Sümeyye devlet büyüğüymüş
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kızı Sümeyye Erdoğan'a twitterdan hakaret ettiği gerekçesiyle gözaltına alınan Osman Ç., adli kontrol tedbirleri uygulanarak serbest bırakıldı. Ancak her şey normalmiş gibi gözüken davada savcı Umut Tepe kanunları alt üst ederek, Sümeyye Erdoğan'ı "devlet büyüğü" olarak nitelendirdi ve ceza üst sınırını yükseltti. Davayı, "devlet büyüğüne hakaret" yargılamasına çevrilmesini istedi.
Sosyal paylaşım sitesi Twitter'dan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a hakaret ettiği iddia edilen Osman Ç., İstanbul Emniyet Müdürlüğü Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alınmıştı.
Osman Ç., Basın Savcısı Umut Tepe'ye verdiği ifadede tweetin kendisine ait olduğu ancak o an alkollü olduğunu söylediği belirtildi. Osman Ç., ifadesinin ardından tutuklama talebiyle İstanbul Nöbetçi 7'nci Sulh Ceza Hakemliği'ne sevk edildi. Mahkeme Osman Ç., hakkında adli kontrol tedbiri uygulayarak serbest bıraktı. Mahkeme kararına göre Osman Ç.'ye yurt dışı yasağı da getirildi.
Ancak her şey bu karardan sonra oldu.
Aslında Osman Ç.'nin 6 aydan 2 yıla kadar yargılanması gerekiyordu. Ve diğer benzer hakaret davaları gibi yasalardan kaynaklı ceza üst sınırı tutuklamayı gerektirmiyordu.
Bu davada söz konusu Sümeyye Erdoğan olunca Savcı Umut Tepe'nin talebi olması gereken doğrultuda olmadı. Savcı Tepe kanunu aşarak Sümeyye Erdoğan'a "devlet büyüğü" muamelesi yaptı. Devlet büyüklerine hakaret davalarında ise ceza üst sınırı artıyor ve tutuklama kararı da verilebiliyor.
Yargılamanın bu şekilde yapılmasını isteyen Savcı'nın talebini reddeden Sulh Ceza Mahkemesi Osman Ç.'yi de yasalara uygun ceza ile yargıladı. Yargılamayla birlikte Savcı Umut Tepe bir skandala imza attı.
Osman Ç'.'nin avukatı Burcu Bilkay konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:
"CMK'nın 100. maddesinin 4. fıkrasında der ki; hakaret suçlaması, 6 aydan 2 yıla kadar yargılama gerektirir. Ceza verilse bile adli para cezasına çevrilir. Yasaya göre tutuklama yoktur. Ancak devlet büyüklerine hakaret suçlaması olursa ceza 6'da 1 oranında arttırılır. Bu da tutuklanma gerekçesi olur. Ancak Sümeyye Erdoğan devlet büyüğü değildir. Kendisine yapılan hakaret de adli para cezası gerektirir. Savcılık, müvekkilime ancak para cezası ile cezalandırıp bırakabilirdi ya da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakması gerekirdi. Ancak ilk kez devlet büyüğü olmayan bir kişi için devlet büyüğümüş gibi hareket edilerek müvekkilim tutuklama istemiyle mahkeme sevk edildi. Bu da yetmedi adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı. Müvekkilim hem yurt dışına çıkamayacak hem de karakola gidip imza verecek. Bu serbestlik değildir. Mahkeme hukuku çiğnemiştir."
- - - Updated - - -
Sümeyye'nin devlet büyüğü olup olmadığını tartışmak gereksiz. Ancak benim hep merak ettiğim: basında, sağda solda okuduğumuz, insanların diline dolanmış olan "Devlet Büyüklerine Hakaret" suçuna ilişkin ceza maddesi hangisidir? 301 mi? Değil. 299 mu? O da değil çünkü sadece Cumhurbaşkanına hakaret ile ilgili bir madde. 125 mi? O da değil çünkü bu maddeden işlem yapılması için devlet büyüğü olması ya da olmaması önemli değil. Öyleyse hangi madde bu? Bir bilen bizi de aydınlatabilir mi?
Cevap: Sümeyye devlet büyüğüymüş
Sümeyye'nin devlet büyüğü olup olmadığını tartışmak gereksiz. Ancak benim hep merak ettiğim: basında, sağda solda okuduğumuz, insanların diline dolanmış olan "Devlet Büyüklerine Hakaret" suçuna ilişkin ceza maddesi hangisidir? 301 mi? Değil. 299 mu? O da değil çünkü sadece Cumhurbaşkanına hakaret ile ilgili bir madde. 125 mi? O da değil çünkü bu maddeden işlem yapılması için devlet büyüğü olması ya da olmaması önemli değil. Öyleyse hangi madde bu? Bir bilen bizi de aydınlatabilir mi?
