T.C.
YARGITAY
10.
Hukuk Dairesi
Esas Karar
2003/10437 2004/721
Y A R G I T A Y İ L Â M I
Mahkemesi :A 10.İş Mahkemesi
Tarihi :22.10.2003
No :74 - 1147
Davacı :Fethi
Davalı :Bağ-Kur Genel Müdürlüğü
Davacı, ortağı bulunduğu Y. Koll.Şti. Mehmet ve Ortakları adlarına Şirketin 30.12.1981 tarihinde ticari faaliyetine son vererek, mükellefiyet kaydını yine aynı tarihte kapattığının tesbitine ve Bağ-Kur'da geçen hizmetlerinin sigortalı hizmetleriyle birleştirilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir. Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davacının, Y. Kollektif Şirketi ortaklığına dayalı olarak oluşan Bağ-kur sigortalılığının 30.12.1981 tarihinde son bulduğu, Belirtilen dönemle sınırlı Bağ-Kur sigortalılık süresinin, 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılık süreleriyle birleştirilmesi istemine yönelik davanın yargılaması sonucunda, kollektif şirket ortaklığının son bulmasından sonra,24.12.1981 ve 08.12.1988 tarihlerinde kurulan anonim şirketlerin kurucu ortağı konumunda bulunan davacının, kurucu ortağı olduğu şirketlerden bildirilen 506 sayılı Yasaya tabi sigortalılık sürelerine değer verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 Sayılı Kanunun 24/g maddesi, Anonim Şirket Kurucu Ortakları ve Yönetim Kurulu Üyesi olan ortaklarının Bağ-Kur sigortalısı sayılacağını amirdir. Ne var ki; soyut düzeyde kalan ortaklık kaydı Bağ-Kur sigortalılığı için yeterli olmayıp, ayrıca "kendi ad ve hesabına" bir faaliyetin sürmekte olduğunun saptanmış olması gerekir.
Bu nedenle davada çözümlenmesi gereken konu; doktrin ve uygulamada "çatışan sigortalılık" olarak tanımlanan ve aynı dönemde birden fazla sigorta kurumuna tabi sigortalı çalışmalardan hangisine üstünlük tanınması gerektiğinin tespitidir.
Dairemizin bu konudaki görüşü, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili sigortalı çalışmalardan hangisi kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliğini taşıyorsa o çalışmaya üstünlük ve geçerlilik tanınması gerektiği yönündedir.Gerçekten, sigortalı emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyor, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa, o çalışmaya üstünlük tanımak gerekir.
Belirtilen nedenlerle, davacının şirket ortaklığı nedeniyle düzenlenen Bağ-Kur şahsi dosyası ve ortak olunan şirkete ilişkin vergi ve maliye kayıtları getirtilerek belirtilen dönemde beyan edilen gelirler ve faaliyetler saptanmalı, Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilen hizmetlerin eylemli olup olmadığı bu çalışmanın şirket ortaklığı ve yöneticiliğine ilişkin yetkilerden mi, yoksa kişisel bilgi ve eğitime dayalı birikimden mi kaynaklandığı belirlenerek, davacının ekonomik yönden yaşamına etkin olan çalışmanın hangisi olduğu kuşkuya yer bırakmayacak nitelikte belirlenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemenin yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda tespiti istenen dönemde hangi sigortalı çalışmanın baskın nitelikte olduğunu araştırarak sonucuna göre karar vermesi gerekirken eksik inceleme sonucu davanın reddine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 10.02.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Başkan Üye Üye Üye Üye