Anonim Şirketlerde Ana Sözleşme Değişiklikleri Av. Şebnem Öcal
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 23-05-2007 | Kategori: Makale | Not
ANONİM ŞİRKETLERDE ANA SÖZLEŞME
DEĞİŞİKLİKLERİ
Av. ŞEBNEM ÖCAL
I- GİRİŞ
1 . Anasözleşmenin Ticari Ortaklıklar Bakımından Anlam ve Önemi
Türk hukuk sisteminde, bütün ticari ortaklıklar tüzel kişiliğe sahiptirler.
Hukukumuzda tüzel kişi tanımı Türk Medeni Kanunu’nun 47. maddesinde
yapılmıştır. Bu madde uyarınca tüzel kişi, “başlıbaşına bir varlığı
olmak üzere örgütlenmiş kişi toplulukları ve belli bir amaca özgülenmiş
olan bağımsız mal topluluklarıdır”. TMK m. 48 tüzel kişilerin, insana özgü
niteliklere bağlı olanlar dışında tüm haklara ve borçlara ehil olduklarını ve
aynı kanunun 49. maddesi de tüzel kişilerin organları vasıtası ile Şil ehliyetine
sahip olduklarını düzenlemektedir.
Bir ticari ortaklık olan Anonim Ortaklıklar ( A O ) ’da tüzel kişiliğe sahiptir
ve bu vasfı dolayısı ile ortaklığın bir malvarlığı, ticaret ünvanı, ikametgahı,
tabiyeti, ehliyeti ile aktif ve pasif dava ehliyeti bulunmaktadır. AO,
hak ve Şil ehliyetine sahiptir ancak bu ehliyet Türk Ticaret Kanunu’nun
137. maddesi hükmü ile sınırlandırılmıştır. Madde hükmüne göre tüzel ki-
şiliğe sahip ticaret şirketleri, anasözleşmelerinde belirtilen işletme konusunun
çevresi içinde kalmak şartı ile hakları iktisap ve borçları iltizam
ederler. Madde hükmünden anlaşılacağı üzere anasözleşme, ehliyeti konu
ile çerçevelendirmiştir ve bu Ultra Vires teorisidir. TTK m. 137 ile hukuk
sistemimize taşınmış olan bu teori uyarınca anasözleşmedeki konu ile sı-
nırlandırılmış ehliyet, bu sınırın dışına çıkıp herhangi bir işlem yaparsa
bu işlem yok hükmündedir, hatta ortaklık bu işleme daha sonra icazet dahi
veremez. Yapılan işlemin geçerliliği ancak o konuyu kapsayacak şekilde
yapılacak bir anasözleşme değişikliği ile mümkün olabilmektedir. Bu
çok ağır şartları olan teori hukuk sistemimizce kabul görmüş olmasına
rağmen Yargıtay, bir kararında anasözleşmede açıkça yazılı olmamasına
karşın kredi karşılığı ipotek tesisini ultra vires saymamış ve bunun ticari
hayatın gereği olduğunu belirtmiştir.( 1 )
___________________________________________________
(1) Yargıtay 11. HD 24.09.1990 T, 5383 E, 5771 K
Yukarıda anlatılanlardan anlaşılacağı üzere anasözleşme, tüm ticari
şirketler gibi AO için de son derece önemlidir. Bu derece öneme sahip
olan anasözleşme, AO’nun temel düzenini oluşturan, ortaklığın iç ve dış
ilişkileri ile pay sahiplerinin ortaklığa ve biribirilerine karşı hak, yetki ve
yükümlülüklerini düzenleyen, şekle tabi, katılıma açık çok taraşı bir sözleşmedir
(2). Bir tüzel kişi olan AO’nun organları, bunların yetkileri ve yetkilerinin
sınırları, payları, pay sahipleri, üçüncü kişilerle olan ilişkileri,
pay sahiplerinin ortaklığa ve biribirilerine karşı olan yükümlülükleri, netice
itibari ile ortaklığın kuruluşu ile sona ermesi dahil olmak üzere bu
süreçte gerçekleşebilecek tüm hukuki hususlar ana sözleşme ile düzenlenir
ve hüküm altına alınır. Ortaklık tüzel kişiliğinin organları ile mevcut
ve müstakbel tüm paydaşlar bu hükümlerle bağlı olduğu gibi TTK m.
300’ ün usulüne uygun olarak yapılan tescil ve ilanı takiben ortaklıkla
ilişkili olabilecek tüm üçüncü şahıslar da anasözleşme hükümleri ile bağ-
lıdırlar. Bir diğer değişle bu aşamada anasözleşme hem iç ilişkide hem de
dış ilişkide objektif hukuk kuralı haline gelmiş sayılır.
Anasözleşmenin geçerli olabilmesi için TTK’nın 279/1. maddesinin
hükmüne göre, paysahibi olan en az beş kurucu tarafından yazılı olarak
düzenlenip imzalanması ve kurucuların imzalarının noter tarafından
onaylanması zorunludur.
Ortaklık anasözleşmesi bir borçlar hukuku sözleşmesidir. Kurucuları
n biribirilerine yönelik olumlu irade beyanları ile kurulan bu sözleş-
me, ticaret siciline kayıt olunmakla tüzel kişilik kazanacak olan ortaklı
ğın bu sıfatı kazanmadan evvelki dönemde paydaşların haklarının ihlal
edilmemesi amacı ile bir adi ortaklık ilişkisi oluşturur. Moroğlu’da
anasözleşmenin BK’nın 520/2. maddesine göre anonim ortaklığın tüzel
kişilik kazanmasına kadar bir adi ortaklık ilişkisi doğuracağı kanaatind
e d i r( 3 ).
Ortaklık anasözleşmesi ilgililerin mutlak surette uymak zorunda oldukları
kuralları ihtiva eder ve kural olarak ortaklığın iç ilişkilerinde etkilerini
gösterir. Ortaklar ve organlar açısından sonuç doğurur ve bağlayı
cıdır. Bunun yanında ansözleşme hükümleri üçüncü kişiler açısından
da sonuç doğurur. Şöyle ki, ortaklığın ehliyet ve temsili, temsilcilerin yetki
sınırları, organlarca alınacak kararların geçerlilik koşulları gibi hususlar
ortaklıkla işlem yapmış ya da yapmayı düşünen üçüncü kişileri çok
yakından ilgilendirir.
Anasözleşme içeriğinin alelacele değiştirilmesini engelleyici düzenlemeler
de yapılmıştır, bu bağlamda ticaret şirketlerinin anayasası gibi olan
anasözleşme hükümlerinin değiştirilmesi özel şartlara bağlanmıştır. Anasözleşme
hükümleri, ancak TTK 385. maddesi ve devamındaki maddelere
uyularak değiştirilebilir. Yargıtay, anasözleşmede belirtilen usullere
568 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(2) MOROĞLU, Erdoğan, M. Kemal OĞUZMAN’ın anısına armağan-İstanbul 2000
(3) MOROĞLU, Erdoğan, M. Kemal OĞUZMAN’ın anısına armağan-İstanbul 2000
uyulmadan yapılan yönetim kurulu üyelerini seçme işleminde bu Şilin
anasözleşme değişikliği oluşturduğu kanaatine varmıştır. Yargıtay, anasözleşme
hükümlerinin ancak TTK’nın 385. vd maddelerinde yazılı olan
usulle değiştirilebilmesinin mümkün olabileceğini belirtmiştir.(4)
AO’nun ticaret siciline kaydı ile tüzel kişilik kazanması sağlanır ve
bu aşamadan sonra artık anasözleşme, kurucuların değil ortaklık tüzel
kişisinin anasözleşmesi olur. Tüzel kişilik kazanılmasının sonucu olarak
da anasözleşmenin değiştirilebilmesi veya hükümden düşürülebilmesi
imkanını artık tüzel kişiliğin organlarından birisi olan genel kurulun eline
geçmiş olur.
II. ORTAKLIK ANASÖZLEŞMESİNİN İCERİĞİ
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayınlanan İç Ticaret:2003/3
sayılı tebliğe ve TTK m. 279 düzenlemesine göre göre bir AO anasözleş-
mesinde bulunması gereken hususlar şunlardır:
a- Kurucuların adları, soyadları, adresleri, tabiiyetleri ve imzaları
(2003/3 m. 3/A.a)
b- Ortaklığın hangi usulde kurulduğu (TTK m. 276; 278;279/10)
c- Ticaret ünvanı ve merkezi (TTK m. 279/1; 300/2.2; 2003/3 m.
A.a)
d- Ortaklığın amacı ve konusu (TTK m. 279/2; 300/3; 2003/3 m.
3/A.a)
e- Ortaklık bir müddetle sınırlandırılmış ise bu müddet (anasözleş-
meye ortaklığın süresiz olduğunun yazılmasına gerek yoktur.)
f- Esas sermayenin YTL olarak tutarı, ödeme suret ve şartları ve her
payın itibari değeri. (TTK m. 279/3; 300/4; 2003/3 m. 3/A.a)
g- Paradan başka sermaye olarak konulan haklar ile mallarla bunlara
mukabil verilecek hisse senetlerinin miktarı (TTK m. 279/4)
h- Ortaklığın ne suretle temsil olunacağı (TTK m. 279/6; 300/7)
i- Ortaklığa ait ilanların ne şekilde yapılacağı (TTK m. 279/9; 300/9)
j- Karın tespiti ve dağıtımı (TTK m. 279/5)
k- Genel kurulun (GK)’nın toplantıya daveti usulü, süresi (TTK m.
279/7)
l- Yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin ne suretle seçilecekleri ile
bunların hak ve vazifeleri (TTK m. 279/6) (Anasözleşmede ilk yönetim kurulu
üyeleri ile ilk denetçi-ler- belirlenebilir.)
m- Ani kuruluş halinde her ortağın taahhüt ettiği sermayenin nevi ile
pay miktarı (TTK m. 279/10)
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 569
___________________________________________________
(4) Yargıtay 11. HD 11.06.1979 T. , 1979/2102 E. , 1979/3083 K
III. ANONİM ORTAKLIKLARDA ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİKLERİ
TTK’nın 385. maddesinde, AO’da ana sözleşme değişikliği düzenlenmiştir.
Bu maddenin hükmüne göre, aksine esas mukavelede hüküm bulunmadı
ğı taktirde, genel kurul ana sözleşmenin bütün hükümlerini de-
ğiştirebilir. Ancak bu hükmün, TTK‘nın ilgili maddeleri ile sınırları çizilmiştir.
Emredici kurallarla düzenlenen bir kısım ana sözleşme hükümlerini
değiştirmek veya en azından emredici hükümlerin yasağına aykırı olarak
değiştirmek mümkün değildir. Buna göre GK vazgeçilmez müktesep
haklar ve iptal sebeplerini içeren ana sözleşme hükümlerini değiştiremez.
TTK’nın 385. maddesi, içinde bir ilke barındırır. Bu ilke, ortaklık anasözleşmesi
ile pay sahiplerinin, kanunda zikredilsin yada edilmesin tüm
haklarının güvence altına alınmasını sağlar( 5 ). TTK 385. maddede “aksine
anasözleşmede hüküm bulunmadığı taktirde GK anasözleşmenin bütün
hükümlerini değiştirebilir” ve “paysahiplerinin haiz oldukları müktesep
haklarda rızaları olmaksızın hiçbir değişiklik yapılamaz” denilmekle bir çok
hak güvence altına alınmış olur. Fakat şunu da belirtmek gerekir ki, TTK,
385. maddesi hükmü, kesin hüküm teşkil etmez. Bu nedenle, ortaklık anasözleşmesi
ile bu şartların ağırlaştırılıp haŞşetilmesi daima mümkündür( 6 ).
TTK m. 385/1’de belirtilen “aksine esas mukavelede hüküm olmadığı
taktirde Genel Kurul … esas mukavelenin bütün hükümlerini değiştirebilir.”
cümlesi yanlış yorumlanmamalıdır. Bu cümleden, anasözleşmede de-
ğişikliği engelleyen bir hükmün mevcudiyeti halinde değişikliğin hiçbir zaman
gerçekleşemeyeceği kanaatinin çıkarılması yanlıştır. Zira, 385. maddede
bu cümlenin kullanılmasındaki asıl amaç 386. maddede öngörülen
şekil ve şartlar altında değişikliğin yapılabileceğinin vurgulanmasıdır.
Anasözleşmede yapılan her türlü değişiklik TTK anlamında anasözleşme
değişikliğidir. Anasözleşmeye yeni hüküm konulması, var olan
hükmün kısmen yada tamamen çıkartılması yada hükmün içeriğinde de-
ğişiklik yapılması anasözleşme değişikliğini gerektirir. Değişikliğe sebebiyet
veren çok çeşitli durumlar bulunmakla beraber bunları özel sözleşme
değişiklikleri (TTK m. 391-398) ve diğer değişiklikler (TTK m. 385-390) diye
sınışandırmamız mümkündür. Anasözleşme değişikliğine özel haller
dışında sebep olan durumlara verilecek örnekler oldukça fazla olmakla
beraber iştigal konusuna ek yapılması ile maksat ve mevzuunun değiştirilmesi,
bir kısım pay sahiplerine ayrıcalıklı haklar tanınması, mevcut ayrı
calıkların kaldırılması, nevi değişikliği sıkça karşılaşılan en belirgin örneklerdir
(7). Özel değişiklik gerektiren durumlar ise esas sermayenin artı-
rılması (TTK m. 391-395) ve azaltılması (TTK m. 396-398) olmak üzere iki
başlık altında toplanır. Bunun yanında yapılması gereken ufak değişiklikler
(imla hatalarının düzeltilmesi gibi) anasözleşme değişikliğini gerektirmeden
düzeltilebilir.
570 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(5) DOĞANAY , İsmail, TTK Şerhi Cilt I
(6) Yargıtay TD 6/1/1966 gün 1965/2583 E , 1966/57 K
(7) Poroy/Tekinalp/Çamoğlu ,Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku
Anasözleşme değişiklikleri, TTK m. 386-398 arasında düzenlenen usul
dairesinde gerçekleştirilebilir. Fakat, bir takım değişiklikler vardır ki bunları
n gerçekleştirilebilmesi için bu usullere riayet zorunluluğu bulunmaması
nın yanında değişiklik için GK kararına dahi ihtiyaç bulunmamaktadı
r. Örneğin, anasözleşmede belirtilen YK üyelerinin, denetçilerin, murahhas
aza ve müdürlerin vefatı veya temyiz kudretlerini yitirmesi ile istifa etmeleri
halinde bunların görevlilikleri ile ilgili anasözleşme kendiliğinden ve
kanuni olarak değişmiş olur. Bunların yanında, TTK m. 3 4 3’ün verdiği
yetki ile YK, anasözleşme ile TTK m. 342 uyarınca tayin edilen müdürü azletmekle
görevini sonlandırır ve ana sözleşme de değişmiş olur. Anasözleş-
me ile tayin edilen yönetici ve denetçilerin görev sürelerinin sona ermesi ve
anasözleşmede yazılı şirket adresinin değişmesi hallerinde de TTK m. 386-
398’de düzenlenen merasime uyma zorunluluğu bulunmamaktadır.
