Vekalet Sözleşmesinin Tarafları Borçları ve Hakları başlıklı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun Eleştirisi
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 4-11-2009 | Kategori: Makale | Not
Av. Rabia Balkanlı
BİR HUKUK GENEL KURULU KARARI ELEŞTİRİSİ Av. Rabia BALKANLI*
KONU
İstanbul Barosu Dergisi’nin 2008 yıl, 4. sayı ve 82. cilt sayfa 2022’de
yayınlanan Avukatlık Hukuku, Vekalet Sözleşmesi, Vekalet Sözleşmesinin
Tarafları Borçları ve Hakları başlıklı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun
E.2007/13-28 K:2007/818 ve 07.11.2007 tarihli kararı hakkında
bilgilendirme:
Aşağıdaki açıklamalardan ve eklerden anlaşılacağı üzere Ankara 22
Asliye Hukuk Mahkemesinin asıl davanın reddine, karşılık davanın kabulüne
ilİşkin kararın Yasaları uygulamakla görevli Yargıtay 13. Hukuk
Dairesi, Hukuk Muhakemeleri Usul Kanunu ve hukuk kurallarını altüst
ederek bozmuş, mahkemenin direnme kararı ise Yargıtay Hukuk Genel
Kurulu tarafından hiçbir açıklama yapılmadan sadece 13. Hukuk dairesinin
gerekçesi yazılarak bozulmuştur.
AÇIKLAMALAR
1- Davacının Ankara İdare Mahkemelerinde görülen 12 davası ile Ankara
15. Asliye Mahkemesinde görülen davaları tarafımdan vekil olarak
takip edilerek lehine sonuçlandırılmıştır. Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nde
yapılan takip sonucu tahsil edilen pazartesi günü ibraname alınarak davacı
ya ödenmİş, ancak davacı kendisine eksik para ödendiği gerekçesiyle
vekaletten azledip, hem Cumhuriyet Savcılığı'na hem de Ankara Barosu’na
şikayette bulunmuştur. Yapılan inceleme ve soruşturma sonucu
vermİş olduğu ibraname dikkate alınarak hem Adalet Bakanlığı hem de
Ankara Barosu Başkanlığı, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı yönünde
karar vermİşlerdir.
Bunun üzerine ilgili şahıs Ankara 22. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde
aleyhime, eksik vekalet ücreti ödendiği gerekçesiyle alacak davası açmıştı
r. Tarafıma tebligat yapıldıktan sonra 10 günlük süre içerisinde nispi
___________________________________________________
(*) Ankara Barosu
2998 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008
harç yatırılarak eksik vekalet ücreti ödemesi nedeniyle davacı aleyhine
1.577.27 YTL maddi ve haksız şikayetleri nedeniyle 5.000 YTL manevi
tazminat davasını içeren karşılık dava açılmıştır.
2- Yapılan yargılama sonunda uzman bilirkİşi raporu da dikkate alı-
narak asıl davanın reddine, karşılık davanın maddi tazminat yönünden
kısmen kabulüyle 729.92 YTL maddi tazminat ile 5.000 YTL manevi tazminatı
n kabulüne karar verilmıştır.
