Evrensel Hukuk ile Terör Hukuku Sorunsalı

Gezi eylemlerinde polisin attığı gaz fişeği kapsülünün başına isabet etmesi neticesi hayatını kaybeden malum çocuk için adaleti sağlamak amacıyla terör örgütü mensupları 31.03.2015 günü İstanbul Çağlayan'da bulunan Adalet sarayına avukat cübbesi giymek suretiyle girip 6. katta bulunan memur suçları soruşturma savcısını şehit ettiler. Teröristler yüzleri maskeli şekilde savcının kafasına silah dayamış görüntüsüyle medyada görüntülendiler ayrıca bir tv kanalına canlı yayına bağlandılar ve taleplerini açıkladılar aşağıda videosuna bakıp analiz yapmaya ne dersiniz?

1-Katillerinin isimleri açıklansın.
2-Bu kişiler tv kanallarına çıkıp suçlarını itiraf etsinler
3-Sonra taksim meydanına çıkarılıp halka teslim edilsin halk yargılasın

Bu taleplerin evrensel hukukta yeri nedir sizce? ben kendi yorumumu peşinen ekleyeyim arzu eden katılır.

1-Dosya soruşturma safhasında ve savcı nezdinde duruyor yani faillerin katil olduğunu kim açıklayacak? Soruşturma tamamlandığında savcının görevi kamu davası açmak mahkemenin görevi iddiaları, suçlamaları, delilleri ve savunmaları değerlendirip karara varmak değil midir? Karar kesinleşinceye dek fail olarak yargılanan şahıslara hukuken sanık yani şüpheli denir karar kesinleştiğinde hükümlü- mahkum olurlar o vakit rahatça suçlu da diyebiliriz katil de.Bu olmadan yani yargılanmadan katiller bu şahıslardır diye ilan etmek kimin hakkı veya yetkisi olabilir? Evrensel hukukun en temel ilkesi masumiyet karinesi yani suçu sabit oluncaya dek herkes suçsuzdur masumdur ilkesidir terör hukukunda bunun bir önemi yok demekki "efendim hükümet biliyor emniyet biliyor yargı biliyor verin isimleri açıklayın" biliyorla mı olacak işler bunlar yoksa yargılamayla mı? söz konusu kurumlar bir kaç günah keçisi seçip isimler açıklasa alıp götürüp icaplarına mı bakılacak?

2-Suçlu bile olsa bir insanı suçunu itiraf etmeye zorlamak doğru mudur? Hadi itiraf ettiler diyelim dediler ki evet bizim attığımız fişek kapsülü isabet edip ölüme sebep olmuştur suçluyuz gereğini yapın mı demeliler sadece? Bu suçluların savunma hakkı yok mu? farzı misal istemeden oldu, kazara oldu kasıt karez yoktu ne bileyim merhum da taş atıyordu kafam gözüm yaralandı yahut büyük bir kalkışmaydı isyandı çatışmaydı onlar taş molotof demir bilye ellerine ne geçerse fırlatıyordu biz gaz atarak dağıtmaya çabalıyorduk kabilinden de olsa savunmaları alınmasın mı bu savunmalara hiç itibar edilmesin mi? biz ne yaparsak mübah siz ne yaparsanız faşizm mi denilmelidir?

3-Hukuk fakültesi 1. sınıfta ilk Roma hukuku gördük orta çağda bile bir hukuk var yargıçlar var mahkemeler var yargılamayı onlar yapıyorlar suçluyu bir meydanda toplanan halkın yargıladığı devir hangi devirdir acaba? Bir önceki talep nazara alındığında yani suçlarını itiraf etmişlere yargılama gerekmeyeceğine göre taksim meydanında toplanan halk ne yapacak yargısız infaz yani linç mi? Kendilerini halkın savaşçıları olarak gören bu terör örgütü mensupları halkı hangi devirlere götürmeyi planlıyor? Sosyalist komunist oldukları bilinen bu kişiler bu fikri hangi komunist sosyalist devletten örneklemektedirler? Ne doğu bloku ülkelerde ne Çin'de ne gurur kaynakları Küba'da böyle bir sistem yok benim bildiğim, bütün bu ülkelerde de suçlular yargıya teslim edilir yasalar neyse uygulanır diyelimki uygulanmıyor halka teslim de edilmiyor. Son olarak bu örgütlerin katlettiği yaraladığı insanlar ve zarar verdikleri mallar nedeniyle halka teslim edilmişler midir onlar işledikleri suçlar sebebiyle (ki pek azı ele geçebiliyor ya tespit edilemiyorlar ya yakalanamıyorlar ya da ölü ele geçirilebiliyor) beğenmedikleri bu adalet sistemi içinde yargılanmıyorlar mı onları da halka mı teslim etmek gerek?

