Adli Tıp Kurumu Raporuna İtiraz Yeri

Komşularım apartmanlarında bekar kiracı istemedikleri için çok sayıda iftira ve hakaretle aleyhime açtıkları tahliye davasında akli dengemin tespitini istediler. İstanbul Adli Tıp Kurumu mahkemeden beni aylar süren zaman içinde muayene için 4 defa istedi. Gelen rapor, son cümlesi dışında lehime idi. Mahkeme aleyhime açılan tahliye davalarını reddetti. Raporun son cümlesinde 4 ncü İhtisas Dairesine atıfta bulunularak bende paranoid kişi bozukluğu saptandığı belirtilmişti. Mahkemeye dilekçe vererek bu son cümleye itiraz ettiysem de lehime kararda bu kısmi itirazıma atıfta dahi bulunulmadı. Biraz da yorulsunlar, birarada gidip gelmesinler, masraf etsinler diye, maliyetine rağmen 9 Komşuma ayrı ayrı mahkemelerde tazminat davaları açtım. Davaya cevaplarında hiçbiri esasa değinmiyor, sürekli beni karalıyor ve hepsi de yumuşak karnım olarak gördükleri kişilk bozukluğum saptamasını işleyerek mahkemeleri aleyhime etkilemeğe çalışıyorlar, müşterek çevremize karalama amacıyla yayıyorlar. Adli Tıp Kurumu raporundan bir örnek vereyim. Huzurlarında iken heyetten gelen bir soruya cevabımda araştırmacı biri olduğumu ve patent başvurularım bulunduğunu söylemiştim. Raporda bu husus aynen 'iki patenti varmış, hezeyanlı (grandiyöz?) bozukluk' olarak yazılmiş. Sarfettiğim sözlerin bir kısmı değiştirilmiş. Böylesine önemli bir kurumda bu muayeneler kamerayla kaydedilmiş olmalı. Lehime rapor bu son cümle ile berbat edilmiş. Bana atfedilen, ağzımdan çıktığı iddia edilen tüm kelimeler için maddi, somut 70-80 sahife yazılı, çoğu resmi kayıt olan kağıt belge hazırladım. Bu saptamaları için bilimsel dayanakları bulunmalı. Şimdi; İki defa 500 küsur test sorulu form, sahifeler arasına damlatılmış mürekkebin sıkıştırılması ile oluşan garip şekillerin yorumunu isteyen Rorscharch testi dahil, müdahele edilmemiş ve saklanmış olması gereken tüm verilerin, tespitlerin masraflarını ödemek istediğim, İstanbul Adli Tıp Kurumu'ndan tamamen bağımsız iki ayrı kurumda daha ayrı ayrı incelenmesini talep etmek istiyorum. Bulduğum örneklerde benimkine benzeyen görmedim. Görüştüğüm tıp camiasından net bilgi alamadım.
Değerli hukukçularımızın görüşlerini istirham ediyorum. Başvuracağım makam neresi olmalıdır? Raporu veren kurumun hepimizin güvenine ihtiyacı bulunması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu raporu ve ayrıntılı cevabımı örneğin bu forumda yayınlayabilir miyim hususunu da belirtirlerse saygı duyarım
Saygılarımla.

Ben sorunuzu tam olarak anlamadım aleyhinize verilen rapor için yine o mahkemeye itirazda bulunup bu konuda ihtisas hastanelerden birinden heyet raporu verilmesini talep edebilirsiniz yok o dava bitti ama aleyhimde böyle bir rapor oluştu bunu da kullanıyorlar diyorsanız kendiniz bu raporu edinmek için hastaneye gidip heyet raporu alabilirsiniz.

Sayın Oğuz,
Önce ilgili mahkemeye dilekçe vererek raporun son cümlesine itiraz ettiğim beyanımı düzelteyim de kimseye haksızlık etmiş olmayayım. Karardan sonra sayın hakime sözlü olarak itirazımı beyan ettim. Raporu veren kuruma itiraz etmem gerektiğini söyledi. Ancak itirazımı karar vermiş olan mercie değil onun üstündeki bir yere yapmanın doğru olacağını söyleyenler de bulunduğundan Adli Tıp Kurumu'nun 4 ncü İhtisas Dairesi ağırlıklı raporuna itiraz başvurumu kime vermem gerektiğini öğrenmeğe çalışıyorum. Tabii 80 sahifeden fazla ekleri de iliştirmedim. Cevabınızı eminim birçok kişi merak edecektir. Zira basın ve medyadan bu kurumla ilgili haklı-haksız eleştiriler de sık duyuluyor.
