İşverenin İş Kazalarından Doğan Sorumluluğuna İlişkin Bir Karar İncelemesi Seda Öktem ÇEVİK*
YARGITAY 21 HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2005/2162 İlgili Kanun/Madde
Karar No: 2005/3880 4857 s. İşK 77
Tarihi: 18.04.2005 818 s. BK 41-45
• KACINILMAZLIĞIN KOŞULLARI
• İŞVERENİN GEREKLİ GÜVENLİK ÖNLEMLERİNİ ALMADIĞI DURUMLARDA
KAÇINILMAZLIKTAN SÖZ EDİLEMEMESİ
• KUSUR RAPORUNUN HÜKME DAYANAK OLACAK NİTELİKTE BULUNMAMASI
ÖZET: İş kazası olaylarında kaçınılmazlık veya kötü tesadüften
bahsedebilmek için işçi ve işverenin olayın olmaması için
alabilecekleri bütün önlemleri aldıktan sonra işin doğası gereği
kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen etkiler nedeni
ile ortaya çıkan bir takım olumsuzlukların bulunması gerekir. Önlem
almak sureti ile önüne geçilebilecek olaylarda kaçınılmazlıktan
söz edilemez. Somut olayda da işveren yeterli önemleri alırsa,
kazalı yeterli dikkat ve özeni gösterse olay önlenebilirdi. O halde
kaçınılmazlıktan söz edilemez.
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine
karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde
olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi F.E. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar
okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Zararlandırıcı olaya maruz kalan işçi olay günü işyerinde çalışırken iş kazası sonucu
%41.2 oranında meslek kazanma gücünü yitirmiştir.
İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerindeki işçilerin sağlığını ve iş güvenliğ
ini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları
noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu’nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
___________________________________________________
(*) Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Kürsüsü Araştırma Görevlisi.
Hükme esas alınan 09.07.2004 tarihli bilirkişi raporunda olayda işverenin %60 oranı
nda kusurlu olduğu %40 oranında da kaçınılmazlık bulunduğu belirtilmiştir.
Oysa hükme dayanak alınan bilirkişiler İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları
göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken
işçi sağlığı ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek sureti ile işverenin işyerinde
alması gereken önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı,
alınan önlemlere işçinin uyup, uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek
sureti ile kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde
saptamadıkları anlaşılmaktadır.
Öte yandan bu tür iş kazası olaylarında kaçınılmazlık veya kötü tesadüften bahsedebilmek
için işçi ve işverenin olayın olmaması için alabilecekleri tüm önlemleri aldıktan sonra
işin doğası gereği kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen etkiler nedeni ile ortaya
çıkan birtakım olumsuzlukların bulunması gerekir. Kısacası, kaçınılmazlık işin doğası
ndan kaynaklanır. Önlenemez veya beklenmedik olaydır. Önlem almak sureti ile önüne
geçilebilecek olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemez. Somut olayda da işveren yeterli önlemleri
alırsa, kazalı yeterli dikkat ve özeni gösterse olay önlenebilirdi. O halde kaçınılmazlı
ktan söz edilemez.
Hal böyle olunca, kusur raporunun İş Kanunu’nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları
içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.
Mahkemece yapılacak işi işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman, bilirkişilere
konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve
belgelerle birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önüne tutulmaksızın eksik inceleme sonucu
yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, taraşarın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalı
dır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz kararının istek
halinde taraşara iadesine, 18.04.2005 gününde karar verildi.
I. KARARDA TARTIŞILAN OLGULAR VE HUKUKİ SORUN
Yargıtay’ın 18.04.2005 tarih ve 2005/2162 Esas, 2005/3880 Karar
numaralı kararına konu olan olayda, işverene bağlı sigortalı olarak çalı-
şan işçinin, iş kazası sonucu %41.2 oranında meslek kazanma gücünü
yitirmesi söz konusudur. Davacı, açtığı davada işverenin bu kazadan dolayı
maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. İncelememizin
konusunu, işverenin meydana gelen iş kazası sonucunda bu kazadan
doğan sorumluluğunun ne ölçüde olduğu ve ‘kaçınılmazlık ilkesinin’ işverenin
sorumluluğuna olan etkisi oluşturur.
İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararda 09.07.2004 tarihinde
yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda işverenin %60 oranında kusurlu
olduğu, %40 oranında ise kaçınılmazlık bulunduğu belirtilmiştir.
Yargıtay ise, yapmış olduğu inceleme sonucunda, 09.07.2004 tarihinde
bilirkişilerce hazırlanan kusur raporunun hükme dayanak olacak
nitelikte bulunmadığı gerekçesi ile ilk derece mahkemesinin vermiş oldu-
ğu kararı bozmuştur.