4-Merhum çocuğun babası telefonla eylemcilerle konuşuyor "yapmayın istemiyorum" diyor dinlemiyor sen karışma diyor açık açık adaleti biz sağlayacağız diyor; şimdi o çocuğun üzerinde senin ana babasından fazla ne hakkın var? anasının babasının razı olmadığı bir eylemi ki açıkça öldüreceğini de ifade ediyor hangi hak ve yetkiye dayanarak yapıyorsun? sana bu hakkı ana babası bile vermiyorsa kim ya da kimlerden alıyorsun? sen adalet için değil tetiğe basmak için gelmiş olmuyor musun? halk savaşçısı değil birilerinin tetikçiliği değil midir bu? hiç bir devletin kabul edemeyeceği taleplerle bir kişinin başına silah dayayıp yerine getirilmesi her türlü değerlere aykırı talepler gerçekleşmediğinde tetiğe basmak nasıl izah edilebilir? Ha güneşi getirin koyun avucuma demişsin ha bu mantıksız talepleri sunmuşsun farkı var mı? Sonucu belli bir eylem değil midir bu?

Kamu oyunda devlet savcıya değer vermedi eylemcilerin talepleri basit isteklerdi yapılsaydı kurtulurdu hatta savcıyı polis vurdu kabilinden spekülasyonları bu verileri de nazara alarak değerlendirebilir misiniz?

https://www.youtube.com/watch?v=1yf_sjV7ec0

1- Ceza verme yetkisi Türkiye CUMHURİYETİ mahkemelerinindir. Suç işlemedikçe kimse suçlu addedilemez. Mahkeme katil olduklarına karar verirse bunu dünyaya reklam etme işi mahkemenin değil, BASININ işidir. Balyoz davasında 236 kişi haksız yere afişe edildi ne oldu? Karar: BERAAT... Demek ki yargılama bitmeden kimse suçlu ilan edilmemeli. Sağcısı Solcusu hep aynı hata, aynı kafa, aynı hukuk tanımazlık.

2- Susma hakkı anayasal hak. Kimse itiraf etme zorunda değil, hatta inkar etmek zorunda bile değil.

3- Taksim meydanında halk mahkemesi kurmak, mahkemelerin yetkisini hiçe saymaktır. İhkakı hak (kendi hakkını zorla almak) hukuka aykırıdır. Bu erk yargınındır. Demek Yargı bağımsızlığına da inanılmıyor.

Hukuk tanımıyoruz. Adalete güven kalmamış. Hukukçuya güven kalmamış. Gelelim hepsinin nedenlerine;
Adalet mensupları tarafsız olmak zorundadır. Ama birileri çıkar "bitaraf olan bertaraf olur" derse. HSYK vs. yargısal kurumların yapılarını yok paralelci var, yok sağcı var, yok solcu var diyerek bozarsa. Yargıçları kendi seçerse, yürütmenin kölesi muamelesi yaparsa, Yargı bağımsızlığı ilkesine aykırı davranırsa CAHİL ve YOBAZ insanlar da "Ben yargı tanımam. Kendi işimi kendim görürüm" demeye başlar ki buna KAOS denir. Bu berbat ve elim olaydaki TERÖR'ün nedeni budur. Terörist eylem yapan bu kişinin savunduğu her kim, her ne olursa olsun buna terör denir. Yobaz demek sadece BAZI veya OLMAYAN din kurallarına saplanan demek değil, işte yukarıdaki gibi taleplerde bulunan kişidir aynı zamanda. Aristo; "En kötü düzen bile düzensizlikten iyidir".

Dikkat edin, hükümetin karşısında dimdik duran hukukçular, icraatlarını, yaptıkları çoğu kanunu beğenmeyen hukukçular, barolar... Hepsi kınadı bu terörist eylemi. Neden? İktidarlar gelir geçer. O büyük ROMA ve OSMANLI yok olmuştur. Ama HUKUK kalıcıdır. Hukuk HAK kelimesinden gelir. HAK, Allah'ın adlarından biridir. Bunu bilmeyen hukukçu yoktur.

Bugünkü hükümetin yapması gereken şeyler vardır. Kin ve nefret içeren beyanatları bırakmalı politikacılar. İnsanları din, dil, ırk ve cinsiyet olarak ayrıştıran, biribirine nefret duyar hale getiren, sınıflara ve guruplara ayıran her politikacıdan kurtulmalıyız. Bunlar üstünlük değil, farklılıktır. Bu 4 unsuru kullanarak politika yapılması insanları kutuplara ayırmaktadır. Bitaraf olan korunmalıdır aksine. Devlet herkesin devletidir. Dindar nesil, kindar nesil olayları bitmelidir. Bunların müsebbibi malum kişi bu tip söylemleri için de hata yaptım demelidir. Evrensel hukuk bunu emreder.

Allah, savcımıza rahmet eylesin. Memleketimize dirlik düzen nasip eylesin. Bir akıl tutulması hali yaşanıyor. Olgun, makul sözler onlardan beklenenler, tersine ve sanki inadına akıl ve idrak yoksunu değerlendirmeler yapıyorlar. Hepimize lazım olan sade ve sadece insaf ve vicdan. Adalet, vicdanın mahsulüdür.

Vaziyetten ganimet çıkartmaya çalışan AKP politikacıları konuyu saptırmaktan başka birşey yapmıyor. Başsavcının avukatların üstlerinin ELLE aranması emri yokken, üst araması yapılmasını emreden kim?