Varlık Yönetim Şirketlerinin Harç Ve Vergi İstisnaları’nın Değerlendirilmesi
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 4-06-2008 | Kategori: Makale | Not

 

 
VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİNİN
HARÇ VE VERGİ İSTİSNALARI’NIN DEĞERLENDİRİLMESİ
 
Av. Tayfun Eyilik[1]
 
 
Varlık Yönetim Şirketleri (VYŞ), 4743 sayılı “Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” kapsamında çıkartılan yönetmelik kapsamında daha sonra 5411 sayılı  “Bankacılık Kanunu”nun 143. maddesi kapsamında çıkartılan “Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik” kapsamında kurulan,  Fon dahil diğer mali kurumlardan[2]  devraldığı alacak ile diğer varlıkları yeniden yapılandırarak veya doğrudan tahsil eden veya satan[3] şirketlerdir.
 
Varlık Yönetim Şirketleri ilk olarak 30.1.2002 tarihinde kabul edilen 4743 sayılı yasa ile uygulamaya geçmiştir. Buna göre
 
Bankalar, özel finans kurumları ve diğer malî kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması ve yeniden yapılandırılarak satılması amacıyla, kuruluş ve faaliyet esasları Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından belirlenecek varlık yönetim  şirketlerinin yaptıkları işlemler ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlar, kuruluş işlemleri de dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisinden, 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan, her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden, 1318 sayılı Finansman Kanununa göre ödenecek taşıt alım vergisinden, kaynak kullanımı destekleme Fonuna yapılacak kesintilerden ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 29 uncu maddesi hükmünden istisnadır. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu bu şirketlere, hiçbir şekil ve suretle şirket sermayesinin yüzde yirmisini aşmamak kaydıyla, sermaye sağlamak suretiyle katılmaya yetkilidir.
 
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu tarafından belirlenecek esas ve usuller çerçevesinde bankalar arasında alım ve satım işlemine konu edilen alacaklar ve bu alacakların teminatını oluşturan değerlerin devir ve temliki için yapılacak işlemler ve bu işlemlerle ilgili olarak düzenlenen kağıtlar için, yedinci fıkrada belirtilen vergi, resim, harç ve Fon istisnaları 31.12.2004 tarihine kadar aynen uygulanır.
 
Varlık Yönetim Şirketleri ülkemizdeki gibi benzeri ekonomik  kriz yaşayan ülkelerde çok zaman önce kurulmuş finans sektörünün bir parçası olarak zaten var olan, ülkemizde ise  bankacılık krizi üzerine yeniden yapılandırılmaya çalışılan bankacılık sektörüne gerek Fon alacaklarının satılması ile ilgili Dünya Bankası İMF gibi kuruluşların tavsiyeleri sonucu oluşan bir projenin bir parçası olarak ortaya çıkan dünyada benzeri kriz yaşayan ülkelerde kurulan ve uzun yıllardır faaliyet gösteren şirketlerdir. Krizle ortaya çıkan ama bankaların normal etkinliklerine devam etmelerini sağlama konusundaki etkisi nedeni ile kalıcı olmuşlardır.[4]  Söz konusu düzenleme BDDK ve TMSF gibi kuruluşlar tarafından kaleme alınmış nitekim Fon; bu düzenleme ile alacakları satın almak isteyen yerli ve yabancı yatırımcıları teşvik etmek ve bu şekilde söz konusu alacakların takip ve tahsili gibi uzun soluklu bir yükü  üzerinden atmak istemiştir.[5] Bu nedenle aynı yasa ile TMSF’ye özgü olan  vergi ve harç istisnaları  varlık yönetim şirketlerine de  tanınmıştır.
 
Gerçektende  aynı yasa ile Fon için 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (5) numaralı fıkrasında yapılan değişiklikler ile 
 
c) (12.5.2001 tarih ve 4672 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi ile değiştirilen maddenin ilk cümlesi 31.01.2002 tarih ve 4743 sayılı Kanunun  5 inci maddesi (B) fıkrası ile  değiştirilmiştir.)[6] Bu Kanun hükümlerine göre temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri Fona intikal eden bankaların, tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas idarelerinin ve hisseleri kısmen veya tamamen Fona intikal eden bankaların Fon tarafından borçlarının ve/veya taahhütlerinin üstlenilmesi ve/veya alacaklarının devralınması halinde Fonun, üstlendiği borçlar ve/veya taahhütler ile devraldığı alacaklarla ilgili devir ve temlik sözleşmeleri, her türlü teminatın tesisi ve kaldırılması, sözleşmelerin bozulması, dava ve icra takipleri ile bu borçlar ve/veya alacaklar ve/veya taahhütlerle ilgili diğer her türlü işlemler ve bu işlemlerle ilgili  düzenlenen kağıtlar, eğitime katkı payı hariç olmak üzere her türlü vergi, resim, harç, Fonlar ve 2548 sayılı Cezaevleri ile Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi hükmünden istisnadır.   Bu işlemlerden kaynaklanan döner sermaye ücreti ödenmez ve diğer kesintiler yapılmaz. Ayrıca, alacağa karşılık menkul veya gayrimenkul bir malın rızaen veya icraen Fon tarafından veya yönetim ve denetimleri veya hisseleri Fona intikal eden bankalar tarafından satın alınması halinde bu işlemlerle ilgili olarak tarafların ödemekle yükümlü olduğu vergi, resim, harç (eğitime katkı payı hariç) ve döner sermaye ücreti gibi malî yükümlülükler aranmaz.
 
Dikkat edileceği üzere her iki hüküm birbirine paralel şekilde düzenlenmiştir. Prof. Dr. Seza Reisoğluda benzer düşüncededir[7] Aradaki farklar ise kanun yapıcının  bizzat Fon alacaklarının tahsilinde mahkemeler, icra daireleri, vergiler ve tapu daireleri gibi kurum ve kuruluşlarda  canlı olarak yaşadıkları problemlerin çözümüne yönelik düzenlemeler olduğunda henüz söz konusu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte bir varlık yönetim şirketi kurulmamış her hangi bir alacak devir ve temlik alınmamış bu nedenle henüz Fonun az önce bahsedilen sorunları ile karşılaşmamıştır.
 
