam karıştı. Ben gece gündüz çalışıyorum, hem aileme bakıyorum hem de üç beş kuruşu çocuklarımın geleceği için kenara koyuyorum. Eşim, tabiri caiz ise, bir eli balda bir eli kaynakta yaşıyor. Bense normalden 10 yaş daha yaşlı gözüküyorum :)

Olası bir boşanmada, benim birikimimde hiç bir katkısı olmadığı halde eşime, bu birikimin önemli bir kısmını bırakmam mı gerekecek? Eğer böyle ise bu çok saçma ve adaletsiz bir durum, değil mi?

Bunun var mı bir çaresi veya açıklaması?

Herkese iyi çalışmalar dilerim.

Çalışmanız karşılığında elde ettiğiniz kazanç, ailenizin ortak kazancıdır.
Bakmaya çalışıyorum dediğiniz çocuklarınız gökten zembille düşmedi, bu yaşa siz çalışırken kendiliklerinden gelmediler, kazancınızla aldığınız gıda maddeleri kendiliğinden pişip akşam önünüze yemek olarak gelmedi, aldığınız deterjan poşetin içindeyken , çıkarıp attığınız iç çamaşırınızı kendiliğinden temizlemedi, vs.vs.vs.
evet, eşinizin dediği kısmen doğru, evlilik birliği içindeyken çalışarak edindiğiniz kazancınızla sahip olduğunuz banka hesabı ev araba vb. varlıkların tamamında hak sahibidir. Boşanma durumunda yarısı eşinizin hakkı olur.

Erdoğan bey, cevabınız için çok teşekkür ederim.

Kanun anladığım kadarıyla burada kadını koruyor.

Bu koruma durumu aile bütünlüğü açısından bir problem teşkil edebilir. Açıkçası eşimle yaşadığım bu muhabbetten sonra, eşimden soğudum diyebilirim. Benim kazancıma, "boşanma ile tehdit ederek" konma düşüncesine sahip bir insan ile evli kalma fikri, sinir bozucu. Kanunların aile bütünlüğünü koruyacak şekilde, her iki tarafa eşit mesafede durması gerekir.

Ev işleri yaparak, kazanca ortak olma fikri çok subjektif bir durum. Peki çamaşırlar yıkanmadığında, evde yemek pişmediğinde, ne yapacağız. Eve polis çağırıp tutanak mı tutturmam lazım :)

Ben üstüme düşeni, bir baba olarak, ailemin barınma, giyinme ve gıda ihtiyaçlarını karşılama olarak yaptıktan sonra, kendi kazancım eşimi neden ilgilendirsin. Zaten bir boşanma durumunda, gerekli tazminat ve nafakaları erkek tarafı veriyor, neden üstüne birikimini de bırakıp gitsin?

Kanun öyle diyor, eğer farklı şekilde bir mal ayrılığı sözleşmesi yapılmamışsa, 01.01.2002 den sonra edinilen mallarda eşler ortak hak sahibidir.
Yemek yapılmamışsa, çamaşır yıkanmamışsa tutanak mı tutturalım sorunuza da diyebileceğim;
tutulacak tutanak kadın ve erkek her ikisi de çamaşırı yıkamamış, yemeği yapmamıştır şeklinde düzenlenebilir :) Yemek yapmayı, çamaşırı yıkamayı, evin dğınıklığını toplamayı kadına yüklenmiş bir görev olarak belirlemiyor kanun :) Hayatın müşterek kısmı anlayacağınız, her şey müşterek.

Pardon konuya biraz gec cevap yazıyorum, zira eşimle barıştım, ve ama bundan sonra ev filan almak gibi bir yanlış yapmamaya karar verdim:)

Şaka bir yana, Erdogan beyin verdiği cevaplardan da anlaşılacağı gibi, evlilik sonrasında kadının çalışmadığı halde erkeğin kazancının yarısına ortak olması ile ilgili kanun oldukça mantık dışı.

Bu forum bir nevi arşiv niteliğinde olması açısından, ileride bu kanunun daha hakkaniyetli olması için tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini düşündüğümü belirtmek istiyorum.

Alıntı:

---

Mkayar rumuzlu üyeden alıntı

...evlilik sonrasında kadının çalışmadığı halde erkeğin kazancının yarısına ortak olması ile ilgili kanun oldukça mantık dışı.....

