Harici satış ile alınan taşınmazda mülkiyet hakkı

Bir arkadaşımın başına gelen bir olaydır. Babası 1995 yılında harici olarak Tarabya'da bir yer almış, senetler düzenlenmiş, paralara ödenmiş ancak tapuda işlem yapılmamış, aralarındaki yi niyet nedeniyle hep ertelenmiş. Ancak yıllar sonra satıcı ölmüş. Bu durumda tapuda işlem yaptırmayan alıcının (elinde senetleri var) bir dava yolu ile gayrimenkül üzerinede hak iddia etme şansı var mıdır? Bu arada gayrimenkülün mirasçılarından bazılarına ulaşamayır ve kardeşler de yerlerini soyleyemiyor. Elbirliği mülkiyeti nedeniyle kardeşlerin tamamının tasarrufu geçerli bir tasarruf olacağını biliyoruz. Bu durum belirteceğiniz davayı nasıl etkiler? Cevaplarınız için simdiden içten teşekkürler...

yapılan anlaşmayı ölünün mirasçıları kabul etmiyorsa ve tapuda ferağ vermiyorlarsa bu durum da yapılacak iş tapu iptal ve tescil davası açmaktır.

bu davada senetle aldığını,ve hala yerin kendi zilyetliğinde olduğunu kanıtlayacak.

cok tesekkürler karakolal,

ölen adamın çocukları henüz gayrimenkülü tapuda kendi üzerlerine geçirmemişler ve mirascıların tamamına ulaşılamıyor. Bu durumun davaya etkisi ne olur? Malum buranın zilyetliğine sahip olmasalar da tüm kardeşlerin elbirliği mülkiyeti söz konusu.

Tapuda kayıtlı bir taşınmazın harici satışı geçersizdir. Bu nednle tescil davası açıolmasının mümkün olmadığı kanısındayım. Ancak geçersiz sözleşme nedeniyle, herkes verdiğini geri isteme hakkına sahiptir.

tapu siz gayrimenkulü aldıktan sonra ,tapulama yapılmışsa ,bu halde tapu tescil ve iptal açılabilir.yani harici satım ve zilyetliğe dayanılarak.ama siz tapulu gayrimenkulü almışsanız bu halde açamazsınız.aşağıda olanüstü zamanaşımı ile kazanma şartları belirtilmiştir.

benim sorunuz dan anladığım sonradan kadastro geçen bir gayrimenkulün zilyetliğini harici satımla aldığınız ve sonrasında tapunun geçmesi durumu diye algıladım.

yoksa tapulu gayrimenkulün harici satımı elbette söz konusu olamaz.


b. Olağanüstü zamanaşımı

MADDE 713.- Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya yirmi yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir.

Tescil davası, Hazineye ve ilgili kamu tüzel kişilerine veya varsa tapuda malik gözüken kişinin mirasçılarına karşı açılır.

Davanın konusu, mahkemece gazeteyle bir defa ve ayrıca taşınmazın bulunduğu yerde uygun araç ve aralıklarla en az üç defa ilân olunur.

Son ilândan başlayarak üç ay içinde yukarıdaki koşulların gerçekleşmediğini ileri sürerek itiraz eden bulunmaz ya da itiraz yerinde görülmez ve davacının iddiası ispatlanmış olursa, hâkim tescile karar verir. Mülkiyet, birinci fıkrada öngörülen koşulların gerçekleştiği anda kazanılmış olur.

Davalılar ve itiraz edenler, aynı davada kendi adlarına tescile karar verilmesini isteyebilirler.

Kararda, tescili istenilen taşınmazın niteliği, yeri, sınırları ve yüzölçümü belirtilir ve karara, uzmanlarca düzenlenen teknik bilgileri içeren krokisi de eklenir.

Özel kanun hükümleri saklıdır.

c. Sürelerin hesabı

Tesekkur ederim karakolal ve Ragip Bey. Maalesef satis islemi yapildigi zaman kadastrosu da yapilmis bir yer. Bu nedenle sicil dışı zamanaşımı da mümkün değil.

İfadelerinize dayanarak, bu durumda yapilacak tek sey sebepsiz zenginlesmeye dayali olarak verilen bedelin iadesini istemek oyle degilmi ? Ancak bu durumda da zamanaşimi define maruz kalmaz mı talebimiz? Belki de sorulması gereken zamansiminin ne zaman basladigi? SAtisin haricen yapildigi 1995 de mi yoksa alıcının ferağ beklentisinin son bulduğu tarihte mi? Zira ilk seçenekte yapilacak bir sey kalmıyor yanilmiyorsam. Ancak zamansimi define karsi ikincisini ispatlamak da kolay bir sey degil. Sizce sansimiz nedir? Tesekkurler.

Bu arada, harici satış alıcısı ödediği parayı faizi ile talep ederken, karşı ıtarafça fuzuli şagil durumuna düşürülme ve kendisine karşı 10 yılı aşkın bir süredir oturma nedeniyle kira parası karşı talebinde bulunulması riski ne kadardır. Bedel iadesini elde etmeye çalışırken belki ondan da yuklü bir para odemek zorunda kalır mı sizce de ? TEsk.

(V) MÜRURU ZAMAN:

I - Müddetler:

1 #8211; On senelik müruru zaman

Madde 125 #8211; Bu kanunda başka suretle hüküm mevcut olmadığı takdirde, her dava on senelik müruru zamana tabidir.

siz ölü vatandaşla bir sözleşme yaptınız.

bu sözleşmenin özü dairenin ferağının verilmesi ve karşılığında alınan para.elin de bir sözleşme veya protokol var mı.

bu sözleşmeye dayanarak ,mirasçılarına karşı ifa veya sözleşmenin yerine getirilmemesinden dolayı tazminat,yani verilen para değil ,yerine getirilmediği için beklenen yararın elde edilememesine yönelik bir dava açılabilir tabi bunun için sözleşme tarihinden itibaren 10 yıl geçmeyecek.yine kötüniyetli olarak ölen kişinin ,iyiniyet kuralına aykırı olarak ,durumu ertelemesi söz vermesi vesair durumlar nedeniyle bu zaman aşımının başlangıçı sonraki bir tarihe itiklenerek ,dava zamanaşımının dolması da engellene bilir kanaatindeyim.

yoksa ölüm tarihi itibariyle 20 yıl geçirilmesiyle ,zilyedin tapuya kendi isminin geçirilmesini istemek hakkı da vardır.

evet ecrimisilde 5 yıl geriye doğru isteyebilir.

sırf verilen parayı istemek bu günün parasıyla ne tutar ki.

benim kanaatim sözleşmeye dayanıp ifa veya beklenen yararın elde edilememesine yönelik tazminat.

zorladığımın farkındayım.

Olsun, biz Türkler zoru severiz, genlerimize işlemiş mücadele duygusu taa Orta Asya'dan :) Yani zor olsa da denemekten başka çare yok.

Bakın işte tüm bunlara cüretin tek kaynağı cehalet maalesef. Tembellik ve cehaletten kutulduğumuz gün "kurtulduğumuz gün" olacak inş.

Size ve RAgip Bey'e içten teşekkürler bu arada...