Rücu Davasında Kusur Belirlenmesi Sürekli İş Görmezlik • Kaçınılmazlıktan Dolayı Gereken
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 26-09-2009 | Kategori: İçtihat | Not

YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİ

E: 2007/6310 K: 2008/2821 T: 04.03.2008

Rücu Davasında Kusur Belirlenmesi Sürekli İş Görmezlik • Kaçınılmazlıktan Dolayı Gereken

Araştırma Yapılmadan Davanın Karara Bağlanamayacağı • İş Kazası

(506 SK m. 26/1)

Özet: Davacı, işkazası sonucu sürekli işgöremezlik

durumuna giren sigortalıya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama

ve ödemeler nedeniyle uğranılan kurum

zararının rücuan ödetilmesini istemıştir.

Kusur oranlarının saptanmasında, ihlal

edilen mevzuat hükümleri belirlenirken, zararlı

sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara

yüklediği özen ve dikkatinde neler olduğ

unun eksiksiz bilinmesinde, kusur raporuna

ve dava dosyasına yansıtılmasında yasal

zorunluluk vardır.

Somut olayda, iş kazasının ne şekilde

meydana geldiği, gerekirse keşif de yapılmak

suretiyle belirlenerek işyerinde buharlaşmanı

n engellenip engellenemeyeceği veya

temizlik sırasında müdahalede bulunulmamı

ş ise üst camın neden düştüğü, işyerinin

bakım ve tamirinde eksiklik bulunup bulunmadığı

ve kırılan camın istem dışı hareketinin

engellenip engellenemeyeceği hususları

açıklığa kavuşturulmalıdır.

 

Davacı, işkazası sonucu sürekli işgöremezlik durumuna giren sigortalı

ya bağlanan peşin değerli gelirler ile yapılan harcama ve ödemeler nedeniyle

uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesini istemıştir.

Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermıştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz

isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen

raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü

ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik durumuna giren sigortalı

ya Kurumca yapılan sosyal sigorta yardımlarının 506 Sayılı Yasanın

26/1. maddesi uyarınca davalı işverenden tahsiline ilişkin olup, mahkemece,

olayın % 100 kaçınılmazlıktan kaynaklandığı ve davalının kusurunun

bulunmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmıştir.

Anılan madde uyarınca, işverenin rücu alacağından sorumluluğu ancak

kasdı veya işçilerin sağlığını koruma ve işgüvenliği ile ilgili mevzuat

hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketinin varlı-

ğı halinde mümkündür. Bir başka ifade ile, işveren sadece anılan maddede

öngörülen sayılı ve sınırlı durumlarda rücu alacağından sorumlu olup,

bu bağlamda kaçınılmazlıktan sorumlu değildir.

Maddi olguyu tespit etmek hakime ait bir görevdir. Mahkemece, kusur

oranlarının saptanmasında öncelikle, maddi olayın ne şekilde oluştu-

ğunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmış olması gerekir. İhlal

edilen mevzuat hükümleri belirlenirken, zararlı sonuçların önlenmesi

için durum ve koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkatinde neler olduğ

unun eksiksiz bilinmesinde, kusur raporuna ve dava dosyasına yansı

tılmasında yasal zorunluluk vardır. Ayrıca, günümüz teknolojisinde

böyle bir olayın sonucunun kısmen kötü rastlantılarla açıklanması, alı-

nabilecek önlemler düşünüldüğünde hemen hemen imkansızdır. Kötü

rastlantı denilen olguların bir çoğunun ardında insan yanılgı ve savsamaları

nın, özen eksikliğinin bulunması asıldır. Kişiler, zararlı sonuçların

Önlenmesi için durum ve koşulların kendilerine yüklediği özen ve dikkati

göstermek zorundadır. Öngörülebilir sonuçlar karşısında ise olayın,

"kötü rastlantı" olarak açıklanması ve bu yöndeki bir değerlendirmenin

de hükme esas alınması isabetsizdir.

Bundan başka, bu tür davalarda; bilirkişinin kusur durumunu saptarken

iş güvenliği mevzuatına göre hangi önlemlerin alınması gerektiğini,

bu önlemlerin işverence alınıp alınmadığını ve alınmış önlemlere sigortalı

işçinin uyup uymadığını 1475 Sayılı Kanunun 73. maddesi hükmü

doğrultusunda raporda tartışması gerekir.

İşçinin beden ve ruh sağlığının korunmasında önemli olan yön, bu

tedbirin alınmasının hakkaniyet ölçüleri içinde işverenden istenip istenemeyeceğ

i değil, aklın, ilmin, fen ve tekniğin böyle bir tedbirin alınmasını

gerekli görüp görmediği hususlarıdır. Bu itibarla işveren, mevzuatın kendisine

yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı

taktirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan çekinemeyecektir.

Anılan ödevin, bilirkişi tarafından açıklanan düşünceler gibi sınırlandı

rılması görüşü; çalışana, sadece bir üretim aracı gözüyle bakan, insan

yaşamının kutsallığinı yok sayan, hukukça korunması gereken en temel

değerin "insan" olduğu gerçeğini göz ardı eden yönüyle de isabetli kabul

edilemez.

Çalışma hayatında süre gelen kötü alışkanlık ve geleneklerin varlığı,

işverenin önlem alma ödevini etkilemez. İşveren, çalıştırdığı sigortalının

beden ve ruh tamlığını korumak için yararlı her Önlemi, amaca uygun biçimde

almak, uygulamak ve uygulatmakla yükümlüdür.

Kusur oranlarının saptanmasında, ihlal edilen mevzuat hükümleri

belirlenirken, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediğ

i özen ve dikkatinde neler olduğunun eksiksiz bilinmesinde, kusur

raporuna ve dava dosyasına yansıtılmasında yasal zorunluluk vardır.

Somut olayda; iş kazasının ne şekilde meydana geldiği, gerekirse, keşif

de yapılmak suretiyle belirlenerek, işyerinde buharlaşmanın engellenip

engellenemeyeceği veya temizlik sırasında müdahalede bulunulmamı

ş ise, üst camın neden düştüğü, işyerinin bakım ve tamirinde eksiklik

bulunup bulunmadığı ve kırılan camın istem dışı hareketinin engellenip

engellenemeyeceği hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.

Belirtilen bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak; sigorta olayı-

nın meydana geldiği iş kolunda uzman oldukları belirlenen işçi sağlığı ve

iş güvenliği konularında uzman kişilerden kusur raporu alınarak, yapılacak

değerlendirme ile hüküm kurmak gerekirken, yetersiz bilirkişi raporunun

hükme esas alınması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul

olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,

04.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.