Vasiyetname iptal davasının tenfiz süresine etkisi
Merhaba
Mirasçılardan biri lehine yapılmış vasiyetnamenin şekil ve ehliyetsizlik nedeni ile iptali için bir kısım mirasçılar tarafından açılan vasiyetnamenin iptali davası devam ederken, davacı olmayan ve dava süresini de geçirmiş olan diğer mirasçılara karşı vasiyetnamenin tenfizi istenebilir mi? Davanın sonucunu beklemek mi gerekir?
Dava sonucunu bekler iken dava da 10 yıl içinde bitmez ise 10 yıl geçtikten sonra, vasiyetin iptali davası açmayan mirasçılara yapılacak tenfiz talebi dinlenir mi yoksa MK:580, TMK:602 ye göre zamanaşımına uğramış mı olur?
Vasiyetnamenin iptali davası devam ettiği sürece vasiyetnamenin nasıl tenfiz edileceği belli olmadığı için bu dava davacı olmayanlar bakımından da zamanaşımını keser mi?
(Önümdeki proplemde 2002 de vasiyet yapılmış, 2003 de vasiyet açılmış ve bir kısım mirascılar tarafından 2003 de süresinde vasiyetnamenin iptali davası açılmış, davacılar bakımından şekil eksikliğinden iptali kararı verilmiş, dosya temyiz edilmiş, henüz kesinleşmemiştir)
Konuya şahsi görüş, makaleler sunarak ya da MK:580, TMK:602 ile ilgili içtihat göndererek yardımcı olacak hukukçulara teşekkür ederim.
Cevap: Vasiyetname iptal davasının tenfiz süresine etkisi
Vasiyet alacaklısının dava hakkı, ölüme bağlı kazandırmayı öğrenmesinin veya vasiyet borcu daha sonra muaccel olacaksa muaccel olma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2011/17686
KARAR: 2011/18084
Dava dilekçesinde muris H...ın ...1.Noterliğinin 25.11.1994 gün ve 12999 sayılı vasiyetnamesinin tenfizi ve tescili istenilmiştir.
Mahkemece davanın davalılar S... ve H... yönünden kabulüne, diğer davalı M... yönünden ise zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davada, muris H... tarafından noterde düzenlenen 25.11.1994 tarih ve 12999 sayılı vasiyetname ile babasından kalan taşınmazlardaki hisselerinin davacıya bırakıldığı ileri sürülerek vasiyetnamenin tenfizi ile vasiyete konu taşınmazların davacı adına tescili istenilmiştir.
Mahkemece, davanın bir kısım davalılar yönünden kabulüne, davalı M... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm, süresinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Miras, murisin ölüm günündeki hükümlere göre mirasçılara intikal eder ( 4722 S.K. md.17 ).
Muris H... 28.07.2000 tarihinde vefat etmiş olup bu durumda 743 sayılı Medeni Kanunun ve yine Medeni Kanunun velayet, vesayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına dair Tüzüğün ilgili maddeleri hükümleri gereğince vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerekir. Öncelikle vasiyetnamenin usule uygun açılması, diğer mirasçılara tebliğ edilmesi ve gerektiğinde vasiyetnamenin iptali davası açma haklarının tanınması gerekir.
Somut olayda, vasiyetnamenin açılmasına karar verilmiş ise de; ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 2000/912-2001/144 sayılı dava dosyasında mirasçılardan M...'ın bekar ve çocuksuz olduğu bildirilmiş, ancak daha sonra M...'ın 09.11.1997 tarihinde bekar ancak çocuklu (davalı M...'ı) bıraktığı anlaşılmış ve ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 05.05.2010 tarih ve 2010/498-458 sayılı kararı ile davalı M...a veraset belgesi verilmiştir.
