Dedemizin evlatlarına yaptığı haksızlık
Ne yapacağımızı şaşırdık sizlerinde değerli bilgisine başvurmak istedim yardımcı olanlara şimdiden sonsuz teşekkürler..
Dedemizin bir taşınmazı ve bu taşınmazın yanıda evi var bunu alırken doğrudan ikinci eşi üstüne alıyor ama köy defterine kayıtlarını da dedemiz kendi üstüne çevresinede kendi üstüne olduğunu söylüyor kimsenin durumdan haberi yok kendisi ve ikinci eşi vefat edince yıllar sonra kadostro geçiyor dedemiz üstüne olduğunu sanıyorken eski tapular çıkıyor çocuklarından ve itiraz ederek tapuyu değiştiriyor ikinci eşinin üstüne daha sonra kendi üstlerine tapu çıkartıyorlar.
Ancak yıllardır ilk eşinden olan çocukları hem bu taşınmazı hem evi kullanmaktadır ikinci eşinden olan çocukları kardeşleri olmasına rağmen annelerinden üvey de olsalar buralardan çıkmalarını söylüyorlar.Ama o dönem bir bayanın onu alma şansı yok.İkinci eşinden olan çocuklarını kayırarak ilk eşinden olan çocuklarını miraasının dışında bırakıyor ilk eşine resmi nikahı olmadığını da ayrıca öğreniyoruz tabi.
Şimdi burada oturan yaşlı insanlar sırf üvey kardeşlerinin para hırsı yüzüne paşa paşa çıkacaklar mı?
Mirasçılardan Mal Kaçırma (Muris Muvazaası) davası açmayı düşünüyoruz ama tapuyu doğrudan ikinci eşinin üstüne almıştır.Hatta birçok yeri böyle yapmış ama diğerleri önemli değil evleri ve ev yanında bulunan taşınmazlarını kurtarmak istiyorlar.
Cevap: Dedemizin evlatlarına yaptığı haksızlık...
Hepsinden öte, şu anda o evi ve taşınmazı ( bahçe sanırım) kullanmakta olan kişiler ( sanırım anne ve babanız) , kendilerine ait olmayan, diğer kişilerin de hak sahibi oldukları bir yeri işgal etmekte, yasal olarak böyle bir hakları yok. Paşa paşa çıkacaklar mı sorunuzun yanıtı, evet paşa paşa çıkmaları gerek.
Dedenizin o taşınmazları hangi tarihte eşine hediye ettiğini de belirtirseniz belki farklı yanıtlar çıkabilir, ama dedenizin eşinin o tarihte o evi alabilecek parası olmaması çok da önemli değil. Dedenizin parası dedenizin, eşinin parası eşinin değil, eve giren para her ikisinin sonuçta. Dedeniz birikimiyle eşine bir ev almış, buna engel olabilecek bir yasa yok.
Şu an evde oturmakta olan kişiler için kullandığınız yaşlı başlı kişiler tanımından , evde uzun süredir oturduklarını anlıyorum.
Bu durumda da dedeniz ve eşi o uzun süreden öncesinde çok daha uzun bir süre birlikte yaşadılar o evde, yani dedenizin eşinin üzerine kayıtlı evde. Dedenizin henüz ölüm-miras vs durumları gündemde yokken eşine almış olduğu iv için, mirastan mal kaçırma iddiasının pek geçerli yanı olmadığını düşünüyorum. Ancak gene de bir avukatla yüz yüze görüşerek durumunuzu değerlendirmenizde fayda var.
Cevap: Dedemizin evlatlarına yaptığı haksızlık...
Öncelikle Teşekkürler.
Burada mevzu şuki 1950 li yıllarda aınmış taşınmaz ve benim dedem (ilk eşinden cocuğu) ile babası yapmış bu evi taşınmazın üstüne yıllarcada beraber kalmışlar bu evde ve tarla da birlikte çalışmışlar şimdi burada benim babannem kalmakta ve yıllardır burada ben çalıştım ben uğraştım diyor bizim ve anne babam bu konu böyle insanlarla muhattap bile olmama taraftarı ancak babannem bunu yediremediği için bana sürekli telkinde bulunuyor ilk eşinden oln çocuklarını böylesine tüm malından kaçırması ve yıllardır bakımını yapan tek erkek evladının eşini şimdi kapı dışına atmak istemeleri sizcede biraz haksızlık değilmi peki??
o eve giren parada değil kastım alım gücü ile alakalı bir bayanın o yıllarda köy yerinde mal sahibi olma sansı bulunmuyor satın alma ile tabiki.
sizce bu mal kaçırmak değilde nedir?
Cevap: Dedemizin evlatlarına yaptığı haksızlık...
Bahsettiğiniz şeyin adı mirastan mal kaçırmak dışında herşey olabilir belki ama , kesinlikle mal kaçırmak olamaz
(bence )
Cevap: Dedemizin evlatlarına yaptığı haksızlık...
Yanlız alım gücü ve bölgesel etki ile ilgili böyle bir ictihat kararı var sizcede bu kapsamda değerlendirilemez mi?
“Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.” (1. HD T. 23.3.2004)
- - - Updated - - -
Yardımınız için teşekkürler..