Saygılar.

(Başlığı sonradan el ile hastahanede yazdım)
Bakırköy Mazhar Osman Ruh Ve Sinir Hastalıkları Hastanesi
Adli Psikiyatri Kliniğine

Apartmanlarında bekar kiracı istemeyen 9 komşum birleşerek aleyhime açtıkları tahliye davasında mahkemeden akli dengemin yerinde olup olmadığının tespitini talep ettiler (Ek 01). Taksim İlkyardım Eğitim Ve Araştırma Hastahanesinde başlayarak aylar alan muayene sürecimde davacıların ve onların tahrikleriyle yakın çevremin savcılığa bildirdiğim saldırılarına, hakaretlerine hedef oldum (Ek 02). Sonuçta İstanbul Adli Tip Kurumu şahsımda herhangi bir akıl hastalığı veya zeka geriliği tespit edilemediği raporu verdi. Mahkeme, 9 hasımımın tahliye taleplerini lehime reddetti (Ek 03). Ancak rapor, mahkemenin ve hasımlarımın öyle bir talepleri olmadığı halde bende “parazoid kişilik bozukluğu” saptandığı ile bitiyordu (Ek 04). Aleyhlerine ayrı ayrı hakaret ve iftira davası açtığım hasımlarım talebi aşan bu “parazoid kişilik bozukluğu”saptamasını mahkemelerde ve çevremizde aleyhime kullanmaktadırlar (Ek 05).
Literatürde kişilik bozukluğu “ortada tam ve geçerli bir kanıt bulunmaksızın, herhangi bir gerçekçi temel bulunmaksızın, kişinin aldatıldığından, takip edildiğinden, kullanıldığından, kendisine zarar verildiğinden veya zarar verilmek istendiğinden aşırı derece kuşkulanması” olarak tanımlanmaktadır (Ek 06).

AYRINTILI RAPORA AKTARILAN BEYANLARA İLİŞKİN AÇIKLAMALARIM
1.) Daha önce oturduğum semtte benzer şikayetlerim ve komşularıma verdiğim rahatsızlıklar sebebiyle oturduğum evden mahkeme kararıyla çıkarıldığım beyanı.
Açıklama: Kastedilen olayla ilgili belgelerimi ekte sunuyorum. Mahkeme heyeti kendisinin yaptığı keşif ile bana su getiren borunun, daha sonra tahliyeme karar verilen davada aleyhime yalancı tanıklık yapan alt kattaki kiracının dükkanından geçen kısmında tapa ile kapatıldığını yerinde tespit etti. 3 Yıl boyunca çamaşırlarımı dahi damacana suyu ile yıkadım. Evsahibemin kocası su tesisatçısı idi ve diğer meslektaşları o izin vermediği için bana yeni bir tesisat çekmediler. Buna rağmen aynı mahkeme, hala anlayamadığım sebeplerle sulu ve elektrikli olarak kiraladığım konutta kira indirimi talebimi reddetti (Ek 07). Evsahibemin asılsız iddialarını maddi, somut belgelerimle çürüttüm. Açığımı bulamayınca, o güne kadar hiç dile getirmedikleri evsahibeme sin-kaf küfür ettiğim iddialarıyla aleyhime tahliye davası açtılar. Yalancı tanık olarak aleyhlerine defalarca savcılığa başvurduğum, bana suyu getiren borunun tapa ile kapatıldığı alt katın kiracısı ile maaş ödedikleri kendi çırakları gösterildi. Tahliyem sağlandı. Kişilik bozukluğuma rapor veren kurum 3 yıl susuz ve elektriksiz bırakılmış olmamı “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” olarak değerlerdirmiş olmalı. Tahliye kararına esas klasörler dolusu belgeler incelenebilir (Ek 08).
2.) İstanbul 13 ncü Sulh Ceza Mahkemesi’nde 2011/1868 E sayı ile aleyhime ceza davası açılmasını sağlayan 9 davacının verdikleri ortak dilekçe ile polisteki yazılı beyanlarını ekte sunuyorum (Ek 09).