Cevap: Sümeyye devlet büyüğüymüş
Türk Ceza kanunu madde 125 hakaret suçları hakkında yasal düzenleme içerir. Buna göre;
HAKARET
TCK Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ... veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.
(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
(3) Hakaret suçunun;
a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
(4) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./15.mad) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
(5) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./15.mad) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin Madde hükümleri uygulanır.
Türk ceza kanunu: https://www.hukuki.net/hukuk/index.php?article=92
Yani hakaret suçlarında sizin söylediğiniz gibi değil, alt sınır 3 ay, üst sınır 2 yıldır. TCK 125/3 gereğince ise sayılı hallerde alt sınır 1 seneden az olamaz ve 4.cü bendeki halde ceza 1/6 oranında artırılır.
Cezayı ağırlaştıran veya hafifleten sebepler tablosu için bakınız: http://www.pazarbasi.av.tr/ceza-huku...epler-listesi/
Sümeyye Erdoğan'ın devlet büyüğü olmadığı ise ortadadır. Savcının iddianamesini görmediğimden artırım istediyse bile gerekçesinin bu olup olmadığı konusunda şüpheliyim. Ancak TC.nin muz cumhuriyeti olmadığını, bir kişi veya zümreye ayrıcalık yapılamayacağı Anayasal gerçeğini herkesin hatırlamasını isterim. Diğer taraftan hakaret suçunun da hoş olmadığını vurgulayalım...
Cevap: Sümeyye devlet büyüğüymüş
Sayın Litigation,
Evvelemirde hakaret suçunun hoş olmadığını özellikle sizin ağzınızdan duymak benim için çok güzel ve anlamlıdır.
Diğer taraftan "Hakaret suçu sizin söylediğiniz gibi değil" şeklinde bir ifade kullanmışsınız. Sanırım bunu ilk entrydeki sondan ikinci paragrafa dayanarak yazdınız. Ancak oradaki ifadeler bana ait değil. Ben o yazıyı bir Internet haber sitesinden aynen alıp yapıştırdım. Haberi yapanın ddiasına göre oradaki ifadeler şüphelinin avukatına ait.
Sizin de farkettiğiniz gibi o yazıda pekçok hata var. Bu ifadelerin bir meslektaşın ağzından çıkmış olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Haberi yapan gazetecinin bir hukuk nosyonu olmadığından kaynaklandığını düşünüyorum. Yoksa bir avukatın CMK'nın usül yasası olduğunu, cezaya ilişkin hükümler içeremeyeceğini, savcılığın para cezası verme gibi bir uygulaması olamayacağını, vb bilmemesi kabul edilemez. O yazı neredeyse baştan sona hatalıdır.
Burada benim asıl vurgulamak istediğim konuya gelince:
Ceza mevzuatımızda "Devlet Büyüklerine Hakaret" tanımlı bir ceza maddesi yoktur. Kanun koyucu 299. madde ile sadece Cumhurbaşkanı'nı istisna kılmıştır. Ondan sonra gelen devlet büyüklerine yapılan hakaretler 125. madde kapsamında değerlendirilir. Yani bu durumda Başbakan'a da hakaret edilse, Hakkari'nin bir dağ köyünde çobanlık yapmakta olan şahsıma da hakaret edilse verilecek ceza aynıdır. Daha doğrusu aynı olması gerekir.
Öte yandan 125. madde hakkında bilgi göndermişsiniz. Elimde bu madde hakkında tez yazacak ölçüde bilgi, belge, mahkeme ve Yargıtay Kararları var. Yine de teşekkür ederim. Son olarak; özelden mail adresi verirseniz somut olaya ait 27.08,2015 tarihli iddianameyi hem gerekçelerini incelemeniz hem de ülkenin nasıl muz cumhuriyeti haline getirildiğini görmeniz açısından gönderebilirim. Saygılarımla,
Cevap: Sümeyye devlet büyüğüymüş
Alıntı:
litigation rumuzlu üyeden alıntı
Ancak TC.nin muz cumhuriyeti olmadığını, bir kişi veya zümreye ayrıcalık yapılamayacağı Anayasal gerçeğini herkesin hatırlamasını isterim.
Peki, gerçekten anlatıldığı gibi ise, yani haksız olarak koruma tedbiri verilip yurt dışı yasağı kondu ise, bu haksızlık giderilse dahi Osman Ç. belli bir süre bu yaptırımlara maruz kalarak zarara uğramış olmayacak mıdır?
Bu haksızlık nasıl tazmin edilecek?