YK’nın en az üç kişiden oluşturulacağına dair kural (TTK m. 312),
üyelerin işe başlayabilmeleri için en az bir pay sahibi olması zorunluluğu
(TTK m. 313), üyelerin teminat verme yükümlülüğü (TTK m. 313), denetçilerin
bir ile beş kişiden oluşması zarureti (TTK m. 347), benzer payın en
az bir oy hakkı vermesi (TTK m. 373) gibi emredici hükümleri düzenleyen
ve asgari kanuni ölçüleri aşmayan ana sözleşme hükümleri oy birliği ile
dahi değiştirilemez(8).
Anasözleşmeyi değiştirmeye yetkili organ kural olarak GK’dır, bu hak
GK’nın münhasır nitelikli yetkilerindendir ve bu niteliği itibari ile başka
bir organa yada kişiye devredilemez. GK, bu konuda son derece ciddi bir
yetkiye sahip olmasına karşın bu yetkinin de kanunla çizilmiş sınırları
vardır. Örneğin TTK m. 385/f.1’e göre pay sahiplerinin sahip oldukları
müktesep haklarda rızaları olmaksızın hiçbir değişiklik yapılamaz, TTK
m. 389 ve 391’de düzenlenen imtiyazlı pay sahiplerinin haklarını ihlal
edici nitelikte değişiklikler yapılamaz. GK, yapacağı anasözleşme değişikliklerinde
emredici yasa hükümleri, anasözleşme hükümleri ve dürüstlük
kuralları ile bağlıdır.
STB’nin 1995/1 Sayılı Tebliğinin B maddesi gereğince GK tarafından
yapılması istenilen değişiklikler için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı
(STB)’ndan izin alınması gerekiyordu(9). Ancak 23 Temmuz 2003 tarihli
resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Sanayi ve Ticaret Bakanlı-
ğı’nın 2003/3 sayılı tebliği ile izin aşaması kaldırılmış olduğundan artık
değişiklik metninin hazırlanmasından sonra GK’da karara bağlanıp ticaret
siciline tescili ve ilanı yeterlidir. Fakat, tescil aşamasında sicil memuru,
ticaret sicil müdürlüğünde anasözleşmenin kanuni unsurları ihtiva
edip etmediğini, iştigal konusu ile ticaret ünvanının münasip olup olmadı
ğını inceleyerek bir uygunsuzluk gördüğü taktirde tescili yapmamakta-
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 571
___________________________________________________
(8) DOMANİÇ, Haydar, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi Cilt III Sy.941
(9) STB’nin Mülga 1995/1 Sayılı Tebliğinin B maddesi gereğince Anasözleşme değişikliklerinde, STB tarafı
ndan verilen izin süresi altı ay olarak belirlenmişti
dır. STB’nin izin aşaması yerine Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün inceleme
aşaması gelmiş bulunmaktadır.
Anasözleşmede bir takım haklar ya dolaylı olarak yada kanun hükmü
aynen ifade edilmek suretiyle doğrudan yer alır. Ancak belirtmek gerekir
ki şirket anasözleşmesinde ne şekilde olursa olsun yer almış olan haklar
kesinlikle müktesep hak olarak kabul edilmezler. Çünkü TTK m. 385 hükmü
sadece GK ve YK kararlarına tabi olmayan hakları ancak müktesep
hak olarak kabul etmiş bulunmaktadır. Müktesep haklar bakımından da
şirket anasözleşmesi değiştirilemezlik vasfını ihtiva eder. Ancak, hak sahibinin
rıza ve muvafakati ile değiştirilmesi mümkün olmaktadır. Örneğin
TTK m. 385/2 de belirtilen oy hakkı kesin mahiyette bir müktesep haktır.
Bu özelliği sebebi ile oy hakkının özüne dokunulamaz ve kullanılması güçleştirilemez.
Ancak, kanun koyucunun TTK m. 373/1’de belirttiği üzere
her hisse senedi en az bir oy hakkı verir ve ancak bu esasa aykırı olmamakla
beraber anasözleşmede oy hakkının sayısı ile ilgili bir düzenleme
yapılabilir. TTK m. 399 düzenlemesi buna imkan tanımaktadır.
1. Nev’i Değişikliği Sebebiyle Anasözleşme Değişiklikleri:
TTK sisteminde biçim değiştirici tip değiştirme kabul edilmiştir. Yani,
tek bir tüzel kişilik vardır ve bu tüzel kişilik biçim değiştirir. Bu değişim
aşamasında TTK m. 152’ye göre herhangi bir devir işlemi yoktur. Bunun
istisnası, TTK m. 553’te düzenlenen AO’nun Limited Ortaklığa çevirilmesi
halinde görülür. Bu durumda AO tesŞye edilmeksizin LO’ ya çevrilir fakat
çevrilme süresinde AO inŞsah eder.
Yargıtay, nevi değişikliği ile ilgili olarak önceki tarihli kararlarında,
nevi değişikliğinin, aynı nevide olan şirketler arasında olabileceğini karara
bağlamıştı. Buna göre, ancak, Kollektif Ortaklık ile Komandit Ortaklık
ve AO ile Paylı Komandit Ortaklık arasında böyle bir değişiklik mümkündü(
10). Ayrıca Yargıtay, TTK m. 553 gereği AO’nun LO(LD)’ya dönüşebilece-
ğini ancak bunun aksinin mümkün olmadığını söylüyordu(11). Yargıtay
son dönem kararlarında ise bu görüşünden vazgeçmiş ve LO’nun AO’ ya
dönüştürülebileceğini kabul etmiştir(12). Ayrıca Yargıtay Kollektif Ortaklı-
ğın (KO) AO’ ya çevirilmesinin kanuna uygun olduğunu açıkça belirtmiş(13)
ve bir başka kararında da TTK m. 152’de yazılı ilkeler dairesinde kişi ortaklı
klarının sermaye ortaklıklarına nevi değiştirme suretiyle dönüştürülebilece
ğinin kabulünün zorunlu olduğu kararını vermiştir(14).
Nev’i değişikliği sebebiyle AO biçim değiştirdiğinden, ortaklık anasözleşmesinin
yeni biçime uyarlanarak değiştirilmesi gerekmektedir ve dönüşme,
yeni tipin kuruluşuna ilişkin hükümlere göre yapılır. Nev’i deği-
572 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(10) Yargıtay 11. HD 22.06.1974 T. , 74/2042 E , 74/1754 K
(11) Yargıtay TD, 18.29.1971 T., 971/5573 E, 971/7118 K
(12) Yargıtay 11. HD 09.05.1979 T., 79/1893 E, 79/2459 K
(13) Yargıtay 4. HD 16.04.1979 T. , 1978/9965 E , 1979/5152 K
(14) Yargıtay 11. HD 07.12.1984 T. , 84/4073 E , 84/6110 K
şikliği sonucu AO’lar, KO’ya dönüştürülüyorsa, ilgili karar, GK tarafından
TTK m. 388/1’e göre oybirliği ile alınmalıdır. Zira, sadece taahhütleri ile
sınırlı sorumluluğu bulunan AO paysahipleri, ortaklığın KO’ ya dönüştürülmesi
ile sınırsız bir sormluluğun altına girmekle taahhütleri artırılmış
olmaktadır ve bu çeşit bir anasözleşme değişikliğinin yapılabilmesi ancak
oybirliği ile mümkündür.
AO, Komandit Ortaklığa dönüşecekse bir ortağın komanditer sıfatını
taşıması gerekir ve bunun GK kararında da ifade edilmesi gerekir, ortaklı
k anasözleşmesi de bu gerekliliği yerine getirmelidir.
2. Maksat ve Mevzu Değişikliği Sebebiyle Anasözleşme Değişikliği:
Bir AO’nun maksat ve işletme mevzuunun, ortaklık anasözleşmesinde
yazılması TTK 279. maddesi gereğince zorunludur ve ortaklık, TTK m.
137 uyarınca anasözleşmesindeki bu kayıtla bağlıdır. Ancak, bu kayıt de-
ğiştirilemez değildir. Ortaklık, işletme mevzuunu değiştirmek iştediği, iştigal
alanını genişletmek ve ticari yaşamında başka alanlarda da faaliyet
göstermek istediği taktirde bunu, yapacağı bir anasözleşme değişikliği ile
mümkün kılabilmektedir. Görülüyorki AO’ lar şirket mevzuunu değiştirmek
istedikleri taktirde bunu anasözleşme değişikliği suretiyle yapabilmektedirler,
aksi taktirde ortaklık, kanunun kesin hükmü gereğince anasözleşmesindeki
kayıtla bağlıdır ve aksine bir davranışı sonucu ortaya çı-
kan hukuki ilişkiler batıl olmaktadır. Ancak, ticari hayatın birtakım zorunlulukları
vardır ve ortaklığın mevzuu dışında kalsa dahi AO, bazı faaliyetlerde
bulunabilmektedir. Yargıtay kararları ile de işlerlik kazanan bu
uygulama, ticari yaşamın hareketliliğinin engellememesi açısından oldukça
yerindedir. Yargıtay’ın 23.03.1982 tarihli kararında belirttiği üzere
“Bir ticari işletmenin kendi anasözleşmesinde belirtilen işletme mevzuuna
doğrudan doğruya girmemekle beraber, o işletmenin ticari faaliyetlerini
kolaylaştıran ticari iş ve ticari sözleşmelerin de o işletmenin mevzuu
içinde bulunduğunun kabulü zorunludur. Ticari amaç güden işletmelerin
kredi temini konusunda bankalara karşı müştereken sorumluluk yüklenmek
suretiyle birbirlerine destek olmaları ve ticari faaliyetlerini bu suretle
sürdürebilmeleri halini ticari hayatın normal ve mutad işlemleri arasında
kabul etmek gerektiğinden, bu davada söz konusu olan (kefalet akdinin)
de davacı şirket yönünden kendi işletme mevzuu çerçevesi içinde kalan (bir
muamele)den ibaret olduğu gözönünde tutulması zorunlu bulunmaktadır.
Aksi düşüncenin kabulü ticari hayatın normal seyrine ve süratli akışına
engel teşkil edebilecektir.”(15)
Yargıtay, bundan başka bazı kararlarında, gene aynı hususa değinmiş
ve ticari yaşamın kaçınılmazı olan bazı faaliyetlerin ortaklık anasözleşmesinde
yer almasa dahi yapılabileceğini vurgulamıştır(16).
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 573
___________________________________________________
(15) Yargıtay 11. HD, 23.03.1982 T, 1982/851 E, 1982/1225 K
(16) 11. HD, 7.2.1978 T, 1978/7 E, 1978/354 K ve 4.3.1979 T, 1979/392 E, 1979/981 K
3. Adres Değişikliği Sebebiyle Anasözleşme Değişiklikleri:
Bir AO’nun merkezinin, bulunduğu yerden başka bir yere taşınması,
kimi zaman anasözleşme değişikliği gerektirir. Ticaret Sicil Tüzüğü’nün
33. maddesine göre işletmenin adresinin aynı sicil memurluğunun çevresi
içinde bir yerden diğer bir yere taşınması halinde keyŞyetin derhal sicildeki
kayıtlara geçirilmesi gerekmektedir. KeyŞyetin tescilini, işletme
adına imzaya yetkili olanlardan sadece birisinin talep etmesi gerekmektedir.
Ortaklık merkezinin, aynı sicil memurluğunun çevresi içinde bir yere
taşınması halinde, anasözleşme değişikliği gerekmeden sadece YK kararı
ve bu kararı onaylayan GK kararı yeterlidir.
Bir ticari işletmenin merkezinin, kayıtlı bulunduğu sicil memurlu-
ğundan başka bir ticaret sicil memurluğunun iş çevresine taşınmış olması
halinde anasözleşmesinde mutlaka bu hususa ilşkin bir değişiklik yapması
gerekmektedir. TST’nin 47. maddesinde “yeni merkezin bağlı bulundu
ğu memura verilecek tescil dilekçesine eski merkezin sicilinin
son şeklinin tasdikli örneği ve hükmi şahıslarda bundan başka esas
mukavelelerin merkeze ait hükümdeki değişikliği gösteren ve varsa
diğer değişiklikleri gösteren vesikalarla esas mukavelenin tasdik
edilmiş bir örneği eklenir” denilmekle anasözleşme değişikliğinin gereklili
ği gösterilmiştir.
TTK tasarısında(17), ortaklık merkezinin taşınması hususu düzenlenmiştir.
Tasarının anasözleşme değişikliklerinde aranan kanuni nisapları
düzenleyen 421. maddesinde şirket merkezinin yurt dışına taşınması hususunda
yapılacak anasözleşme değişikliklerinde oybirliği aranır denilmekle
bu hususun anasözleşme değişikliği gerktirdiği anlaşılmaktadır.
Düzenleme sadece merkezin yurt dışına taşınması açısından yapılmış ve
bir başka sicil memurluğu çevresine taşınma hususunda ne yapılması
gerektiği bakımından bir açıklama getirilmemiştir. Bu halde TST hükümlerine
itibar edilecektir.
4. Türk Ticaret Kanunu Hükümlerinde Yapılan Değişikliklerin
Anasözleşme Değişikliğine Sebebiyet Vermesi
Anonim ortaklıklar genel itibari ile anasözleşmelerinde TTK hükümlerine,
aynen yazmak yada ilgili hükümlerine atıf yapmak sureti ile yer
vermektedirler. Bu durumda TTK hükümleri kanun maddesi olma vasfı-
nın yanında anasözleşme hükmü haline gelirler. Kanunen böyle bir uygulama
problem yaratmamakla beraber kanun hükümlerinde meydana
gelecek değişikliklerde anasözleşme hükümlerinin de değiştirilip değiştirilmeyece
ği sorunu ortaya çıkar. Prof. Dr. Erdoğan Moroğlu’na göre anasözleşme
hükmü olarak düzenlenen ve sözleşmeye konan yasa hükümleri
yürürlükten kaldırıldıktan veya değiştirildikten sonra getirilecek emre-
574 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(17) Tasarı için bkz. İstanbulbarosu.org.tr 30.03.2006
(18) MOROĞLU, Erdoğan, M. Kemal OĞUZMAN’ın anısına armağan-İstanbul 2000
dici hükümlere aykırı olmamak koşulu ile anasözleşme hükmü olarak geçerlili
ğini korur(18).
