'' Hukukun Açığı'' gibi bir nedenle dava sürecim yok yere uzadı. AİHM' e gitme hakkım varmı ?
Merhaba...
Ben müşteki ve davacı sıfatıyla tam 10 yıldır hukuk mücadelesi veriyorum. İlk etapta 7 yıl boyunca süren Ceza ve Tazminat davalarımın hepsi lehime kararlar verdi. Ancak lehime sonuçlanan tazminat davası kararından sonra davalı taraf ilgili mahkemenin karar tebliğini alır almaz önceki yıllarda ihtiyati tedbir konulan mal varlığını başka şahıslara sattığı veya mal kaçrdığı için ben bu davadan alacaklı olduğum tazminatı alamadım.
Daha sonrasında tasarruf iptali davaları açtım ama kendi vekilim bana sormadan ve benden ibraname almadan karşı tarafla anlaşarak davalarımdan feragat etti. Sonuç olarakta ben bu yüzden zarar gördüm.
Ancak burada büyük bir sorunla karşı karşıyayım. Kendi vekilim bu tazminat mahkemesinin karar tebliğini aldıktan tam 1 hafta sonra karşı tarafın mal varlığına icra işlemi başlatmış. Ancak o esnada karşı taraf çoktan mal satışı yapmış veya mal kaçırmış. Benim burada anlamadığım şey tarafımızın yasal olarak 15 günlük icra takibi süresi varken karşı taraf nasıl mal satışı yapabilir veya nasıl mal kaçırabilir ?
Vekilime göre burada kendi hatası veya ihmali yok. Çünkü Mahkemenin karar tebliğini aldıktan sonra 15 gün içinde icra takibi yapabilirmiş. Ama hukuka göre karşı tarafında burada bir hatası veya kusuru görünmüyor. Çünkü onlarda mal varlıklarına konulan İhtiyati Tedbir süresinin dava sonuna kadar geçerli olduğundan bahisle yasal olarak mal satışı yaptıklarını savunuyorlar. Hukuka göre burada ne vekilim ne de karşı taraf hatalı görünmüyor. Adalet Bakanlığına göre İhtiyati Tedbir Süresi dava sonuna kadar geçerli olduğundan ve dolayısıyla bu süre dava sonuçlandıktan sonra kendiliğinden kalktığından bu konuda kimse hatalı değilmiş.
Ama böyle bir gerekçe bana kabul edilebilir gelmiyor. Bana göre ya vekilimin dediği gibi burada bir hukuk açığı var yada başka avukatların söylemine göre kendi vekilimin ihmali var. Bazı avukatlara göre vekilim ilgili mahkemenin karar tebliğini aldıktan sonra karşı tarafın mal varlığına icra takibi yapmak için 1 hafta beklememesi gerekirmiş. Ama Vekilim icra işlemini yapmak için 15 günlük sürem vardı diyor. Karşı tarafta biz yasal hakkımızı kullandık mal kaçırmadık ihtiyati tedbir süresi sona erdiğinden bu tedbiri kaldırıp yasal olarak mal satışı yaptık diyor.
Özetle bu konuda ki hatayı veya kusuru ne vekilim, ne de karşı taraf kabul etmiyor. Ayrıca Adalet Bakanlığı CİGM de bu noktada kimseyi kusurlu bulmuyor. Peki öyleyse bu davaları açmak, mahkeme masraflarını ödemek, ihtiyati tedbir masraflarını ödemek ve yıllarca adliyelere duruşmalara gidip gelmek ne anlama geliyor ? Ben bu davalar için gerekli olan herşeyi yerine getirdim. Kendime bir avukat tuttum. Mahkemeye gerekli olan bütün belge ve delilleri temin ettim. Yapmam gereken harcamaları yaptım. Davaların en başında karşı tarafın mal varlığına ihtiyati tedbir koydurdum. Ve bu dava yedi yıldan fazla sürdü. Ve lehime sonuçlandı. Ama o kadar basit ve kabul edilemez bir nedenle mal satışı yapıldı ki bunca yıllık hukuk mücadelem boşu boşuna yapılmış oldu. En tuhafı da bu olayda kimsenin bir hatasının olmaması. Bir ihtiyati tedbir kararı dava sonuna kadar geçerliyse ve karşı taraf her şekilde bu mal varlığını elinden çıkarabiliyorsa ne anlamı var ihtiyati tedbir koydurmanın. Davacı tarafın yasal olarak 15 günlük icra takibi süresinin olmasının da ne anlamı var? Adeta bir çocuk oyuncağı gibi kolayca hukukun elinden kaçılabiliyor. Ve hukuk bunu yine bireye yani vatandaşa yüklüyor. Sanki çok basitmiş gibi Tasarrufun iptali davası aç diyorlar. Bu noktada harcanacak olan para, dava sürecinin uzamasını ve benzeri gibi konular adeta hiç umursanmıyor. Ama belirttiğim gibi 7 yıl süren bu davaları ben sembolik olarak kazanmış oldum. Bütün yasal prosedürleri yerine getirmiş olmama rağmen yok yere hukuk süreci uzadı ve ben ekonomik olarak yıpratıldım. En kötüsü de kendi vekilim benim bilgim ve rızam dışında tarafımdan ibraname almadan tasarrufun iptali davalarımdan feragat etti. Bu nedenle enson kendi vekilimle davalık oldum. Ayrı ayrı soruşturmalar, ayrı ayrı ceza ve hukuk davaları hala ağır aksak devam ediyor. Ama ortada bir sonuç yok. Önce Adalet Huzurunda haklı bulunuyorum ve davalarımın hepsini kazanıyorum ama hukukun açığı gibi veya kendiliğinden oldu bitti gibi bir gerekçeyle ben bu davaları sembolik olarak kazanmış oluyorum. Lütfen bu konuda yapabileceğim birşey varsa yardımcı olunuz. Ben iç hukuk yollarını tüketmeye çalışıyorum. Çünkü biliyorum ki bu davalar çok uzun yıllar sürecek ve ben belki de hayatımın 15 yıldan fazlasını bu hukuk sürecine adamış olacağım. Bilmek istediğim sadece mal kaçırma konusuyla ilgili ne yapmam gerektiğidir. Burada hukuken vekilimin bir hatası yok, karşı tarafında hukuken bir hatası yoksa ve bu konuda Adalet Bakanlığı CİGM de kimseyi hatalı bulmuyor. İhtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkmıştır gibi bir gerekçe sunuluyor. O halde burada vekilimin dediği gibi hukuk açığı var. Bu konuda ben ne yapmalıyım? Nereye kime dava açmalıyım. Çünkü benim davamı kaybetmeme sebep olan asıl konu budur. Saygılarımla.
Cevap: '' Hukukun Açığı'' gibi bir nedenle dava sürecim yok yere uzadı. AİHM' e gitme hakkım varmı ?
Karşı tarafı mal kaçırmaya yönlendirecek bir tazminat fakirleşmeye neden olacak miktarlardan kaçış için olsa gerek kısaca miktarlar yasa ve usule aykırı bence.