Oysa birden bire 18 adet bankanın binlerce alacak dosyasını çözümlemek gibi olağanüstü bir işi yerine getirmeye çalışılırken kısa zamanda yürürlükteki düzenlemeler ile bu alacakları Fonun tahsil edemeyeceği anlaşılmıştır. Yasada yer alan “ve/veya“ şeklinde esasen Türkçe’de  olmayan bağlaçlardan,  söz konusu anlayışa uygulayıcıların Fonun taleplerinin aksine yorum ve işlemlerinin sebep olduğu düşünülmektedir.
 
Ancak Fonun alacaklarının tahsilinde lehe yapılan düzenlemelere rağmen özellikle tahsilat süreçlerinde yine yasanın uygulayıcılarının yasayı yorumlamalarında çoğu kez Fon ihtiyaçlarının çözümü için getirilen  hükümlerin Fon aleyhine uygulanması  nedeni ile yeniden başlayan yasal düzenleme çalışmalarında  kanun tekniği ile bağdaşmayan eklemeler yapılmaya başlanmıştır. Nitekim 5020 sayılı yasa ile getirilen hükümleri çoğu bu mahiyettedir
 
Konumuz ile ilgili olan ekleme 4389 sayılı Bankalar Kanununun 14 üncü maddesinin (5) numaralı fıkrasına yapılmıştır.
 
 (12.12.2003 tarih ve 5020 sayılı Kanunun 19 uncu maddesi ile eklenmiştir.) Borçlu tarafından ödenmesi gereken tahsil harcı dahil her türlü vergi, resim, harç ve masraflar Fon alacağından mahsup edilemez.
 
İcra dosyalarından yapılan tahsilatlarda harç alınmasına izin vermeyen yasanın yeterli olmasına rağmen harç kesmeye devam eden  esasen “istisna” “muafiyet” ayırımını yapmayan  bunun için de borçlunun harçtan muaf olmadığı sonucuna vararak tahsil harcı kesen uygulayıcıların uygulamaların yargı yolu ile çözümü yoluna gitmek yerine yasa değişikliği yapılması tercih edilmiştir. Çünkü Fonun o tarihlerde yargı süreçlerini beklemeye dahi vakti olmadığından, daha kısa,  daha kestirme (!) bir yolun tercih edildiği anlaşılmaktadır.
 
Söz konusu düzenlemelerin önemli bir kısmı 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile aynen korunmuştur.[8]
 
Varlık Yönetim Şirketlerinin devir aldığı alacakların tahsili amacı ile yapılan teslimlerin Katma Değer Vergisinden İstisnası
 
Katma Değer Vergisi Kanunun 17 maddesinin 4 fıkrasının (m) bendi
 
m) (Değişik bend: 12/12/2003 - 5020 S.K./11. md.*1* ; Değişik bend: 16/07/2004 - 5228 S.K./15.mad)  *4* Bankalar Kanunu uyarınca; mal ve hakların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna teslimi ile bunların Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi, bu Fon’un devraldığı alacakların tahsili amacıyla, bunların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ve temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetim ve denetimleri devralınan şirketlerin aktiflerinin Fon’ alacaklarının tahsili amacıyla (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) teslimi,
Bu istisna işlem bedelinden Fon’a intikal eden tutarla orantılı uygulanır.
 
Fon’un problemleri tahsilatın her aşamasında devam etmiştir. Örneğin cebri icra sureti ile gerçekleşecek ihalelerden, gerek alacağa mahsuben Fon’un mal satın alması, aldıktan sonra tekrar satması, gerekse  bir üçüncü kişinin mal alması ile ilgili işlemlerde Katma Değer Vergisi uygulanması nedeni ile özellikle büyük varlıkların satışında yeterli alıcı bulunmaması sebebi ile tahsilat imkanının ortadan kalkmasına yol açacağı için Katma Değer Vergisi yasasında da bir kısım değişikliklere gidilmiştir. Söz konusu değişiklikler bu gün TMSF nin başarı ile yapmış olduğu yazılı ve görsel medya varlıklarının, gsm operatörlerinin, çimento şirketleri gibi başarılı  satışların gerçekleşmesine sebep olmuştur.
 
Yasa koyucu yine aynı zamanda  Varlık Yönetim Şirketlerinin kuruluşunu ve faaliyetini teşvik etmek amacı ile bankacılık kanununda yaptığı düzenlemeye paralel bir düzenleme katma değer vergisi yasasında da yapılmıştır.
 
 
l) (Ek bend: 09/04/2003 - 4842 S.K./23. md.) 30/01/2002 tarihli ve 4743 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulan varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi ile aynı Kanuna göre finansal yeniden yapılandırma çerçeve anlaşmaları hükümleri kapsamında yeniden yapılandırılan borçların ödenmemesi nedeniyle bu borçların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi,
 
Gelir İdaresi Başkanlığı bir icra dairesine cebri satış üzerine  vermiş olduğu muktezada[9]  “ Söz konusu ipotekli gayrimenkul varlık yönetim şirketlerinin bankalar, özel finans kurumları, ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bul alacağın teminatını oluşturan bir mal olması halinde alacaklı VYŞ nin alacağa mahsuben satışı KDV kanunun 17-4/L Maddesi kapsamında Katma değer vergisinden istisna olacak ... Varlık Yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren 5 yıl içinde amaçları doğrultusunda düzenledikleri kagıtlar ve yaptıkları işlemler damga vergisi ve harçtan müstesna tutulduğundan ... taşınmazın tamamının alacağa mahsuben vyş ye satışına ilişkin olarak düzenlenen kagıtların damga vergisine tabi tutulmaması gerekir
 
Katma Değer Vergisi Sorunu
 
Katma Değer Vergisi Kanunun 17 maddesinin 4 fıkrasının (L) bendi   Varlık yönetim şirketi ilgilendiren Bu bend esasen  TMSF için düzenlenen "m" bendinin paralelidir. Başka bir değişle ;
 
m maddesi :
Fon’un devraldığı alacakların tahsili amacıyla, bunların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi
l maddesi  İse
Varlık yönetim şirketlerinin  bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların (müzayede mahallinde satışı dahil) teslimi
hususunu katma değer vergisinden İSTİSNA tutmuştur.
 
