Adlİ tip kurumu raporuna İtİraz Şartlari

Aşağıda gösterdiğim dilekçemi nereye vermeliyim. Adli Tıp Kurumunun hangi kararlarına itiraz mümkün, hangilerine itiraz mümkün değil. Sayın hukukçularımızdan görüş bekliyorum.
Saygılar.



Apartmanlarında bekar kiracı istemeyen 9 komşum birleşerek aleyhime tahliye davası açtılar. Mahkemeden akli dengemin yerinde olup olmadığının tespitini talep ettiler (Ek 01). Taksim İlkyardım Eğitim Ve Araştırma Hastahanesinde tetkiklere başlandı. Davacıların ve onların tahrikleriyle yakın çevremin saldırılarına, hakaretlerine hedef oldum (Ek 02). Aylar sonra İstanbul Adli Tip Kurumu şahsımda herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği raporu verdi. Mahkeme, 9 apartman komşumun tahliyem taleplerini reddetti (Ek 03). Hakaret ve iftira ettikleri gerekçesiyle şimdilik 7 komşum aleyhine ayrı ayrı mahkemelerde tazminat davaları açtım. Davalarına cevaplarında, yaptıklarına değinmiyorlar. Beni karalamağa devam ediyorlar. Ancak rapor, bende “parazoid kişilik bozukluğu” saptandığı belirtilerek bitiyordu (Ek 04). Oysa mahkemenin ve davacıların bu hususun da araştırılması gibi bir talepleri yoktu. Mahkemeleri ve ortak çevremizi rapordaki “parazoid kişilik bozukluğu” saptamasını öne çıkararak aleyhime yönlendirmeğe çalışıyorlar (Ek 05).
Literatürde kişilik bozukluğu “ortada tam ve geçerli bir kanıt bulunmaksızın, herhangi bir gerçekçi temel bulunmaksızın kişinin aldatıldığından, takip edildiğinden, kullanıldığından, kendisine zarar verildiğinden veya zarar verilmek istendiğinden aşırı derece kuşkulanması” olarak tanımlanmaktadır (Ek 06).

