Hak Düşürücü Süre - Çalışmaya Devam Etme
Ekleyen: Av.dilek Kuzulu Yüksel | Tarih: 4-10-2005 | Kategori: İçtihat | Not
YAR. 21. HD. 07.05.2002   T.     2002/1744 E.   2002/4124 K.
 
 
ÖZET : Tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan itibaren hak düşürücü süre işlemeye başlar ve eksik de olsa bildirimle sigortalı aynı yerde çalışmaya devam etse yahut hak düşürücü süre içinde yeniden aynı işyerinde işe girse dahi hak düşürücü süre işlemeye devam eder. Bunlara dikkat edilmeden hüküm tesisi bozmayı gerektirir..
 
                        Davacı,1985 ile 18.10.1999 tarihleri arasındaki sigortalılığın tam olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.
                        Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
                        Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
 
Karar
                        506 sayılı Kanun’un 79/8. maddesi hükmünce, kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetlerin geçtiği yılın sonundan başlayarak ( 5 ) yıl içerisinde açılması gerekir.
                        Davacının tespitini istediği çalışmalarının 1985 – 18.10.1999 tarihleri arasında geçtiği, işe giriş bildirgesinin 15.08.1996 tarihinde kuruma intikal ettiği, davanın açılış tarihi göz önünde tutulduğunda 01.01.1994 tarihinden önce ki çalışmalarının hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.
                        Öte yandan davacının işyerinde bu tarihten sonra çalışmasını sürdürmesini veya ( 5 ) yıllık hak düşürücü süre içerisinde tekrar aynı işyerine girerek çalışmasının hak düşürücü sürenin işlemesine engel olmayacağı ve hak düşürücü sürenin kesilmesi ve durmasının mümkün bulunmadığı hukuksal gerçeği de ortadadır.
                        Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
                        O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli  hüküm bozulmalıdır.
                        SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı K.Ç.’e iadesine 07.05.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
 
( İş ve Sosyal Güvenlik Hukukuna İlişkin Emsal Yargıtay Kararları Prof. Dr. Ercan Akyiğit   İstanbul 2003 2.Cilt Sayfa: 1429 )