Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Aslında sormak istediğim sorular burda ( https://eksisozluk.com/nazmi-karatay...?a=popular&p=1 ) sorulmuş. Avukatlıkta, suçlu savunmasında ne etiktir, ne değildir. Avukatlık ne olursa olsun savunulan kişiyi en az ceza alacak veya ceza almayacak şekilde savunmaksa, bunu yaparken hangi yollar etiktir, hangileri değildir. Hangileri yasaldır, hangileri değildir. Bir cinayet davasında, avukat savunduğu kişinin katil olduğunu bilse bile, karşı şekilde savunabilir mi? Az ceza alsın diye, gerçekte olmadığı halde, olayları farklı anlattırabilir mi? Özgecan'ın olayında, sanık ilk ifadesinde "tecavüz amacı ile saldırdım" dedikten sonra, avukat geldikten sonra "kaçırıyorum sanıp bana arkadan saldırdı" şeklinde değiştirdi ifadesini. Avukatın bu yaptığı suç değil midir? Ayrıca Amerikan filmlerinde sık duyduğumuz "söyleyeceğiniz herşey alehinize delil olarak kullanılacaktır" sözü bizde neden geçersiz? Sanığın ilk söylediklerinin, sonradan reddederse neden önemi yok?* Bu konuda yapılmış filmlerde de hep avukatlık ve ahlak konusu işlenir. Avukatlar olarak sizin görüşleriniz neler?
*bu olay bizzat başıma geldi. "Trafik kazasında, kırmızıda geçtim ve hız yapıyordum" diyen kişi (poliste böyle tuttu raporunu), sonradan karakolda arkadaşlarının gazlaması ile, tamamen farklı alakasız bir senaryo ileri sürdü ve ilk dedikleri geçersiz oldu.
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Bu ülkede pek çok katekulli dönüyor. Baskılar, suçluyu kayırıcı ifadeler, yada şikatetçinin nüfuslu olmasından lehine alınan ifadeler.işkenceler, siyasi operasyonlar, komplolar vs gibi nedenlerle mahkemedeki ifadeler esas alınıyor. Ama sanmayın ki ilk ifadesi dikkate alınmaz pekala alınıyor.
Bir avukat abim demişti, Akdeniz havzası ile ileriye gidildikçe arap yarımadasına doğru insanlar yalan söylemeye meyillidir. Yukarıya doğru çıkıldıkça bu meyil tam tersine döner diye bir tespit varmış.
Özgecan dosyasında durum ne? Dosyada gizlilik kararı verilmişken Özgecan ın katil zanlısınının ifadesinin sızdırılan kısmını bende okudum, ne kadarı doğru ne kadarı değil bilmediğimiz gibi, önceden tecavüz için saldırdığını söylediğinin ne kadarı doğru onuda bilmiyoruz. Hangisi ne kadarı gerçek ne kadarı dezenformasyon onuda bilmiyoruz. Bu dosyada ilginç olaylar olmakta. Ülkenin bir kesimi ile diğer kesimi tepki konusunda çok değişik düşündüğünden ve kızcağızın Alevi kökenli olmasından( bunun bile gerçek olduğunu bilmiyorum) dolayı bir ikiyüzlülük var ortada.
Sözde Birinci ifadede tecavüz amaçlı, Sözde ikinci ifadede ise saldırı karşısında tahrik olarak yapılan adi bir cinayet vakası olarak gözüküyor. böyle algılanıyor. Ama bence ikinci ifade daha vahim. Her ne kadar bana vurduktan sonra diyorsada Kızcağızı birden öldürmemiş. Kaç saat kıvranmış garip. Üstüne ölmeden yakmışlar gibi bir durum var ve ilk ifadenin aksine diğer şahıslar olayın baya içindeler ve bu canice işlenmiş bir cinayet. İlk beyanından daha ağır bir suç bana göre Bu bana bir avukatın müdahelesi ile verilmiş bir ifade gibi gelmedi, ve ifadesine görede tecavüz olmadığı konusunda da iddialı zanlı.
Olay nasıl olursa olsun. Bu canilerin mutlaka bir avukatı olacak kanun böyle, Mesela Mersin barosu açıklama yapmış Mersin barosundan kimse bu davaya bakmayacakmış.bÜyük bir ihtimalle bu dava mersinde de görülmeyecek.