AYRINTILI RAPORA AKTARILAN BEYANLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIM
1.) Daha önce oturduğum semtteki evden de benzer şikayetlerim ve komşularıma verdiğim rahatsızlıklar sebebiyle mahkeme kararıyla çıkarıldığım beyanı.
Açıklama: Kastedilen olayla ilgili belgelerim ektedir. Mahkeme heyeti yaptığı keşifte bana su getiren borunun, alt kattaki dükkandan geçen kısmında tapa ile kapatıldığını tespit etti. Bu dükkanın kiracısı aleyhine farklı suçları için savcılıkta zaten çok sayıda şikayetim bulunuyordu. 3 Yıl boyunca çamaşırlarımı dahi damacana suyu ile yıkadım. Evsahibemin kocası su tesisatçısı idi ve diğer meslektaşları o izin vermediği için bana yeni bir tesisat çekmediler. Tespitlerine rağmen aynı mahkeme, hala anlayamadığım sebeplerle sulu ve elektrikli olarak kiraladığım konutta kira indirimi yapılması talebimi reddetti (Ek 07). Evsahibemin çok sayıdaki asılsız iddialarını maddi, somut belgelerle çürüttüm. Açığımı bulamadılar. Bu defa evsahibeme küfür ettiğim iddiasıyla tahliye davası açtılar. Bana suyu getiren borunun tapa ile kapatıldığı alttaki dükkanın kiracısı ile her ay maaş ödedikleri çıraklarını aleyhime yalancı tanık olarak dinlettiler. Tahliyeme karar verildi. Sitem ettiğim avukatları başka türlü müvekkil bulamayız, diyerek mahcubiyetini belirtti. 4 Senede beri benden vekalet ücreti de talep edemedi. Kişilik bozukluğumu saptadıklarını beyan eden İstanbul Adli Tıp Kurumu üyeleri, 3 yıl susuz ve elektriksiz bırakılmış olmamı acaba hala “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” bulunduğu gibi mi değerlendirdi?. Tahliye kararına esas dosyalar celbedilerek incelenebilir (Ek 08).
2.) İstanbul 13 ncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2011/1868 E sayı ile aleyhime açılan ceza davasına esas ortak dilekçenin 9 müştekiinden bir kısmının polisteki yazılı beyanları ektedir (Ek 09).
Açıklama: Eğitimsiz kişilerin dahi itibar etmeyeceği bu uçuk beyanları, Tıp bilim adamı oldukları yazılan heyet üyelerinin “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum”dan uzak bulduklarını okumak isterdim.
3.) Çocukları oyuncak verme vaadi ile evime çağırdığım ortak beyan.
Açıklama: Hiçbiri dokunulmaz olmayan polisin, savcının ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun, çok imzalı bu vahim iddia üzerinde durmaması vahimdir. İddia doğru kabul edildi ise üç kurumun ilgilileri, hakkımda bu iddia ile ilgili işlem yapmayarak görevlerini ihmal ettiler ya da kötüye kullandılar. İddia iftira olarak değerlendirildi ise, bu defa, müfteriler için işlem yapmayarak aynı suçları işlediler. İstanbul Adli Tıp Kurumu benim yazdığım ayrıntılar bir yana, belgeli iddialarıma dahi yer vermezken; raporuna aynen aldığı, davacıların bu uçuk iddia, bu uçuk iftiranın “başkalarının bana zarar verebileceği kuşkum” daki yerini mutlaka belirtmeli idi (Ek 10).
4.) Davacıların, elimde bulunan kayıt cihazı ile apartmanın içini kapı arkasından kaydettiğim iddiaları.
Açıklama: Bu iddiaları, mahkeme tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen dosyada bulunan CD ile açınımını kabulleri ve itiraflarıdır. Kurumun itibar etmediği, atıfta dahi bulunmadığı kayıtlardaki sin-kaf küfürler, ölüm tehditleri, darbe sesleri ve hakaretler “başkalarının bana zarar verebileceği kuşkum” mudur? Kaldı ki aynı CD bir başka mahkeme tarafından bilirkişiye çözdürülmüştür (Ek 11).
5.) Apartmandaki kadınların benimle evlenmek istedikleri gibi bir fikre sahip olduğum beyanları (Ek 10).
Açıklama: Şahsımda kişilik bozukluğu saptadıklarını beyan eden heyet üyeleri, önce iddia sahiplerinin aklımdan geçenleri nasıl okumuş olabileceklerini araştırmalı, sonra kuşkunun asıl sahiplerini aramalı idiler.
6.) Kişilik bozukluğum bulunduğu saptamasında imzaları bulunan heyetin, beyanlannı tetkiklerine esas aldıkları R. T.’ın karısı Z. T.’ın polisteki yazılı beyanını da dosyada görmüş olmalılar.
Açıklama: Z.T. beton binada, dairemin altındaki yatak odasına her girdiğinde benim kendisini gözetlediğime defalarca tanık olduğunu iddia etmektedir (Ek 12). Maddi izahı olmayan bu beyana rağmen “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsedebilmek için bilim adamı olmamak gerekir.
7.) Aleyhime söylemler dosya tetkikine esas olarak gösterilen 1 nci maddeye, davacıların şikayetleri var da onda beni suçluyorlarmış gibi taşınmış.
