Mülkiyet Hakkinin Sinirlari • Komşuluk Hukuku
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 4-01-2007 | Kategori: İçtihat | Not

YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E: 2005/12485 K: 2005/13765 T: 26.12.2005

 

Mülkiyet Hakkinin Sinirlari • Komşuluk Hukuku

• Malik Sifati Olmayan Komşunun Haklari

(TMK. M. 737; MK. m. 683)

Özet: Mülkiyet hakkı, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükle­yen bir ayni haktır.

Bu nedenle bir taşınmazın maliki komşu­suna zarar verecek her türlü taşkınlıktan ka­çınmakla yükümlüdür.

Komşuluk hukukundan kaynaklanan id­dianın ileri sürülebilmesi için, mutlaka kom­şu taşınmazın maliki olunması gerekmez.(*)

Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, kayden maliki olduğu 228 parsel sayılı taşınmazın 200 m2 lik kısmının otopark olarak kullanılması için bedelsiz olarak Belediyeye terk edildiğini, bu parselden ifrazen oluşan 273 nolu parsellerine lojman ya­pıldığını, davalılarca amacı dışında kaçak yapı yapılmak suretiyle manza­ranın kapatılıp, hava akımının engellendiğini, kendi atık su giderlerine bağlantı yapıldığını ileri sürerek, muarazanın meni, yıkım ve eski hale ge­tirme isteğinde bulunmuştur.

Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Hülya Gerçeker'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya ince­lendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

(*) Gön.: Av. Refik HANSOY Av. Şefika HANSOY

 

KARAR

Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, yı­kım, eski hale getirme isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Davanın, açıklanan niteliğine göre, komşuluk hukukuna ilişkin Türk Medeni Kanununun 737. ve izleyen maddelerinde tanımlanan ilkeler çer­çevesinde çözüme kavuşturulacağı kuşkusuzdur.

Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: ge­niş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevler de yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanu­nun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırla­rı içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkı­nın kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur. Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkın­lıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi kom­şuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekono­mik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçın­ma ödevleri yüklemiştir.

O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, ger­çekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hakim; somut olayın özelliği­ni, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulun­durarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığı­nı saptama, zararı giderici , önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır.

Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yö­nünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif ya­pıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli ra­por alınması zorunludur.

Somut olaya gelince; davacı kurum, davalının komşu taşınmazda imara aykırı nitelikte ve kaçak olarak yaptığı binanın kendi manzarasını kapattığını, havasını kestiğini ve kendi atık su borularına logar yapmak suretiyle bağlantı kurduğunu ileri sürerek muarazanın men'i yıkım ve es­ki hale getirme ile zararın giderimini istemiştir. Mahkemece, bina yapmak suretiyle oluşumuna sebebiyet veren komşu parselde, davacının mülki­yetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı belirtilerek davacının ko­runması gereken üstün hakkının bulunmadığından bahisle davanın red­dine karar verilmiştir.

Oysa, davada ileri sürülen iddianın içeriğine göre; davadaki istek, Türk Medeni Kanununun 683 ve takip eden madde hükümleri gereğince mülkiyetten değil, komşuluk hukukundan kaynaklandığı açıktır.

Ancak, mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmış değildir.

Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde taraf delil­lerinin toplanması, iddia ve savunma doğrultusunda araştırma, inceleme ve uygulama yapılması, soruşturmanın eksiksiz tamamlanması, ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı ol­duğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK'un 428. maddesi gereğince BO­ZULMASINA, 26.12.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.