Uygulamada bu durumun en belirgin örneği 3585 sayılı yasa ile TTK
m. 388/2 vd. fıkralarındaki nisapların değiştirilmesi sonucu ortaya çıkan
durumdur. Birçok AO, anasözleşmelerinde TTK m. 388 deki nisapları ayrı
ca belirtmeden bu maddeye anasözleşmelerinde aynen yazmak veya atıf
yapmak sureti ile yer vermişlerdir. Hal böyle olunca kanundaki nisapları
n değiştirilmesi “anasözleşmelerin de değiştirilmesini gerektirir mi?” sorusunu
akıllara getirmiştir. Uygulamada çokça tartışılan bu durum ile ilgili
bir çok farklı görüş ortaya konulmuştur. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin
bu konudaki içtihadına göre TTK 388. maddesinin eski hükümlerinin
yürürlükte olduğu sırada bu hükümlere “Anasözleşme değişikliğine iliş-
kin genel kurul kararları hakkında TTK ‘nın 388. maddesi hükümleri uygulanı
r” şeklinde açıkça yollama yapılmış olan hallerde 388. maddenin
eski hükmünün anasözleşme hükmü haline getirilmiş olacağı kabul edilmiş
ve alınacak anasözleşme değişikliği kararlarında bu eski hükümlerin
uygulanacağı yolunda karar verilmiştir.
Yargıtay, kararında ayrıca yasanın öngördüğü ağır nisaplar bakımından
yasa hükmünün emredici nitelikte olmadığını ve şirket anasözleşmelerinde
TTK m. 388 ‘den daha ağır bir nisaptan toplanma ve karar alma
nisabı kabul edilebileceğini belirtmiştir(19).
Bu husus doktrinde de çokça görüşün ortaya çıkmasına sebebiyet
vermiştir. Gönen ERİŞ, Yargıtay ile paralel bir görüş belirtmiş ve anasözleşmede
388. maddenin eski hükümlerine aynen yer verilmiş olması halinde
anasözleşmelerin değişiklikten etkilenmeyeceğini savunmuştur. Ayrı
ca ERİŞ’ e göre “anasözleşme kanunun eski metnindeki yeter sayıları
daha da ağırlaştırmış, örneğin sermayenin yüzde doksanı oranında ço-
ğunluğun hazır bulunmasını öngörmüş ise, anasözleşmenin de ancak
kendi içinde öngördüğü bu ağırlaştırılmış yeter sayılar ile değiştirilmesi
gerekir. Aksi taktirde anasözleşme değişikliği yapılmamış sayılır ve dolayı
sıyla GK kararı kanuna aykırı ve geçersiz olur(20).
TTK hükümlerine anasözleşmede yer verilmesi, ilgili maddeye özel
yollama yapılmak suretiyle sağlanmış ise bu halde bir takım yorum farklı
lıkları ortaya çıkmaktadır. ERİŞ, ortaklık anasözleşmesinde TTK m.
388’e açıkça madde numarası yazılmak suretiyle yollama yapılmış olması
halinde, yapılan yollamanın içeriği üzerinde durulması ve buna göre bir
sonuca varılması gerektiği düşüncesindedir. Buna göre kanun değişikli-
ği, anasözleşmeyi değiştiremeyeceğinden, ortaklığın yapacağı anasözleş-
me değişikliklerinde TTK m. 388’in eski düzenlemesinin uygulanması gerekir(
21).
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 575
___________________________________________________
(19) Yargıtay 11. H.D. 24.09.1993 Tarihli , 1992/5419 E. , 1993/5826 K
(20) ERİŞ, Gönen, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995 , s.515-517
(21) ERİŞ, Gönen, Anonim Şirketler Hukuku, Ankara 1995
POROY, anasözleşmede özel yeter sayılar öngörülmeyerek sadece m.
388’ e yollama yapılması halinde, 5585 sayılı yasa ile yapılan değişiklikler
üzerine iki türlü sonuca varılmasının mümkün olduğunu belirtmektedir.
Yazara göre anasözleşmede 388. maddeye yer verilmesi halinde anasözleşmeyi
hazırlayanların özellikle o dönemde uygulamada olan yeter sayı
lara uymak maksadı ile böyle bir düzenleme yaptıkları düşünülürse
“iradenin özellikle sözkonusu yeter sayıların uygulanması yönünde oldu-
ğundan bahisle” kanun değişse bile eski nisapların uygulanması gerekti-
ğini ve fakat 388. maddeye yapılan yollamanın kanundaki yeter sayıları
ne şekilde olursa olsun kabul anlamına gelecek şekilde yorumlanması
halinde de değişmesi halinde de yeni yeter sayılara uyulması gerektiğini
belirtmiştir(22).
BAHTİYAR’a göre de kanun değişikliklerinin anasözleşme değişikliğine
sebep olup olmayacağı sorusunun yanıtı, TTK hükümlerine yollama
yapan anasözleşme hükmünün yorumuna bağlıdır(23).
Bir takım kanun değişiklikleri anasözleşme değişikliği gerektirmemektedir.
Zira yapılan değişiklik anasözleşmedeki mevcut düzenlemeyi
ciddi şekilde etkilememekteidr. Örneğin 4487 sayılı kanun ile değişik Sermaye
Piyasası Kanunu m. 11/7 de Halka Açık Anonim Ortaklıkların TTK
m. 388 f.2 ve f.3 te yazılı hususlar için yapacakları GK toplantılarından
TTK m. 372 deki toplantı yeter sayılarının uygulanacağını düzenlemiş;
ancak “anasözleşmelerinde aksine hüküm yoksa” demek suretiyle daha
önceden anasözleşmeye konulmuş olan ve TTK m. 388 deki yeter sayıları
tekrar eden veya bunları daha da ağırlaştıran hükümlerin mevcut halleri
ile geçerli kalmaya devam etmesi sağlanmıştır(24).
Ana sözleşmede düzenlenmiş olan hususlarda kanun değişikliği yapı
lması halinde de bir anasözleşme değişikliği mecburiyeti doğabileceği
gibi bazı hallerde de herhangi bir değişiklik gerekmemektedir. Örneğin
6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında
Kanun’un 19. maddesi “yeni kanunun mer`iyeti tarihinde ticaret siciline
kayıtlı bulunan AO hakkında yeni kanunun 317 ila 346, 360 ila 363,
370, 374,385, 386 ve 398 inci maddeleri ile ana mukavelelerinin hükümlerine
aykırı olmayan diğer hükümleri de tatbik olunur.” demekle kanun
değişikliğinin bir ana sözleşme değişikliğini gerektirmeyeceğini göstermektedir.
Anasözleşme hükümleri, sayılan hükümlere aykırı olması halinde
hiçbir işleme gerek kalmadan devre dışı kalacaktır ve TTK hükümleri
doğrudan uygulanacaktır. 6763 sayılı Türk Ticaret Kanununun
Mer’iyet ve Tatbik Şekli Hakkında Kanun’un 20. maddesine göre ise ana
sözleşmenin yeni düzenlemelere uydurulması gerekmektedir. Maddeye
göre “yeni kanunun mer`iyetinde ticaret siciline kayıtlı bulunan anonim
576 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(22) Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku
(23) BAHTİYAR, Mehmet, Anonim Ortaklık Anasözleşmesi sy.313
(24) BAHTİYAR, Mehmet, Anonim Ortaklık Anasözleşmesi sy.302
şirketlerden esas mukaveleleri yeni kanunun yukarıki maddede anılan
maddelerdekinden gayrı olan amir hükümlerine uymayanlar yeni kanunun
mer`iyetinden itibaren iki yıl içinde esas mukavelelerini yeni hükümlere
uydurarak tescil ettirmedikleri takdirde bu müddetin geçmesiyle
münfesih olurlar.” Buradan da anlaşılacağı üzere 19. maddede sayılanlar
dışındaki emredici TTK hükümlerine aykırı anasözleşme hükümlerinin
TTK hükümlerine uyarlanması gerekmektedir.
5. Sermayenin Artırılması ve Azaltılması Suretiyle Yapılması
Gereken Anasözleşme Değişiklikleri
Ekonomik yaşamdaki değişiklikler, gelişmeler ve piyasanın durumu,
zaman zaman AO’ ların sermayelerinde artırım ya da azatlım yapılması
zorunluluğunu doğurmaktadır. Esas sermaye miktarında yapılan bu de-
ğişiklikler, pek tabii anasözleşme değişikliği gerektirir.
5.1. Sermayenin Artırılması Suretiyle Anasözleşme Değişiklikleri
Zamanla ekonomik koşullara bağlı olarak esas sermayenin yetersiz
kalması, sermayenin artırılmasında ciddi faydalar elde edillebilinecek olması,
paraya ihtiyaç duyulması sebebiyle borç alınması yerine sermaye
artırımı yoluna gidilmesinin ortaklığın yararına olması “yedek akçeler ile
borçların sermayeye aktarılması”**( Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu Ortaklıklar
ve Kooperatif Hukuku, 2000 İst. Sy.693 No. 1379) halinde ortaklığın
fayda elde edeceğinin görülmesi sebeplerine bağlı olarak esas sermaye artı
rımı yoluna gidilir. Bunların yanında zarar edilmesi sebebiyle yitirilen
sermayenin tamamlanması kanuni bir zorunluluk( TTK m. 324) olarak
yapılan sermaye artırımıdır.
Esas sermayenin miktarı mevcut paysahipleri için kazanılmış hak
oluşturmaz ve değişiklik metninde esas sermaye artırım sebebinin gösterilmemesi
artırımı geçersiz kılmaz. Ancak, hakkın kötüye kullanılması sonucunu
doğurabilecek artırımların belirtilmesi gerekmektedir. BAHTİ-
YAR’a gore GK da çoğunluğu elinde bulunduranların yalnız kendi çıkarları
nı gözeterek sermaye artırımına karar vermeleri halinde bu kararın
TTK m. 381’ e gore iptali mümkündür(25).
Esas sermayenin artırılması, imtiyazlı paysahiplerinin haklarının ihlal
edici nitelikte ise GK kararının yanında bir de imtiyazlı paysahipleri
genel kurulunun olumlu kararı gerekir. Bu kurulu, YK ve Denetçiler toplantı
ya çağırabileceği gibi, kurul üyelerinden herhangi biri de toplantıya
çağırabilir. Bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 05.05.1975 tarihli kararı
nda
“…üstün pay sahiplerinin özel kurul kararı, sermaye arttırılmasına iliş-
kin genel kurul kararının geçerlik şartı olmayıp bekletici, infazı durdurucu
koşuludur. Nitekim bu gibi hallerde idare meclisi veya denetçiler üstün pay
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 577
___________________________________________________
(25) BAHTİYAR, Mehmet, Ortaklıklar Hukuku, Ocak 2005-İstanbul Sy.193,194
sahiplerini toplantıya çağırmağa mecbur oldukları gibi, bu özel kurulun
herhangi bir üyesi de çağrıyı yapabilir. Davacı, bu yola başvurmuş değildir.
O halde sermayenin arttırılması ile ilgili genel kurul kararı geçerli bulundu
ğundan…”(26).
demekle yasa hükmünü uygulamıştır.
Sermaye artırımı, ortaklık, faaliyetine devam ettiği ve genel itibari ile
ortaklığın daha geniş kapsamlı faaliyet yürütmesi amacı ile yapıldığından
tasŞye aşamasında sermaye artırımı yapılamaz. TEKİNALP’ e göre de tasŞye
amacı ile bağdaşmadığı için sermaye artırımı tasŞye aşamasında yapı
lamaz(27).
Esas sermaye artırımları, Türk Hukukunda, iki ayrı kanunla düzenlenmiş
ayrı prosedürlere tabi işlemlerdir. Bu farklılığın sebebi anonim ortaklı
klar ile halka açık anonim ortaklıklar açısından farklı sermaye sistemlerinin
benimsenmesidir. Hukukumuzda TTK da düzenlenen esas(sabit)
sermaye sisteminde artırım ile Sermaye Piyasası Kanunu’nda düzenlenen
kayıtlı sermaye sistemine göre artırım olmak üzere iki türlü artırım
yapılabilmektedir.
Esas sermaye, ortaklık amacını gerçekleştirmek maksadı ile paysahiplerinin,
ortaklığa getirmeyi taahhüt ettikleri malvarlığı toplamının nakit
olarak ifadesidir ve bu değer ana sözleşmeye mutlaka sabit bir rakam
olarak yazılır. Anasözleşmede sabit olarak bulunan bu rakamın değiştirilmesi,
ortakların ve alacaklıların haklarının ihlal edilmesinin engellemek
maksadı ile özel olarak irdelenir ve mutlaka ansözleşme değişikliği
gerektirir. Buna karşın kayıtlı sermaye sistemini benimsemiş olan AO’
larda sermaye artırımı, anasözleşme değişikliği gerektirmemektedir. Zira,
kayıtlı sermaye sisteminde, esas sermayeden farklı olarak bir taban ve bir
da tavan sermaye oranı benimsenmiştir. Bu oranlar arasında sermaye
miktarı istenildiği gibi belirlenebilir ve bu artırım, anasözleşme değişikli-
ği gerektirmez. Kayıtlı sermaye sisteminde sermaye artırımı SerPK m. 12
ve ilgili mevzuata tabidir ve esas sermaye sistemindekinden farklı olarak
sermaye artışına GK değil YK karar verir.
5.1.1. Esas Sermaye Sisteminde Sermaye Artırımı: Halka açık olmayan
ve halka açık olduğu halde kayıtlı sermaye sistemine geçmemiş olan
anonim ortaklıklarda esas sermaye sistemi geçerlidir. Esas sermaye sisteminde
sermaye srtırımları yapılırken ortakların ve alacaklıların korunmaları
amaçlandığından özel bir takım prosedürlere bağlı olarak artırım
yapılabilmektedir. TTK 392. maddesinde “GK yeni hisse senetleri çıkarmak
suretiyle esas sermayenin çoğaltılmasına karar verdiği takdirde,
anonim şirketlerin kuruluşuna ait hükümler cari olur” denilmekle yeni
hisse senedi çıkartılarak yapılacak sermaye artırımlarının kısmen kuru-
578 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(26) Yargıtay 11. HD 05.05.1975 T. 1975/1516 E, 1975/3138 K
(27) POROY / TEKİNALP / CAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku, Mart 2000 İst. , Sy. 694 No
1380
luş niteliğinde olduğu ve kuruluş hükümlerinin uygulanacağı ifade edilmektedir.