Fon( m) bendine  göre bu güne kadar yapmış olduğu satışlarda gerek alacağa mahsuben aldığı hallerde gerekse üçüncü kişilerin almış olduğu malların tesliminde de KDV uygulanmamaktadır.
 
(m) maddesinde “Bu istisna işlem bedelinden Fon’a intikal eden tutarla orantılı uygulanır.” Hükmü gereğince Fon tahsil ettiği tutar kadar istisnadan yararlanılmaktadır. Oysa (l) bendinde böyle bir sınırlama da yoktur.
 
4 fıkranın kenar başlığı “4. Diğer İstisnalar” şeklindedir.
 
 Maddenin metninde de istisna hali düzenlenirken  eğer varlık yönetim şirketi alırsa istisna olur üçüncü kişi alırsa olmaz şeklinde bir ayırım gözetilmemiştir. Kaldıki KDV  işleme taraf olanlardan ayrı ayrı alınan bir vergi olmayıp bir kez alınan bir vergi türüdür. Yasa çok açık bir şekilde   varlık yönetim şirketlerinin satışını ve teslimini istisna tutulmuştur. Yasanın metninde  istisnanın sadece icra satışlarına özgü olduğu şeklinde bir sonuç da çıkartılamaz.  (müzayede mahallinde satışı  dahil)  parantezinden  satılan varlığın  devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve haklar olmasının yeterli olması  bu mal ve varlığın satışının ve tesliminin her şekilde gerçekleşebileceği sonucu çıkartılmalıdır.  Kanun koyucunun amacının satışları sadece cebri icra satışları ile  ve özel olarak sadece alacağa mahsuben satışlara ilişkin bir istisna getirmek olsa idi   böyle bir düzenleme yapmasına gerek kalmaz aynı bankalar için düzenlenen  aynı yasanın aynı maddesinin "r" bendindeki şekilde kaleme alınır ve denir di ki "varlık yönetim şirketlerine devir ve teslimleri"
 
r) (5615 sayılı Kanunun 13 üncü maddesiyle değişen bent. Yürürlük: 04.04.2007)Kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile gayrimenkullerin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık gayrimenkul ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri.
 
 Oysa yukarıda da görüldüğü gibi  bankalara ilişkin düzenleme gibi düzenleme yapılmamış  kime devir edilip edilmeyeceği ayırımı yapılmamıştır.
 
Varlık Yönetim Şirketlerinin Faaliyete Başlaması
 
Yasa koyucunun varlık yönetim şirketi ile ilgili düzenlemeleri sonuç vermiş özellikle Fon’un alacak satışı ihalesine dünyaca güçlü finans kuruluşları iştirak etmiş nitekim Fon alacaklarını iki ihale ile varlık yönetim şirketlerine devir ve temlik etmiştir. Bu uygulama sektördeki bankaları da harekete geçirmiş ardı ardına bankalar da değişik ihaleler ile alacaklarını varlık yönetim şirketlerine devir ve temlik etmeye başlamışlardır.
 
Varlık yönetim şirketlerinin devir ve temlik aldığı alacakları takip ve tahsil ederken aynen  önceleri Fon’un yaşadığı sıkıntıları varlık yönetim şirketleri de yaşamaya başlamıştır. Yaşanan sıkıntıların önemli bir kısmı temlik sözleşmelerinin damga vergisi, noter harcı, temlikten sonra yapılan işlemler için uygulanan yargı harçları keza KDV uygulamaları önemli başlıkları oluşturmaktadır.
 
Varlık Yönetim Şirketleri ise Fon’dan farklı olarak sorunlarını idari ve yargı yolları ile aşmaya çalışmıştır. Vergi ve harçlar konusunda ilk olarak Gelir idaresinden görüş almakla çözmeye çalışmışlardır.
 
Verilen muktezaların bir kısmı  genel nitelikte olmayıp bizzat olaya ilişkin olduklarından benzer örnekler için uygulayıcılar tarafından itibar görmemişlerdir. Uyguluyacıların bir kısmı ise yargı harçları için özel bir düzenleme gerektiğini, yasada yargı harçlarından bahsedilmediğini belirterek harç uygulamalarına devam etmektedirler.
 
 
 
İSTİSNA VE MUAFİYET
 
Yukarıda da izah ettiğim gibi problemlerin çoğu bu iki kavramın tam olarak kavranamamasından ortaya çıkmaktadır.
 
Anayasa Mahkemesi [10]  Öte yandan harç alınmaması kişiler bakımından ise "muaf", işlemler bakımından ise "istisna" terimlerinin kullanılması herkesçe bilinen ve güdülen ereğe de uygun bir anlatım tarzıdır.” Demek sureti ile çok net bir şekilde ayırımı izah etmektedir .
 
Bilimsel içtihatlarda[11]  istisna ve muafiyet şu şekilde tanımlanmaktadır.
 