2368 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
Yargıtay yapılan incelemede özellikle iş kazalarında işverenin gerekli
güvenlik önlemleri almasını düzenleyen İş Kanunun 77. maddesine yer
vermiştir. İş kazası dolayısıyla işverenin İş Kanunu m. 77 uyarınca; işyerinde
işçilerin sağlığı ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak
ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmak
yükümlülüğü vardır.
Oysa Yargıtay tarafından yapılan inceleme sonucunda, İş Kanunu’nun
77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle
işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı
ve iş güvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle işverenin
işyerinde olması gereken önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı,
hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup, uymadığı gibi
hususlar ayrıntılı biçimde incelenmek sureti ile kusurun aidiyeti ve oranı
hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptamadıkları
anlaşılmıştır.
Aynı zamanda Yargıtay kararında ‘kaçınılmazlık’ ve ‘kötü tesadüf’
kavramlarını tanımlamıştır. Yargıtay’ın vermiş olduğu tanım uyarınca, bu
tür iş kazası olaylarında kaçınılmazlık ve kötü tesadüften bahsedebilmek
için, işçi ve işverenin olayın olmaması için alabilecekleri tüm önlemleri aldı
ktan sonra, işin doğası gereği kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen
etkiler sebebi ile ortaya çıkan bir takım olumsuzlukların bulunması
gerekmektedir. Kısacası, kaçınılmazlık işin doğasından kaynaklanmaktadı
r.
Yargıtay vermiş olduğu kararında, önlem almak sureti ile önüne geçilebilecek
olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemeyeceğine değindikten
sonra, somut olayda da işverenin yeterli önlemleri almadığına ve kazalı-
nın yeterli dikkat ve özeni göstermediğini ve bu sebeple kaçınılmazlıktan
söz edilemeyeceğini dile getirmiştir.
Yargıtay, kararında ‘kaçınılmazlık’ kavramını bu şekilde tanımladıktan
sonra, kusur raporunun İş Kanunu 77. maddesinin öngördüğü hususları
içermemesi sebebi ile ve somut olayda kaçınılmazlığın bulunmadığı
gerekçesiyle ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararı bozmuştur.
Burada öncelikli olarak; iş kazası kavramı açıklandıktan sonra, genel
olarak iş kazasında işverenin sorumluluğu doktrinde ileri sürülen görüşler
ve özellikle Yargıtay’ın bu yönde vermiş olduğu kararlarında benimsediğ
i ilkeler çerçevesinde değerlendirilecektir. Ayrıca, İş kazasında nedensellik
bağı ve bu bağı kesen sebepler(özellikle kaçınılmazlık ilkesi), ve ‘kaçı
nılmazlık’ ilkesinin iş kazasında işverenin sorumluluğuna olan etkisi
değerlendirilecektir.
Türk mevzuatında iş kazasını tanımlayan bir hüküm yoktur. Ancak
buna rağmen doktrinde çeşitli yazarlar tarafından çeşitli tanımlar yapılmı
ştır. Bu tanımlar ışığında iş kazası, sigortalıyı işveren otoritesi altında
İşverenin İş Kazalarındaki Sorumluluğu • S. Ö. Çevik 2369
bulunduğu sırada gördüğü iş veya işin gereği dolayısıyla aniden ve dıştan
gelen bir etkiyle bedensel veya ruhsal zarara uğratan olaydır1. Söz konusu
karara konu olan olayda da davacının başına iş kazası gelmiştir.
İşverenin iş kazasından doğan hukuki sorumluluğu çok önemli bir
konudur. Keza, Türk Hukukunda işverenin iş kazasından doğan sorumluluğ
unun kusur sorumluluğu mu yoksa kusursuz sorumluluk mu oldu-
ğu konusu çok tartışılmıştır. Bu tartışmaların üzerinde incelememiz esnası
nda çok fazla durulmayacaktır. Ancak çok kısa olarak bu tartışmalardan
sözedilecektir.
II. DEĞERLENDİRME
Türk Hukukunda işverenin iş kazasından doğan sorumluluğunun
kusursuz sorumluluk2 esasına dayandığını ileri sürenler bu görüşlerini
farklı temellere dayandırmışlardır. Doktrinde, işverenin, işçinin iş kazası
ve meslek hastalığından dolayı sorumluluğunun kusursuz sorumluluk
niteliğinde olduğunu savunan yazarların bir kısmı, bunu ‘yasal boşluğu
doldurma yöntemine’3, bir kısmı ‘hakkaniyet’4 esasına bir kısmı ise, ‘tehlike
yaratma ilkesine’5 dayandırmaktadırlar.