3- Davacı taraf ekde bulunan temyiz dilekçesinden de görüleceği
üzere, sadece ret harcı yatırarak ret edilen davasını süresi içerisinde
temyiz etmİş ancak karşılık davayı ne kendi davası için verdiği
temyiz dilekçesiyle ne de ayrı bir dilekçeyle temyiz etmemİş ve karşı
lık dava için yatırılması gerekli nispi temyiz harcını da yattırmadı-
ğından karşılık dava HUMK’a göre kesinleşmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi yapmış olduğu temyiz incelemesinde, yerel
mahkemenin asıl dava yönünden vermİş olduğu ret kararını onamış
ancak temyiz edilmeyen ve usulen kesinleşmİş olan karşılık davanın manevi
tazminata ilİşkin kısmını esastan bozmuştur. Bunun üzerine tarafı
mdan, –karşılık dava miktarı karar tashihi sınırının altında olması nedeniyle–
Yargıtay 13. Hukuk Dairesine maddi hatanın düzeltilmesi talepli
dilekçe verilmİş, asıl davacı tarafından ise kendi aleyhine onanan asıl
davanın bozulması için karar tashihi yoluna gidilmıştır.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi tarafından, tüm hukuk kuralların ile Hukuk
Usul Muhakemeleri Yasasını ve kendi daire kararları ile Hukuk Genel
Kurul kararlarını altüst edecek şekilde bir karar verilmıştır. Bu kararla,
daha önce onamış oldukları asıl davaya ilİşkin kararı da esastan bozarak,
davacı tarafın tarafıma vermİş olduğu ve imzasını inkar etmediği
ibranameyi hiçe sayarak yazılı belgeye rağmen ispat yükünü şahsıma
yüklemİşlerdir.
Bununla da kalmayıp, karar tashihi sininsin altında (5.000 YTL) olduğ
u için karar tashihi yapamadığını karşılık dava için vermİş olduğum
maddi hata dilekçesini Hukuk Usul Yasası’na aykırı olarak karar tashihi
dilekçesi olarak kabul ettiklerini beyan ederek, davacı tarafından temyiz
edilmediği ve harç yatırılmadığı halde, gerçeğe aykırı olarak, hem temyiz
edildiğini hem de harç yatırılmış olduğunu gerekçe göstererek eski bozma
karannda ısrar etmİşlerdir.
Mahkeme asıl dava yönünden imzası inkar edilmeyen ibranameye göre
ve karşılık dava için ise harcı yatırılarak usulüne uygun temyiz edilmediğ
inden kesinleşmİş olması nedeniyle, HUMK’a uygun olmayan bozma
kararına uymayarak ilk kararında direnmıştır.
4- Direnme kararının temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Hukuk
Genel Kuruluna gitmİştir. Dosya içerisinde 22. Asliye Hukuku Mahkemesi
yazıİşleri müdürünün dilekçemiz üzerine vermİş olduğu sadece asıl davanı
n temyiz edildiğine, karşılık davanın temyiz edilmediği gibi yatması
gereken harcın da yatırılmadığına ilİşkin belgesi de bulunmasına rağmen,
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu sadece asıl dava ile ilgili 13. Hukuk Dairesi
Kararına atıfta bulunarak mahkemenin direnme kararını bozmuş ancak
kesinleşmesi nedeniyle mahkemenin direnmİş olduğu kararla ilgili
hiçbir inceleme yapmadığı gibi bu konuda karar da vermemİştir. Tarafı-
mızdan yapılan karar tashihi talebimiz de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
tarafından yasada belirtilen Karar tashihi sebepleri bulunmadığından ret
edilmıştır.
Dosya henüz sonuçlanmamış olup halen Ankara 22. Asliye Hukuk
Mahkemesinde görülmektedir.
Prof. Dr. Baki Kuru'ya ait HUMK kitabında kesinleşmİş karar ile ilgili
açıklamalarda bulunulmuş ve Yargıtay Hukuk Genel Kurul kararları ile
Yargıtay kararları örnek olarak verilmıştır. "HUMK. Karşılık dava ayrı bir
davadır ve harca tabidir, süresi içerisinde temyiz edilmeyen ve temyiz
harcı yatırılmayan karşılık dava kesinleşmİş olup kesin hükmün sonuçları
doğar" demektedir. Kesinleşmİş karar Yargıtay tarafından bozulamaz,
bozulursa bile yok hükmündedir. Ancak Yargıtay 13. Hukuk Dairesi ve
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu baronuz dergisinde yayınlanan bu kararları
yla tüm Hukuk Kurallarını ve HUMK’u altüst etmıştır.