Açıklama: Davacıların bu beyanlarının, benim savcılığa şikayetim üzerine polise verdikleri ifadeleri olduğu belirtilmemiş. Aleyhime peşin hüküm içinde bulunulduğu açıktır.
8.) 1963 Ders yılında Çorum Meslek Lisesi’ni okul ikincisi olarak bitirdiğime dair beyanım.
Açıklama: “Grandiyöz” değildir. Adını verdiğim okuldan öğrenilebilir.
9.) 6 Ay süren evliliğimi izah için söylediğim (Ben kullanamadım. İyi bir şanstı) ifadem paranteze alınarak özellikle vurgulanmış..
Açıklama: Parantez içi ifademi iptal ediyorum. Zira daha sonra, boşandığımızdan beri kadının, evli bir doktor ile birlikte yaşadığını; biri doktor, diğeri mühendis iki de çocuk yaptığını öğrendim. Buradan da kişilik bozukluğu saptamasına “Başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” malzemesi çıkmaz.
10.) Neden bekara verdin diye huzursuz ediyorlarmış. İlle çık diyorlarmış, beyanı.
Açıklama: 1 nci maddede aleyhime unsurlardan yapılan alıntıların yazımında hata görülmezken, lehime hususların yazımında özen gösterilmemiş. Her tarafa çekilebilecek bu alıntı adeta anlaşılmaması için yazılmış. Davaya esas dilekçelerinde davalılar telefonla evsahibemi arayarak beni evinden çıkartmasını istediklerini belirttiklerine göre “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” artık kuşku değildi.
11.) Ödemelerine makbuz istiyorlarmış, beyanı.
Açıklama: Bu da, beyanlarımın ciddiye alınmadığını, aleyhime şartlanıldığını göstermektedir. Heyetten bir kişinin olsun, makbuzu benim istemiş olabileceğimin farkına varması ve metni düzelttirmesi gerekirdi. Ödeme yapan kişiden makbuz istenmez, ona makbuz verilir. Çok daha önemli olayları aydınlatması beklenen kurumun küçük hataları güven kaybettirir. Doktorun, hukukçunun ağızından sorumsuzca çıkan tek kelime dahi insan yaşamını altüst etmeğe yetebilir.
12.) Home ofis ticari şirketimi işlerim kötüye gittiği için kapatmak zorunda kaldığım beyanım.
Açıklama: İşimi terk ettiğime ilişkin tutanak ektedir (Ek 13).
13.) Muhtar için siyasi davranıyor beyanım.
Açıklama: (Ek 10)’da davacıların tamamı kendilerini muhtarın yönlendirdiğini beyan ediyor. Buna rağmen “Başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsetmek sadece ard niyet ifadesi olabilir.
14.) Aliağa Petkim’de bir kıza takıldığım beyanı.
Açıklama: Bu beyan, aleyhime peşin hükümleri sebebiyle heyet üyelerinin beni içinde görmek istedikleri hayali tablodan ibarettir. Beni peşinen dışladıklarını göstermektedir. Bir kıza takılmak bir yana, rahatsız eden bir kız ve yakınları aleyhlerine açtığım davada bir de ceza almışlardır (Ek 14). Keza, siyasi polisten bilgi alınabilirse benim 2 gece nezarette tutulmama sebep olan o zamanki genç kızın, iftirası yüzünden aynı nezarette 11 gün tutulduğu meydana çıkar. İstanbul Adli Tıp Kurumu çağa ayak uydurabilmiş bir yer ise aynı anda en az 8 kişilik bir heyete verdiğim beyanımın kamera ile de kaydedilmiş olması gerekir. Böyle bir kayıt var ise incelenmeli; gerçeklerle bağdaşmayan beyanlar ve değerlendirmeler düzeltilmelidir.
15.) Soruları üzerine iki patent başvurum bulunduğundan bahsettiğim cümleden sonra yazılan hezeyanlı (grandiyöz?), beyanı.
Açıklama: Bu beyanla dayak yemiş gibi oldum. O günden sonra iki başvuru daha yaptığım için şu an itibarı ile artık 2 değil 4 patent başvurum (Ek 15) bulunmakta olup asıl; karşılarına getirilen kişiyi peşin hükümle dışlayan mesnetsiz beyan sahiplerinin sağlıkları sorgulanmalıdır.
16.) Kişilik bozukluğum saptaması için dayanılan Rorschach testi.
Açıklama: Sonradan müdahele edilmemiş ise 500 küsur sorusunu cevapladığım formlar ile arasına boya damlatılarak katlanmış kağıtta oluşan lekelerin yorumlanması istenilen testler rapor veren kurumdan istenilerek bağımsız iki ayrı kurum tarafından yeniden değerlendirilmelidir. Tek başına bir defada kat’i sonucu verebilmiş olsa, daha önce gönderildiğimde aynı testi yapan Taksim İlk Yardım Ve Araştırma Hastahanesi, kişilik bozukluğumu da daha önce saptamış olurdu. Keza bu test tek başına yeterli sonuç verebiliyor olsaydı İstanbul Adli Tıp Kurumu bu test ile yetinir beni tekrar tekrar 3 defa çağırmazdı.
17.) Kadınların rahatsız edici sözlerine ait beyanım.
