bosandıktan sonra aynı esle evlılık ıcınde 300 gun bekleme suresı gecerlı mı?
Printable View
bosandıktan sonra aynı esle evlılık ıcınde 300 gun bekleme suresı gecerlı mı?
Sorunuz İş Hukuku/Sosyal Sigortalar Hukuku ile ilgili değil, daha net yanıtı, sorunuzu Medeni Hukuk forumunda sorarak alabilirsiniz.
Ancak bilebildiğim kadarıyla sorunuza yanıt vermeye çalışayım. Boşanmış kadının 300 gün bekleme süresi (iddet müddeti) nesebin karışmamasını sağlamaya yöneliktir. Yeni Türk Medeni Kanunu 132. maddesine göre, kadının doğum yapması ya da önceki eşle evlenme durumunda mahkeme bu süreyi kaldırır.
Yararlı olması dileğiyle, saygılarımla,
Kadının 300 günlük bekleme süresi nesebin karışmaması için getirilmiş olan bir tedbirdir.Dolayısıyla kadının aynı eşle evlenmesi durumunda hakim bu süreyi kaldırır ve 300 günlük evlenme yasağı geçersiz kalır.saygılarımla...
Hayır gerekmez. Zaten bence bu kanun komple saçma...
Tabi canım neden gereksin ki? Hamile bir bayan al çocuk için yorulma :p
Eğer karşınızdaki kadının hamile olduğundan şüpheleniyorsanız basit bir test bu durumu ortaya koyar sayın tözer. Zaten gebelik durumunun oluşmadığı ispatlanınca bu süre ortadan kalkıyor mahkeme kanalıyla. neden kadın evlenmek için birde gebe olmadığını ispatlamak zorunda olsun ki? Anlaşmalı boşanmalar dışında bir boşanma davasının nekadar sürdüğünüde düşünürseniz sadece zaman kaybı ve mahkemelere ek yük.
Eğer 300 gün dolmadan yeni eş adayından gebe kalındıysa bir sürü karışıklık ayrıca. o zaman nesep karışmış olmaz mı?
Bu 300 günlük süreye dayanılarak kanunumuz belli karineler koymuştur. Bu sebeple bu 300 günlük süre önemlidir asıl sorun gebe olup olmamaktan ziyade kadın gebe ise nesebe ilişkindir. Evet gerçekten de pratik değildir ancak böyle bir düzenleme hala ülkemizde gerekmektedir. Dna testi, gebelik testi gibi testlere başvuranları incelediğimizde daha tüm sosyal kesimlere yayılmadığını görmekteyiz.
Bu sebeple de bir müddet daha bu tip bu düzenlemelere ihtiyaç olduğu kanısındayım.
Değerli Üyeler,
İş Hukuku/Sosyal Sigortalar Hukuku ile ilgili foruma zaman zaman katkı sağlamaya çalışan bir üye olarak, Aile Hukuku alanında bir sorunun sehven forumumuzda sorulması sebebiyle bilebildiğim kadarıyla soruyu yanıtlamaya çalışmıştım. Yanıt öncesi TMK. Madde 132'yi okuyunca modern tıbbın ilerlemesi karşısında, bu tür bir sınırlamanın neden hala varolduğunu, bu hukuk alanına da yabancı biri olarak anlamaya çalışırken, tesadüfen önümdeki gazetede yeni bir töre/namus cinayetinin tüyler ürperten detaylarını görünce, hukukun tıp vb. pozitif bilimlerin önünde olmak gibi bir iddiasının olmaması gerektiği, varolduğu toplumun ortalama ihtiyaçlarına yanıt verebilmesinin yeterli olduğu gibi, eleştirilebilecek bir kanıya sahip oldum. Kanunları yazanlar da daha iyisini bilmelerine rağmen özellikle eğitim konusunda homojen bir toplum olmamamız ve bölgesel farklılıkları gözönüne almak zorunda kalıyorlar veya bu durum biraz da işlerine geliyor.
Sonuç olarak hukuku ileri götürebilmek için önce toplumu ileri götürmemiz gerekiyor herhalde...
Selam ve saygılarımla,
4721 sayili Türk Medeni Kanunun 132. maddesine göre iddet müddeti ;
4721 - Türk Medeni Kanunu
Madde 132.- Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez.
Doğurmakla süre biter.
Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.
...
Saygilar.
Sayın Varlıakman da Sayın HRMGR de, aynı ve bence son derece önemli bir noktaya parmak basmışlar.
Hukuk toplumun sadece bir kesimi için değil, toplumun bütünü için vardır. Kanunkoyucudan beklenen, toplumun tüm kesimlerini kapsayacak düzenlemeler getirmesidir. Sayın HRMGR ile farklı düşündüğüm tek nokta, bu durumun "kanunkoyucunun işine geldiği" yorumudur. Bilakis, bu yaklaşımın, kanunkoyucucun "işini çok zorlaştırdığı" kanısındayım.
Toplumumuzun bugünkü durumunu düşünecek olursak, iddet müddetinin zorunluluktan doğduğu ve maalesef bir süre(?) daha var olması gerektiği tartışmasızdır.