Ekte ilgili dava dilekçesi, cevap ve karşılık dava, temyiz dilekçeleri, ibraname,
yazı İşleri müdürünün temyiz edilmediğine ilİşkin belgesi, direnme
kararı ve ilgili tüm belgeler bulunmaktadır. 30 yıllık hukukçu olarak
hukuka ve yasalara aykırı verilen bu karar karşısında çaresiz kalınmıştı
r. Olayı öğrenen tüm hukukçular (Avukat, hakim ve Yargıtay üyeleri de)
benim gibi verilen kararın yanlışlığına şaşırıp benzer örnekler vermektedirler.
Tabii ki hata yapılabilir. Ancak karşılık davanın kesinleşmİş oldu-
ğu defalarca bildirilmesine ve mahkemesi tarafından da direnme kararı
verilmesine rağmen, aym hatayı yanı HUMK’a aykırı olarak vermİş oldukları
kararı dairenin düzeltmemekte direnmesi acı ve üzücüdür. Yargı-
tay'ın "bizim verdiğimiz her karar doğrudur. Hatalı da olsa kararımız de-
ğİşmez. Biz kanunların da üzerindeyiz" sonucunu doğuran davranış ve
kararları, kanunların doğru uygulanmasının denetimi ve hukuk devleti
açısından son derece üzücü ve düşündürücü bir durumdur.
YUKARIDA AÇIKLANANLAR ÖZETLENECEK OLURSA:
1- Davacının verdiği ibraname ile, alacağının tamamının tahsil
edildiği ve hiçbir alacak kalmadığı, inkar edilmeyen imza ile kabul
edilmektedir. Hiçbir ihtirazi kayıt konulmadan imzalanan bu belgenin
geçersiz sayılması yasalara göre olanaksızdır. İmzalı belge vermesine
rağmen aksini ileri süren davacının iddiasını ispatlaması
gerekirken, ispat yükü yasalara aykırı olarak yer değİştirilmİş, icra
dosyasından çekilen paranın ödendiğini gösteren yazılı ibranameye
rağmen yemin teklif edilmesi istenmıştır.
Karar İnceleme 2999
YHGK ve Barolar Birliği kararlarıyla, yazılı ibranamenin rakam
kapsamasa dahi geçerli olduğu kabul edilmektedir. İbraname altında
bulunan ve davacının imzasını taşımayan avukata ait bilgi notlarının
bulunması ibranameyi geçersiz kılmaz. Kaldı ki Davacı tüm yazılı beyanları
nda ibraname altındaki bilgi notlarından haberdar olduğunu
kabul etmektedir.
2- Temyiz edilmeyen ve harcı yatırılmayan karşılık dava Yargıtay
13. Hukuk Dairesi tarafından yasaya aykırı olarak incelenerek bozulmuştur.
Yerel mahkeme kesinleşmİş kararın HUMK’a göre bozulması
mümkün olamayacağı gerekçesiyle direnilmıştır. Temyiz üzerine
YHGK tarafından karşılık dava ile ilgili hiçbir inceleme yapılmadan
ve karar oluşturulmadan sadece asıl dava yönünden mahkemenin direnmesi
bozulmuş karşılık dava ile ilgili karar verilmemıştır.
SONUÇ: Baronuz dergisinde yayımlanan bu HGK kararının kendine
özgü olup, benzer olaylarda örnek oluşturamayacağının anlaşılması açı-
sından İşbu açıklamanın yapılması gerekli görülmüştür. Bu nedenle uygulayı
cıları yanıltmamak açısından, yapılan açıklamaların İstanbul
Barosu Dergisi’nde yayımlanmasını takdirlerinize sunarım. 17.09.2008
Av. Rabia BALKANLI
1-EKLER: Konuyla ilgili dilekçeler
2- Bilgi için Barolar Birliği Başkanlığına
3000 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 6 • Yıl 2008