Bu sistemde yapılması istenilen artış iki yolla mümkündür. Bunlardan
birincisi dış kaynaklar kullanılarak artırım yapılması, diğeri ise tamamen
iç kaynaklardan yararlanılarak artırım yapılmasıdır.
a. Dış Kaynaklardan Artırım Yapılması: Bu yöntemde, dışarıdan
ayni yada nakdi nitelikte yeni sermaye getirilir ve anasözleşmedeki pay
sayısı yada mevcut payların itibari değerleri artar, bununla birlikte esas
sermaye rakamı da aynı oranda artış gösterir ve bu nedenle bu efektif bir
artıştır. Dış kaynaklardan artırım da yeni pay çıkartılıp çıkartılmamasına
bağlı olarak kendi içinde iki türe ayrılır.
aa- Yeni Pay Çıkartılarak Artırım Yapılması: Bu usulde ortaklığa getirilen
yada taahhüt edilen yeni sermaye ve bunun karşılığı olarak oluşturulan
payların artırıma katılan kişilere verilmesi söz konusudur. Bu durumda
hem pay sayısı artar hem de esas sermaye miktarı artış gösterir.
TTK m. 391 e göre esas sermayeye karşılık gelen hisse senetlerinin tamamı
ödenmedikçe yeni hisse senedi çıkartılamaz. Bu esas sermayenin
yeni sermaye konulmak sureti ile artırılmasının bir ön koşuludur ve bu ko-
şulun yerine getirilmemesinin sonucu TTK’nın 392/2 maddesine göre batıldı
r. Batıl olan bu işlemin sonucu olarak da YK üyeleri ile denetçiler TTK’nın
392/2. maddesi hükmü uyarınca şirkete, münferit ortaklara ve üçüncü ki-
şilere karşı müteselsilen sorumludurlar.
Paysahiplerinin bu usulle artırım yapıldığında yeni payları öncelikli
olarak almalarını sağlayan rüchan hakları vardır.
Yeni pay çıkartılarak yapılan artırımlar da üç usulde gerçekleşir. Bunlar:
aaa- Halka Kapalı Ortaklığın Halka Arzda Bulunmaksızın Artırım Yapması:
Bu türde halka kapalı olan ortaklık çıkardığı yeni payları ya paydaşları
arasında taksim eder veya daha önceden belirlenmiş üçüncü ki-
şilere verir. Bu usulün aşamaları şunlardır;
-YK karar alır ve değişiklik önerisini hazırlar
-Gerekiyorsa Bakanlıktan izin alınır
-Gerekiyorsa imtiyazlı pay sahipleri kurulundan karar alınır
-Yeni çıkartılacak paylar taahhüt edilir, peşin ödenmesi gerekenler
ödenir, hak ve ayınlara değer biçilir
-Artırılan sermayenin taahhüt edildiğinin ve peşin ödenmesi gerekenlerin
ödenip ödenmediğinin tespiti için ikinci bir GK kararı alınır
-TTK 395. maddeye göre tescil ve ilan yapılır. Sicil memuru tescili
yaparken TST’nin 63. maddesinde belirtilen hususları incelemeli ve tescili,
ancak bu noktaların varlığı halinde yapmalıdır.
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 579
aab- Halka Açık veya Kapalı Ortaklığın Halka Açık Artırımı: Kapalı ortaklı
kta artırılan kısmın halka arzı söz konusu olduğunda ve halka açık
ortaklıklarda artırım yapılmasına karar verildiğinde bu tür artırım ortaya
çıkmaktadır. Bu artırım türünde gerçekleştirilecek aşamalar “Hisse senetlerinin
kurul kaydına alınmasına ve satışına ilişkin esaslar tebliğinin
bazı maddelerinde değişiklik yapılmasın dair 1/29 nolu tebliğin” beşinci
maddesine göre;
-YK karar alması ve değişiklik önerisini hazırlaması
-SPK onayı
-Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın onayı
-GK un sermaye artırımına ilişkin anasözleşme değişikliği kararı
-Varsa imtiyazlı paysahipleri GK onayı
-Halka arz edilecek pay senetlerinin SPK kaydına alınması
-Aracılık sözleşmesi, izahname ve sirküler düzenlenmesi, izahnamenin
tescil ve ilanı
-Mevcut pay sahiplerine yeni pay alma haklarının kullandırılması
-Halkın yeni çıkarılacak pay senetlerini almaya davet edilmesi, sirküler
ve ilan yayınlanması
-Halka arz ve satışın gerçekleştirilmesi, tam ve nakden ödenmesinin
sağlanması, satılamayan senetlerin taahhüt edilenlerce alınması
-Pay senetlerinin pay sahiplerine teslim edilmesi
-Tescil ve ilan
aac- Kısa Yoldan Artırım: Sermaye artırımı kararı alındığı sırada sermayenin
artırılan kısmının paysahipleri veya belirli nitelikteki kişilerce taahhüt
edilip gereken kısımlarının ödenmesi suretiyle gerçekleştirilen artı-
rımdır. Sermaye artırımına karar veren GK’da tüm taahhüt ve tespit işlemleri
tamamlandığından çok pratik bir yöntemdir. Burada da anas ö z l e ş m e
değişikliği işlemi vardır ve aynı usuller uygulanır ancak halka açık ortaklı
klar yönünden Sermaye Piyasası Ka n u n u ve ilgili tabliğ öncelikli olarak
uygulanacaktır.
-YK karar alır ve değişiklik önerisini hazırlar
-Sermaye konulan nakit dışındaki hak ve ayınlara bilirkişilerce de-
ğer biçilir.
-Gerekiyorsa bakanlıktan izin alınır
-GK anasözleşme değişikliği kararı alır
-Varsa ve gerekiyorsa imtiyazlı paysahipleri genel kurulu kararı
alınır
-TTK 395’ e göre tescil ve ilan yapılır.
580 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
ab - Mevcut Payların İtibari Değerlerinin Yükseltilmesi Suretiyle Artırım
Yapılması: Bu durumda, paysahiplerinin yeni bir ödemeye zorlanmaları
söz konusu olduğundan karar için GK da TTK 388/1 gereğince oy birliği
aranır. Bu artırım sonucunda payların itibari değerleri arttığından pay
sayısında bir değişiklik olmamaktadır. Halka kapalı ortaklıklarda uygulanabilen
bir usuldür, bu nedenle halka açık ortaklıklarda uygulanmaz.
b. İç Kaynaklardan Artırım Yapılması: Bu tür artırımda ortaklık
malvarlığında bir büyüme olmamakta, yalnızca bilançoda malvarlığını
oluşturan kalemler arasında yapılan bir muhasebe işlemi ile esas sermaye
miktarı artmaktadır(28).
İç kaynaklardan artırım yapılırken yararlanılan başlıca üç kaynak
vardır. Bunlar; yedek akçeler, önceki yıldan aktarılan karlar ile dağıtılması
na karar verilmemiş son yıl karıdır. Belirtilen kaynaklar, zaten ortaklık
malvarlığı toplamında sayılan kalemler olduğundan, dış kaynaklar kullanı
larak yapılan artırımda meydan gelen malvarlığı artışı burada meydana
gelmemekte ve malvarlığı, sermaye artışına rağmen aynı kalmaktadır. Bu
nedenle buradaki artış, dış kaynaklardan yapılan artırımdaki gibi efektif
bir artış değil nominal (itibari) bir artıştır.
İç kaynaklardan artırımda yeni pay çıkarılsa da çıkarılmasa da, paydaşları
n taahhüt ettikleri bedelleri mutlaka ödemiş olmaları gerekmemektedir.
Ayrıca imtiyazlı pay sahipleri genel kurulu kararına da mutlaka
ihtiyaç duyulmaz. Fakat TTK’nın 389. maddesinde belirtildiği şekilde
“GK tarafından anasözleşmenin değiştirilmesine dair verilen karar imtiyazlı
hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal edecek mahiyette ise bu karar,
adı geçen pay sahiplerinin yapacakları özel bir toplantıda verecekleri
diğer bir kararla tasdik olunmadıkça, infaz edilemez.”
ba - Yeni Paylar Çıkarılarak Yapılan Artırım: İç kaynaklardan yapılan
artırımda yeni paylar çıkartılarak mevcut pay sahiplerine bedelsiz olarak
dağıtılır. Dağıtım yapılırken eski ve yeni pay sahibi ayırımı yapılmadan
tüm pay sahiplerine orantılı olarak dağıtım yapılmalıdır. Yargıtay 11. Hukuk
Dairesi 09.02.1990 tarhli kararında
“…..gerek yeniden değerleme fonunun gerekse taşınmaz satışından elde
edilen gelirin sermayeye eklenmesi sonucu oluşan bedelsiz (gratis) payları
n şirket genel kurulunca eski yeni pay farkı gözetilmeden bu değerleri
sermayeye katma tarihindeki tüm pay sahiplerine dağıtılması yasaya uygun
olduğu gibi bu kararın alınmasında iyiniyet kurallarına aykırı bir davranı
ş da mevcut bulunmadığından, yani TTK’nın 381. madde koşulları
olayda gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken….”(
29).
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 581
___________________________________________________
(28) BAHTİYAR, Mehmet, Ortaklıklar Hukuku Ocak 2005-İstanbul Sy.200
(29) Yargıtay 11. HD 09.02.1990 T. 1988/8925 E. 1990/768 K
demekle herkese eşit pay dağıtılmasının doğru bir uygulama olduğunu
hükme bağlamıştır.
Halka açık nitelikte bir ortaklık söz konusu ise yada halka kapalı olması
na rağmen iç kaynaklardan halka açık esas sermaye artırımı yapılı-
yorsa SerPK ve ilgili Hisse Senetlerinin Kurul Kaydına Alınmasına ve Satı
şına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri No: I/26) (değişiklik yapan 1/29 nolu
tebliğe)’ne mutlaka uyulması gerekir.
bb- Mevcut Payların İtibari Değerlerini Yükselterek Yapılan Artırım: Yeni
pay çıkartılmaksızın mevcut payların itibari değerleri yükseltilerek artı
rım yapılıyorsa bunun aşamaları ;
-YK kararı, değişiklik önerisinin hazırlanması
-Gerekiyorsa Bakanlık izninin alınması
-GK kararı gerekir.
-Gerekiyorsa imtiyazlı paysahipleri genel kurul kararı alınması
-Tescil ve ilan yapılması gerekir.
5.1.2. Kayıtlı Sermaye Sisteminde Sermaye Artırımı: Kayıtlı sermaye
sisteminde sermaye artırımı yapılırken tabi olunması gereken kanun
SerPK’dır. Yargitay 11.Hukuk Dairesi 09.11.1990 tarihli kararında;
“… Kayıtlı sermaye sistemine geçilmesi halinde TTK hükümlerine bağlı
kalınmaksızın sermaye artırımı yapılabileceği SerPK 12/2. maddesi ile açıkça
hükme bağlandığına göre hisse senedi bedelleri tamamen ödenmedikçe
sermaye artırımına gidilemeyeceğine ilişkin TTK m. 391 hükmüne dayanılarak
istemin reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir...”( 3 0 )
demekle kayıtlı sermaye sisteminin TTK hükümlerine değilde SerPK
hükümlerine tabi olduğunu hükme bağlamıştır.
SerPK’nın 12/1 maddesine göre Anonim ortaklıklar, Sermaye Piyasası
Kurulu’ndan izin almak şartı ile kayıtlı sermaye sistemini kabul
edebilirler. Görüldüğü üzere kayıtlı sermaye sistemini benimsemek anonim
ortaklıklar açısından ihtiyaridir. Ancak SerPK’nın 36/a meddesine
göre yatırım ortaklıklarının, kayıtlı sermayeli AO şeklinde kurulmaları
zorunludur.
Yukarıda da belirtildiği üzere kayıtlı sermaye sisteminde, belirli bir
alt ile üst limit vardır ve YK bu limitler arasında esas sermayeyi istediği
gibi belirleme yetkisine sahiptir. YK’nın sermayenin artışına karar verme
yetkisine sahip olması, esas sermaye sistemi ile kayıtlı sermaye sistemi
arasında sermayeyi artırma kararını alan organ açısından farklılık yaratı
r. Şöyleki, kayıtlı sermaye ssisteminde sermaye artış kararını YK verirken
esas sermaye sisteminde bu kararı GK verir.
582 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(30) Yargıtay 11. HD, 09.11.1990 T., 90/6178 E., 90/7137 K
Kayıtlı sermaye sisteminde sermaye artışı kararının gereği olarak anasözleşme
değişikliği gerekmez fakat, kayıtlı sermayedeki üst limite ulaşılmı
ş olunması halinde yeni bir üst limit oluşturulabilmesi için anasözleşme
değişikliği gerekir. Böyle bir durumda yapılacak değişikliklerde TTK hükümleri
uygulanır. Bunun yanında bir de, kayıtlı sermaye sisteminden çıkmak
isteyen AO’ ların, anasözleşme değişikliği yapmaları gerekmektedir.
Kayıtlı sermaye sistemini benimseyen AO’ larda sermayenin alt limitine,
başlangıç sermayesi denir. Bu limiti belirleme yetkisi SPK’dadır (seri
no:IV/7 m. 3/IV). Kayıtlı sermayeli AO’ ların satışı yapılmış pay senetleri
de çıkarılmış sermayedir (SerPK m. 3/f).
a. Dış Kaynaklardan Artırım Yapılması: Kayıtlı sermayeli ortaklıklar
dIş ve iç kaynaklarından yeni pay senetleri çıkartmak sureti ile artı-
rım yapabilirler. SerPK 12. maddesine göre, çıkarılan hisse senetleri tamamen
satılarak bedelleri ödenmedikçe yeni hisse senetleri çıkarılamaz.
