YÜRÜYÜŞ
Cesaretini yitirmiş, esaretinin taslaklarını hazırlayan, kapitülasyon yorgunu Osmanlı İmparatorluğunun işgal altına, neredeyse gönüllü girmiş yöneticileri; İstanbul'un yaşadığı karanlık aylardan biri olan mayıs ayında, 16 MAYIS 1919'da yola çıkan Güneş Çocuğu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, Anadolu'da, Türk Ulusunun üzerine, bir Güneş gibi doğacağını bilemiyordu. Kapitalist güçlerin pazar paylaşımı ve tarihsel korkuları nedeniyle parçaladıkları Osmanlı İmparatorluğunu Anka Kuşu, Türk Ulusunun iradesini kendi iradesi, Türk Ulusunun cesaretini kendi cesareti yapan Güneşin Oğlu Mustafa Kemal ATATÜRK, delalet, hıyanet ve aciz içindekileri İstanbul'da bırakarak, Samsun'a çıkıyordu. O biliyordu ki; İstanbul'un aracılık ettiği, İngiliz kaynaklı 14 büyük iç isyana rağmen, Ergenekon Kartallarının pençeleri; çağdaş görünümlü barbar işgalcilere ve insanlığa alçalmayı öğreten yerli işbirlikçilerine tırnaklarını geçirecekti.
Yaradan, tarihi boyunca İnsanlığın en yüce değerlerini bir ulusun yaşayabileceği en saflıkta yaşayan Türkleri, 19 Mayıs 1919 gününde, adeta azizleştirdi, "Ey oğul Mustafa Kemal ATATÜRK! Türk Ulusunu layık olduğu "muasır medeniyetler" seviyesine yükselt! Türkleri devletsiz bırakma!" buyurdu. Tengri Dağlarını mekan yapan ve diğer uluslara, İnsanlıkta olması gereken tüm erdemleri gösteren, Ergenekon'dan kopup gelen Türkler; Güneş saçlı, Deniz gözlü kahramanlarının peşinde ölmeye gideceklerdi, her dörtten biri şehit ya da yaralı olacaktı, ne gam, Yaradan Türklere esareti değil, cesareti öğretmişti.
Ey Tengri Dağları! Sana nöbetçi boylarımızı bıraktık, şu an zirvelerinde kimi görürsen gör, biz yine geleceğiz, eski günlerimizi sana özletmeyeceğiz. Ey Ergenekon! Bize ana yurtluk ettin, arka taşımızsın, seni yine şenlendireceğiz. Tengri buyruğuyla bağrında ağırladığın Türkler, yeryüzünün her yerinde özgürlüğün, adaletin, ezilenlerin koruyucusu olacak, insanlığın en yüce değerleri ile anılacaktır. Yeryüzünün en şanlı tarihini başlatan gün, Yeryüzünü değiştiren tarih olan, 19 Mayıs 1919'da tomurcuk açtı, açmaya devam ediyor, ileride daha da açacak ve Anadır Dağlarında atlarımızı kosturacak, Kamçatka yarımadasına boylarımızı göndereceğiz. Adı Mustafa Kemal ATATÜRK olan Güneş'in sarı saçları, Denizlerin mavi gözleri, bunları öngördü, 19 Mayıs bunlar için var oldu, Anadolu, Ergenekon gibi, kutlu Türkleri bunun için ağırladı.
Anadolu'yu bize yakıştıramayan karanlıklar; dün işbirlikçi hainlere camilerde "Kurtuluş Savaşında ölenler Cehenneme gider" diye hutbe verdirmeniz işe yaramadı, bu gün de "19 Mayısı kutlayanlar Cehenneme gider" diye bildiri dağıttırmanız işe yaramayacaktır, Sevr'i uygulamayı düşünmeyin bile, çünkü YÜRÜYÜŞE başladık, bırakın Anadolu'yu, sıra hiç unutamadığımız ana yurdumuza geldi, bir Ağustos ayında, Tengri Dağlarının doruklarında kar suyu içeceğiz.