Açıklama: Tıp bilim adamı oldukları yazılan heyet üyelerinin bu uçuk beyanlara akademik kariyerleri ile değil; sağlıklı birer insan olarak yaklaşımları dahi yeterli olmalıydı. O beyanları okuyan sağlıklı bir insanın “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsedebileceğini düşünemezdim.
3.) Çocukları oyuncak verme vaadi ile evime çağırdığım beyanları.
Açıklama: Bu iddiadan daha korkuncunu az görmüş olması gereken İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun dosyamı inceleyen çok sayıdaki üyesi polisin, savcının bu iddia ile neden kapsamlı olarak ilgilenmediğini, neden takipsizlik kararı verildiğini düşünmeli; iddiaların doğru olabileceği varsayımıyla kamu adına kendilerinin yakından ilgilenerek çok daha vahim sağlık sorunum bulunması halinde de yetkisinde ise kendisi, değilse mahkemenin tedbir ve tedavi işlemlerini başlatmasını temin ya da tavsiye etmeli idi. Kurumun beni inceleyen en az 10 kişilik kadrosundan hiç olmazsa küçük çocuğu bulunanlar bu konuya daha da duyarlı olmalı idiler. Kurum üyeleri de iftira olduğunda hemfikir idilerse bu iftirayı “başkalarının bana zarar verebileceği kuşkum” olarak değerlendirmeleri içine almamış olmaları gerekir (Ek 10).
4.) Davacıların, elimde bulunan kayıt cihazı ile apartmanın içini kapı arkasından kaydettiğim iddiaları.
Açıklama: Bu iddiaları mahkeme tarafından İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilen dosyada bulunan CD ile açınımını kabul ve itiraftır. Kurumun itibar etmek bir yana, atıfta dahi bulunmadığı kayıtlardaki sin-kaf küfürler, ölüm tehditleri, darbe sesleri ve hakaretler “başkalarının bana zarar verebileceği kuşkum” olarak kabul edilebilir mi? Aynı CD bir başka mahkeme tarafından bilirkişiye çözdürülmüştür (Ek 10).
5.) Apartmanda bulunan kadınların benimle evlenmek istediği gibi bir fikre sahip olduğum beyanlarına yer verilmiştir (Ek 10).
Açıklama: Şahsımda kişilik bozukluğu saptadıklarını beyan eden heyet üyeleri, iddia sahiplerinin aklımdan geçenleri nasıl okumuş olabileceklerinin cevabını aramadan bu mantıksız iftirayı “başkalarının bana zarar verebileceği kuşkum”olarak hangi bilimsel gerekçe ve bulgu ile kabul etmiş olabilirler?
6.) Kişilik bozukluğum bulunduğu saptamasında imzaları bulunan heyetin, beyanlannı tetkike esas aldığı R. T.’ın karısı Z. T.’ın polisteki yazılı beyanını da dosyada görmüş olmalıdır.
Açıklama: Z.T. beton binada, dairemin altındaki yatak odasına her girdiğinde benim kendisini gözetlediğime defalarca tanık olduğunu iddia etmektedir (Ek 11). Madden izahı mümkün olmayan bu beyandan sonra “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsedebilmek için bilim adamı olmamak gerekir.
7.) Aleyhime söylemler dosya tetkikine esas olarak gösterilen 1 nci maddeye, davacıların şikayetleri var da onda beni suçlamalarıı imiş gibi taşınmış.
Açıklama: Davacıların bu beyanlarının benim savcılığa şikayetim üzerine polise verdikleri ifadeleri olduğu belirtilmemiş. Zaten aleyhime peşin hüküm içinde bulunulduğu açıktır.
8.) 1963 Ders yılında Çorum Meslek Lisesi’ni okul ikincisi olarak bitirdiğim beyanı.
Açıklama: Grandiyöz değildir. Adını verdiğim okuldan öğrenilebilir.
9.) 6 Ay süren evliliğimi izah için söylediğim (Ben kullanamadım. İyi bir şanstı) ifadem paranteze alınarak özellikle vurgulanmış..
Açıklama: Parantez içi ifademi iptal ediyorum. Zira daha sonra, boşandığımızdan beri evli bir doktor ile birlikte yaşadığını; biri doktor, diğeri mühendis iki de çocuk yaptığını öğrendim. Burada da “Başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsedilemeyeceği meydandadır.
10.) Neden bekara verdin diye huzursuz ediyorlarmış. İlle çık diyorlarmış, beyanı.