Türk Hukukunda bir kısım yazarlar6 ise işverenin iş kazasından doğan
sorumluluğunun kusur sorumluluğu esasına dayandığını savunmaktadırlar.
Bu görüşü savunan yazarların ortak noktası ise, Borçlar Kanununda
yer alan temel sistemin kusur sorumluluğu sistemi olması ve istisnai nitelik
taşıyan kusursuz sorumluluğun ise özel bir düzenlemeyi gerektirmesi-
2370 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
___________________________________________________
(1) EREN Şkret, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İş Kazası ve Meslek Hastalığından Do-
ğan Sorumluluğu, Ankara 1974, 5; TUNCAY A. Can/EKMEKÇİ Ömer, Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri,
11. Bası, İstanbul 2005, 269 vd.; GÜZEL Ali / OKUR Ali Rıza, Sosyal Güvenlik Hukuku, 10 Bası,
İstanbul 2004, 226 vd.; ULUSAN İlhan, Özellikle Türk Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin
İşçiyi Gözetme Borcu ve Bundan Doğan Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 1990, 71.
(2) TANDOĞAN’a göre; kusura dayanmayan sorumluluk kavramı, genellikle olumsuz bir biçimde, sorumlu
kimsenin kusurunu gerektirmeyen bir sorumluluk olarak tanımlanmıştır. Böylece sorumlu kişinin kişiliğ
ine, irade zayışığına yönelik sübjektif nitelikte bir kınamayı gerektirmeyen bu sorumluluk çeşidine,
objektif sorumluluk denilmektedir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN Haluk, Kusura
Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981, 7 vd.
(3) Bu görüşü savunan yazarlar için bkz. ULUSAN, 103 vd.
(4) Öğretide HATEMİ ve TUNCAY tarafından savunulan oldukça yeni bir görüşe göre; işverenin iş kazası
ve meslek hastalığı nedeniyle beliren kusursuz sorumluluğunun temelinde hakkaniyet ilkesi yatmaktadı
r. Bu konuda ayrıntılı bilgi bkz. TUNCAY A. Can, İş Kazasının Unsurları ve İşverenin İş Kazasından
Doğan Sorumluluğu, İHU, 1982/1, SSK.11, No.2.; HATEMİ Hüseyin, İş Kazasından Doğan Maddi
Tazminat Miktarının Tazmini, İHU, 1976, İş K. 73, No.2.
(5) KILICOĞLU Mustafa, Tazminat Esasları ve Hesap Yöntemleri, Ankara 1998, 52-53.; TANDOĞAN, 44-
45; SÜZEK Sarper, İş Hukuku, 2. Bası, İstanbul 2005, 318 vd.; bu görüşün genel değerlendirilmesi için
bkz. BERATLI Gaye Burcu, İş Kazasından Doğan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Ankara 2003,
48.
(6) Bu görüşü savunan yazarlar için bkz.; TEKİNAY Selahattin Sulhi, İş Kazasından ve Meslek Hastalıkları
ndan Dolayı İşverenin Sorumluluğunun Sınırlanması Meselesi, MHAD., 1968, S.3, 91.; OĞUZMAN
Kemal/ÖZ Turgut, Borçlar Hukuku, İstanbul 1995, 158; SÜZEK, 319-320; KAPLAN Emine Tuncay, İşverenin
Hukuki Sorumluluğu(Özellikle Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından), Ankara 2002, 78-79;
AKIN Levent, İş Kazasından Doğan Maddi Tazminat, Ankara 2001, 97-98.
dir. Ayrıca bu konuda kusurun tek başına tüm olaylar bakımından tazmin
yükümlülüğünü tesis etmeye yettiği öğretide savunulmaktadır7.
İşverenin iş kazasından doğan hukuksal sorumluluğunun niteliği konusundaki
tartışmalar Yargıtay uygulamalarına da etki etmiştir. Yüksek
mahkemenin geçmişte verdiği kararlarında, işverenin sorumluluğunun
kusura dayandığı görüşü benimsenmişti. Zira yüksek mahkemeye göre,
özel bir düzenleme olmadığı sürece Türk Hukukunda geçerli olan sorumluluk
kusur sorumluluğudur8. Bununla birlikte sanayinin gelişmesi ve
yurt düzeyinde yayılması ile işyerlerinde kullanılan teknik araçlarda bir
artış görülmüş, bu durum ise alınabilecek önlemlerle dahi önüne geçilmesi
mümkün olmayan tehlikelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.
