İbra Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulu İş İlişkisi Sürerken Düzenlenen İbranamenin Geçersizliği Savunma İle Ve İşverenin Diğer Kayıtlarıyla Çelişen İbranameye Değer verilemeyeceği
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 6-12-2009 | Kategori: İçtihat | Not
YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİ
E: 2007/22215 K: 2008/15537 T: 13.06.2008
İbra Sözleşmesinin Geçerlilik Koşulu İş İlişkisi Sürerken Düzenlenen İbranamenin Geçersizliği Savunma İle Ve İşverenin Diğer Kayıtlarıyla Çelişen İbranameye Değer verilemeyeceği*
(*) Dergimizin 2008/1. sayısındaki sayfa 891'deki HGK ve 2008/4 sayısındaki 2123 ve 2126. Sayfalardaki
kararlara bakınız.
(4857 SY m. 32; BY m. 23-31, 419)
Özet: Taraflar arasında düzenlenen ibranamemin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur. İş ilİşkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İbra
sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli veya tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle, İşveren tarafından İşçinin hak kazanmadığını ileri sürdüğü bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise alacağın tamamen ödenmİş olması durumunda borcu ifa yoluyla sona ermİş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde dairemizin kökleşmİş içtihatlarında ibraya değer verilmemekle ve yapılan ödemenin makbuz etkisinde olduğu kabul edilmektedir. Savunma ile ve İşverenin diğer kayıtları ile çelİşen ibra sözleşmelerinin geçersiz oldu- ğu kabul edilmelidir.
Davacı, ihbar ve kıdem tazminatı ile izin ücretinin ödetilmesine karar verilmesini istemıştır.
Yerel mahkeme, davayı reddetmıştır.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmİş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Davacı, kıdem, ihbar ve izin ücreti talebinde bulunmuş, yerel mahkeme
davanın reddine karar vermıştır.
Davacı, davalı İşyerinde 1.4.2000-5.2.2005 tarihleri arasında ustabaşı olarak görev yaptığını, İş aktine İşverence haksız son verildiğini ve alacakları nın ödenmediğini belirtmİştir.
Mahkeme, Taraflar arasında yapılan ibranameye itibar edilerek davayı reddetmİştir.
Taraflar arasında düzenlenen ibranamenin geçerliliği olup olmadığı uyuşmazlık konusudur.
İbra sözleşmesi, İsviçre Borçlar Kanununun 115. maddesinde düzenlendiğ i halde Türk Borçlar Kanununa bu madde alınmamıştır. Bir kanunda ana kurallar ve kurumlar oluşturulurken ibra gibi önemli bir kurma yer verilmemİş oluşunun ancak hata sonucu olabileceği öğretide ileri
sürülmüştür (Berki, Şakir: Borçların Sukutu, AÜHF, Cilt XII. s. 237). Bununla birlikte gerek öğretide gerek uygulamada ibraname, bir borcun tam ya da kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel sukut nedeni olarak kabul edilmektedir (Feyzioğlu, F.N: Borçlar Hukuku Umumi Hükümler Cilt II, İstanbul 1969, s. 351). Bu noktada ibra sözleşmesinin bir ödeme yönünde bir anlaşma olmadığı, borcun kısmen ya da tamamen tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olduğu belirtilmelidir. İş Hukukunda ibra sözleşmesi ibraname adıyla yaygın bir uygulama
alanı bulmaktadır. İbra sözleşmesinin tanımı, şekli ve hükümlerinin Borçlar Kanununda düzenlenmesi gerekliliğinin ötesinde, İş Hukukunun İşçiyi koruyucu özelliği sebebiyle İş Kanunlarında normatif hüküm olarak ele alınması gerektiği açıktır. İşçi, emeği karşılığında aldığı ücret ve diğer parasal hakları ile kendisinin ve ailesinin geçimini temin etmektedir. Bu açıdan bakıldığında bir İşçinin nedensiz yere İşvereni ibra etmesi hayatın olağan akışına uygun
düşmemektedir. İş Huk ukunda ibra sözleşmeleri dar yorumlanmak ve borcun asıl sona erme nedeni ifa olarak ele alınmalıdır. Borcun tatmin edilemeyen sona erme şekillerinden biri olan ibra sözleşmelerine İş Hukuku açısından sınırlı biçimde değer verilmelidir. Yeni Borçlar Kanunu tasarısında bu konuya değinilmİş ve 419. maddesinde, İşçi ve İşveren ilİşkileri açısından ibra sözleşmesine dair bazı kurallara yer verilmİştir. Bahsi geçen düzenleme de, İşçilik alacaklarını sona erdiren ibra sözleşmelerinin sınırlı biçimde ele alınması gerektiğini göstermektedir. Bu itibarla Borçlar Kanunun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri aras ında düzenlenmİş olan irade fesadı hallerinin İş Hukukunda ibra sözleşmeleri bakımında çok daha titizlikle ele alınması gerekir. İbra sözleşmesi yapılırken Taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi,
diğer tarafın ya da üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşı- laşması halinde ibra iradesine değer verilemez.
Öte yandan Borçlar Kanunun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.
İş ilİşkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir. İşçi bu dönemde tamamen İşverene bağımlı durumdadır ve İş güvencesi hükümlerine rağmen İş ilİşkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım İşçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmİş sayılmalıdır. İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi de mümkün olmaz. Bu nedenle İşveren tarafından
İşçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez.
Savunma ile ve İşverenin diğer kayıtları ile çelİşen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.
İbraname ve cevap dilekçesi içerik itibarı ile çelİşki yaratmaktadır. İbranamede kıdem tazminatı tutan olarak gösterilen 6.500.000.000 TL'si alacakla ilgili herhangi bir ödeme belgesi bulunmamaktadır. Çalışma süresi ve ücret konusunda taraf beyanları arasında çelİşki bulunduğu halde yeterli araştırma yapılmamış ibranamenin geçerliliği kuşkulu bırakılmı
ştır.
Mahkemece gerekli araştırma ve inceleme yapılıp eksik hususlar ikmal edildikten sonra dosyanın bilirkİşiye verilerek rapor alındıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA,
peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
13.6.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.