"Vergilendirmede, ayırım gözetmeksizin herkesin vergi vermesini  öngören bir kural vardır. Genellik kuralı, anayasalarda da yer almış  olmasına rağmen (Anayasa, m. 73), bu kuralın tam olarak kullanılması  hiçbir zaman mümkün olamaz. Bunun nedenleri bazen sosyal, bazen bazen  ekonomik, bazen teknik, bazen de politiktir. Genellik kuralının tam  olarak uygulanmaması vergi  kanunlarında konu veya yükümlüde bazı kısıtlamalar yapmak suretiyle gerçekleştirilir ve vergicilik dilinde  bunların birincisine istisna, ikincisine muafiyet üçüncüsüne de indirim  (yatırım indirimi gibi) adı verilir.   istisna , vergi kanunlarında esas itibariyle vergilendirilmesi öngörülen  bir konunun kısmen veya tamamen devamlı yada geçici bir şekilde   vergi dışında tutulmasını ifade eder. Muafiyet ise, vergi  kanunlarında,  esas itibariyle kendileri için vergi borcu doğmasının öngörülmüş olmasına rağmen, belirli kişilerin veya gurupların vergi yükümlülüğü  dışında tutulmalarını anlatır. Muafiyet de, istisna gibi, tam, kısmi, devamlı ya da geçici olabilir. Yarattıkları sonuç itibariyle istisna ile  muafiyet arasında fark yoktur. İkisi de sonuçta, vergi  borcunun  doğmamasına sebep olurlar. Ancak, istisna konudan hareket ettiği için objektif, muafiyet ise yükümlüyü esas aldığı için sübjektif bir  kavramdır. Gelir Vergisi Kanunundaki esnaf muaflığı ve küçük çiftçi muaflığı ile telif kazançları istisnası gibi hususlarla ilgili hükümler bu  konunun somut örnekleri olarak gösterilebilir. "
 
Gelir İdaresi Başkanlığı Ve Mahkemelerin Görüşleri
 
492 sayılı Harçlar Kanununun 123 üncü maddesinde, “özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz” hükmüne yer verilmiştir.
 
Gelir İdaresi Başkanlığı Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü Diğer Vergiler Müdürlüğüne “Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından    devir ve temlik edilmiş alacakların, tekrar üçüncü şahıslara devrine ilişkin olarak düzenlenen temlik sözleşmesi ile borç tasfiyesi protokolleri gibi kağıtların 4743 sayılı kanun kapsamında damga vergisi ve harçtan istisna olup olmadığı” hususunda ki bir soruya vermiş olduğu cevapda[12]    4743 sayılı yasanın 3 maddesinden bahsederek “Bu hüküm çerçevesinde varlık yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren 5 yıl içinde amaçları doğrultusunda düzenledikleri kağıtlar ve yaptıkları işlemler damga vergisi ve harçtan müstesna tutulacağından, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından şirketinize devir ve temlik edilmiş alacakların, şirketinizce üçüncü şahıslara devrine ilişkin olarak düzenlenen temlik sözleşmeleri ile diğer kağıtların damga vergisine, yapılacak işlemlerin de harca tabi tutulmaması gerekmektedir” şeklinde görüş vermiştir.
 
Bir bankanın alacaklarını bir varlık yönetim şirketine devir etmesi ile ilgili olarak Gelir İdaresi[13]Dolayısıyla, bankanız alacaklarının varlık yönetim şirketlerine satılması durumunda, bankanız ile varlık yönetim şirketi arasında düzenlenecek olan alacak temlik sözleşmeleri ve temlik sözleşmesine ilişkin olarak noterlerde, icra müdürlüklerinde, mahkemelerde ve ilgili kurumlarda yapılacak işlemlerin, alacakların devredileceği varlık yönetim şirketinin Bankacılık Kanunu’nda da belirtildiği üzere kurulduğu takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl içinde yapılması durumunda damga vergisi ve harçlardan istisna edilmesi gerekmektedir.
 
 
Suret tasdik işlemi yapacak olan bir noterin başvurusuna Gelir İdaresi [14]Varlık Yönetim Şirketlerinin kuruluşlarından itibaren 5 yıl içinde amaçları doğrultusunda düzenledikleri kağıtlar ve yaptıkları işlemler damga vergisi ve harçtan müstesna tutulacağından, ………. ile ………… Varlık Yönetim Anonim Şirketi arasında düzenlenen Alacak Temlik Sözleşmesinin Noterliğinizde yapılacak suret tasdiki işleminin, adı geçen varlık yönetim şirketinin kuruluş tarihinin de dikkate alınmak suretiyle damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.” Şeklinde cevap vermiştir.
 
 
 
Varlık Yönetim Şirketinin satın aldığı gayrimenkule ait tapu harcından muaf olup olmadığı ile ilgili olarak yapılan bir başvuruya Gelir idaresi yine aynı yasa hükümlerine[15] atıfta bulunarak[16]Diğer taraftan, ……….. tarih ve ………. sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nin tetkikinden, …………Varlık Yönetim A.Ş’nin Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun 14.10.2003 tarih ve 1138 sayılı kuruluş iznine uygun olarak kurulduğu anlaşılmıştır.
Bu itibarla; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu adına kayıtlı bulunan yazınıza konu gayrimenkulün 4743 sayılı Kanun kapsamında Bebek Varlık Yönetim A.Ş’ne satışı işleminde, söz konusu şirketin alınması gereken 459,00 YTL tapu harcından müstesna tutulması mümkün bulunmaktadır.”
 
 
Varlık Yönetim Şirketleri tarafından mal ve hakların alacağa mahsuben satın alınmasının KDV’den istisna olup olmadığı hususunda  yapılan bir başvuruya Gelir idaresi [17] “..Varlık Yönetim şirketi tarafından bankalar, özel finans kurumları ve diğer mali kurumlardan devraldığı alacakların tahsili amacıyla bu alacakların teminatını oluşturan mal ve hakların müzayede yoluyla satışı işleminde;
a)      Mal va hakların alacağa mahsuben varlıkyönetim şirketleri tarafından satın alınması
b)      Satışa iştirak edecek 3 kişilerin söz konusu mal ve hizmetleri satın alması
c)      Varlık yönetim şirketleri tarafından alacağa mahsuben satın alınan hak va alacakların 3 şahıslara
satışı suretiyle gerçekleşen teslimler katma değer vergisinden istisnadır.”
 
Gelir idaresi yukarıda muktezada istisna ve muafiyet ayırımı çok net bir biçimde ve somut olarak izah etmiş hiç bir tereddüt bırakmayacak bir görüş sonmuştur.
 
