Şufa (Önalım) Bedeli Sorunu

Selamlar,
Ön alım (Şufa) davası sonucu ortak olan taşınmazın piyasa rayiç bedeli yerine tapuda gösterilen değer üzerinden davacıya devri söz konusu olmuştur. Karşılaşılan durum ortak olunan taşınmazın yok pahasına, 1/10 bedeline, devri yerel mahkeme tarafından (HMK 125) alınmıştır. Şufa konusu maalesef ülkemizde bir çok sebepsiz zenginleşmeye dolayısı ile haksızlığa neden olmuş ve olmaktadır. Bu durumu bertaraf edebilecek acilen bir Yargıtay kararı/içtihat varsa paylaşırsanız memnun olacağım. Saygılarımla.

Yani tapuda devir bedeli 10000 tl olarak gösterilmiş ancak gercekte değeri 100000 tl.. Hakimde şufa davasında tapuda belirlenen değeri esas almıştır. Bunu diyorsunuz değil mi?

Konu tartışmalı.

Ancak hakim bence yerinde bir karar vermiştir. Kimse hakkı kötüye kullanıp dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde menfaat elde etmemelidir. Hukuk düzeni de, bu ilkelere uymayan davranışları himaye etmemelidir.

Saygılar.

Sn.Jilet,
İstek konu ile ilgili örnek Yargıtay kararı/yeni içtihatın varlığı idi! Haklı veya haksızlık konusunda değerli yorumunuz değil..zira davanın içeriğini bilmiyorsunuz.

Ortada iki olasılık var. Birincisi benim değindiğim husus, ikincisi ise örneğin aradan geçen zamen nedeniyle devir tarihinde 50000 tl olan taşınmazın değerinin dava tarihinde 100000 tl'ye çıkmış olması.. 2. husus hakkında lehinize olarak yargıtay kararları var. Ancak benim önceki iletimde yazdığım şekilde bir durum varsa, bu konuda lehinize karar yok gibi.
Bana cevap verirken durumu da bu noktada izah etseydiniz keşke.
Bahsettiğiniz durum 2. durumsa bu konudaki yargıtay kararlarını paylaşabilirim.

Ön alım davaları biraz karışık ve anlaşılması zor davalardan olmakla aradığınız içtihatı bulmanız oldukça zor en azından 2010a kadar böyle bir içtihat yoktu konuyu anlatırsanız belki gaza gelir içtihat çıkarmanıza yardımcı olacak iddia ve talepleri savunmayı sıralayabiliriz :)

- - - Updated - - -

Ve belirtmek isterim ki şufa davalarında taşınmaz değeri alıcı ve satıcı arasındadır hakim bilirkişi kararı ile bağlı değildir (kural olarak) davanın özelliği gereği :)

İlginize teşekkür ederim. Dava içeriğini olabildiğince özetleyeyim.
A ile B arasındaki anlaşmalı boşanma protokolü sonucu taşınmaz 1/2 oranında tapuda paylaşılıyor ve piyasa değeri üzerinden satılması konusunda - protokole geçmiş değer mevcut . A ekonomik sıkıntılardan dolayı izaleyi şuya gitmesi mümkün olmuyor ve taşınmazın satışı piyasa bedeline göre satılıp paylaşılmasında ısrar ediyor B ise durumu bildiği için satışa razı olmuyor ki taşınmazın tamamına çökmek istiyor. Bunun üzerine A tapuda belediye rayiç bedel üzerinden C ye satıyor (maalesef). B ise hemen arzu ettiği durum oluşunca 1-2 gün içinde C ye şufa hakkı (önalım) davası açıyor rayiç bedel üzerinden. Akabinde C den parasını alamayan A, C ye tapu iptal ve tescil davası açıyor ve mahkeme kararı ile tapunun 1/2 si A ya mahkeme kararı ile dönüyor (satış değil) durumu öğrenen B tapu iptal ve tescil - yargının yenilenmesi davasını açıyor. Ve B bu davayı hak düşürücü süre (1 ay), davada taraf olmadığı, hak kaybının söz konusu olmadığından bahisle davayı kaybediyor ve bunu B temyize taşıyor. Karar Yargıtay dan aynı gerekçelerle B nin aleyhine onama ile dönüyor. Buraya kadar şufaya bakan mahkeme olayı bekletici sebep yapıyor (şufa davasının konusuz kaldığına dair taleplerimizi dikkate almadığı gibi B ye nasıl hareket edeceği konusunda tavsiyelerde bulunuyor - B nin temyiz dilekçesi bu fikir alışverişini ortaya koyuyor). B sonrasında şufa mahkemesinden - fikir alışverişinden sonra- şufa davasını A ya yöneltiyor (HMK 125). A nın şufa mahkemesine verdiği beyan 1) şufa davasının konusuz kaldığı zira A ile C arasındaki tapu devri satış yolu ile değil mahkeme kararı ile gerçekleştiği dolayısı ile HMK 125 in burada işletilemeyeceği 2) 1.madde olmazsa taşınmazın değerinin bilirkişi vasıtası ile tespit edilmesi ve buna göre paylaşımı talep ediyor. Şufa mahkemesinin verdiği karar B nin diğer A daki 1/2 hisseyi belediye rayiç bedeli üzerinden yok pahasına almasına karar veriyor. Olayın özeti bu şekilde..İlk mesajımda da belirttiğim üzere bu durumla ilgili bir Yargıtay kararı ve/veya yeni bir içtihat.

Ve belirtmek isterim ki şufa davalarında taşınmaz değeri alıcı ve satıcı arasındadır hakim bilirkişi kararı ile bağlı değildir (kural olarak) davanın özelliği gereği
ÜSTTEKİ yazılar hukuk genel kurulu düşüncelerinin özetidir.
Olaylar a.b.c. denklem gibi yazılınca anlamakta zorlanıyorum

Olayımızda Banu ve ALİ evlidir ve anlaşmalı boşanmaya karar verip evlerin 1/2 hisse fifti fifti paylaşmaya karar verirler Ali izale-i şuyu yolu ile taşınmazın tamamının sahibi olmayı istemektedir ki bu ALİNİN EN DOĞAL HAKKIDIR. Banu ise hissesini CEYDA ya 100bine satıyor ve tapuda 25bin gösteriyor ALİ de bunun üzerine ön alım hakkı olduğunu belirterek tasarrufun iptali davası açıyor
Akabinde Banu Ceyda dan pararsını alamadığı için tapuyu iptal ettirip üzerine geçiriyor doğrumu anlamışım

Burada HMK 125 in mahkeme tarafından yürürlüğe konarak işletilmesi bence yanlıştır. Zira HMK 125 tapunun 3.bir kişiye devri veya satışı ile gündeme gelebilir. Ancak sizin davanızda tapu mahkeme kararı ile size geri dönmüştür yani ortada 3.bir kişi söz konusu olmadığı gibi bir satışta söz konusu olmamıştır.