Yargılama hakkı kutsaldır denir. Bu olayda ne kadar kutsaldır bilmiyorum ama, bu davada avukatın fonksiyonunun bu aşamadan sonra olacağını düşünmüyorum. Sadece usül yönünden Zanlının haklarına sahip çıkar.
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Savunma hakkı kutsaldır evet ancak doğru savunma hakkıdır kutsal olan yalanla çarpıtmayla değil elbette. Ne suç işlerse işlesin ceza muhakemeleri yasası gereği müdafisi olması gerekiyor yoksa yargılama akamete uğrar, yakın zamanda adalet bakanlığı ergenekon ve balyoz davalarında sanıklara müdafi atamaması nedeniyle yargılamayı akamete uğrattıkları gerekçesiyle İstanbul barosu yönetimi hakkında şikayette bulunmuştu. Bu olayda Mersin barosu ilke kararı alarak kimsenin savunmayı üstlenmeyeceğini açıkladı bunu doğru bulmuyorum şahsen baro, bir tüzel kişiliktir bu tür açıklamalar yaptığı işin farkında olmamaktır tecavüz ne kadar adiceyse hırsızlık da gasp da öyledir hırsızı gaspçıyı savunmakta beis yok da tecavüzcüyü savunmak mı sorun? yasalarda tecavüz edip öldüreni müdafiyle savunma hakkından mahrum bırakılmamıştır mademki yasalarla ön görülen bir hak var görevi yasalar doğrultusunda işlem yapmakta olan bir kuruma bu tür bir açıklama uymuyor. Hem bu tür bir grev yargılamayı akamete uğratacağı için uzayan yargılamalardan ve tutuklu kalma sürelerinden sanıkların istifade edip serbest kalmaları ihtimali vardır ki yine yakın zamanda bunun örnekleri yaşandı yıllarca Yargıtayda dosyaları bekleyen onlarca kişinin katilleri serbest bırakıldılar sonra tekrar tutuklama çıkarıldı ancak kaçıp yakalanamayanlar oldu.
Bir suç işleyeni avukat nasıl savunur ya da savunmalıdır? bu avukattan avukata değişir sırf yargılamayı akamete uğratmamak adına görevi kabul edip sanıkların savunmalarına katılmak suretiyle görevi tamamlamak mümkündür ya da şeytanın avukatlığına soyunup haber doğruysa ifadelerin değiştirilip yasaların ön gördüğü her türlü hafifletici sebeplerin indirim sebeplerinin celp edilip en az cezayla kurtulmayı sağlayacak yollar da tüketilebilir suçluyla beraber avukatların da toplum vicdanında mahkum edilmesi pahasına.
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Şuan davası var ve ifade yeniden değişmiş. Sanık kadar onu temsil eden avukatıda korumları lazım şu saatten sonra...
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Avukata dokunan da özgecana dokunan kadar suçlu olur. Bu bir görevdir. İş değildir. Baro başkanı kanunda ağır ceza mahkemelerinde yargılananlara avukat atanması zorunluluğu nedeniyle kendini feda etmiştir. Eninde sonunda bir avukata patlayacaktı bu iş... Çok da memnun olduğunu sanmıyorum ayrıca ama açıklayamaz. Özgecanın katillerini yargılayan hakim de savcı da avukat da mutsuzdur emin olun.
İfadenin değişmesine gelince, içeride nasıl kurtarırım kendimi deyip, belki de akli melekeleri bozuk olayına yatıp cezasızlık veya az ceza ile yırtarım hayali kurmuş olabilir sanık. Avukatın akıl vermesi başka, mecburen savunma yapması başka iştir...
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Tamamen yalan üzerine kurulu bir savunmada bence avukatta sanık kadar suçludur. Bu konu aslında, filmler yapılan, tüm dünyada tartışılan bir konu. Bir suçluyu savunmak hukuken tabiki gerekli ve olması gerekendir ama işin birde toplumsal etik yönü var.
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Yasalara göre suçlunun yalan söylemesi suç değilken vekili nasıl suçlayacağız?
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
Tamamen yalan üzerine kurulu bir savunmada bence avukatta sanık kadar suçludur..