Dolayısıyla iş kazalarında bir artışın yaşandığı böyle bir ortamda kusura
dayanan sorumluluk ilkesinin yetersiz kaldığı, modern toplum yaşamının
ihtiyaçlarına cevap verilmediği görülmüştür. O nedenle son zamanlarda
kendisini yoğun bir şekilde hissettiren teknolojik gelişmeler, adaleti ve
toplumsal düşünceyi tatmin etmeyen kusur sorumluluğu yerine kusursuz
sorumluluğun ortaya atılmasına sebep olmuştur. Söz konusu anlayı
ş bir içtihadı birleştirme kararı9 ile Yargıtay tarafından da benimsenmiş
ve gözetme borcunun gereği gibi yerine getirmesine rağmen kazanın oluşumunu
engellemeyen işverenin sorumlu tutulacağı kabul edilmiştir10.
Anılan gelişim sürecine karşın bugün işverenin sorumluluğunun hukuksal
niteliği konusunda verilen kararlarda yüksek mahkeme belirli bir
istikrara kavuşmuş değildir. Konuya ilişkin kararlarda Yargıtay, daha
çok olayın özelliklerine göre hukuksal bir değerlendirme yapmakta ve işverenin
sorumluluğunu ya kusur ya da kusursuz sorumluluk esaslarına
dayandırmaktadır11.
İşverenin hukuki sorumluluğunun doğması için Yargıtay yapılan iş
ile zarar verici olay arasında nedensellik bağını aramaktadır. Yargıtay, işverenin
sorumluluğunun risk esasına dayandığını kabul etmekte, ancak
olayda zorlayıcı neden, zarar görenin veya üçüncü kişinin tam kusurlu
olması halinde nedensellik bağının kesildiğine karar vererek işvereni sorumlu
tutmamaktadır. Üçüncü kişinin ya da zarar görenin kusuru nedensellik
bağını kesmeyecek ölçüde ise, işverenin sorumluluğu kabul
edilmekte, ancak bu nedenlerin zarara etkileri göz önünde tutularak indirim
yapılmaktadır12.
İşverenin İş Kazalarındaki Sorumluluğu • S. Ö. Çevik 2371
___________________________________________________
(7) ULUSAN, 97.
(8) AKIN, 89; ayrıca Yargıtay’ın bu yönde vermiş olduğu kararlar için bkz. AKIN, 89, dn. 176.
(9) YİBK 27.03.1957, 1/3.
(10) AKIN, 89.
(11) ULUSAN, 109, dn. 142; AKIN, 89; KAPLAN, 75.
(12) KILICOĞLU, 44. Ancak Yargıtay bazı kararlarında kusursuz sorumluluk esasını farklı gerekçelere dayandı
rmaktadır. Yargıtay’ın tehlike(risk) nazariyesi yanında bazı kararlarında kusursuz sorumluluğu,
hakkaniyet ilkesi ve çıkar ilkesine bağladığı da görülmektedir. Bu konudaki kararlar için bkz. AKIN,
90, dn. 180, 181, 182.
İşverenin iş kazasından dolayı sorumluluğu konusunda bu noktada
değerlendirilmesi gereken husus iş kazası13 ve iş kazası sebebi ile meydana
gelen zarar arasında uygun bir nedensellik bağının bulunup, bulunmadığı
ve nedensellik bağını kesen sebeplerin bu kapsamda neler olaca-
ğıdır. Ancak İş Hukuku anlamında uygun illiyet bağını ve ‘kaçınılmalık’
unsurunu değerlendirmeden önce, Borçlar Hukuku açısından bu kavramları
n incelenmesi yerinde olacaktır.
Borçlar Hukuku anlamında uygun illiyet bağı Tandoğan tarafından
şu şekilde tanımlanmıştır; uygun illiyet bağı; hayat tecrübelerine göre, bir
Şilin olayların normal akışında meydana getireceği zararlarla olan mantiki
illiyet bağına denir. Mantiki illiyet zinciri içinde bir sebebin zararı meydana
getirmeye uygun bir sebep olup olmadığı araştırılacaktır14. Eren ise,
uygun illiyet bağını; bir sebep, hayat tecrübelerine ve olayların normal
akışına göre, somut olayda meydana gelen türden bir sonucu doğurması
niteliği itibariyle elverişli değil ya da elverişli olmakla birlikte ortaya çıkan
başka bir sebeple arka plana atılmışsa, uygun olmayan illiyet söz konusu
olur, şeklinde tanımlamıştır15.