Ey Anadolu! Güzel Anadolu, insanlığın en Yücelerinden birinin önderliğinde en Yüce Ulusu ağırladın, onların sancağını düşürmediğini gördün, Türk Kartallarının bağımsızlıkları uğruna, kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla şehitliklerini, Anaların top gülleleri taşıdığını gördün. Sen de her Türk'ün bastığı toprağı kutsal yaptığına, kanıyla suladığına, canıyla savunduğuna, bu toprakların savaşçı Ana dolu olduğuna tanık oldun. Kılıcıyla yenilmeyenlerin, kahpeliklerle, hainlerle, işbirlikçilerle, PİYON Sivil Toplum Örgütleriyle yıkılacağını sananlar, canlarını vereceklerdir, Anadolu buna da tanıklık edecektir.
Ohotsk'ta balık tutacak, Bering'ten Amerika kıtasına geçecek, soykırıma uğrayan kardeşlerimizle buluşacağız, Yeryüzünde soyunu kıra kıra bitiremediğiniz, her coğrafyada soykırım uyguladığınız Türklerin, bundan sonra, beşikten itibaren, kefen bezi döşekleri olacaktır. Yeryüzünde, soluk alan her Türk, adaletin silahı olacak, karanlık güçlerin sonunu hazırlayacaktır. Geleceğimizde var olanı bize; Gök gözlü, Güneş saçlı, Su gibi duru, bu Toprakların insanı, gerçek Türk, Mustafa Kemal ATATÜRK anımsattı. Kadınıyla, erkeğiyle, çocuğuyla insanlığa hizmetin eri olmuş Türkler, tarihte din, dil, ırk ayrımı gözetmeden gücü yettiğince tüm ezilen halkların yanında oldu, tüm azınlıkları hiçbir dayatmada bulunmadan şemsiyesi altında adalet içinde yönetti. Güneş, Kamçatka'da Türklerin üzerinde batarken, Avrupa'nın ortasında Türklerin üzerinde doğacaktır, bu Ulusun üzerinde hiç batmayacaktır, Türkler bunu hak etmektedir. Tarihleri yaptıkları soykırımlarla kirlenmiş ulusların sahte soykırım savları bizi karalayamaz, yurt içindeki işbirlikçileri bu yurdun çocuğu olamaz.
19 Mayıs 1919 ruhu bizde devam etmektedir, edecektir, bilin! Titreyin! Bacaklarınızın dermanı kesilsin! Soluklarınızı tutun! Tutun ki yurtta ve yurtdışında yeriniz belli olmasın, yoksa boynunuzu koparmanın zamanıdır.
Anadolu'nun son Fatihi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün devrimlerini ve ilkelerini; açık düşmanlarından olduğu kadar, hatta daha da tehlikeli olan gizli düşmanlarından koruyacak anlayışı hiç terk etmedik. Ulu Önderin adını, karşı çıkarak ya da yandaş olarak kullanıp , siyasal amaçlarını gerçekleştirmeye çalışanlar yakın tarihimizde hep var oldular, Türkiye Cumhuriyetinin üniter, laik yapısını ve Bilge Mustafa Kemal ATATÜRK'ün devrimlerini, ilkelerini dinamitlemeye devam etmektedirler. O'nun devrimlerini, ilkelerini anlamak, anlayabilmek, O'nu gerçekten izleyebilmek, siyasal şablonların üstünde ki felsefesini bilmek, izinde gençlik yetiştirmek; O'na yandaş gözüken ya da karşı olan her oluşuma ve bireye GEÇİT VERMEYECEĞİMİZİN güvencesidir.
Mehmet Refik YÜCEL
SİRYAD Fahri Başkanı
DİİD Fahri Başkanı
DDDSK Fahri Başkanı
mehmetrefikyucel@yahoo.com
www.siryad.org.tr
www.dogainsanisbirligidernegi.org.tr
www.dddsk.org.tr</div id="right">