YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
E: 2007/20-280 K: 2007/294 T: 23.05.2007
TAŞINMAZ HUKUKU • KADASTRO TESPİTİ • ORMAN ARAZİSİ BİLİRKİŞİ RAPORUNDA UYGULANACAK YÖNTEM • AMENEJMAN HARİTASI • MEMLEKET HARİTASI*
Özet: Dava, taşınmazın orman arazisi olması sebebiyle kişi adına yapılan kadastro tespitinin iptaline ilişkin olup, yerinde yapı- lan inceleme sonucunda orman bilirkişisinin
raporuyla ziraat bilirkişisinin raporları arası nda çelişki bulunduğundan; mahkemece eski tarihli memleket haritası, hava fotoğraşarı ve varsa amenajman planının ilgili yerlerden getirtilip; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar incelenerek öncesi orman olan bir yerin üzerinde orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi salt orman toprağının orman sayı- lan bir yer olduğu düşünülmeli; toprak yapı- sı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orijinal renkli memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine aplike edilerek hâsıl olacak sonuca göre karar verilmelidir.
Tarafar arasındaki "Kadastro Tespitine İtiraz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tunceli Kadastro Mahkemesince davanın kabulüne
dair verilen 02.06.2006 gün ve 2006/143 E., 2006/363 K. sayılı kararı n incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.
Huku k Dairesinin 13.11.2006 gün ve 2006/11554-15206 sayılı ilamı ile,
(...Kadastro sırasında Uzuntarla Köyü 105 ada 27 parsel sayılı 3.751,04 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, senetsiz belgesizden tarla niteliği
ile kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar Kalman ve Ali adları na tespit edilmiştir. Davacı Orman Yönetimi, çekişmeli taşınmazın orman
sayılan yerlerden olduğu dava açmiştir. Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamı ştır.
362 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009
___________________________________________________
(*) Gönderen: Av. Talih UYAR
Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm kurmaya yeterli değildir.
a) Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; çekişmeli alanı n, çok eski tarihlerden beri 30-40 cm pulluk derinliğinde sürülerek ve işlenerek
en az 100 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığı, ancak son 10-15 yıldır terk edilerek nadasa bırakıldığı, bakımsızlıktan üzerinin çayır otları
ile kaplandığı, yörenin ekolojik kobullarına uygun olarak nadasa bırakıldı- ğı süre içerisinde alana gelen ve alanın kenarlarında serpili halde 10-15
yaşlarında meşe ağaçlarının oluştuğu, davalı parsel üzerinden alınan toprak örneklerinden ve proŞl içinde yapılan incelemelerden toprak içerisinde
orman ağaçlarına ilişkin kök kalıntılarının yer almadığının tespit edildiği, b) Raporun devamında ise, dava konusu alanın çevresi ile birlikte incelendiğ
inde ormanlık alanlar ile arasında ayırıcı unsur bulunmadığı, çevresindeki ormanlık alanlar ile tam bir bütünlük arz ettiği genel görünümü
itibariyle alanın toprak yapısının orman yetiştirmeye elverişli ve orman toprağı niteliğinde bulunduğu, çekişmeli taşınmazın 1959 basım tarihli memleket
haritasında ve tarihi belirtilmeyen hava fotoğraşarında yeşil zemin üzerinde orman ile sembolize edilen orman alanları içinde kaldığı, bu sebeplerle
orman sayılan yerlerden olduğunu,
c) Diğer taraftan, aynı keşifte bilgisine başvurulan ziraat bilirkişi tarafı ndan düzenlenen raporda ise; çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu
altındaki yerlerden olmadığı tarım arazisi niteliğinde bulunduğu açıklanmiştir.
Bu durumda karara dayanak alınan uzman orman ve ziraat bilirkişi raporları birbiriyle ve kendi içinde çelişkili olup, raporlar çekişmeli yerin öncesinin
orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmadığından,
bu raporlara dayanılarak hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğraşarı ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında
bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisidir ziraat mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla
yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde
ne şekillde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 Sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma
olanağı sağlayan 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E. K.; 14.03.1989
gün ve 35/13 E. K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E. K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304
Sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılmayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki
orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen
diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro
paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita kombu ve yakın kombu parselleri de içine
alacak şekillde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazı n konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri
yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı
ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak
yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda;
mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Huku k Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafarın karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Huku k
Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle
direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden
dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 23.5.2007 gününde yapılan ikinci
görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava; Kadastro tespitine itirazdır.
Niza konusu taşınmaz Tunceli İli, Uzuntarla Köyü, 105 ada, 27 parsel olup, 3.751.04 m2’dir.