İlliyet bağını kesen sebepler, mücbir sebep, zarar görenin kusuru,
üçüncü kişinin kusuru olmak üzere üçe ayrılır. Burada incelememiz gereken
mücbir sebeptir. Doktrin ve uygulamayı göz önünde tutarak mücbir
sebebi şu şekilde tanımlamak mümkündür; sorumlu veya borçlunun
faaliyet ve işletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun
veya borcun ihlaline, mutlak ve kaçınılmaz bir şekilde yol açan, öngörülmesi
ve karşı konulması mümkün olmayan olağanüstü bir olaydır16 17.
Mücbir sebebin unsurlarını; mücbir sebep teşkil eden olay, haricilik, bir
davranış normunun veya borcun ihlali, illiyet bağı, kaçınılmazlık ve öngörülmezlik
oluşturmaktadır.
Mücbir sebebin en önemli unsurlarından birisi kaçınılmazlık unsurudur.
Mücbir sebebi teşkil eden olay, kaçınılmaz bir şekilde bir davranış
2372 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
___________________________________________________
(13) ASLANKÖYLÜ’ye göre, bir kazanın iş kazası sayılabilmesi için olayla sigortalının zarar görmesi arası
nda uygun illiyet bağının bulunması gerekir. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. ASLANKÖYLÜ
Resul, Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu, Ankara 2003, 207 vd.
(14) Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, 65; OĞUZMAN/ÖZ, 486; TEKİNAY Selahattin Sulhi/
AKMAN Sermet/BURCUOĞLU Haluk /ALTOP Atilla, Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul
1993, 573 vd.
(15) EREN Şkret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 2001, 538(Kısaltma:Borçlar Hukuku).
(16) OĞUZMAN/ÖZ, 340 vd., TEKİNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 539; EREN, Borçlar Hukuku,
539.
(17) Mücbir sebeple umulmayan hal arasındaki ilk fark, nitelik yönünde değil, sadece nicelik yönündendir.
Gerçekten mücbir sebep ve umulmayan hal, geniş anlamda tesadüŞ olayların iki ayrı türünden ibarettir.
Mücbir sebep teşkil eden olay, umulmayan hale oranla daha büyük bir şiddet ve mutlak bir kaçı-
nılmazlık arz eder. Mücbir sebeple umulmayan hal arasındaki diğer bir fark da, mücbir sebep teşkil
eden olayın sorumlu, sorumlu kişinin işletme ve faaliyetine yabancı bir dış olay olmasına karşılık,
umulmayan halin, işletme veya faaliyet içi bir olay da olabilmesidir. Nihayet iki olay arasındaki son
bir fark, mücbir sebep, daima illiyet bağını kestiği halde, umulmayan hal illiyet bağını her zaman tek
başına kesmeyebilir. Bu konuda bkz. EREN, Borçlar Hukuku, 540.
normunun veya borcun ihlaline yol açmış olmalıdır. Kaçınılmazlık kavramı,
mücbir sebep yönünden karşı konulmazlık ve önlenemezlik kavramı-
nı da kapsar18.
Kaçınılmazlık veya karşı konulmazlıktan amaç, mevcut her türlü tedbirin
alınmasına rağmen herkese ödevler yükleyen genel bir davranış normunun
veya sözleşmeden doğan bir borcun ihlal edilmesidir. Başka bir
deyişle, alınan bütün tedbirlere, sahip olunan her türlü imkan ve araca
rağmen, mücbir sebep teşkil eden olayın sonuçları önlenemez19. Kaçınılmazlığı
n mutlaklığındaki amaç, her türlü tebdir ve önlemin alınmış olması
na karşın sonucun önlenememesidir.
İş kazasında nedensellik bağı iki ayrı görünüm içerisinde ele alınması
gerekir. Öncelikle, işçinin gördüğü iş ile olay arasında uygun illiyet bağı-
nın aranması gerekir. Ayrıca kaza ile oluşturduğu zarar arasında illiyet
bağının aranması gerekmektedir20. İşçinin gördüğü iş ile olay arasındaki
uygun nedensellik bağı, iş kazasının oluşumundaki mesleki öğeyi oluşturur.
Kaza ile zarar arasındaki nedensellik bağı ise genel kurallara bağlı bir
neden-sonuç ilişkisidir. Örneğin; işyerinde başına ağır bir cisim düşen işçi
yaralanıp bir süre sonra ölse, kaza ile zarar arasındaki nedensellik ba-
ğı açıkça görülür. Buna karşılık, bu yaralama sonucu tedavi gören işçi,
tam iyileşmek üzereyken bu kez kalp yetmezliğinden ölse, olayda nedensellik
bağından, dolayısıyla iş kazasından söz etmek mümkün olmaz21.