Mahkemece, yasa ve yönetmelik hükümleri gözetilerek vasiyetnamenin usulüne uygun olarak açılması, buna ilişkin davanın kesinleştirilmesi ve gerektiğinde mirasçılara iptal davası açma hakları tanınması sonucuna göre vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesi gerekirken yasal şart yerine getirilmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 21.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- - - Updated - - -
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2013/3599
KARAR: 2013/6513
Taraflar arasında görülen vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı vekili dilekçesinde; tarafların ortak murisleri tarafından ...Noterliğince 06.11.1992 yılında vasiyetname düzenlendiğini, muris bu vasiyetnamesiyle sahibi olduğu 1139 parselin 3/4 ve 662 nolu parselin 1/3 hissesini müvekkiline vasiyet ettiğini, vasiyetnamenin ...Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.02.1995 tarih ve 1994/6 E.- 1995/1 K.sayılı ilamı ile açılarak okunup kesinleştiğini, henüz intikal işleminin gerçekleşmediğini ileri sürürerek vasiyetnamenin tenfizine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece; davalılardan İ... vekili tarafından süresi içerisinde zamanaşımı def'inde bulunulduğunu, diğer davalılar tarafından zamanaşımı def'inde bulunulmadığını ancak, davalı İbrahim ile diğer davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğunu, zorunlu dava arkadaşlarından birisinin yaptığı zamanaşımı itirazının diğer davalı arkadaşların da yararlanabileceğini, vasiyetnamenin yerine getirilmesine ilişkin 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
743 sayılı Medeni Kanunun 541.maddesi ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun'un 600.maddesine göre vasiyetnamenin yerine getirilme davası, vasiyet alacaklısı tarafından vasiyet borçlularına, yasal veya atanmış mirasçılara ve varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine karşı açılır. Buradaki zorunluluk mirasçılarının iştirak halindeki mülkiyettinden kaynaklanan bir zorunluluk değil, kanundan doğan bir zorunluluktur. Nasıl ki yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre vasiyetnamenin iptali davaları sadece dava açan yönünden hukuki sonuç doğurur, dava açmayanlar yönünden vasiyetname geçerliliğini korur ve dava açmayanları bağlamaz ise vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasında da mirasçının vasiyete konu maldaki hakkı miras hissesi oranı kadardır. Bu hissesi oranında yasal, hukuki vs. haklarından yararlanabilir.
Somut olayda; davalılar murisin mirasçıları olup veraset ilamına göre, her bir davalının miras hissesi ayrı ayrı belirlenmiştir. Zamanaşımı def'inde bulunan İ...'in miras hissesi ise 1/20'dir. Diğer kalan 19/20 hisse diğer davalılara aittir. Davalı İ...'in zamanaşımı def'i sadece kendi hissesi için hukuki sonuç doğurur. Bu nedenle davalı İ... hissesi yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, zamanaşımı def'inde bulunmayan diğer davalı mirasçıların hisseleri yönünden ise davanın esasına girilerek, sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.
Diğer yandan davalılardan mirasçılar S... ve N... 26.10.2011 tarihli duruşmada; açılan davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir. Açık beyanlar karşısında bu davalılar yönünden de yazılı şekilde hüküm tesisi doğru değildir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.04.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
- - - Updated - - -
YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ
ESAS: 2010/16470
KARAR: 2011/866
Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
Davacı dava dilekçesinde, davacının eşi muris H... tarafından düzenlenen 09.08.1982 tarihli vasiyetname ile 5 adet taşınmazını kendisine vasiyet ettiğini belirterek vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazların tapu kaydının adına tescilini talep etmiştir.
Bir kısım davalılar cevabında, mirasbırakanın yeğeni olduklarını, miras hakkını istediklerini beyan etmişlerdir.
Mahkemece; davanın kabulü ile 3114, 709, 718 ve 757 parsel nolu taşınmazların muris adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmü birkısım davalılar temyiz etmiştir.
Muris Halil Kocatürk 10.9.2001 tarihinde vefat ettiğine göre, mirasçılık ve mirasın geçişi, 4722 sayılı kanunun 17.maddesi gereğince, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerine göre belirlenir.
Dosya kapsamından, tenfiz davasının 18.4.2007 tarihinde açılmasına rağmen, vasiyetnamenin okunması davasının bu davadan sonra 27.3.2009 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Vasiyetnamenin yerine getirilmesi (tenfizi) için herşeyden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisinin 536 ve devamı maddeleri uyarınca vasiyetnamenin açılıp okunması ve aynı kanunun 501.maddesi gereğince vasiyetnamenin iptali davası için yasada gösterilen sürenin geçtiğinin belirlenmesi gerekir.
Tenfiz davasından (md.541) önce vasiyetnamenin açılıp okunduğunun tesbiti ile ilgili davanın açılmadığı ve ayrıca vasiyetnamenin iptali ile ilgili zamanaşımı sürelerinin de geçmediği anlaşıldığına göre, bu durumda mahkemece, vasiyetnamenin tenfizi ile ilgili davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.1.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.