Taşınmazın bulunduğu bölgede daha önce orman kadastrosu yapılmamiştir. 1- Bir taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmiş, kesinleşmişse
taşınmazın orman olup olmadığı, orman tahdit tutanakları ile haritasına değer verilerek ve serbest orman mühendisi veya mühendisleri tarafından uygulanarak
belirlenir.
2- Somut olayda olduğu gibi, eğer taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu yapılmamışsa, o taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı ya-
364 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009
pılacak keşifte dinlenilecek serbest orman mühendisi veya mühendislerinin verecekleri rapor ile belirlenir. Bu rapora esas alınan hususlar memleket haritası,
amenajman planları ve en eski tarihli hava fotoğraşarıdır.
23.05.2006 tarihli Orman Yüksek Mühendisi Yrd.Doç.Dr. Arslan Okatan'ın raporunda;
"Sonuç ve Kanaat Bölümünde;
Dava konusu 105 ada, 27 nolu parsel, 3116 sayılı Orman Yasasına göre "Orman Sayılan" yerlerdendir. 4785 Sayılı Yasaya göre devletleştirilen orman alam sürekli olarak yoğun bir bitki örtüsü tabakası ile kaplı bulundurulması gerekmektedir. Genel görünümü
itibariyle alanın toprak yapısı orman yetiştirmeye elverişli ve orman toprağı niteliği ndedir.
Dava konusu alan çevresindeki orman alanlarıyla tam bir bütünlük arz etmektedir.
Amenajman planı meşçere haritasında nizalı olan BBT-OT (Bozuk, Baltalık-Orman Toprağı) niteliğindeki alanlar içerisinde kalmaktadır.
Dava konusu alanın orman yetiştirmeye elverişli olması ve orman toprağı ile kaplı bulunması bu alanın eskiden beri ormanlık bir alan olduğunu ve orman sayı
lan yerlerden olduğunu göstermektedir.
Dava konusu alan ile çevresindeki orman toprağı ile kaplı olan ormanlık alanlar arasında herhangi bir ayırıcı unsur mevcut değildir.
Dava konusu parselin, 1/25000 ölçeğine dönüştürülen kadastro pafta krokisinin,
1/25000 ölçekli eski tarihli memleket haritası ve 1/25000 ölçekli amenajman
planı meşçere haritası üzerine yapılan çakıştırması sonucunda ortaya çıkan
yeri ve konumu belirlenerek işaretlenmiştir.
...Bunun için Küresel Konum Belirleme Sistemi alıcısından yararlanılmiştır...
parselin harita üzerindeki konumu hatasız olarak tespit edilmiştir. Parselin harita
üzerinde yer aldığı konum ve etrafına ilişkin değerlendirme ise, memleket haritası
nın sağ kenarında yer alan "İŞARETLER" bölümü dikkate alınarak yapılmiştı
r. Burada yeşil alanlara ilişkin olarak 9 adet sembolizasyon mevcuttur. Buna
göre dava konusu alan zeminde yeşil renk ile boyalı olup, yeşil zemin üzerinde ise
"Orman" ile sembolize edilen orman alanları içerisinde kaldığı tespit edilmiştir.
Yöreye ait hava fotoğraşarının stereoskop ile yapılan üç boyutlu incelemelerinde
alanın ormanlık alan niteliğinde olduğu tespit edilmiştir, denilmektedir. Bu bilirkişi
raporunun daha sonraki bölümlerinde, taşınmazın genelgörünümü hakkında
açıklamalarda bulunulmuştur.
Dava konusu alanın çevresi ile birlikte incelenmesi yapıldığında ormanlık
alanlar ile ayırıcı unsur olmadan bütünlük sağladığı ve alanın çok eski tarihlerde
ormandan açılarak elde edildiği tespit edilmiştir.
Dava konusu parselin eğim durumu ve Şziki yapısı dikkate alındığında tarım
yapmaya elverişli olduğu ancak, konumu dikkate alındığında, orman içi açıklık
durumunda olması dava konusu alanın orman sayılan yerlerden olduğunu ortaya
koymuştur.
Dava konusu nizalı parsel, 6831 sayılı Orman Yasasının 1. maddesine göre
yukarıda sayılan nedenlerde dikkate alınarak, gerekli değerlendirmeler yapıldı-
Yargıtay Kararları 365
ğında "Orman Sayılan" alanlardan olduğu sonuç ve kanaatine varılmiştir, denilmektedir.
Orman Yüksek Mühendisinin bu raporu açık ve net olarak nizalı taşınmazın
orman olduğunu tespit eden rapordur. Bu raporun kendi içerisinde çelişik oldu-
ğunu söylemek mümkün değildir. Zira taşınmazın orman olup olmadığı konusunda
rapor verecektir. Gözlemini yazması onun taşınmazı tarım arazisi olduğunu
belirlediği anlamına gelmez. Zira Orman Yüksek Mühendisinin öyle bir görevi
yoktur. Bu tür beyanlarına da itibar edilemez. Zira aksi halde makine mühendisinin
inşaat alanında rapor vermesine benzer. Bu rapora çelişik denilemez. Değer
verilmez.