Belirtmek gerekir ki uygun nedensellik bağının kesilmesine yol açan
üç etkinin varlığı halinde, işverenin iş kazası sebebi ile sorumlu tutulması
söz konusu olmaz. Uygun nedensellik bağını kesen üç etken, mücbir
sebep, zarar görenin kusuru ve üçüncü kişinin kusurudur22.
İş kazalarında da, uygun illiyet bağını kesen sebeplerden birisi ‘kaçı-
nılmazlık’ ilkesidir. Kaçınılmazlık, bir Yargıtay kararında açıklandığı gibi,
hukuksal ve teknik anlamda fennen önlenmesi mümkün olmayan, işverence
mevzuatın öngördüğü bütün önlemlerin alınmış olduğu koşullarda
dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder23.
İncelemekte olduğumuz Yargıtay kararında ise kaçınılmazlık ilkesi şu
şekilde tanımlanmıştır. Yargıtay’a göre, bu tür iş kazası olaylarında kaçı-
nılmazlık ve kötü tesadüften24 bahsedebilmek için, işçi ve işverenin olayın
İşverenin İş Kazalarındaki Sorumluluğu • S. Ö. Çevik 2373
___________________________________________________
(18) EREN, Borçlar Hukuku, 542.
(19) EREN, Borçlar Hukuku, 542, bu görüşü savunan yazarlar için bkz. EREN, Borçlar Hukuku, 542, dn.
268.
(20) ULUSAN, 73; TUNCAY/EKMEKÇİ, 271 vd.; SÜZER, 326; GÜZEL/OKUR, 235.
(21) ULUSAN, 78-79.
(22) ULUSAN, 79; SÜZEK, 327.
(23) Yargıtay 21. HD. 25.02.2003 T., 2003/517-1301 S. Kararı., Çimento İşveren Dergisi, C.19, S.2, Mart
2005, s.36-37. Bu konuya ilişkin Yargıtay kararları için bkz. TUNCAY/EKMEKÇİ, 428, dn.11.
(24) Yargıtay bazı içtihatlarında ‘kaçınılmazlık’ yerine, ‘kötü tesadüf’ kavramını kullanmaktadır. Bu kararlar
için bkz. AKIN, 92, dn.190.
olmaması için alabilecekleri tüm önlemleri aldıktan sonra, işin doğası gereğ
i kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen etkiler sebebi ile
ortaya çıkan bir takım olumsuzlukların bulunması gerekmektedir. Kısacası,
kaçınılmazlık işin doğasından kaynaklanmaktadır.
Yargıtay’ın kaçınılmazlıkla ilgili verdiği kararları ikili bir ayrım yaparak
incelemek gerekmektedir. Bunlardan ilki, kazanın işçi ve işverenin
kusuru olmaksızın yalnız kaçınılmaz olaydan kaynaklandığı hallerdir.
Böyle durumlarda işveren, hiçbir kusuru olmadığı halde, iş kazasının
tüm sonuçlarına işçinin katlanmaması için kısmen sorumlu tutulmuştur.
İşverenin buradaki sorumluluğu sınırsız bir sorumluluk değildir. Di-
ğer bir deyişle işçinin uğradığı zararın tümü kusursuz işverene yüklenmez.
Ödenecek tazminattan BK 43. maddesine göre, hakkaniyete uygun
indirim yapılır. Bu indirimin belirli bir ölçüsü bulunmamakla beraber,
kaçınılmazlığın ağırlıklı bölümünün işverene yükletilmesine özen gösterirler25.
İşverenin sorumluluğunun kapsamı belirlenirken uygulanan di-
ğer indirim de BK 44. maddesinin ikinci fıkrasına göre yapılır. Anılan son
hükme göre indirim yapılabilmesi için, oluşan kazada işverenin ağır ihmal
veya tedbirsizliğinin bulunmaması ve tazminat nedeniyle muzayaka
haline düşecek olması aranır26.
Kaçınılmazlıkla ilgili kararların ikinci grubu, oluşumunda taraşardan
birinin veya her ikisinin kusurlu olduğu iş kazalarıyla ilgilidir. Bu
kazalarda kaçınılmaz olay kazanın tek sebebi değildir. Taraşarın kusurları
ile birlikte zararın oluşumuna katkı sağlamaktadır. İşveren, bu gibi
olaylarda da oluşan zarardan sorumlu tutulur. Ancak kaza işçinin kusuru
ile kaçınılmaz olayın bir araya gelmesinden kaynaklanmış ise, kusursuz
işverenin sorumluluk miktarından hakkaniyet gereği bir indirim yapı
lır. Fakat kusurlu olduğu hallerde işveren BK m. 43’de düzenlenen hakkaniyet
indiriminden yararlanamaz27.