Zaman zaman “.. yapılacak temlik işleminin harca tabi bulunduğu, temlik harcının ödenmemesi halinde işlem yapılmayacağı ayrıca temlik olunan şirket yetkilisinin hazır bulunması”    şeklindeki  icra dairelerinin kararlarını yerel mahkemeler 5411 sayılı Bankacılık Kanunun 143/5 madde ve fıkrasına atıfta bulunarak  “yasanın bu hükmünün temlik işlemleri hakkında da uygulanacağı şüphesizdir. Ayrıca 818 sayılı Borçlar Kanunun 162 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan “Alacağın Temliki” müessesinde alacğın temliki borçlunun rızasına bağlı bulunmadığı gibi temlik alacaklısının da bu işleme katılması şart değildir. Alacağın temlikinin yazılı şekilde yapılması yeterli olup temlik alacaklısının  daha sonra bu alacağa vaziyet etmesi her zaman için mümkündür ”[18]  Yine damga vergisi kesen icra müdürlüğünün bir işlemi üzerine bir başka mahkeme “alınan harcın şikayetçiye iadesine[19]karar vermiştir.
 
İcra dosyasında bulunan bedelin tahsil edilmesi istendiğinde meblağdan %3,6 tahsil harcı kesilmesine yönelik işlemi “tahsil harcının davacıya iadesine[20] karar vermek sureti ile icra dairesinin harç kesilmesine yönelik işlemini iptal edilmiştir.
 
İcra müdürlüğünün harç kesildikten sonra VYŞ’ne ödeme yapılması işleminin şikayet edilmesi üzerine İcra Hukuk Mahkemesinin “5411 sayılı BY’nın 143. maddesinin ve atıf yaptığı maddelerinde temlik alacaklısı şirketin fona tanınan harç istisnasından yararlanacağına dair açık bir hüküm olmadığı, 492 sayılı kanunun 123 maddesinde yapılan değişikliğin yargı harçlarını kapsamadığı”  gerekçesi ile şikayet red [21]edilmiştir.
 
Yerel mahkeme kararında bir çok hukuka aykırılık bulunmakta olup aşağıdaki yargıtay kararlarında bu aykırılıklar bahsedilmektedir.
 
Bundan hariç olarak  yerel mahkeme kararının dayanak yapmiş olduğu 143 maddede Fon ile ilgili düzenlemelerden harç istisnasına ilişkin hükümlere atıfta bulunmadığı, kanun koyucunun amacısının VYŞ lerede bu istisnayı tanımak olsa idi 140. maddenin 3 fıkrasına  atıfta bulunması icap ederdi şeklindeki görüş  yukarıda Fonun kuruluş ve faaliyetleri ile ilgili olarak izah etmiş olduğumuz hususları dikkate almak gerekmektedir.
 
Yerel Mahkemenin  görüşünde bir mantık hatası vardır. Her şeyden önce atıf yapan fıkra Fonun yüzde yirmi hissedarı olduğu VYŞ’ leri işaret  etmektedir. Ayrıca atıfta bulunulan hükümler fonun alacaklı olduğu icra dosyaları  ile ilgili olup, İcra takip süreçleri ile ilgili olarak hükümlerden birinin  davanın veya takibin kaldığı yerden devam etmesine yönelik olan ve fonun 6183 sayılı yasadan kaynaklanan hakları ile ilgili bir  düzenleme ile diğeri ise kıymet takdir raporlarının tebliğine ilişkin bir düzenlemedir. Dikkat edilirse harç ve vergi istisnaları ile ilgili fonun yetkilerine atıfta bulunulmamıştır. Kanun koyucunun bu atıfta bulunmamasının tek sebebi yerel mahkemenin görüşünün aksine harç ve vergi istisnası tanımamak değildir. Çünkü zaten 143 madde VYŞ’ler için harç ve vergi istisnası tanımaktadır. Varlık Yönetim Şirketlerinin zaten sahip olduğu yetkiler açısından tekerrür edecek ayrı bir düzenleme yapılamasına ihtiyaç yoktur.[22]
 
 Yukarıda bahsedilen yerel mahkeme kararını temyiz aşamasında onaması üzerine karar düzeltme aşamasında Yargıtay 12. Hukuk Dairesi [23]Konu ile ilgili Bankacılık Yasasının 143. maddesi, (Bankalar ve fon dahil diğer mali kurumların alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapılandırılması ve satılması amacıyla kuruluş ve faaliyet esasları kurul tarafından belirlenen varlık yönetim şirketleri de kurulabilir... .Bu kanun kapsamında kurulan varlık yönetim şirketleri.... 492 sayılı Harçiar Kanununa göre ödenecek harçlardan.... istisnadır.) hükmünü içerrrıektedir.
Maddenin gerekçesinde de, (... yetkisi dışında fonun sahip olduğu tüm.... istisna ve muafıyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanrnıştır.) denilmiştir. (Bknz. Bankacılık Kanunu Şerhi. C.2.Prof.Dr.Seza Reisoğlu S.1583)
Yukarıda açıklanan 5411 s.k. Bankacılık Kanununun 143. maddesi “varlık yönetim şirketi” başlığını taşımaktadır. Bu durumda anılan madde metninden gerekse buna ait gerekçeden anlaşılacağı üzere şikayetçinin yargılama harçiarından 5 yı1 süre ile istisna tutulduğu tartışmasızdır. Mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken onandığı anlaşılmakla şikayetçinin karar düzeltme talebinin kabul edilmesi uygun görülmüştür.”
 
Yargıtay 12 Hukuk Dairesi[24] yine bir başka kararında yerel bir icra hukuk mahkemesinin[25] kararını aynı gerekçeler ile bozmuştur.
 