---

Erkek evlendikten sonra ne için çalışır?

Erdoğan bey kanunları körü körüne savunmayın lütfen.

Erkeğin evlendikten sonra ne için çalıştığı sorusunun cevabı tamamen kişiye göre değişir.

Bu medeni kanun hakkaniyetli bir kanun olmaktan çok uzak. Olası bir boşanma durumunda zaten kadına nafaka ve tazminat verilerek, kadın gözetiliyor, bir de bir kuruş maddi katkısı olmamış bir kazanca neden yarı yarıya ortak olsun?

Üstelik, erkek hem dışarı da çalışıp hem de ütü ve temizlik de dahil tüm ev işlerini yapıyorsa :)

Eşiniz çalışmak istese,
bir yerde bir iş bulsa,
bulduğu o iş ise, bir evde yaşlı bir teyzeye bakmak, onun yemeğini yapmak, bulaşığını, çamaşırını yapmak, evini temizlemek olsa,
siz de şu anda yapmakta olduğunuz iş her ne ise aynı işi yapıyor olsanız,
eşinizin çalıştığı o işte bedava çalışmasına ne derdiniz merak ettim şimdi.

Dahası, eşiniz diyelim o evdeo yaşlı teyzeye bir ücret karşılığı bakıyor , o iş karşılığında da iyi bir ücret alıyor olsa, hatta eşinizin şansı da yaver gitmiş o teyze eşinizden çok memnun kalmış ve sizin kazancınızdan daha yüksek bir ücret veriyor olsa;
ama sizin evde de aynı işlerin yapılması gerektiği için , eşiniz de çalıştığı için evde olmadığından ,
o işleri yapması için hiç tanımadığınız bir bayan çalışmaya başlasa sizin evde...
Onun da boğaz tokluğuna çalışmasını mı beklerdiniz?

Bu arada , erkek evlendikten sonra ne için çalışır sorusuna bir yanıt vermediğinizi de atlamış değilim :DD

Merhabalar, konuyla ilgili fikrimi paylaşmak isterim:

Öncelikle eşiniz ile birbirinize karşı duyduğunuz sevginin her daim artmasını diliyorum.


Sanırsam siz mal paylaşımı hususunda kanunu eleştiriyorsunuz ama bu eleştirinizi haklı bulmuyorum. Çünkü siz resmi nikahınızı yapmadan önce notere giderek evlilik birliğinizin tasfiyesi(Olası boşanma durumunda ) durumunda hangi tür mal rejiminin geçerli olacağını seçmeye hakkınız vardır. Bu hakkı kullanmayıp kanunu eleştirmenizi doğru bulmuyorum. Nasıl ki resmi nikah gerekiyorsa aynı şekilde evilik sözleşmesinin (Mal rejimi sözleşmesinin ) yapılması gerekmektedir. Geçmişte resmi nikahın yapılmasının önemi yoktu, hatta resmi nikah yapmak ayıp olarak algılanıyordu. İlerleyen zamanlarda toplumun bilinci gelişmesiyle birlikte resmi nikahın yapılmasının önemi arttı ama resmi nikahı tamamlayan mal rejimi sözleşmesi yapmanın önemi aynı oranda artmadı. Bu sözleşme yapılmayınca, boşanma durumu ortaya çıkınca malların nasıl paylaşılacağı sorunu ortaya çıkıyor. Tam bu noktada devreye tamamlayıcı hukuk kuralı giriyor. Yani eşin malların üzerinde yarı oranda hak sahibi olması durumu kısmen bu duruma örnek gösterilebilir. Bu durumu mal rejimi sözleşmesi yaparak belirli ölçüde değiştirmeye imkanınız vardır. Şayet kanun hiçbir şekilde imkan vermeseydi kanunu eleştirmenizi son derecede haklı bulurdum, sizin eleştirinizi destekler mahiyette yorumlar yapardım.

Büyük aile şirketlerinde söyle bir prensip var: Aileye giren eşe mutlaka mal rejimi sözleşmesi yapılmaktadır. Zira yanlış bir evilik kararının aile şirketinin vereceği zararı engellemek içindir.



Saygılarımı, hürmetlerimi sunarım.