Cevap: Babadan Oğula Ev Satışı
Alıntı:
cemm rumuzlu üyeden alıntı
Merhaba,
Konu ile ilgili forumda oldukça bir araştırma yaptım, bir avukata da danıştım fakat siz değerli üyelerden de bilgi almak istiyorum. Mirastan mal kaçırma gibi algılanmaması için bazı bilgiler vermek istiyorum.
1- Biz 3 kardeşiz. Ben, abim ve ablam.
2- Babamın kendisine ait 1 adet bahçeli ev, 1 adet ev, 1 adet arsa, tarlalar, bahçeler, traktör, araba ve nakiti var.
3- Abim oldukça paragöz birisidir. Ben, ablam ve babam, abim ile kavgalı. Babam yıllardır bizim evimizde kalıyor, bakımını biz üstleniyoruz. Bu zamana kadar kendisinden herhangi bir maddi menfaatimiz olmadığı halde, sağlığında hiç miras ile ilgili konuları konuşmamamıza rağmen abim mal peşine düşmüş durumda. Babam bahçeli evi bana bırakmak istiyor. Bahçeli evi bana verirse öldüreceğini, evi yakacağını söyleyerek babamı tehdit etmiş ve zorla arsa tapusunu almış götürmüş.
4- Benim tek gayem rahmetli annemin hatırası olan bahçeli evi üzerime almak. Bu ev abime kalırsa kimseyi içeriye almayacak ya da o evi satacak. Bu iş babamın sağlığında çözülmezse iş daha da çıkılmaz olacak. Bu nedenden ötürü babamın izni ile sağlığında bunu çözmek istiyorum.
5- Bahçeli evin değeri diğer kalanlar 2'ye bölündüğünde aynı ya da daha düşüktür. Babam trilyon nakdini de abim ve ablama verse, geri kalan her şeyi, evin eşyalarını bile abim ve ablama verse umrumda değil. Sadece hatırası olan bu evi üzerime almak istiyorum.
Şu an anladığım kadarıyla şunları yapmam sonucunda bir sorunla karşılaşabilir miyim ya da ne yapabilirim?
1- Babam noterde bahçeli evin rayiç bedeli üzerinden bana satışını yapılacak.
2- Babamın sağlık raporu alınacak.
3- Benim 1 adet evim, 1 adet arabam ve bankada nakitimi olduğunu, satın alma gücümün olduğunu gösteren tarihli belgeyi elimde bulundurmak.
4- Benim parayı nakit olarak verdiğimi imzalamam.
5- Babamın parayı nakit olarak aldığını imzalaması.
6- Babamın abimin kendisini öldürmekle tehdit ettiğini yazılı beyan etmesi ya da dava açması.
Zaman ayırdığınız için şimdiden teşekkürler.
değerli üyemiz ;
1-) babanıın evini sizin parayla almanıza gerek yok miras olarak size bırakabilir.
2-) ağabeyinizin bu şekilde baskı tehdit ve vb şeyleri için babanız davacı olabilir ,
ancak ; bu durum arayı dahada kızıştırabilir ve olumsuz üzücü durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz.
3-) bunun yerine abinizle bir araya gelip konuşarak anlaşarak çözmeyi deneyin gerekirse babanıza vereceğiniz parayı abinize teklif edebilirsiniz.
Cevap: Babadan Oğula Ev Satışı
ALINTI İLE YAPIŞTIRILMIŞTIR.