Açıklama: 1 nci maddede aleyhime unsurlardan tıpa tıp yapılan alıntılar yazımında hata görülmezken, lehime hususların yazımında ihtimam gösterilmemiş. Bu alıntı adeta anlaşılmamak için yazılmış. Davalılar telefon ile evsahibemi arayarak beni evinden çıkartmasını istediklerini dilekçelerinde kendileri beyan ettiklerine göre ısrarla “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsedilemeyeceği açıktır.
11.) Ödemelerine makbuz istiyorlarmış, beyanı.
Açıklama: Bu da, benim söylediklerimin ciddiye alınmadığını, aleyhime verilmiş peşin hüküm bulunduğunu göstermektedir. 10 Kişilik heyetten biri olsun makbuzu benim istemiş olabileceğimin farkına vararak metni düzeltmeliydi. Ödeme yapan kişiden makbuz istenmez, ona makbuz verilir. Çok daha önemli olayları aydınlatması gereken kurumun küçük hataları güven kaybettirir. Doktorun, hukukçunun ağızından sorumsuzca çıkan hatalı tek kelime dahi insan yaşamını altüst etmeğe yetebilir.
12.) Home ofis ticari şirketimi işlerim kötüye gittiği için kapatmak zorunda kaldığım beyanım.
Açıklama: İşimi kerkin tutanağı ektedir (Ek 12).
13.) Muhtar için siyasi davranıyor beyanım.
Açıklama: (Ek 10)’da tüm davacılar kendilerini muhtarın yönlendirdiğini beyan etmişlerdir. Bu durumda “Başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” dan bahsetmek sadece kötü niyet ifadesidir.
14.) Aliağa Petkim’de bir kıza takıldığım beyanı.
Açıklama: Bu beyan heyet üyelerinin, aleyhime peşin hükümleri sebebiyle, şahsım için kötü dileklerine yakıştırdıkları hayalden ibarettir. Dışlama amacıyla kasıtlı olarak yanlış yazılmıştır. Bir kıza takılmak bir yana, şikayetlerim üzerine adalete intikal etmiş olaylar ve değinilen genç kızın bir yakınının ceza aldığı gerçeği bulunmaktadır (Ek 13). Keza siyasi polisten bilgi alınabilirse iftirası ile benim 2 gece nezarette tutulmama sebep olan bu genç kızın, bana iftirası yüzünden aynı nezarette 11 gün tutulduğu meydana çıkar. İstanbul Adli Tıp Kurumu çağa ayak uydurabilmiş bir yer ise aynı anda en az 8 kişilik bir heyete verdiğim beyanımın kamera ile de kaydedilmiş olması gerekir. Bu kayıt zaten mevcut ise incelenmeli; bilimsellikle, gerçeklerle bağdaşmayan beyanlar ve değerlendirmeler düzeltilmelidir.
15.) İki patent başvurumun bulunduğundan bahsettiğim cümleden sonra hezeyanlı (grandiyöz?) beyanı.
Açıklama: Bu beyanla dayak yemiş gibi oldum. O günden sonra iki başvuru daha yaptığım için şu an itibarı ile 4 patent başvurum (Ek 14) bulunmakta olup asıl; karşılarına getirilen kişiyi peşinen dışlayan mesnetsiz beyan sahiplerinin sağlıkları sorgulanmalıdır.
16.) Kişilik bozukluğum saptanması için dayanılan Rorschach testi.
Açıklama: Sonradan müdahele edilmemiş ise test için doldurduğum formlar yukarıda sıraladığım sebeplerle tarafsız en az iki kurum tarafından yeniden değerlendirilmelidir. Bu test tek başına bir defada kat’i sonucu verebilmiş olsa aynı testi yapan ilk gönderildiğim Taksim İlk Yardım Ve Araştırma Hastahanesi de aynı saptamada bulunurdu. Keza bu test tek başına yeterli sonuç verebiliyor olsaydı İstanbul Adli Tıp Kurumu bu test ile yetinir beni mahkeme kanalıyla tekrar tekrar 3 defa çağırmazdı.
17.) Kadınların rahatsız edici sözlerine ait beyanım.