Açıklama: Bir kısım uçuk beyanları (Ek 10) ve (Ek 12)’de görülen, bir bölümü okuma yazma dahi bilmeyen komşularımdan bazılarının, yukarıda sunduğum tablo çerçevesinde ölçüsüz konuştukları iddiamın “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” olarak değerlendirilmesinden korkarım.
18.) Tazminat davası açmayı düşündüğüm beyanım.
Açıklama: Evet, şu an itibariyle 7 davacı aleyhine, değişen miktarlarda tazminat davaları açtım. 3’Ü için maddi kaynak arıyorum. Tazminat davası açtığım kişiler iddialarıma cevap vermek yerine şahsımı karalamağa çalışmakta, özellikle şahsımda saptandığı belirtilen kişilik bozukluğunu öne sürerek mahkemeleri de aleyhime etkilemeye çalışmaktadırlar (Ek 05). Raporu veren heyetin huzuruna son çıktığımda durup dururken davacılar aleyhine tazminat davası açıp açmayacağım soruldu. Kamera kayıtları mevcut ise, kafa karıştıran, tıbbi tetkikle ilgisi olmayan bu husus tespit edilebilir.
19.) Polisin talebime rağmen tutanak tutmadığı iddiam.
Açıklama: Bu iddiamın çok kısa geçiştirilmesine şaşırmadım. Evime gece yapılan toplu saldırının hemen sonrasında, o saatlarda uzaktaki kendi evinde olması gereken muhtarı kapımın önünde buldum. Gelen 155 polis ekibini yönlendirdi. Saldırganlardan birinin kanı evime aktığı halde karakolda polisi gidilerek olay yerinde rapor tutmaya ikna edemedim. Görevlerini yapmayanlar aleyhine başvurduğum Savcılık biri doğrudan, diğeri Valilik kanalıyla yaptığım iki ayrı başvuruma takipsizlik (Ek 16); Kaymakamlık ve Emniyet Müdürlüğü de 3 ayrı başvuruma polislere ceza tayinine mahal olmadığı, gerekenlerin yapıldığı kararları verdiler (Ek 17). Karakolda, birinin kanı gece vakti evim içinde akan üç saldırgandan ikisi, üçüncüye dairemin dışında merdiven başında benim saldırdığıma tanık olarak uyarlanınca neticede bir de ceza aldım (Ek 18). Temyiz başvurum aynı mahkemenin ek kararıyla reddedildi. Red kararını da temyiz ettim (Ek 19). Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum (Ek 20).
20.) Bekarlığın kendi sorunum olmadığını söylediğim iddiası.
Açıklama: Böylesine önemli bir kurumun bu kadar çok hata yapmış olması karşısında şaşkınım. Basında sık eleştirilere uğradığını hatırladım. Kamera kayıtları varsa böyle bir beyana rastlanmayacaktır.
21) 4 ncü maddede “Memnunum büyük sorunum dedi, yazısından kimin ne anlayacağını bilmiyorum. Ne demek istendiğini de anlayamadım. Keza aynı maddenin sonlarındaki, şimdi böyle zannetmiyorum herkesin kendi hayatı var dedi, paranoid kişilik bozukluğu saptandı” şeklinde muayene kaydı, metni için önceki cümleyi tekrarlamakla yetineceğim. Bundan böyle bu kuruma işi düşecekler için üzüleceğim.
NETİCE: Raporda önce, şahsımda mahkemenin talepleri yönünde, aleyhime değerlendirilebilecek bir bulgu ve sonuç bulunamadığı tıbbi kanaatine varıldığı belirtildi. Devamında ise davacıların ve mahkemenin o yönde talepleri bulunmadığı halde, o satıra kadar şahsım lehine olan tıbbi bilgi ve kanaatları şüpheye düşürecek, okuyanların kafasını karıştıracak şahsımda parazoid kişilik bozukluğu saptandığı belirtildi.
Kişilik bozukluğu saptamasında hangi kuşkuma dayanıldığının gösterilmemesi oldukça garip! “Korktuğumu”, zarar verebileceklerini “sandığımı”, kötülük yapabileceklerini “beklediğimi” v.b kuşkumu gösterecek bir beyanım yok ki, buradan kişilik bozukluğumun saptanması için malzeme çıksın... Tersine; bilakis; sanılanın aksine; yanlışlıkla (!) yazılı olarak beyanlarına rağmen davacıların tamamının benden kuşkularının, çocuklarının ve kendilerinin korkularının, ağız birliği halinde tekrarladıkları ortak endişelerinin farkına varılamamış!...
Bir kısmı imzalı, bir kısmı resmi, bir kısmı teknik materyal olan maddi, somut belgelerle yaşandıklarını, gerçek olduklarını ortaya koyduğum olayların yok kabul edilmesine karşın; uçuk, hayali, mesnetsiz iftiralara dayanılarak bende kişilik bozukluğunun saptanmış olduğuna karar vermek tıp ile, bilim ile izah edilemez.
Napolyon olduğumu iddia etmiyorum ama, acz içindeki cahil insan da değilim.
TALEP: Yukarıda izah ettiğim sebeplerle İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun sürekli olarak aleyhime kullanılan, kişilik bozukluğum bulunduğu raporu için dayandığı gerekçelerin, kaynakların, bulguların, testlerin bu kurumdan istenilerek ondan tamamen bağımsız iki ayrı kurum tarafından yeniden değerlendirilmesi için gerekenlerin yapılmasını saygılarımla talep ederim. /11/2013