Aynı mantıkla giderseniz,
katile ekmek veren fırıncı, süründürerek getirmek yerine aracla mahkemeye getirerek rahat rahat yol almasını sağlayan jandarma,o gün ona yakıt satan istasyonda çalışan pompacı, herşey ortada iken hala söylediği yalanları dinleyen hakim, doğuran ana, doğmasına sebep baba, doğurtan ebe..... liste uzar gider . O zaman onların hepsi de suçlu sizin bu mantığınıza göre.
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Sizinki aynı mantıkla gitmek değil, mantıksızlıkta değil, mantığa işkence etmek olmuş :) Konumuza dönersek; Ortada avukat zoru ile zırt pırt değiştirilen, suçu neredeyse kurbana atan bir ifade var. Ben hukukçu olmayan bir vatandaş olarak, avukatın yaptığının etik olmadığını düşünüyorum. Hukukçuların çoğuda sanırım böyle düşünüyor. Peki avukatın söylediklerinin yalan olduğu ve yalan savunma yaptırdığı maddi delillerle ortaya çıkarsa, avukatta suçlanabilir mi? Yoksa sadece "yasal ama etik değil" olarak mı kalır?
@ceceli341; Aslında suçlu suçunu itiraf ettiğinde ceza indirimi oluyor, suçunu itiraf etmeyip, deliller aksini gösterip hüküm giydiğinde indirim olmadığından, bir nevi yalan söylemeninde cezası olduğunu söyleyebiliriz.
Son olarak; Hukuk yargı adalet; bunlar toplum vicdanını rahatlatmak ZORUNDADIR. Aksi halde toplum kendi adaletini kendi sağlamaya kalkar ve kaos olur. Bu durumda da hukuk artık tamamen işlemez duruma gelir. Gelişmiş ülkelerde toplum vicdanına göre kararların örneklerini görüyoruz. Hemde iki türlü; kasten adam öldüren adam toplum vicdanında suçsuzdur diye ceza almayabiliyor (çocuğuna tecavüz edeni öldüren baba misal) yada tam tersi bir kadını öldüresiye döven biri gidip müebbet alabiliyor. İlginç olanı bizim ülkemizde bunların tam tersinin yapılması. (katile iyi hal indirimi, baklava çalan çocuğa uzun hapis cezaları vb.)
Cevap: Özgecan'ın katillerinin avukatı.
Alıntı:
Fixit rumuzlu üyeden alıntı
@ceceli341; Aslında suçlu suçunu itiraf ettiğinde ceza indirimi oluyor, suçunu itiraf etmeyip, deliller aksini gösterip hüküm giydiğinde indirim olmadığından, bir nevi yalan söylemeninde cezası olduğunu söyleyebiliriz.
Bunlar kitaplarda yazıyor.
2014 yılında 150.000 suç işlenmiş 1200 cinayet vakası olmuş. Ülkemizde davaların büyük bir kısmı usulden geri dönüyor.
"Geçen gün alkollü araç kullanıp duvara çarpan adama lehte olan hükümleri uygulamadım" Sebep ne ? ya orda bir insan olsaydı. Bunu söyleyen bir hakim.
Yıllar önce yöneticilik yaptığım firmanın benden az önce yaptırdığı fabrika binasının sit alanına yaptırıldığından dolayı başka 2 kişi ile birlikte soruşturma geçirdim. dava açılsa beraat edeceğim kesin çünkü olayla hiç ilgim yok. işyerinden ayrılalı yıllar olmuş. Fakat savcıya ifade verirken sorumlunun ..... kişi olduğunu yazmasında ısrar ettim. .... kişide çok ünlü bir işadamı ve siyasi bağlantılıları var. Bana çok kızdı, tehditlerini saymıyorum bile O ismi ifadeye yazmadı. Malesef ısrar ettim diye olayla ilgisi olmayan benim hakkımda dava açtı. Diğerleri hakkındada takipsizlik kararı verdi. Bunun için ağır cezada yargılandım sonuçta ilk celsede beraat ettim.
Size kolluktaki bildiğim duyduğum insanları nasıl suçlu hale getirdiklerini ihmallerini suçluyu kayırıcı ifadeleri vd rezalatetleride yazabilirdim ama uzatmaya gerek yok.
Adalet kişilerin istediği gibi değil suçlunun hakettiği şekilde cezalarla sonuçlanmalıdır.
Yukarıda yazdığım nedenlerle Savunma hakkı kutsaldır.