“Maddenin gerekçesinde de, (... yetkisi dışında fonun sahip Olduğu tüm.... istisna ve muafiyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır.) denilmiştir. (Bknz. Bankacılık Kanunu Şerhi. C.2.Prof.Dr.Seza Reisoğlu S.1583)
Yukarıda açıklanan 5411 S.K. Bankacılık Kanununun 143. maddesi “varlık yönetim şirketi” başlığını taşımaktadır.Bu durumda anılan madde metninden gerekse buna ait gerekçeden anlaşılacağı üzere şikayetçinin yargılama harçlarından 5 yıl süre ile istisna tutulduğu tartışmasızdır. “ şikayetin kabulü gerekirken yukarıda açıklanan yasa maddesine ve ona ait gerekçeye uygun düşmeyen bir kabul ile şikayetin reddi isabetsizdir.”
 
 
SONUÇ
Söz konusu yargıtay kararlarına rağmen aksine direnme kararı veren  yerel mahkeme[26] kararları üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu     direnme kararı üzerine vermiş olduğu özellikle “istisna”ve “muafiyet” kavramlarına getirmiş olduğu açıklamalar ile  bu tartışmalara bir son vermiştir.
 
Aşagıdaki Hukuk Genel Kurulu kararı ve atıfta bulunduğu Anayasa Mahkemesi kararı ile birlikte değerlendirildiğinde  işlemde kimin yükümlü olduğuna bakılmaksızın  Varlık Yönetim Şirketinin Yapmış olduğu her türlü işleme uygulanan istisna gereğince özellikle icra veya iflas dosyalarından tahsil edilen meblağlar dahil her türlü harç ve damga vergisinin kesilmemesi gerekir.
 
 
 
 
HUKUK GENEL KURULU KARARI[27]
 
“Uyuşmazlık  Şikayetçi ... Varlık Yönetim A.Ş’nin icra harçlarından bağışıklık  yada rnuafiyetinin bulunup, bulunmadığı, dolayisiyla somut olay itibariyle kendisinden icra yenileme harcının tahsil edilmesinin  gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır
 
Bilindiği üzere harç; kanunda yazılı  belirli mercilerin, kanuna dayanarak yaptıkları belirli işlemler için, ilgililerin yine kanunda yazili tarifelere gäre yerine getirmek zorunda bulundukları akçali bir yukümlülüktür.
 
2.7.1964 günlu 492 sayili Harçlar Kanunu’nun 1.maddesiyle harç kapsamina alınan dokuz konudan hiçbiri, bu yonden otekine gore değişik durumda değildir. Sözgelimi yargi harçlari da, tapu ve kadastro harçları, trafik harçları gibi yasada bellirlenen mercilerin harç tarifelerine giren birtakim işemlerden dolayı, yine bu mercilerce ödetilen paradır. Bununla birlikte, bu işlemIer hiçbir vakit kendiliğinden oluşmaz; harç konusu işlemin yapılmasını isteyen veya tutumu, davranışı ile boyle bir işleme yol  açan bir ilgilinin varlığı, yani gorevli  merciin yapacağı işlemle gerçek veya tuzel kişi arasinda bağlanti bulunmasi şarttir. İş bu bağlantı o kişiye ilişkin muameleyi oluşturur.
 
Ote yandan harç alınmaması; kişiler yönünden ise, “muafiyetten” işlemler  yonünden ise “istisna”dan söz edilebilir (4.5.1971 gun ye 1970/36 Esas, 1970/50 Karar sayili Anayasa Mahkemesi Karari).
 
1.11.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5411 sayili Bankacilik Kanununun 143.maddesi ile “Varlık Yönetim Sirketleri”nin kurulmasına imkan tanınmıştır. Kanunun 143.maddesine göre; “Bankalar ve Fon dahil diğer mali kurumlarının alacakları ile diğer varlıklarının satın alınması, tahsili, yeniden yapilandirilmasi ve satılması  amacıyla, kuruIuş ve  faaliyet  esasları Kurul tarafindan belirlenen varlik şirketleri de kurulabilir. Varlik yönetim Şirketleri alacakların tahsili ve alacakların ve/veya diğer varlikların yeniden yapilandırılması kapsamında alacak tahsili amacıyla edindiği gayrimenkul veya sair mal, hak ve varlıkların işletilmesi, kiralanması ve  bunlara yatirim yapilması ve yine alacakiarini tahsil etmek amaciyla borçlularına ilave finansman sağlamak  veya sermayelerine itirak etmek dahil olmak üzere her turlü faaliyeti  gerçekleştirmeye yetkilidir.
 
Fon kurulacak varlık yönetim şirketlerine sermaye sağlamak suretiyle kurcu ortak veya hissedar olarak katılmaya yetkilidir.
 
Fonun en az yüzde yirmi hissedar olduğu varlık yönetim şirketleri, Fondan devraldığı alacaklara ilişkin olarak bu Kanunun 132 inci maddesinin sekizinci fıkrası ve 138 inci maddesinin beşinci fıkrasında fona tanınan hak ve yetkileri kullanır”
 
Ayni Kanunun 5.fikrasina göre; “Bu kanun kapsaminda kurulan varlık yönetim şirketlerinin... yaptıkları işlemler ve bununla ilgili olarak düzenlenen kağıtlar , kuruluş işlemleri dahil olmak üzere kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince ... 492 sayılı Harçlar Kanununa göre odenecek harçlardan ...istisnadir.”
 
Benzer bir hukum 4743 sayılı “Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun da yer almaktadir.
 
Kanunda “muaflıktan” değil “istisna”dan söz etmektedir.  Dolayisi ile harçtan istisna olan doğrudan doğruya varlık yönetim şirketleri olmayıp varlık yönetim şirketlerinin kuruluşlarından itibaren beş yıl boyunca yaptıkları işlemlerdir.
 
Davaya konu olan yenileme harcı İcra ve İflas  Kanununun 78.maddesine göre alıması gereken bir harç olup, tahsil usulu ve şekli 492 sayili Harçlar Kanununda gösterilmiştir. Açiklandiğı üzere yargı harçlari da tıpkı diğer harçlar gibi bu kanuna gore tahsil edilmektedir.
 