Orman mühendisi de kendi alanında rapor vermiş ve taşınmazın orman olduğ
unu belirlemiştir.
Ziraat Mühendisi Şükran Metin'in raporunda ise; taşınmazın tarım arazisi
vasfında olduğu bildirilmiş ve kazanım şartları dile getirilmiş, gözlemlerine yer verilmiştir.
Bu raporda kendi içerisinde doğrudur.
Orman mühendisi raporu ile ziraat mühendisi raporu arasında da çelişki
yoktur.
Her iki rapor kendi içerisinde tutarlıdır.
Bir taşınmazın önce orman olup olmadığı saptanacaktır (Ormansa ki, olayı-
mızda taşınmazın orman olduğu belirlenmiştir). O zaman taşınmazın zilyetlikte
kazanılması mümkün değildir. Yapılan zilyetlik, imar-ihya geçersizdir.
Eğer orman değilse; o zaman taşınmazın tarım arazisi yönü ve şartları üzerinde
durularak ziraat mühendisinin raporu devreye girecektir. Ve bu raporda
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesindeki ve 3402 sayılı Kadastro
Kanunu'nun 14 ve 17. maddelerindeki şartların mevcut olup olmadığı araştı-
rılacaktır.
Somut olayda yukarıda anlatılan nedenlerle Orman Yüksek Mühendisinin
raporu kendi içerisinde çelişkili olmadığı gibi, Orman Yüksek Mühendisi ile Ziraat
Mühendisi raporları arasında da çelişki yoktur.
Nizalı taşınmazın toprağı ile birlikte çok eski tarihlerden beri orman olduğu
belirlenmiştir. Araştırılacak başka bir yön yoktur. Orman sayılan taşınmazın zilyetlikle
kazanılması mümkün değildir. Özel Dairenin şimdiye kadarki tüm uygulaması
da bu yöndedir. Zaten aynı mahkemenin verdiği birçok kabul kararını da
bu sebeple onamiştir. Hatta aynı mahkemenin red ettiği bir kararı da orman diye
bozmuştur.
Somut olayın özellikleri itibariyle çoğunluğun araştırmaya yönelik bozma kararı
na katılmıyorum.
Zeki AKAR
Birinci Başkanvekili
366 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 83 • Sayı: 1 • Yıl 2009
KARŞI OY
23.5.2006 tarihli Yrd. Doç. Dr. Arslan Oktan'ın (Orman Yüksek Mühendisi)
Bilirkişinin raporunda dava konusu yer, genel görünümü itibariyle toprak yapısı
orman yetiştirmeye elverişli ve orman toprağı niteliğinde olduğu,çevresindeki orman
alanlarıyla bir bütünlük arz ettiği, amenajman planı meşcere haritasında nizalı
alanın Bozuk Baltalık-Orman Toprağı) niteliğindeki ormanlık alanlar içinde
kaldığı, çevresindeki orman toprağı ile kaplı ormanlık alanlar arasında herhangi
bir ayırıcı unsur mevcut olmadığı belirtilmiştir.
Aynı raporda, dava konusu parselin eski tarihli ve 1/25.000 ölçekli memleket
haritası (Erzincan 43-d2) üzerindeki yerinin belirlenmesinde ve haritanın zemine
ablikasyonunda (küresel konum belirleme sistemi alıcısından) yararlanılması
sonucu, yeşil zemin üzerinde "orman" sembolize edilen orman alanları içerisinde
kaldığının tespit edildiği vurgulanmiştir.
Böylece tüm dosya içiriğinden dava konusu taşınmazın çevresinin orman
özelliği gösteren orman toprağı ile çevrili olması nedeniyle orman bütünlüğünü
bozmakta ve 6831 Sayılı Yasanın 17/2 maddesi kapsamında özel mülkiyete konu
olmayacak niteliktedir.
3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları Anayasa Mahkemesinin
1.6.1988 gün ve 31/13 E.K., 14.3.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.6.1989 gün ve
7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğundan, bu yollarla ormandan yer
kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki bitki örtüsü yok edilmiş
olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu yönündeki kararları
dorultusunda mahalli mahkemece “dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin
iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tespit ve tapuya tesciline dair
direnme kararı”, doğru ve yerinde olduğundan ONANMALI'dır.
Mustafa LütŞ Tombaloğlu
12. Huku k Dairesi Üyesi
Yargıtay Kararları 367