YARGITAY 10. HUKUK DAiRESi
E: 2008/21440 K: 2010/5195 T: 12.04.2010
SOSYAL GÜVENLiK HUKUKU
• Bağ-Kur’a Başlangıç Tarihi • Prim Ödemesi • Kurumun Hatalı İşlemi • Usuli Kazanılmiş Hak Olamayacağı
(5510 SK m. geç.7; 1479 SK m. 24, 79)
Özet: Davacı geçmışe yönelik olarak
Kuruma prim ödemesinde bulunduğu gerekçesiyle
dava konusu dönemde sigortalı olarak
kabul edilmesi gerektiği iddiasında ise de;
kurumun hatalı işlemi ile geçmişe yönelik
olarak primlerin ödenmesinin, sigortalı olmadığı
süreler yönünden davacı yararına usuli
kazanılmış hak yaratması mümkün değildir.
1479 Sayılı Ka nun’un 79. maddesi hükmüne
göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı olmak için;
Kuruma yazılı başvurunun, ya da isteğe bağlı
sigortalı olma iradesini ortaya koyacak şekilde
Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul olup,
dava konusu dönemde vergi, oda ve sicil kaydı
bulunmayan davacı Kurumu yanılttığı gibi bu
döneme ilişkin prim ödemeleri de 2006 yılı 5.
ayından itibaren başladığının tespiti karşısında;
davacının, davaya konu 20.04.1982-
01.05.1985 tarihleri arasında isteğe bağlı
sigortalı olarak kabul edilmesi hatalıdır.
Davacı, primleri ödediği 20.4.1982-01.05.1985 tarihleri arasında kalan
dönemde Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile mağduriyetinin giderilmesine
karar verilmesini istemıştir.
Mahkeme, ilamda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermıştir.
Hükmün davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz
isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından
düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği
düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun
Geçici 7. maddesi uyarınca davanın yasal dayanaklarından olan,
20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 Sayılı
Kanun’un 6. maddesi ile
3330 iSTANBUL BAROSU DERGiSi • Cilt: 84 • Sayı: 5 • Yıl: 2010
değişik 1479 Sayılı Kan un’un 24. maddesinde; zorunlu Bağ-Kur sigortalısı
olmak için, ticari kazanç veya serbest meslek kazancı dolayısıyla gerçek
veya götürü usulde gelir vergisi mükellefi olma, gelir vergisinden muaf
olanların da meslek kuruluşlarına kayıtlı olması hükmü yer almaktadır.
Yine, 22.03.1985 tarihinde 3165 Sayılı
Kanun’la getirilen düzenleme ile de;
kendi nam ve hesabına çalışanlardan vergi mükellefi olanların, esnaf
siciline veya meslek kuruluşuna kaydı bulunanların Bağ-Kur sigortalısı
olacağı belirtilmıştir.
Açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde dosya incelendiğinde; vergi
kaydı esas alınarak 16.07.1996 tarihli giriş bildirgesiyle vergi dairesinin
eski kayıtlı ibaresine dayanarak 20.04.1982 tarihi itibariyle 1479 Sayılı
Ka nunkapsamında zorunlu sigortalı olarak kayıt ve tescili yapılan
davacının; Vergi Dairesinin 23.10.2007 tarihli yazısı ile, vergi kaydının
01.05.1985’den başladığının bildirilmesi üzerine, Kurum tarafından
sigortalılık başlangıcı 01.05.1985 olarak değiştirilmıştir. Vergi, meslek
kuruluşu ve esnaf sicil kaydı olmayan 20.4.1982 – 01.05.1985 tarihleri
arasında kalan dönemde 1479 Sayılı Ka nunkapsamında zorunlu sigortalı
olarak kabul edilmesi mümkün değildir.
Öte yandan, davacı geçmışe yönelik olarak Kuruma prim ödemesinde
bulunduğu gerekçesiyle dava konusu dönemde sigortalı olarak kabul
edilmesi gerektiği iddiasında ise de; kurumun hatalı işlemi ile geçmişe
yönelik olarak primlerin ödenmesinin, sigortalı olmadığı süreler yönünden
davacı yararına usuli kazanılmış hak yaratması mümkün değildir. 1479
Sayılı
Kanun’un 79. maddesi hükmüne göre, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalısı
olmak için; Kuruma yazılı başvurunun, ya da isteğe bağlı sigortalı olma
iradesini ortaya koyacak şekilde Kuruma prim ödemesinin varlığı koşul
olup, dava konusu dönemde vergi, oda ve sicil kaydı bulunmayan davacı
Kurumu yanılttığı gibi bu döneme ilişkin prim ödemeleri de 2006 yılı 5.
ayından itibaren başladığının tespiti karşısında; davacının, davaya konu
20.4.1982 – 01.05.1985 tarihleri arasında isteğe bağlı sigortalı olarak kabul
edilmesi hatalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin,
yanılgılı değerlendirme ile yazılı biçimde karar verilmesi, usul ve yasaya
aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul
edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle
BOZULMASINA, 12.04.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay Kararları 3331