Harçlar Kanununun ikinci böiumünde ki ”istisna ve muaflıklar” başlığı altinda ki 13. maddesinde harçtan mustesna işlemler düzenlenmiştir. Ayrica aynı Kanunun 59. maddesinde “Harçtan müstesna tutula işlemler” başlığı altında 12 başlık altında hangi işlemlerin harçtan istisna olduğu düzenlenmiş, son fikrada ise; “Yukarıda yer alan istisnalara ilave olarak ozel kanunlarda yer alan muafiyet ve istisnalara ilişkin hükümler saklıdır” hukmü yer almaktadir. Harçlar Kanununun “özel kanunlardaki hükümler”  kenar başlıklı 123.maddesi ise; “Özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle , itisna edilen işlemlerden harç alınmaz “ hükmünü amirdir.
 
Hal boyle olunca; Bankacılık Kanununda yer  “varlık yönetim  şirketlerinin yaptıkları işlemlerin ... kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl süresince .... 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan,..... istisnadır.”  Hükmünün yargı harçlarını da kapsamına aldığı belirgin bulunmaktadir.   Kaldi ki, yargı harçlarını Harçlar Kanununda duzenlenen diğer harçlardan ayrı bir statüye tabi tutmak için hiçbir hukuki gerekçe de bulunmamaktadir.
 
Anayasa Mahkemesi; “DSİ’nin muamelelerinin her turlü harçtan muaf” olduğu yönundeki hükmün Anayasaya aykirihi iddiasi ile açilan 17.12.1968 gun ye 1968/12 Esas, 1968/65 Karar sayılı  ilamda ve  24.12.1970 gun ve 1970/36—Esas, 1970/50 Karar sayılı ilamında da  benzer gerekçelerle  bu düzenlemenin Anayasaya aykırı  oImadığı sonucuna varmıştır.
 
Davaci ...VarIık Yönetim A.S. 2005 yilinda 5411 sayih Bankacilik Kanununa gore kuruImuş ve faaliyetini sürdüren bir şirkettir. Açiklanan yasal mevzuat karisinda, kuruldukları takvim yılı ve bunu izleyen beş yıl boyunca yaptıkları işlemler, yargi harci da dahil 492 sayılı Harçlar Kanununda duzenlenen her türlü harçtan istisna oIduğundan, kendisinden harç tahsil edilmesi gerektiği yolundaki icra müdürünün yaptığı işIemde kanuna uygunluk bulunmamaktadir. Öyle  ise, ayni yöndeki bozma kararina uymak gerekirken direnme karari verilmesi usul ye yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme karari bozulmalıdır.
 
SONUÇc: Şikayetçi vekilinin temyiz iurazlarinin kabulu ile, direnme kararının Ozel Daire bozma kararinda ve yukarida gosterilen nedenlerden dolayi H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcinin geri verilmesine 30.4.2008 gününde oybirliğiyle kararverildi.
 
 
 
 
KAYNAKÇA
 
1.        Bankacılık ile ilgili düzenlemeler (http://www.bddk.org.tr/turkce/Mevzuat/Bankacilik_Kanunu/Bankacilik_Kanunu.aspx)
2.        Dr.Yaşar Alıcı  Bankacılık Kanunu Şerhi İstanbul 2007
3.        Yrd. Doç.Dr. Günay Erdönmez Varlık Yönetim Şirketlerinin cebri icra yetkilerinin Bankacılık Kanunu  Çerçevesinde Değerlendirilmesi İstanbul Barosu Dergisi C 81. Sayı 6 Yıl 2007 ,2519 sh.
4.        Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik 
Varlık Yönetim Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik - EK1
(http://www.bddk.org.tr/turkce/Mevzuat/Bankacilik_Kanununa_Iliskin_Duzenlemeler/1693Varlik_Yonetim_Sirketlerinin_Kurulus_ve_Faaliyet_Esaslari_Hakkinda_Yonetmelik_01112006.pdf)
5.        5411 sayılı kanunun gerekçesi (http://www.tbb.org.tr/turkce/kanunlar/5411/5411%20Hükümet%20Gerekçesi.doc)
6.        Bankacılık Kanunu Şerhi C2 Prof. Dr. Seza Reisoğlu S. 1583)
7.        Gelir İdaresi Başkanlığının 2 Temmuz 2007 tarih ve 3542 sayılı muktezası
8.        Anayasa Mahkemesinin  4.5.1971 tarih ve 13826 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan E1970/36  K1970/50 sayı  ve  24/12/1970 tarihli kararı (http://www.anayasa.gov.tr/eskisite/KARARLAR/IPTALITIRAZ/K1970/K1970-50.htm)
  1. (Nadaroğlu, H., Kamu Maliyesi Teorisi Beta Basın Yayın Dağıtım 9 Baskı İst 1996 sh 218-219)
10.     Gelir idaresi Başkanlığının 28 Haziran 2006 tarih ve 5479 sayılı muktezası
11.   B.07.1.GİB.04.99.16.01/ Muk-99    23/07/2007/13560
 
12.     B.07.1.GİB.4.34.18.01/2.1-654-60/3404- 1698   28.03.2007
13.     4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun “ Vergi İstisnaları ve Teşvik Belgeleri” başlıklı 3’ncü maddesi
14.     15.12.2005   tarih   B.07.1.GİB.4.16.16-02-326-05- sayı
15.     Van İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/120E, 89K sayılı 18.4.2008 tarihli kararı
16.     Üsküdar 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/289 E, 275 K sayılı 25.4.2008 tarihli kararı
17.     İstanbul 9 İcra Hukuk Mahkemesinin 8.3.2007 tarih 2007/217E-201K ile 2007/142E-198K sayılı kararları
18.     İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 4.12.2006 tarih ve 2006/1176E-1210K sayılı karar
19.     Y.12.H.D. 13.11.2007 tarih 2007/18376 E, 21125K sayılı kararı
20.     Y.12. HD. 13.11.2007 Tarih ve  2007/18380E, 21124K sayılı kararı ,       Benzer karar 12 HD 21.1.2008 tarih ve 2007/22588E, 2008/717
21.     İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 10.5.2007 tarih ve 472/413 sayılı kararı
22.     İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 27.02.2008 tarih ve 2008/233E, 2008/283Ksayılı direnme kararı
23.     Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 30.4.2008 tarih ve 2008/12-337E, 2008/343K sayılı kararı
 