Borçlar Hukukunda yukarıda da incelediğimiz gibi, kaçınılmazlık ilkesi,
mücbir sebep unsurları içerisinde değerlendirilmiştir. İş Hukukunda
ise, kaçınılmazlık ilkesi daha geniş bir anlamda değerlendirilmiş
ve iş kazalarında işverenin meydana gelen zarar ile arasındaki
illiyet bağını kesen sebeplerden birisi olarak değerlendirilmiştir.
Ancak yine de Borçlar Hukukunda ve İş Hukukunda kaçınılmazlık ilkesi
aynı hukuki işleve sahiptir. Bu işlev ise, kaçınılmazlık ilkesinin bulunması
halinde iş kazası ve meydana gelen zarar arasındaki uygun illiyet
bağının kesilmesidir.
İş kazası veya meslek hastalığı, işverenin kasdı veya işçilerin sağlığı-
nı koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı bir davranı
şı veyahut suç sayılabilir bir eylemi sonucu olmuşsa, Kurum sigortalı-
2374 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008
___________________________________________________
(25) ULUSAN’a göre, kaçınılmazlık halinde işverenin sorumluluğunu benimseyen Yargıtay’ın bu tutumunun
altında, bizatihi kaçınılmazlık olgusunun işletmenin tehlikeli niteliğiyle olan işlevsel bağlılığı yatmaktadı
r. Bu konu için bkz. ULUSAN, 120.
(26) AKIN, 93. Bu konuya ilişkin Yargıtay kararları için bkz. AKIN, 93, dn. 193, 194, 195.
(27) AKIN, 93-94. Bu konudaki Yargıtay kararları için bkz. AKIN, 94, dn. 197,198.
ya veya hak sahibi yakınlarına yaptığı ve ileride yapılması gerekli bulunan
her türlü giderlerin tutarı ile gelir bağlanmışsa bu gelirlerin SSK m.
22’de belirtilen tarifeye göre, hesap edilecek sermaye toplamını işverenden
alır28. (SSK m. 26/1) Maddenin öngördüğü sorumluluk halleri, sırası
yla işverenin kasdı, işverenin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği
ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi ve işverenin suç sayılabilir
hareketinden ibarettir29. İşverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği ile ilgili hükümlere
aykırı hareket etmesi halinde Kurumun ona rücu hakkının doğ-
masına neden olmaktadır. Burada SSK 26. maddesinin birinci fıkrası incelendiğ
inde, kurumun rücu hakkının işverenin ağır kusuruna bağlanmı
ş gibidir. Ancak, işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı o kadar ayrıntılı
hükümlerle doludur ki, işverenin en ufak bir savsaması dahi kendisini
sorumlu tutmaya yeterlidir. Bununla beraber mahkemeler de bu konuda
o kadar duyarlı davranmaktadırlar ki, olayların tamamına yakın bir bölümünde
işverenler sorumlu mevkide kalmaktadırlar30. Ancak iş kazaları
nın ancak tümüyle kaçınılmaz olduğu durumlarda işverenin sorumluluğ
u söz konusu edilmeyecektir31.
Bu gelişmelerin ardından 29.07.2003 gün ve 4958 Sayılı Kanunla m.
26/1 hükmüne eklenen ‘işçi ve işveren sorumluluğunun tespitinde kaçı-
nılmazlık ilkesi dikkate alınır.’ sözleri Yargıtay kararları ile de benimsenen
görüşün yasal ifadesini oluşturmuştur32.
III. SONUÇ
Sonuç olarak, işverenin İş Kanunu 77. maddesinin öngördüğü koşullar
göz önüne tutularak işverenin işyerinde işçilerin sağlığını korumak ve
işyerinin güvenliğini sağlamak için gerekli bütün önlemleri alması gerekmektedir.
Ancak bu şekilde kendisinden beklenen dikkat ve özeni gösteren
ve işçiyi gözetme borcunu yerine getiren işverenin iş kazasından dolayı
sorumlu olması söz konusu değildir. Zira, burada ‘kaçınılmazlık ilkesi’,
uygun nedensellik bağını kesen sebeplerden birisi olması sebebi
ile işverenin iş kazasından doğan sorumluluğu ortadan kalkmaktadı
r. İş Hukukunda düzenlenen ‘kaçınılmazlık ilkesi’ bu anlamda
Borçlar Hukukunda yer alan ‘kaçınılmazlık ilkesi’ ile aynı hukuki işlevi
görmektedir. Bu hukuki işlev ise söz konusu olay ile meydana gelen zarar
arasındaki uygun illiyet bağının kesilmesidir. Ancak Yargıtay’ın haklı
olarak uyguladığı gibi, işverenin bu halde bile hakkaniyet ilkesi gereğince
belli bir tazminata hükmedilmesi kanaatimizce yerindedir. Zira bu uy-
İşverenin İş Kazalarındaki Sorumluluğu • S. Ö. Çevik 2375
___________________________________________________
(28) GÜZEL Ali, Sosyal Sigortalar Kurumunun İşverene Rücu ve Uygulamada Ortaya Çıkan Sorunlar, İş Hukukuna
İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri 1996 Yılı Toplantısı(Destekten Yoksunluk ve Cismani Zararlarda
Sorumluluk Ve Tazminat, GS Üniversitesi/ İstanbul Barosu), Galatasaray Üniversitesi Yayınları,
İstanbul 1996, 284 vd.