Kayıtlı sermayeli AO’ larda, mevcut payların itibari değerlerini artırmak
suretiyle esas sermaye artırımı yapılamaz. Bu yöntemde uygulanması gereken
aşamalar şunlardır:
-YK’nın sermaye artırım kararı alması
-Yeni pay senetlerinin SPK kaydına alınması
-Aracılık sözleşmesi ile izahname ve sirküler düzenlemesi, kurul
kaydına alınması, izahnamenin tescil ve ilanı
-Kaldırılmamış veya kısıtlanmamış ise, mevcut pay sahiplerinin
yeni pay alma haklarının kullandırılması
-Halka davet ve sirküler ilanı
-Halka arz ve satış, katılma taahhütlerinin alınması, senet bedellerinin
tam ve nakden ödenmesi, senetlerin teslim edilmesi
-Satılamayan senetler için satın alma taahhüdü varsa işletilmesi,
yoksa, saatılamayan senetlerin iptali
-Tescil ve ilan
b. İç Kaynaklardan Artırım Yapılması: SerPK’nın 12/3. maddesinde
aranan, çıkarılmış hise senetlerinin tamamının bedellerinin ödenmesi
şartı aranmaz. Önceki yıldan artan kar ile son dönem dağıtılmayan kar
eklenmek suretiyle sermaye artışı yapılır. YK’nın ilgili kararı gereği bedelsiz
olarak yeni senet çıkartılır ve bu senetler SPK kaydına alındıktan sonra
paydaşlara dağıtılır. Ticaret siciline tescil belgesi verilmesi için SPK’ ya
başvuru yapıldıktan sonra sermaye artırımı tescil ve ilan olunur. Sonuçta
da bedelsiz pay senetleri pay sahiplerine teslim edilir. Artırımın yapılabilmesi
şu aşamalara bağlıdır ;
-YK’nın sermaye artırım kararı alması
-Bedelsiz pay senetlerinin SPK kaydına alınması
-Ticaret siciline tescil verilmesi belgesi verilmesi için SPK’ ya baş-
vuru yapılması
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 583
-Tescil ve ilan
-Bedelsiz pay senetlerinin paysahiplerine teslim edilmesi gerekir.
5.2. Kayıtlı Sermaye Sisteminde YK Yetkisi
SerPK tarafından düzenlenen kayıtlı sermaye sisteminde, TTK hükümlerine
bağlı kalınmaksızın sermayenin artırılması mümkündür. Bunun
yanında esas sermaye artışında olduğu gibi GK kararı aranmamakta,
sermayenin artırılması kararı, YK tarafından verilebilmektedir. Bu sistemde,
geniş kapsamlı birtakım yetkilerin YK’na devredildiği görülmektedir.
Fakat, AYTAÇ’ın da belirttiği üzere bu devir YK’nın GK’ un yerine geçti
ği anlamına gelmemektedir(31).
Sermaye artırımına ilişkin GK yetkilerinin YK yararına daralması, kayı
tlı sermaye sisteminin amacı ve nitelikleri gereği zorunludur. YK, hızla
değişen sermaye piyasası şartlarını ve ortaklığın ihtiyaçlarını dikkate alarak,
gerekirse yeni pay senetleri çıkarabilecektir. Böylece bir çok formalitelere
gerek kalmaksızın gerektiğinde kolayca sermaye artırılabilecektir(32).
YK’nın, pay çıkarma yetkisinin, payların türünü belirleme yetkisini
de kapsayıp kapsamadığı öğretide tartışmalıdır. AYTAÇ’a göre YK’nın bu
yetkisi, payların türü ve grubunu belirleme yetkisini de kapsamaktadır(33).
BAHTİYAR’a göre YK’nın payların türünü ve grubunu serbestçe belirleme
yetkisi yoktur, ancak anasözleşmede nama ve hamiline pay senetleri
çıkarılabileceği öngörülmüş ise, YK payların türünü belirleyebilecektir,
böyle bir anasözleşme hükmü yoksa yalnızca nama yazılı senet çıkartılabilecektir(
34).
Pay senedi çıkarılmasına ilişkin YK yetkilerinin kısmen yada tamamen
başka bir organa veya kişiye devri mümkün değildir. Esas sermaye
sisteminde sermaye artışına karar verme yetkisi nasıl GK’ın devredilmez
yetkisidir(35), kayıtlı sermaye sisteminde de bu hak, YK açısından devredilemez
bir haktır. YK bu yetkisini devretmesine imkan tanıyan anasözleş-
me hükümleri sistemin niteliğine aykırı ve geçersizdir(36).
YK’nın bu yetkisini kullanırken hukuka aykırı davranması ihtimalinde
GK’un denetleme yapar. Ancak GK, kararların ekonomik açıdan amaca
uygunluğuna, yönetimine ve devredilmez yetkilerine karışamaz(37).
584 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(31) AYTAÇ , Zühtü, Kayıtlı Sermayeli Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Kararlarının İptali Sorunu,
Hirsch Armağanı , Ankara 1986 , Sy.256 vd
(32) BAHTİYAR, Mehmet, Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistemi ve Sermaye Artırımı, Mayıs 1996 İstanbul,
Sy.153
(33) AYTAÇ , Zühtü, Kayıtlı Sermayeli Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Kararlarının İptali Sorunu,
Hirsch Armağanı , Ankara 1986 , Sy.279
(34) BAHTİYAR,Mehmet, Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistemi ve Sermaye Artırımı, Mayıs 1996 İstanbul,
Sy.155
(35) (3 3 Zafer SAKA, Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul, Haziran 2004 İstanbul, Sy.50,51)
(36) TEKİNALP, Ünal , Sermaye Piyasası Hukukunun Esasları , 1982 İstanbul , Sy.49
(37) 5 BAHTİYAR, Mehmet, Anonim Ortaklıkta Kayıtlı Sermaye Sistemi ve Sermaye Artırımı, Mayıs 1996 İstanbul,
Sy.169
5.3. Bölünme ve Birleşmenin Sermaye Artırımına Etkisi
Ticaret şirketlerinin birleşmeleri kimi zaman anasözleşme değişikliğine
sebebiyet verdiğinden bu hususunda burada, ilgili kısımlarının üzerinde
durulmak suretiyle incelenmesi gerekmektedir.
Birleşme, TTK’da düzenlenmiştir. TTK 146. maddesindeki tanıma
göre “birleşme, iki veya daha fazla ticaret şirketinin biribirileriyle birle-
şerek yeni bir ticaret şirketi kurmalarından veya bir yahut daha fazla ticaret
şirketinin mevcut diğer bir ticaret şirketine iltihak etmesinden ibarettir.”
Tanımdan da anlaşılacağı üzere TTK sisteminde iki türlü birleş-
me mevcuttur. Bunlar; yeni kuruluş yoluyla yapılan birleşmeler ile devralma
suretiyle yapılan birleşmelerdir. Yeni kuruluş yoluyla yapılan birleşmelerde
birleşme için kurulmuş bir ortaklık vardır, birleşen şirketler
inŞsah eder ve tüm malvarlıkları yeni kurulan ortakılığa geçer. Birleşme
sonuçlanınca tüm AO’ ların tüzel kişilikleri, ticaret sicilinden terkin yoluyla
ortadan kalkar. Yeni kuruluş yoluyla yapılan birleşmelerde herhangi
bir şirket ayakta kalmadığından, değiştirilmesi gereken herhangi
bir anasözleşme de bulunmamaktadır. Anasözleşme değişikliği söz konusu
olamayacağından bu hususu bu kadar anlatmakla yetinip devralma
suretiyle birleşmeye geçelim.
TTK’nın 147. maddesine göre birleşme yalnız aynı neviden olan şirketler
arasında yapılabilmektedir. Buna göre AO’ lar sadece AO’ larla ve
sermayesi paylara bölünmüş komandit ortaklıklarla birleşebilmektedirler.
Devralma suretiyle birleşmelerde de bu kurala uyuyacağından sadece
belirtilen şirketler biribirilerini devralabilirler. TTK tasarısının 137.
Maddesi ile TTK dan farklı bir düzenleme getirilmiş ve sermaye şirketlerinin;
sermaye şirketleriyle, kooperatişerle ve devralan ortaklık olmaları
şartıyla kollektif ve komandit şirketlerle birleşebilmeleri düzenlenmiştir.
Birleşmenin yapılabilmesi için belli aşamaların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
Bu aşamalar;
- Birleşecek ortaklıklar arasında anlaşma sağlanır
- Mahkeme incelemesi yapılarak hesaplar ve değerler incelenir.
559 sayılı KHK’nın 13. maddesi uyarınca
27.06.1995 tarihinde TTK’nın mahkeme incelemesi aşaması
nı düzenleyen 299. maddesi yürürlükten kaldırıldı-
ğından bu aşamaya artık gerek kalmamıştır. Ancak Tekinalp’
e göre bu önemli aşamadan vazgeçilmemesi gerekmekle
beraber TTK’nın 150/3 ile 303/2. maddeleri dayanak
yapılarak bu aşamanın yeniden işlerlik kazanması
sağlanabilir(38). Gerçekten de 150. maddede alacaklıların
yetkili mahkemeye müracaatla birleşmeye itiraz edebilecekleri
düzenlenmekle birleşmelerin sağlıklı yapılabilmesi
açısından mahkemenin önemli bir makam olduğu vurgu-
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 585
___________________________________________________
(38) Poroy/Tekinalp/Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku İst.2000 8. Baskı sy 115 N.151/d
lanmaktadır. Bu derece önemli olduğu düşünülen mahkeme
incelemesi aşamasında mahkeme bir bilirkişi tayin
eder ve bu bilirkişi her iki ticaret ortaklığının ön sermayelerini,
devralan ortaklığın yapması gereken sermaye artı-
şının tutarını ve değiş tokuş ölçüsünün hesaplanmasını,
birleşmede bir sakınca bulunup bulunmadığını( özellikle
AO’ lar açısından TTK m. 324 açısından inceleme yapılır)
tespit eder.
- Birleşme sözleşmesi imzalanır. Devralan ortaklığın sermayesinin
artışı sebebiyle anasözleşmesinde değişiklik öngörülüyorsa
bunun birleşme sözleşmesine yazılması gerekir.
Katılan ortaklığın anasözleşmesinde herhangi bir değişiklik
yapılması gerekmez.
- Devralacak ortaklıkta sermaye artışı yapılır ve bu suretle
katılacak ortaklığın pay saiplerine verilecek paylar hazır
hale gelir. TTK tasarısında birleşme hususu geniş olarak
düzenlenmiş olmakla birlikte konumuz itibarı ile önemli
olan maddesi 142. maddedir. Birleşme sureti ile sermaye
artışını düzenleyen 142. madde hükmüne gore devralma
yolu ile birleşmede, devralan ortaklık, sermayesini, devrolunan
ortaklığın ortaklarının haklarının korunabilmesi için
gerekli düzeyde artırmak zorundadır.
- Birleşme sözleşmesi birleşen ortaklıkların GK’ ları tarafından
onaylanır (TTK m. 452/2.2)
- Birleşme kararı birleşen ortaklıklarca tescil ve ilan olunur.
TTK m. 149 uyarınca ilan birleşen ortaklıklarca ayrı ayrı
yapılır.
- Katılan ortaklığın inŞsahı tescil ve ilan olunur.
Yukarıda da belirtildiği üzere devralma suretiyle birleşmelerde devralan
ortaklığın sermayesinde herhangi bir artış meydana gelebilir ve bu
nedenle de anasözleşme değişikliği yapılmak zorunda kalınır. Peki bu sermaye
artışı nasıl meydana gelir?
Devralma suretiyle birleşmede, devralan ortağın paylarının katılan
ortaklığın ortaklarına ipso iure geçmesi için bu payların geçiş anında hazı
r bulunması gerekir. Bu sebeple devralan ortaklıkta sermaye artırımı
yapılır(39). Miktar, devralınan malvarlığının, devralan ticaret ortaklığının
sermayesinin itibari değerine oranlanarak belirlenir. Bunun için uygulamada
katılan ve devralan ticaret ortaklıklarının özvarlık/sermaye oranları
bulunur. İki oranın oranlaması ile elde edilen faktör, katılan ortaklığın
sermayesine bölünürse, yapılması gereken sermaye artırımı elde edilir(40).
Sermaye artırımının tescili ile birleşmenin tescili aynı tarihte yapılır.
586 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(39) Poroy/Tekinalp/Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku İst.2000 8. Baskı sy 117 N.157/a
(40) Poroy/Tekinalp/Çamoğlu Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku İst.2000 8. Baskı sy 109 N.145/c
Birleşme konusunu düzenleyen TTK’nın 146-151. maddeleri ile
453,454. maddelerinin yanında birde Maliye Bakanlığı’nın 16.09.2003
tarihli Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin Usul ve
Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği ile sermaye artırımına ilişkin
bir takım düzenlemeler yapılmıştır. Tebliğde, bölünme sonucu ortaklıklarda
sermaye azaltılmasının yanında mecburi sermaye artışlarının yapılması
da düzenlenmiştir. Tabliğin sermaye artırılması başlığı ile düzenlenen
3. maddesine göre devralan AO sermayesi, bölünme suretiyle devreden
ortaklığın ortaklarının haklarını koruyacak miktarda artırılacaktır.
Sermaye artırımının tescili ile birlikte, ihraç edilen paylar kendiliğinden
bölünen şirketin ortaklarına veya bölünen şirkete devrolunacaktır. Tebli-
ğin 13/2. maddesinde “kısmi bölünme sebebiyle … devralan şirketin sermaye
artırımına ilişkin esas sözleşme değişikliği de tescil ettirilir” denilmekle
sermaye artırımına ilişkin bir anasözleşme değişikliği yapıldığı ve
tescilinin gerekliliği belirtilmektedir.
TTK m. 150/1’e göre birleşme kararı ilan gününden itibaren üç ay
sonra hüküm ifade eder ama bu süreyi kısaltmak mümkündür. AO’ larda
devredilen AO’nun GK’nın da birleşme sözleşmesi kabul edilince ortaklı
k inŞsah eder.
5.4. TTK Tasarısında Sermaye Artırılmasına İlişkin Hükümler
Anonim Ortaklıklarda esas sermaye artırımı, TTK tasarısının 456 ile
472. maddeleri arasında geniş kapsamlı olarak düzenlenmiştir. Tasarının
456/1. maddesinde iç kaynaklardan artırım hariç, payların nakdi bedelleri
tamamen ödenmediği sürece sermaye artırılamaz hükmü tekrarlanmakla
beraber “yeni hise senedi çıkarmak suretiyle sermaye artırılamaz”
hükmü kanun metninden çıkartılmıştır. 456/3. maddede tamamen yeni
bir düzenleme yapılarak artırımın, karar tarihinden itibaren dört ay içinde
tescil edilmediği taktirde, GK veya YK kararı ve alınması zorunlu olan
hallerde alınmışsa iznin geçersiz hale geleceği düzenlenmiştir.