İNCELEYİN Davanızla ilgili bilgi alırsınız
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/4850
K. 2005/5918
T. 11.5.2005
• MURİS MUVAZAASINA DAYALI TAPU İPTALİ VE TESCİL OLMAZSA TENKİS TALEBİ ( Hibe Şeklinde Yapılan Temlikin Tapu İptali ve Tescile Değil Şartları Varsa Tenkise Konu Edilebileceği - Tenkiste Uygulanacak Usul ve Esaslar )
• TENKİS TALEBİ İNCELENİRKEN UYGULANACAK USUL VE ESASLAR ( Muris Tarafından Hibe Şeklinde Yapılan Taşınmaz Devrinin Tapu İptali ve Tescile Değil Tenkis Talebine Konu Edilebileceği )
• HİBE ŞEKLİNDE YAPILAN TAŞINMAZ DEVRİ ( Muris Muvazaasına Dayalı Tapu İptali ve Tescil Talebine Değil Tenkis Talebine Konu Edilebileceği )
• TAPU İPTALİ VE TESCİLE DEĞİL TENKİSE KARAR VERİLMESİ GEREĞİ ( Murisin Hibe Şeklinde Yaptığı Tasarruf Nedeniyle )
818/m.18,213
4721/m.564,570,706
ÖZET : Miras bırakanın tek malvarlığı olan dava konusu taşınmazını oğullarına devretmesini gerektirir bir sebebinin bulunmadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasında açık fark olduğu, işlemlerin kız çocuklardan mal kaçırmak ve saklı payları etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı anlaşıldığından, davalı Hakkı'ya devredilen pay bakımından iptal tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Adı geçen davalının temyiz itirazları yerinde değildir. Ne varki, davalı Şener'e yapılan temlikin hibe şeklinde gerçekleştirildiği, bu tür işlemlerde 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı ancak tenkis hükümlerinin uygulanabileceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, davalı Şener'e devredilen pay yönünden tenkis şartlarının oluşup oluşmadığı araştırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, anılan pay hakkında da iptal tescile hükmedilmesi isabetsizdir.
DAVA : Taraflar arasında görülen dava ve birleşen davada;
Davacılar, müşterek miras bırakan anneleri Gülsüm'ün çekişmeli 3240 parsel sayılı taşınmazının bir kısmını davalı oğlu Hakkı'ya kalan kısmını da davalı diğer oğlu Şener'e mal kaçırmak amacıyla muvazaalı biçimde devrettiğini ileri sürerek tapu iptali tescil, olmadığı takdirde tenkis istemişlerdir.
Davalı Hakkı, satın aldığı hissenin bedelini ödediğini savunmuş, diğer davalı Şener ise kendisine hibe edilen pay yönünden tenkis isteğini kabul ettiğini belirtmiş ayrıca davalı Hakkı'ya temlik edilen pay hakkında aynı nedene dayanarak 2003/964 Esas Sayılı iptal tescil davası açmış ve anılan dava eldeki dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece, miras bırakanın mal kaçırma amacıyla hareket ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle her iki davanın kabulüne davacılar ve birleşen davacının payları oranında tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı.Dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava ve birleştirilerek görülen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali tescil olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir.
Mahkemece, her iki davanın kabulüyle tapu iptali ve tescile karar verilmiştir.
Getirtilen akit tablolarından, tarafların müşterek mirasbırakanı Gülsüm'ün maliki bulunduğu çekişmeli 3240 parsel sayılı taşınmazının 2000/396 payını 10.9.1999 tarihinde davalı oğlu Şener'e hibe, kalan 196/396 payını da 5.1.2000 tarihinde davalı oğlu Hakkı'ya satış suretiyle temlik ettiği görülmektedir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; miras bırakanın tek malvarlığı olan dava konusu taşınmazını oğullarına devretmesini gerektirir bir sebebinin bulunmadığı, satış bedeli ile gerçek değer arasında açık fark olduğu, işlemlerin kız çocuklardan mal kaçırmak ve saklı payları etkisiz kılmak amacıyla yapıldığı anlaşıldığından, davalı Hakkı'ya devredilen pay bakımından iptal tescile karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Adı geçen davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ne varki, 2000/396 payın davalı Şener'e temlikinin hibe şeklinde gerçekleştirildiği, bu tür işlemlerde 1.4.1974 tarih ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulama yeri bulunmadığı ancak tenkis hükümlerinin uygulanabileceği kuşkusuzdur.
Bilindiği üzere; tenkis ( indirim ) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların ( tebberru ) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir ( MK.565 ). Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve subjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.
Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.
Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( SABİT TENKİS ORANI ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı ( MK.564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.
Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı uyarınca sür'atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.
Hal böyle olunca, davalı Şener'e devredilen pay yönünden yukarıda değinilen ilkeler doğrultusunda araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken anılan pay hakkında da iptal tescile hükmedilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Davalı Şener'in temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.5.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.