(Adam Ajans)
T.C. Kimlik No
Adres: ........................
......................................... Beyoğlu - İstanbul

Telefonlar:
............................
............................

............................@gmail.com

Adli tıp raporu nereye ibraz edildiyse ilk itiraz yeriniz orası. Yani mahkeme. Ancak bunun bir örneğini de Adalet bakanlığına gönderebilirsiniz. Zira Adli tıp, bu tip incelemelerde en üst makam sayılıyor. Konunun bir üniversitede değerlendirilmesini mahkemeden talep edebilirsiniz.

A şahsı mahkemeye yeniden rapor alınması için talepte bulunuyor.

Ara kararda Katılan A nın Adli tıp kurumu şube müdürlüğüne sevki ile yaralanmasnının BTM ile giderilebilecek nitelikte olup olmadığı, vücutta kemik kırığı olup olmadığı rapor tanzim edilmesinin istenmesine diye karar çıkıyor.
Fakat kalıcı sakatlıkla ilgili bir bilgi istenmiyor.
Adli tıp bu konuya cevap vermez ise mahkemeye itiraz edilebilinirmi?
Ayrıca söz konusu olay neticesinde omirilik kalıcı hasarı olduğuna dair heyet raporu alındı(mahkmeye daha ibraz edilmedi) ve hasar oranı var. Ceza davasında mahkemden özür oranınında belirlenmesi ile ilgili talepte bulunabilinirmi? Çünkü Maddi tazminat konu olacak bir kalıcı hasar mevcut.

Alıntı:

---

ceceli341 rumuzlu üyeden alıntı

A şahsı mahkemeye yeniden rapor alınması için talepte bulunuyor.

Ara kararda Katılan A nın Adli tıp kurumu şube müdürlüğüne sevki ile yaralanmasnının BTM ile giderilebilecek nitelikte olup olmadığı, vücutta kemik kırığı olup olmadığı rapor tanzim edilmesinin istenmesine diye karar çıkıyor.
Fakat kalıcı sakatlıkla ilgili bir bilgi istenmiyor.
Adli tıp bu konuya cevap vermez ise mahkemeye itiraz edilebilinirmi?
Ayrıca söz konusu olay neticesinde omirilik kalıcı hasarı olduğuna dair heyet raporu alındı(mahkmeye daha ibraz edilmedi) ve hasar oranı var. Ceza davasında mahkemden özür oranınında belirlenmesi ile ilgili talepte bulunabilinirmi? Çünkü Maddi tazminat konu olacak bir kalıcı hasar mevcut.

---

Bu konu değerlendirilmesse ATK raporunda.. Elinizdeki belgeleri mahkemeye ibraz ederek raporun eksik olduğunu beyan edip dedeğiniz hususlarda da rapor aldırılmasını isteyebilirsiniz.