Tasarının 457. maddesi ile YK’nın artırım gerekçesi için beyan hazırlayı
p sunması hususu düzenlenmiştir. Bu düzenlemede artırımın yapılabilmesi
için gerekli olan tüm prosedürlerin usulünce yerine getirildiğinin
belgeleri ile açıklanması amaçlanmıştır. Yürürlükteki TTK’da bulunmayan
bu hüküm ciddi bir yeniliktir. YK beyanında esas sermaye artırımı-
nın hangi tabanda gerçekleştirildiğini, kullanılan yöntemin sebeplerini,
ortaklık menfaatlerine uygun bir yöntem olup olmadığını mutlaka açıklar.
Örneğin nakdi sermaye artırımı yoluna gidiliyor ise artırılan kısmın
tamamen taahhüt olunduğunun, ödenmesi gereken tutarın ödendiğinin,
iç kaynaklardan sermaye artırımı yoluna gidiliyor ise sermaye artırımının
nereden karşılandığının, bu kaynakların geçerliliğinin mutlaka beyanda
belirtilmesi gerekmektedir.
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 587
Yürürlükteki TTK’nın 392. maddesinde düzenlenen “kuruluş esnası
nda verilmesi şart olan bilirkişi raporu YK tarafından verilir” hükmü tasarı
da ayrıca 458. maddede düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre
esas sermaye artırımı YK tarafından atanmış bir “işlem denetçisi” tarafından
denetlenir. İşlem denetçisi artırım işlerini ve YK beyanını kanuna ve
genel kabul gören muhasebe ilkelerine uygunluk açısından inceleyerek
bir sermaye artırımı raporu düzenler.
Tasarının 459. ve 460. maddeleri sermaye taahhüdü yoluyla sermaye
artırımında esas sermaye sistemini ve kayıtlı sermaye sistemini ayrı
ayrı düzenlemiş ve SerPK da düzenlene kayıtlı sermaye sistemini TTK tasarı
sının içinealmıştır. 459. maddeye göre artırılan sermayeyi temsil eden
payların tamamı ya değişik esas sözleşmede yada iştirak taahhütnamesinde
taahhüt edilir. İştirak taahhüdü kayıtsız şartsız ve yazılı olarak yapı
lır. İştirak taahhütnamesinde söz konusu payların sayısı, itibari değerleri,
cinsleri, grupları, peşin alınan tutar, taahhütle bağlı olunulan süre,
varsa çıkarma primi ile taahhüt sahibinin imzası bulunur.
Kayıtlı sermaye sisteminde sermaye taahhüdü yoluyla artırımı düzenleyen
460. madde şu an uygulamada olan sistemi aynen benimsemekle
beraber bir konuya açıllık getirmiştir. 460. maddenin 4. fıkrasında
YK’nın imtiyazlı ve itibari değerinin üzerinde pay çıkarabilmesinin ve paysahiplerinin
haklarının sınırlandırılabilmesinin esas sözleşmeyle yetkilendirilmiş
olması şartına bağlı olduğu düzenlenmiştir. Ayrıca 5. fıkrada
YK’nın işlemlerine karşı paysahipleri ve YK üyelerinin, kararın ilan tarihinden
itibaren bir ay içinde iptal davası açabilecekleri düzenlenmiştir.
Tasarının 461. maddesi paysahiplerinin rüchan hakkını düzenlemiş-
tir. Yürürlükteki yeni pay alma hakkını düzenleyen TTK’nın 394. maddesi
ile parallel bir düzenleme getiren tasarıda ayrıca yeniliklerde mevcuttur.
Tasarıda GK’ un sermaye artırımına ilişkin kararı ile paysahibinin
rüchan hakkının ancak haklı sebeplerin varlığı ile ve esas sermayenin
yüzde altmışının olumlu oylarıyla sınırlandırılıp kaldırılabileceği düzenlenmiştir.
Bunun yanında rüchan hakkının devredilebileceği ve bu hakkı
n kullanımının nama yazılı payların devredilmelerinin anasözleşmeyle
sınırlandırılmış olduğunun iddia edilmesiyle engellenemeyeceği düzenlenmiştir.
Tasarıda iç kaynaklardan artırım 462. maddede ayrıca düzenlenmiş-
tir. Bu madde ile iç kaynaklardan artırım yolları açıkça belirlenmiştir.
Buna göre belirli bir amaca tahsis edilmemiş yedek akçeler, kanuni yedek
akçelerin serbest kullanılan kısımları, mevduatın bilançoya konulması
ve sermayeye eklenmesine izin verilen fonlar sermayeye eklenmek
suretiyle artırım yapılır. Fonların sermaye artırımında kullanılabilmesi
için öncelikle sermayeye dönüştürülmesi sonra taahhüt edilmesi gerekir.
Sermaye artırım denetçisi artırımın iç kaynaklardan yapıldığını bir beyan
ile doğrular ve bilanço tarihinin üzerinden altı aydan fazla zaman geçmiş
588 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
ise yeni bilanço çıkarılması ve bunun denetçiye onaylatılması gerekir.
Maddede ayrıca artırım GK veya YK kararlarının ve anasözleşmenin ilgili
değişik kısımları tescil edileceği ve tescil ile kesinleşeceği düzenlenmiştir.
Sermaye artırım yollarından birisi olan alacaklıların alacaklarına
mahsuben yeni paylar çıkartılıp alacaklılara dağıtılması usulü tasarının
463. maddesinde şarta bağlı sermaye artırımı” başlığı altında düzenlenmiştir.
Buna göre alacaklılar yada ortaklık çalışanları, değiştirme veya
alım haklarını kullanmak yoluyla yeni payları edinmek hakkı sağlamak
suretiyle sermayenin şarta bağlı artırılmasına karar verilebilir. Bu durumda
sermaye borcu takas veya ödeme yoluyla yerine getirildiği anda ve
oranda kendiliğinden artar. Tasarının 464. maddesi, şartlı olarak artırı-
lan sermayenin toplam itibari değerinin sermayenin yarısını aşamayaca-
ğını belirterek şarta bağlı sermaye artırımını sınırlandırmıştır.
Tasarının 465. maddesi anasözleşmenin, şarta bağlı sermaye artırı-
mına dayanak oluşturduğunu düzenlemiştir. Bu madde düzenlemesine
göre anasözleşmede, şarta bağlı sermaye artırımının itibari değeri, payları
n sayıları, itibari değerleri, türleri, değiştirme ve alım hakkından yararlanabilecek
gruplar, mevcut paysahiplerinin rüçhan haklarının kaldırılmı
ş bulunduğu ve bunun miktarı, belli pay grubuna tanınacak imtiyazlar
ve yeni nama yazılı payların devrine ilişkin sınırlamalar belirtilir. Ayrı
ca gerektiğinde değiştirme ve alım haklarının kullanılma şartları ile ihraç
bedelinin hesaplanmasına ilişkin esaslar da anasözleşmede düzenlenebilir.
Bu hükümde belirtilen biçimdeki anasözleşmenin tescilinden önce
tanınmış bulunan değiştirme ve alım hakları batıldır.
Sermaye artırımının nasıl gerçekleştirileceği tasarının 468-471. maddelerinde
düzenlenmiştir. Buna göre değiştirme alım ve hakları yazılı bir
beyan ile kullanılır, taahhüdün ifası, para yatırılması ve takas yoluyla,
mevduat kabulüne yetkili bir banka aracılığıyla gerçekleştirilir. Sermaye
taahhüdünün ifası ile paysahipliği hakları doğar. Bahsedilen bu yeni payları
n ihracının kanuna, anasözleşmeye ve ihraç izahnamesine uygunluğu
işlem denetçisi tarafından denetlenir ve uygunluğu denetçi bir raporla
doğrular. Denetçinin yazılı doğrulama raporundan sonra YK, sermaye artı
rım beyannamesinde yeni çıkarılan payların sayısını, itibari değerini,
türlerini, belirli gruplara tanınan imtiyazları veya hesap döneminin sonundaki
veya denetleme tarihindeki sermayenin durumunu belirler. YK
hesap döneminin kapanmasından itibaren en geç üç ay içinde anasözleş-
me değişikliğini Ticaret Siciline tescil ettirir. Sermaye artırımına ilişkin
YK beyannamesi ile denetleme doğrulaması da sicile tevdi olunur.
Tasarının 472. maddesine göre değiştirme ve alım hakları sona erdi-
ğinde ve bu husus işlem denetçisinin raporu ile doğrulandığında YK şarta
bağlı sermaye artırımına ilişkin hükmü anasözleşmeden çıkartır ve bu
hüküm sicile terkin edilir.
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 589
5.5. Sermayenin Azaltılması Suretiyle Anasözleşme Değişiklikleri
TTK m. 396 ve devamında düzenlenen esas sermayenin azaltılması
iki şekilde meydana gelir;
- Esas sermayenin bir kısmının artık şirkete faydası kalmaz,
malvarlığı, kullanılması gereksiz hale gelir yada şirketin
iş durumunda meydana gelen daralma mevcut sermayenin
gereğinden fazla hale gelmesine sebep olur.
- Şirket piyasanın durumu veya ekonomik koşullar sebebiyle
zarar etmiş olur ve bu nedenle şirketin malvarlığında
azalma meydana gelir. Zarar telaŞ edilmedikçe paysahiplerine
kar dağıtılamayacağından esas sermayede
azaltım yoluna gidilmesi kaçınılmazdır.
Esas sermayede sermaye azaltımı yoluna gididiğinde dahi TTK 272.
maddesinde belirtilen ve anonim ortaklıklar için sermayenin alt sınırını
teşkil eden miktarın altında bir sermaye kalacak şekilde azaltım yapılamaz.
TTK m. 272 hükmüne göre “özel kanunlarda aksine hüküm olmadı
kça esas sermaye miktarı, ellimilyar Türk lirasından aşağı olamaz.”
AO’ larda TTK’nın 396. maddesi anlamında sermaye azaltımı, mutlaka
anasözleşme değişikliği gerektirir. Ancak, ortaklık, sermayenin azaltı-
lan kısmının yerine geçmek üzere, tamamen ödenecek yeni hisse senetleri
çıkartmak niyetindeyse bir anasözleşme değişikliği yapmak zorunda
değildir. Bir ortağın payı, yerine aynı oranda pay çıkartılmak suretiyle
azalmışsa, burada bir anasözleşme değişikliği yapılmaz. Yargıtay,
10.10.2000 tarihli bir kararında;
“…Eğer, TTK’nın 396. maddesi uyarınca esas sermayenin azaltılması
yoluna gidilmeden ortağın payı azalmışsa, bunun karşılığında ve aynı oranda
diğer bir ortağın veya ortakların payının artmış olması gerekmektedir”
demekle bu hususa değinmiştir(41).
Sermaye azaltılmasına GK tarafından karar verildiğinde, TTK’nın
396/1. maddesine göre YK, mahkemeden, üç kişilik bir bilirkişi heyeti seçilmesini
talep eder. Bu bilirkişi heyeti, incelemesi sonucu, azalan sermayeye
rağmen, şirket alacaklılarının alacaklarını karşılayacak miktarda
aktiŞn korunduğunu tespit ederse sermaye azaltımı yapılabilir. Aksi taktirde,
şirket alacaklılarının haklarının ihlali sonucu doğuracak bir sermaye
azaltımı yapılması mümkün değildir. TST’nün 64. maddesinde de bu
husus düzenlenmiş ve esas sermayenin azaltılmasına ilişkin kararın tescil
edilebilmesi için bilirkişiler tarafından verilmiş ve azaltıma engel bir
durumun bulunmadığını gösterir raporun mutlaka bulunması gerektiği
belirtilmiştir. TTK tasarısının 473/2. maddesi ile yapılan değişikliğe göre
üç kişilik bilirkişi heyeti yerine işlem denetçisi tabiri kullanılmış ve bu
durumda tek bir denetçi ile denetimin yapılabileceği düzenlenmiştir.
590 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(41) Yargıtay 11. HD, 10.10.2000 T, 2000/4789 E, 2000/7694 K
Sermaye azaltımında toplantı nisabı, TTK m. 388/3’de belirtildiği
üzere birinci toplantıda paysahiplerinin yarısı, gerektiğinde yapılan ikinci
toplantıda da üçte biridir. Karar nisabı mevcut reylerin ekseriyetidir.
TTK tasarısında mevcut oyları yüzde ellisinin olumlu oyu ile karar alınabilece
ği düzenlenmekte ve fakat ikinci toplantıda da birincisi ile aynı
oranda nisap arandığı belirtilmektedir.
a- Esas Sermayenin Azaltımı Usulleri :
- Mevcut hisse senetlerinin itibari değerlerinin azaltılması
- Mevcut hisse senetlerinin adetinin azaltılması ; bu yöntemde,
örneğin üç hisse senedine sahip olan paydaşın
tüm senetleri tek bir senet şeklinde düzenlenir yada üç
hisse sendinden ikisi iptal edilip diğer bir tanesi damgalanarak
sahibine geri verilir. Bu usule “mübadele usulü”
d e n i l i r( 4 2 ).
- Hisse sentlerinin itfası ; bir kısım payların karşılığı ödenmek
suretiyle o payla tekabül eden hissedarlık mevkileri
ıskat edilmiş olur.Ancak bu yola gidilebilmesi için bu usulün
bütün hissedarlara eşit olarak uygulanması gerekir( 4 3 ).
TTK’nın 397. maddesine göre GK, esas sermayenin azaltılmasına karar
verdikten sonra YK, bu kararı TTK m. 37’de belirtilen usulle üç defa
ilan ederek üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde alacaklarını beyan etmek
suretiyle ödeme veya teminat istiyebileceklerini alacaklılara bildirir.
Ortaklıkça adresleri bilinen alacaklılara ayrıca davet mektupları gönderilir.
TTK 398. maddesine göre alacaklıların şirkete müracaatı için verilen
iki aylık müddetin tamamlanmasından önce azaltım yapılamaz, esassermayenin
azaltımı için bu sürenin tamamlanmış olması gerekir. Bu ilanları
n amacı, şirket alacaklılarının alacaklarının teminat altına alınması-
dır. TTK tasarısının 474/1. maddesinde yürürlükteki TTK’daki ilan usulü
aynı kalmakla beraber yeni olarak şirketin web sitesinde de ilan yapı-
labileceği düzenlenmiştir.