(29) GÜZEL/OKUR, 273.
(30) TUNCAY/EKMEKÇİ, 428.
(31) GÜZEL/OKUR, s.275.
(32) TUNCAY/EKMEKÇİ, 428; GÜZEL/OKUR, 274.
gulama, iş akdinde güçlü konumda olan işveren ile işverene bağlı ve işverenin
emir ve direktiŞ altında çalışan işçinin menfaatlerinin dengelenmesine
de hizmet etmektedir.
Yargıtay vermiş olduğu kararında, önlem almak sureti ile önüne geçilebilecek
olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemeyeceğine değindikten
sonra, somut olayda da işverenin yeterli önlemleri almadığına ve kazalı-
nın yeterli dikkat ve özeni göstermediğini ve bu sebeple kaçınılmazlıktan
söz edilemeyeceğini dile getirmiştir ki, Yargıtay’ın vermiş olduğu karara
katılmaktayız.
KAYNAKÇA
• AKIN Levent, İş Kazasından Doğan Maddi Tazminat, Ankara 2001.
• ASLANKÖYLÜ Resul, Sosyal Sigortalar Kanunu Yorumu, Ankara 2003.
• BERATLI Gaye Burcu, İş Kazasından Doğan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı,
Ankara 2003.
• EREN Şkret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. Bası, İstanbul 2001(Kısaltma:
Borçlar Hukuku).
• EREN Şkret, Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin İş Kazası ve
Meslek Hastalığından Doğan Sorumluluğu, Ankara 1974.
• GÜZEL Ali/OKUR Ali Rıza; Sosyal Güvenlik Hukuku, 10. Bası, İstanbul 2004.
• GÜZEL Ali, Sosyal Sigortalar Kurumunun İşverene Rücu ve Uygulamada Ortaya
Çıkan Sorunlar, İş Hukukuna İlişkin Sorunlar ve Çözüm Önerileri 1996 Yılı Toplantı
sı(Destekten Yoksunluk ve Cismani Zararlarda Sorumluluk Ve Tazminat, GS
Üniversitesi/ İstanbul Barosu), Galatasaray Üniversitesi Yayınları, İstanbul 1996,
s. 279-309.
• HATEMİ Hüseyin, İş Kazasından Doğan Maddi Tazminat Miktarının Tazmini,
İHU, 1976, İş K 73, No.2.
• KILICOĞLU Mustafa, Tazminat Esasları ve Hesap Yöntemleri, Ankara 1998.
• OĞUZMAN Kemal/ÖZ Turgut; Borçlar Hukuku, İstanbul 1995.
• SÜZEK Sarper, İş Hukuku (Genel Esaslar-Bireysel İş Hukuku), 2. Bası, İstanbul
2005.
• TANDOĞAN Haluk, Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku,
Ankara 1981.
• TEKİNAY Selahattin Sulhi/AKMAN Sermet/BURCUOĞLU Haluk/ALTOP Atilla;
Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993.
• TEKİNAY Selahattin Sulhi, İş Kazasından ve Meslek Hastalıklarından Dolayı İşverenin
Sorumluluğunun Sınırlanması Meselesi, MHAD., 1968, S.3.
• TUNCAY A.Can/EKMEKÇİ Ömer; Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 11. Bası, İstanbul
2005.
• TUNCAY A.Can, İş Kazasının Unsurları ve İş Verenin İş Kazasından Doğan Sorumluluğ
u, İHU,1982/1, SSK11, No.2.
• TUNCAY Kaplan Emine, İşverenin Hukuki Sorumluluğu(Özellikle Borçlar Hukuku
ve İş Hukuku Açısından), Ankara 2002.
• ULUSAN İlhan, Özellikle Türk Borçlar Hukuku ve İş Hukuku Açısından İşverenin
İşçiyi Gözetme Borcu ve Bundan Doğan Hukuki Sorumluluğu, İstanbul 1990.
2376 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 82 • Sayı: 5 • Yıl 2008