 


[1] Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Tahsilat Dairesi Eski Grup Başkanı, İstanbul Barosu Avukatı
[2] İlgili Yönetmelik Diğer mali kurumları “ana faaliyet konuları para ve sermaye piyasaları olan ve bu konulardaki özel kanunlara göre izin ve ruhsat ile faaliyet gösteren kurumlardan, Finansal kiralama şirketleri, factoring şirketleri ve finansman şirketleri gibi finansman sağlama veya ödünç para verme işleriyle iştigal eden tüzel kişiler olarak tanımlamıştır. BDDK sigorta şirketlerini VYŞ kapsamında olmadığını belirtmektedir
[3] Dr.Yaşar Alıcı  Bankacılık Kanunu Şerhi sh 1188
[4] Yrd. Doç.Dr. Günay Erdönmez İstanbul Barosu Dergisi C 81. Sayı 6 Yıl 2007 ,2519 sh. Varlık Yönetim Şirketlerinin cebri icra yetkilerinin Bankacılık Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi
[5] 5411 sayılı kanunun gerekçesi
[6] Maddenin ilk cümlesinin 4743 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki meri metin: Bu Kanun hükümlerine göre temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya hisseleri Fona intikal eden bankaların, tasfiyeleri Fon eliyle yürütülen bankaların iflas idarelerinin ve Fonun, alacaklarını dava veya takip  yoluyla tahsil etme cihetine gitmeleri halinde, 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci,  23 üncü, 29 uncu maddeleri ve 2548 sayılı Cezaevleri ile Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkûmlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi hükümleri uygulanmaz.”
 
4672 sayılı Kanunun 8 inci maddesi ile değiştirilmeden önceki meri metin: “Bu Kanun hükümlerine göre temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimleri veya hisseleri Fona intikal eden bankaların, alacaklarını dava veya takip yoluyla tahsil etme cihetine gitmeleri halinde 492 sayılı Harçlar Kanununun 2 nci, 23 üncü, 29 uncu maddeleri ve 2548 sayılı Cezaevleri ile Mahkeme Binaları İnşası Karşılığı Olarak Alınacak Harçlar ve Mahkumlara Ödettirilecek Yiyecek Bedelleri Hakkında Kanunun 1 inci maddesi hükümleri uygulanmayacağı gibi, her türlü ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinde teminat şartı aranmaz. Fonun ve Fona intikal eden bankaların alacaklarına ilişkin davalarda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun seri muhakeme usulü hükümleri uygulanır.”
 
[7] “.... yetkisi dışında fonun sahip olduğu tüm.. istisna ve muafiyetlerden aynı şekilde yararlanma imkanı tanınarak, alacakların takip ve tahsilinin kolaylaştırılması amaçlanmıştır” Bankacılık Kanunu Şerhi C2 Prof. Dr. Seza Reisoğlu S. 1583)
[8] 5411 sayılı kanunun 140 maddesinin 3 numaralı fıkrası
[9] Gelir İdaresi Başkanlığının 2 Temmuz 2007 tarih ve 3542 sayılı muktezası
[10] Anayasa Mahkemesinin  4.5.1971 tarih ve 13826 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan E1970/36  K1970/50 sayı  ve  24/12/1970 tarihli kararı
[11] (Nadaroğlu, H., Kamu Maliyesi Teorisi Beta Basın Yayın Dağıtım 9 Baskı İst 1996 sh 218-219)
[12] Gelir idaresi Başkanlığının 28 Haziran 2006 tarih ve 5479 sayılı muktezası
[13] B.07.1.GİB.04.99.16.01/ Muk-99    23/07/2007/13560
[14] B.07.1.GİB.4.34.18.01/2.1-654-60/3404- 1698   28.03.2007
[15] 4743 sayılı Mali Sektöre Olan Borçların Yeniden Yapılandırılması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun “ Vergi İstisnaları ve Teşvik Belgeleri” başlıklı 3’ncü maddesi
[16] 15.12.2005   tarih   B.07.1.GİB.4.16.16-02-326-05- sayı
[17] Gelir idaresi Başkanlığının KDV.MUK.B.07.1.GİB.4.34.17.01.17.25-34038 sayılı 29 Nisan 2008 tarihli muktezası
[18] Van İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/120E, 89K sayılı 18.4.2008 tarihli kararı
[19] Üsküdar 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/289 E, 275 K sayılı 25.4.2008 tarihli kararı
[20] İstanbul 9 İcra Hukuk Mahkemesinin 8.3.2007 tarih 2007/217E-201K ile 2007/142E-198K sayılı kararları
[21] İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 4.12.2006 tarih ve 2006/1176E-1210K sayılı karar
[22] Yrd. Doç.Dr. Günay Erdönmez İstanbul Barosu Dergisi C 81. Sayı 6 Yıl 2007 ,2519 sh. Varlık Yönetim Şirketlerinin cebri icra yetkilerinin Bankacılık Kanunu Çerçevesinde Değerlendirilmesi
[23] Y.12.H.D. 13.11.2007 tarih 2007/18376 E, 21125K sayılı kararı
[24] Y.12. HD. 13.11.2007 Tarih ve  2007/18380E, 21124K sayılı kararı ,
     Benzer karar 12 HD 21.1.2008 tarih ve 2007/22588E, 2008/717
[25] İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 10.5.2007 tarih ve 472/413 sayılı kararı
[26] İstanbul 6. İcra Hukuk Mahkemesinin 27.02.2008 tarih ve 2008/233E, 2008/283Ksayılı direnme kararı
[27] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı 30.4.2008 tarih ve 2008/12-337E, 2008/343K sayılı kararı