Bilançoda şirket zararları açık ve kesin olarak belirtilmiş ise “basit
azaltma usulü” yolu ile azaltım yapılır. TTK 397/2. maddesinde belirtildi-
ği üzere “esas sermaye, zararlar neticesinde bilançoda oluşan bir açığı kapatmak
maksadiyle ve bu açıklar oranında azaltılacak olursa YK, alacaklı
ları davetten ve bunların haklarının ödenmesinden veya temininden
vazgeçilebilir. Sadece basit olan şirket zararlarını kapatabilmek maksadı
ile şirket sermayesinde azaltım yoluna gidilir. Bu yolda alacakları muaccel
hale gelmiş alacaklılara davet yapılmaz. Gizli ve henüz bilançoda görülmeyen
zararlar için basit azaltma yoluna gidilemez(44).
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 591
___________________________________________________
(42) DOĞANAY, İsmail, TTK Şerhi Cilt I, Haziran 2004 İstanbul , Sy. 1195
(43) DOĞANAY, İsmail, TTK Şerhi Cilt I, Haziran 2004 İstanbul , Sy. 1196
(44) DOĞANAY, İsmail, TTK Şerhi Cilt I, Haziran 2004 İstanbul , Sy. 1194
b. Bölünme Sebebiyle Sermayenin Azaltılması:
Bölünme tam mükellef bir sermaye sirketinin bilançosunda yer alan
birçok kalem sermayesinin belirlenen değerleri üzerinden mevcut veya
yeni kurulacak bir diğer şirkete aktarılmasıdır. Bu aktarma sonucu de-
ğerleri devreden şirketin ortaklarına verilmek veya bizzat devreden şirkette
kalmak üzere devralan şirket tarafından iştirak hisseleri çıkartılır ve
bu suretle devralan şirket sayılan değerleri ayni sermaye olarak iktisap
eder.
TTK’da düzenlenmemiş olan bölünme konusu, Maliye Bakanlığı’nın
16.09.2003 tarihli Anonim ve Limited Şirketlerin Kısmi Bölünme İşlemlerinin
Usul ve Esaslarının Düzenlenmesi Hakkında Tebliği ile düzenlenmeye
çalışılmıştır. Tebliğin 2. maddesinde belirtildiği üzere ayni sermaye
karşılığı alınan hisselerin sermaye koyan şirkette kalması yerine, bu şirketin
ortaklarına intikal etmesi halinde şirketin esas sermayesinin azaltı
lması ihtiyacı ortaya çıkabilir. Bu noktada bölünme, esas sermaye azaltı
mı gerektirdiğinden anasözleşme değişikliği yapılması gereği doğar. Bölünen
şirketin payları kendi pay sahiplerine verebilmesi için sermayesini
azaltması gerekir. Bu azaltma, pay sahiplerine verilecek payların değeri
kadardır. Eğer, bölünme sonucu ortaya çıkan paylar pay sahiplerine de-
ğil de ortaklık tüzel kişiliğine intikal ettirilirse ortaklık sermayesinde herhangi
bir azalma olmayacağından sermaye azaltımı yoluna gidilmesi lüzumu
kalmaz.
Sermaye azaltılması ile eşzamanlı olarak sermaye artırılması yapılabilir.
Bunun yanında devralan şirketin sermayesi devraldığı ayni sermaye
oranında artacağından, devralan şirketin esas sermayesini artırması
gerekir. Bu konu esas sermayenin artırılması hususunda incelendiğinden
burada tekrarlanmayacaktır.
Bölünmeye taraf şirketin YK tarafından bölünme sözleşmesi hazırlanı
r ve bu sözleşme GK tarafından onanır. Onama kararını takiben, şayet
sermaye azaltımı gerekiyorsa devreden şirket GK’ u sermaye azaltımı kararı
alır ve bu karar için TTK m. 388/ 3, 4 hükmünde düzenlenen nisaplara
uyulmalıdır.
Kısmi bölünme şirket GK tarafından onaylanınca YK bölünmenin tescilini
talep eder. Kısmi bölünme sebebiyle devreden şirketin sermayesinin
azaltılmasına ilişkin GK kararı da tescil ettirilir. Tebliğin 13. maddesi gere
ğince bölünme, ancak ticaret siciline tescil ile geçerlilik kazanır.
TTK’da düzenlenmemiş olmasına karşın TTK tasarısında bölünme
hususu düzenlenmiştir. Tasarının bu haliyle yasalaşması halinde bölünme
hususunda doğrudan kanun hükümlerine gidebilme imkanı doğmuş
olacaktır. Bölünme, tasarının 159 ile 179. Maddeleri arasında oldukça
geniş bir biçimde düzenlenmiştir. Ancak burada sadece bölünmenin anasözleşme
değişiklikleri üzerindeki etkisi ile sınırlı olarak inceleme yapılacaktı
r. Tasarının 162. Maddesinde “bölünme sebebiyle devreden ortaklı-
592 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
ğın sermayesinin azaltılması halinde 473,474… Maddeleri uygulanmaz.”
Denilmekle bir sermaye azaltımının varlığından sözedilmekte ve fakat
sermaye artımına ilişkin ana sözleşme hükümlerinin kısmi olarak uygulanabilece
ği belirtilmiştir. Bölünme suretiyle sermaye azaltımında 474.
Maddedeki alacaklılara çağrı prosedürü uygulanmamaktadır. Ayrıca 473-
2. Maddede belirtildiği gibi işlem denetçisinin olumlu raporuna ihtiyaç
bulunmamaktadır.
IV. ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİKLERİNDE KANUNİ NİSAPLAR
Anasözleşme değişikliklerinde kanuni nisaplar yapılacak değişikliğin
sebebine göre çok fazla değişiklik gösterir. TTK 388. maddesinde değişiklik
için öngörülen nisaplar oybirliğinden başlayıp üçte bire kadar düş-
mektedir. Bunun yanında bazı müktesep hakların değiştirilebilmesinin
hak sahiplerinin muvaffakatine bağlı olması ile birlikte imtiyazlı pay sahiplerinin
yapacakları özel GK sonucu verecekleri olumlu karar neticesinde
yapılabilecek anasözleşme değişiklikleri de mevcuttur.
1. Anasözleşme Değişikliklerinde Gerekli Olan Başlıca Toplantı
Nisapları
1.1. Oy Birliği Aranan Haller (TTK m. 388/1): Tüm anasözleşme
değişikliklerinde oy birliği aranmamakla birlikte TTK 388/1. maddesinde
sayılan şirketin tabiyetini değiştiren veya pay sahiplerinin taahhütlerini
artıran anasözleşme değişikliklerinde kural olarak oybirliği aranmaktadı
r. Bu iki hususta oy birliği gibi ağır bir nisap aranmasının sebebi şirket
ortakları açısından önemli sonuçlar doğuracak değişiklikler olmasıdır.
TTK 405/1. maddesine göre paysahipleri “…pay bedelinden fazla bir şey
ödemeye esas mukavele ile dahi mecbur tutulamazlar”. Paysahiplerinin,
ne suretle olursa olsun sorumluluklarını artıran değişiklikleri kabule zorlanmaları
mümkün değildir. Anonim ortaklıklarda sınırlı sorumluluk ilkesi
gereği de paysahiplerinin iradeleri dışında herhangi bir yükümlülük
altına sokulamayacakları kabul edilmiştir(45).
1.2.En Az Üçte İki Sermayenin Temsilinin Arandığı Haller (TTK
m. 388/2): Ortaklığın konusunun veya nev’inin değiştirilmesini öngören
anasözleşme değişikliklerinin görüşüldüğü GK toplantılarında şirket sermayesinin
en az üçte ikisine sahip olan pay sahiplerinin veya temsilcilerinin
toplantıda hazır bulnmaları gerekmektedir. İlk toplantıda sermayenin
üçte ikisi temsil edilmediği taktirde Yönetim Kurulunun çağrısı üzerine
ikinci kez yapılacak olan toplantıda şirket sermayesinin yarısına sahip
olan pay sahiplerinin toplantıda hazır bulunmaları gerekmektedir.
Şirket nev’inin değiştirilmesi kimi zaman ağır sonuçlar doğurabilir.
AO’nun, Kollektif Ortaklığa dönüştürülmesi halinde paysahiplerinin sı-
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 593
___________________________________________________
(45) 2 2 MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Esas Sermaye Artırımı Şubat 2003 İstanbul (2. baskı
nırlı sorumlulukları kalkacağından, paydaşlara ağır sorumluluk yükleyecek
bu değişikliğin görüşülmesinde aranılan nisap oy birliği olmalıdır(46).
1.3.Sermayenin Yarısının Toplantıda Hazır Bulunmasını Gerektiren
Haller (TTK m. 388/3): Şirketin tabiyetinin, mevzuunun ve nevinin
değiştirilmesi ile paysahiplerinin taahhütlerinin artırılması hususları
dışında kalan tüm anasözleşme değişikliklerinde, bu konuyu görüşecek
olan GK toplantı nisabının şirket sermayesinin en az yarısına malik paydaşları
n toplantıda hazır bulunmaları ile sağlanabileceği m. 388/3 ile hüküm
altına alınmıştır. İlk toplantıda istenilen nisabın sağlanamaması sonucu
yapılması öngörülen ikinci toplantıda, şirket sermayesinin en az üçte
birine sahip olan paydaşların veya temsilcilerinin hazır bulunmaları
gerekmektedir.
İmtiyazlı pay sahipleri GK toplantısında da TTK 388/3,4 maddelerinde
belirlenen nisaplara uyulması gerekmektedir
2. Anasözleşme Değişikliği İçin Aranan Kanuni Ağırlaştırılmış
Yeter Sayıların Ağırlaştırılması veya HaŞşetilmesi Mümkün müdür?
Ağırlaştırılmış yeter sayıların ağırlaştırılıp haŞşetilmesi konusunda
doktrinde değişik görüşler belirtilmiş olmasının yanında, Yargıtay’ın da
bu konuda içtihadı bulunmaktadır.
İMREGÜN’ e göre ağırlaştırılmış toplantı yeter sayıları, pay sahiplerine
yasa ile tanınmış olumsuz azınlık hakları niteliğindedir. Bunlar, azı-
nık haklarını koruma amacı ile sevkedildikleri için, bu hakların kullanılması
nı veya kısıtlanmasını sağlayacak şekilde bertaraf edilemezler(47).
MOROĞLU, TTK’da düzenlenen ağırlaştırılmış toplantı yeter sayıları-
nın azaltılmasını sağlayacak olan anasözleşme değişikliği niteliğindeki
GK kararlarının batıl olduğunu, zira bu hükümlerin nisbi emredici nitelikte
bulunduğunu belirtmiştir(48).
DOMANİÇ ve POROY’da yasa ile ağırlaştırılmış toplantı yeter sayıları-
nın kanunun hükmüne aykırı olarak değiştirilemeyeceğini, bu sayıların
kanunun aksine haŞşetilemeyeceğini belirtmektedirler. POROY, ayrıca
yasal ağırlaştırılmış yeter sayıların haŞşetilemeyeceği gibi ağırlaştırılamayaca
ğını da belirtmektedir(49).
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi de 24.09.1993 günlü bir kararında
“….TTK m. 388’de öngörülen nisaplar esas sözleşme ile haŞşetilemez, fakat
ağırlaştırılabilir” demekle yasa ile ağırlaştırılmış toplantı yeter sayı-
594 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
((46) 3 3 DOMANİÇ, Haydar, Anonim Şirketler Hukuku ve Uygulaması TTK Şerhi Cilt III sy.949 İstanbul
1989
(47) İMREGÜN, Oğuz, Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal Tekinalp’ e Armağan, Cilt 1, 2003 İstanbul, Sy.445
(48) MOROĞLU, Erdoğan, Anonim Ortaklıklarda Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, Sy.82
(49) DOMANİÇ, Hayri, Anonim Şirketler, 1978 İstanbul, Sy.619 ; POROY / TEKİNALP / CAMOĞLU,
Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku No.690
larının, anasözleşme ile haŞşetilemeyeceği şeklindeki görüşünü belirtm
i ş t i r( 5 0 ).
ARSLANLI, Yargıtay’ın yukarıda belirtilen içtihadi ile aynı yönde görüş
belirtmiş ve yasal ağırlaştırılmış toplantı yeter sayılarının, anasözleş-
me ile daha da ağırlaştırılabileceğini söylemiştir(51).
3. Anasözleşme Değişikliklerinde Karar Yetersayısı
TTK 388. maddesine göre karar yetersayısı birinci fıkra hükmü hariç
olmak üzere(52) ikinci ve üçüncü fıkralar için mevcut reylerin ekseriyetidir.
Karar yetersayısının anasözleşme ile haŞşetilmesi, doktrinde(53) ve Yargı-
tay 11. Hukuk Dairesinin 13.10.1982 tarihli kararında zikrettiği üzere
mümkün görülmemektedir(54).TTK m. 378’de belirtilen karar yetersayısı-
nın haŞşetilmesi mümkün görülmezken, ağırlaştırılmış yetersayıların
arandığı durumlarda karar alınabilmesi için karar yetersayısının haŞşetilmesi
mümkün değildir.
Ağırlaştırılmış toplantı yeter sayılarına tabi GK’da karar alınabilmesi
için karar yeter sayılarının ağırlaştırılabileceği doktrinde ve Yargıtay içtihatları
nda mümkün görünmektedir(55).
Karar yetersayılarırının anasözleşme ile haŞşetilebildiği haller hariç
olmak üzere, yasal karar yetersayısı şeklen dahi oluşmamış ise, alınan
kararlar hükümsüzdür.
GK toplantısı için kanunda aranan toplantı yeter sayısı, toplantıya
katılma yetkisi bulunmayan kişilerin katılması ile şeklen gerçekleşmiş
ise, oy verme yetkisi bulunmayan kişiler oylamaya katılmış ve katılımları
yeter sayının oluşmasına sebep olmuşsa, alınan kararlar TTK
m.361/son hükmü uyarınca iptal edilebilir.
4. TTK Tasarısında Düzenlenen Toplantı ve Karar Nisapları
TTK tasarısında anasözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar yeter
sayılarına ciddi değişiklikler getiren düzenlemeler yapılmıştır. Tasarının
421. maddesinde “esas sözleşme değişikliklerinde toplantı ve karar nisapları”
başlığı altında yapılan düzenlemeye göre karar nisabı ansözleşmede
aksine bir düzenleme bulunmaması halinde mevcut oyların çoğunluğudur.