Açıklama: Bir kısım uçuk beyanlarını ekte (Ek 10) imzalarıyla sunduğum, bir bölümü okuma yazma dahi bilmeyen komşularımdan bazılarının, yukarıda sunduğum tablo çerçevesinde ölçüsüz konuştukları iddiamın “başkalarının bana zarar verebilecekleri kuşkum” olarak değerlendirilmesinden korkarım.
18.) Tazminat davası açmayı düşündüğüm beyanım.
Açıklama: Evet, şu an itibariyle 10 kişiden 7 si aleyhine, değişen miktarlarda tazminat davaları açtım. 3’Ü için maddi kaynak bulmağa çalışıyorum. Tazminat davası açtığım kişilerin hepsi iddialarıma cevap vermek yerine şahsımı karalamağa çalışmakta, özellikle de şahsım için belirtilen kişilik bozukluğu saptamasını öne sürerek mahkemeleri aleyhime etkilemeye çalışmaktadırlar (Ek 15). Kurum heyeti karşılarına son çıktığımda durup dururken davacılar aleyhine tazminat davası açıp açmayacağımı sordu. Muayene protokolü ile, bilimsel tespitle ne alaka kasıtlı bu soru, kamera kayıtları mevcut ise tespit edilebilir.
19.) Polisin talebime rağmen tutanak tutmadığı iddiam.
Açıklama: Bu iddiamın çok kısa geçiştirilmesine şaşırmadım. Evime gece yapılan toplu saldırının hemen sonrasında, o saatlarda uzaktaki kendi evinde olması gereken muhtar aniden beliriverdi. 155 Polis ekibine bilgi verdi. Saldırganların birinin kanı evime aktığı halde polisi bir türlü olay yerinde rapor tutmaya getiremedim. Görevlerini yapmayanlar için savcılık biri doğrudan, diğeri valilik kanalıyla yaptığım iki ayrı başvuruma takipsizlik (Ek 16); Emniyet Müdürlüğü de kendisine yaptığım 3 ayrı başvuruma polislere ceza tayinine mahal olmadığı, gerekenlerin yapıldığı kararları verdiler (Ek 17). Karakolda birinin kanı gece vakti evim içinde akan üç saldırgandan ikisi, üçüncüye merdiven başında saldırdığıma tanık olarak uyarlanarak neticede bir de ceza aldım (Ek 18). Temyiz talebim reddedildi (Ek 19). Bu red kararını da temyiz ettim (Ek 20). Ayrıca Anayasa Mahkemesi’ne başvurdum (Ek 21).
20.) Bekarlığın kendi sorunum olmadığını söylediğim iddiası.
Açıklama: Böylesine önemli bir kurumun çok hata yapmış olması karşısında şaşkınım. Basında sık eleştirilere uğradığını hatırladım. Kamera kayıtları varsa böyle bir beyanım görülmeyecektir.
21) 4 ncü maddede “Memnunum büyük sorunum, yazısından kimin ne anlayacağını bilmiyorum. Ne demek istendiğini de anlayamadım. Keza aynı maddenin sonlarındaki “, şimdi böyle zannetmiyorum herkesin kendi hayatı var dedi, paranoid kişilik bozukluğu saptandı” muayene kaydı, metni için önceki cümleyi tekrarlamakla yetineceğim. Bundan böyle bu kuruma işi düşecekler için üzüleceğim.
NETİCE: Raporda önce şahsımda talepler yönünde, aleyhime değerlendirilebilecek bir bulgu ve sonuç bulunamadığı tıbbi kanaatine varıldığı belirtildi. Devamında ise davacıların ve mahkemenin o yönde talepleri bulunmadığı halde, o satıra kadar şahsım lehine olan tıbbi bilgi ve kanaatları şüpheye düşürecek, okuyanların kafasını karıştıracak şahsımda parazoid kişilik bozukluğu saptandığı belirtildi.
TALEP: Yukarıda izah ettiğim sebeplerle İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun, kişilik bozukluğum bulunduğu saptaması için dayandığı gerekçelerin, kaynakların, bulguların, testlerin bu kurumdan tamamen bağımsız iki ayrı kurum tarafından yeniden değerlendirilmesi için gerekenlerin yapılmasını saygılarımla talep ederim. /11/2013
Adam Ajans
T.C. Kimlik No
Adres, Telefon ve www Bilgileri: ( )
( )

NOT: 3 Sahife jpg uzantılı raporu teknik olarak ekleyemiyorum. Mail adresinizi bulursam hemen göndereceğim.