Maddenin devamında “bu nisabı düşüren veya nisbi çoğunluğu öngören
sözleşme hükümleri geçersizdir” denilmekle bu konuda yapılan
uzun soluklu tartışmalara kanun marifetiyle nokta konulmuş ve açıkça
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 595
___________________________________________________
(50) Yargıtay 11. H.D. 24.09.1993 T., 92/5419 E., 93/5826 K
(51) ARSLANLI, Halil, Anonim Şirketler, Cilt 2, 1960 İstanbul, Sy. 619
(52) bkz. Sayfa 23i
(53) DOMANİÇ, Hayri, Anonim Şirketler, 1978 İstanbul, Sy.614
(54) Yargıtay 11. HD, 13.10.1982 T., 82/3701 E., 82/3867 K
(55) İMREGÜN, Oğuz, Bilgi Toplumunda Hukuk, Ünal Tekinalp’ e Armağan, Cilt 1, 2003 İstanbul, Sy.453
kanunen aranandan daha haŞf bir karar nisabının kabul olunmayacağı
belirtilmiştir.
Tasarıda nisaplar dört kademede düzenlenmiştir: bunlar, oy birliği
aranan haller, paysahiplerinin yüzde yetmişbeşinin veya yüzde ellisinin
arandığı haller ile halka açık anonim ortaklıklar için bazı hususlarda
mevcut payların dörtte bir çoğunluğunun arandığı hallerdir.
Tasarının 421/2. maddesine göre pay sahiplerinin taahhütlerinin artı
rılması anlamına gelen bilanço zararlarının kapatılması için yüküm ve
ikincil yüküm koyan kararlar ile tabiyet değişikliği anlamına gelen şirket
merkezinin yurt dışına taşınmasına ilişkin kararlarda oybirliği aranır.
Tasarının 421/3. maddeye göre şirketin işletme konusunun tamamen
değiştirilmesine, imtiyazlı pay oluşturulmasına ve nama yazılı payları
n devrinin sınırlandırılmasına ilişkin kararlar için sermayenin en az
yüzde yetmişbeşini oluşturan payların sahiplerinin olumlu oyları aranır.
Tasarının 421/4. maddesine göre ansözleşmenin her türlü değişikli-
ğine ilşkin karalar ile nevi değişikliği, birleşme ve bölünmeye ilişkin kararlar
için sermayenin en az yüzde ellisini oluşturan payların sahiplerinin
olumlu oyları aranır.
Yürürlükteki TTK’nın 388. maddesi ile tasarının 421. maddesi arası
ndaki en ciddi farklılıklardan birisi de yukarıda sayılan üç kademeli nisaplara
birinci toplantıda ulaşılamaması halinde ikinci toplantıda da aynı
nisapların aranmasıdır. Oysa, TTK uygulamasında birinci toplantıda
aranan nisaplara ulaşılamaması halinde yapılan ikinci toplantılarda bu
oranların düşürülmektedir.
Pay senetleri menkul kıymet borsalarında işlem gören şirketlerde,
sermayenin artırılması ve kayıtlı sermaye tavanının yükseltilmesine iliş-
kin anasözleşme değişiklikleri ile nevi değiştirme, birleşme ve bölünmeye
ilişkin anasözleşme değişiklikleri açısından karar alınabilmesi için yapı-
lacak GK toplantılarında, anasözleşmede aksine hüküm bulunmaması
halinde, tasarının 418. maddesinde aranan nisab uyulur ve buna göre
sermayenin en az dörtte birini temsil eden paysahiplerinin veya temsilcilerinin
toplantıda hazır bulunmaları gerekir. Bu nisabın toplantı süresince
korunması şarttır. İlk toplantıda aranan nisaba ulaşılamadığı takdirde
ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz. Bu hususta da kararlar
mevcut oyların çoğunluğu ile verilir.
Tasarıda getirilen yenilikleriden biri de 421/7. madde düzenlemesidir.
Bu maddeye göre, işletme konusunun tamamen değiştirilmesi veya
imtiyazlı pay oluşturulmasına ilişkin GK kararına olumsuz oy vermiş nama
yazılı pay sahipleri, bu kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayı
nlanmasından itibaren altı ay boyunca payların devredilebilirliği hakkı
ndaki kısıtlamalarla bağlı değildirler.
596 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
V. ORTAKLIK ANASÖZLEŞMESİNİN DEĞİŞTİRİLMESİ
SÜRECİNDE YAPILMASI GEREKLİ İŞLEMLER VE BU
İŞLEMLERİN ŞARTLARI
Anasözleşme değişikliği yapılabilmesi için belli bir süreç izlenir ve bu
süreçte aşama aşama tamamlanması gereken işlemler vardır. STB’nın
2003/3 sayılı “Anonim ve Limited Şirketlerin Kuruluş ve Anasözleşme
Değişikliği İşlemlerine İlişkin Esaslar Hakkında Tebliği”nin B maddesinde
anasözleşme değişikliği için yapılması gereken işlemler düzenlenmiş-
tir. Buna göre aşamalar şöyledir.
–Yönetim kurulunca karar alınması ve Değişiklik metninin hazırlanması
–Değişikliğin GK’da görüşülerek karara bağlanması
–Değişikliğin ticaret siciline tescil ve ilanı
1. Değişik Metnin Hazırlanması
Değişik metni GK kararı üzerine ya da kendi duyduğu ihtiyaç üzerine
Yönetim Kurulu düzenler. TTK ‘nın öngördüğü bu sistem, pay sahiplerinin
GK toplantısından önce değişiklikten haberdar olmaları ve özellikle
değişiklik önerisinde bulunmaları olanağını onlara vermemektedir(56).
2. Değişikliğin GK’da Karara Bağlanması
Yönetim Kurulunca karar alınıp değişiklik metninin hazırlanmasından
sonra, değişiklik ya TTK m. 365 deki usule göre toplanan yada TTK
m. 370 de belirtildiği üzere çağrısız yapılan GK toplantısında karara bağ-
lanır. Değişiklik metninin asıl metin ile birlikte TTK m. 368 de belirtildi-
ği üzere, TTK m. 37 de belirtilen “hükümet merkezinde bütün Türkiye’ ye
ait sicil kayıtlarını ilana mahsus gazete” ile, toplantı günleri dahil olmamakla
birlikte, toplantı vaktinden en az iki hafta önce ilanı gerekmektedir.
Nama yazılı hisse senedi sahipleri ile toplantı gününden evvel hisselerini
şirket merkezine tevdi etmiş bulunan hamiline hisse senedi sahiplerine
taahhütlü mektup göndermek suretiyle tebliğ yapılır. Aksi halde
ilan kanuni sonuç doğurmaz.
AO anasözleşmesinde TTK m. 279/b.7’ ye göre GK toplantıya davet
ediliş şekli tespit ve tayin olsa dahi yine ayrıca ve mutlaka TTK m. 37 de
öngörülen prosedüre göre ilanen de davet yapılmış olması gerekmektedir(
57).
Ana sözleşme değişikliği için olağanüstü toplantıya gerek yoktur. Yani
değişiklik, adi toplantıda gündeme bir madde konularak da konuşulup
karar bağlanabilir.
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 597
___________________________________________________
(56) Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku
(57) DOĞANAY, İsmail, TTK Şerhi Cilt I SY. 1194
Genel Kurul kararının, ortaklardan imtiyazlı paylara sahip olanların
haklarını ihlal edici nitelikte olması halinde, GK kararına ek olarak bir de
İmtiyazlı Pay Sahipleri Genel Kurulunca değişiklik metnini onaylar nitelikte
bir karar alınması gerekmektedir. Haklarının ihlali söz kousu oldu-
ğu taktirde YK ve Denetçiler, imtiyazlı pay sahiplerini mutlaka toplantıya
çağırmalıdırlar. Bu özel bir toplantıdır ancak toplantı ve karar yeter sayı-
ları TTK m. 388/3,4 e göre belirlenmektedir. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi
bir kararında İmtiyazlı hisse senedi sahiplerinin haklarını ihlal eden anasözleşme
değişikliklerinde TTK’nın 389. maddesi gereğince imtiyazlı pay
sahiplerinin yapacakları özel toplantı sonunda verecekleri diğer bir kararla
onanmadıkça infaz edilemeyeceğini belirterek YK ve Denetçilerin imtiyazlı
pay sahibi ortakları toplantıya çağırmak zorunda olduğunu ve bu
formalitelere uyulmadan anasözleşme hükümlerinin değiştirilmesi sonucunu
doğuran GK kararlarına hukukilik ve geçerlilik tanınamayacağını
karara bağlamıştır(58).
TTK tasarısında 454. maddede düzenlene imtiyazlı paysahipleri genel
kurulu için yürürlükteki kanun ile aynı hükümler bulunmakta bunun
yanında GK da imtiyazlı paysahipleri veya temsilcilerinin anasözleşmenin
değiştirilmesine, toplantı ve karar nisabına uygun olarak olumlu oy vermişlerse
ayrıca özel toplantı yapılamayacağı düzenlenmiştir. TTK tasarı-
sının 454/3 maddesine göre İPSGK için toplantı nisabı imtiyazlı pay sahiplerinin
yüzde atmışının çoğunğudur ve toplantıda temsil edilenlerin
payların çoğunluğı ile karar alınır.
İmtiyazlı pay sahiplerinin onama kararının bulunmaması halinin GK
kararına ne derecede etkili olabileceği konusunda, doktrinde görüş belirten
TEKİNALP’ e göre, GK’ un anasözleşme değişikliği kararı geçerlilik yönünden
imtiyazlı pay sahiplerinin alacakları onama kararından bağımsızdı
r(59). Aynı görüşte olan TEOMAN’a göre de somut olayda TTK 389. maddesine
uygun bir onama kararının mevcut olmaması, GK kararının geçersiz
yada hükümsüz (askıda hükümsüz ) olduğunu savunmaya olanak
vermez(60).
3. Değişikliğin Tescil ve İlanı
Sermaye artırımı ya da azaltımı dışındaki ana sözleşme değişiklikleri
dışındaki ana sözleşme değişiklikleri, değişikliklerin karara bağlandığı
GK tarihinden sonra 15 gün içinde şirket merkezinin bulunduğu Ticaret
Siciline tescil ettirilir. Ana sözleşme değişikliklerinin imtiyazlı pay sahiplerinin
haklarını ihlal etmesi söz konusu ise GK kararının imtiyazlı pay
sahiplerince tasdik edilmesinden sonra 15 gün içinde tescil yapılabilir.
Anasözleşme değişikliğine ilişkin tescil talep dilekçesine, Sanayi ve Tica-
598 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007
___________________________________________________
(58) Yargıtay 11. HD 11.06.1979 Tarihli , 1979/2102 E ,1979/3083 K
(59) POROY / TEKİNALP / CAMOĞLU, Ortaklıklar ve Kooperatişer Hukuku Sy. 44 No: 807
(60) TEOMAN, Ömer, Yaşayan Ticaret Hukuku, Cilt 1 , Hukuki Mütalaalar 2003 İstanbul, Sy. 89
ret Bakanlığı’nın 2003/3 sayılı tebliğinin 2 numaralı ekinde belirtilen belgeler
de eklenir.
Easas sermayanin azaltılması sureti ile yapılması gereken ana sözleş-
me değişikliklerinin tescil edilebilmesi için öncelikle GK kararından hemen
sonra TTK 397. maddesine göre sermayenin azaltılmasına ilişkin GK
kararının TTK m. 37’de belirtilen bütün Türkiye ‘ye ait sicil kayıtlarını ilana
mahsus gazete ile ilan edilmesi gerekmektedir. Bu ilan üç defa yapılır
ve üçüncü ilandan itibaren iki ay içinde YK şirket alacaklarını beyan etmek
sureti ile ödeme veya teminat isteyebileceklerini alacaklılara bildirir.
Şirketçe malum olan alacaklılara ayrıca davet mektupları gönderilir. TTK
398. maddesine göre esas sermaye ancak alacaklılara verilen müddetin
bitmesinden ve beyan edilen alacakların ödenmesinden veya temin edilmesinden
sonra Şilen azaltılabilir. Bu işlemlerin tamamlanmasından itibaren
15 gün içinde sermayenin azaltılmasına ilişkin ana sözleşme deği-
şikliği Ticaret Sicil Memurluğuna tescil ettirilir. Nakdi sermaye artırımları
nda, işlemin tamamlanmasından itibaren 15 gün içerisinde, nakit olmayan
sermaye artışlarında ise GK tarihinden itibaren 15 gün içerisinde Ticaret
Siciline tescil ettirilir.
İç ticaret 2003/3 sayılı tebliğ ile artık anasözleşme değişikliklerinde
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın izin aşaması kaldırılmış bulunmaktadır.
Bu tebliğ ile denetimden geçmeden anasözleşme değişikliklerinin ticaret
siciline kayıt edildiği düşünülmemelidir, zira bu aşamada sicil müdürlüklerinin
sorumluluğu doğmaktadır. Gerçekten de TTK m. 34 hükmü uyarı
nca sicil memuru, tescil için aranılan kanuni unsurların mevcut olup
olmadığını ve anasözleşmenin emredici hükümlere aykırı olup olmadığını
tetkik ile mükelleftir(61).
Sicil memurunun ayrıca TST’nin 45. maddesine göre sicil memurunun,
tescile tabi işlemlerde araştırma ve ilgili diğer resmi makamlara haber
verme mükelleŞyeti bulunmaktadır. Dolayısıyla STB’nin izin aşaması
kaldırılmış olmakla beraber, sicil müdürlüklerinde sicil memurlarının sorumlulukları
daha fazla önemli hale gelmiştir
TTK tasarısının 455. maddesinde düzenlenen tescil hükmüne göre,
anasözleşmenin değiştirilmesine dair GK kararı, YK tarafından, şirket
merkezinin ve şubelerinin bulunduğu yerin ticaret siciline tescil ettirilir;
ayrıca ilana tabi hususlar ilan ettirilir. Değiştirme kararı üçüncü kişilere
karşı tescilden önce hüküm ifade etmez.
Anonim Şirketlerde Anasözleşme • Av. Ş. Öcal 599
___________________________________________________
(61) Yargıtay T D. 24.02.1969, 68/4169 E , 69/912 K. : “….tescil ve ilan talebiyle sicil memurluğuna
başvurulduğunda, memur, kanuna, esas sözleşmeye, gerçeğe ve kamu düzenine aykırılık olup
olmadığını inceler
VI. BAZI ÖZEL NORMLARLA KURULAN ANONİM ORTAKLIKLAR
VE ANASÖZLEŞME DEĞİŞİKLİKLERİ
1. 90 Sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname:
Şnansman ve Faktoring şirketlerinin ödünç para verme işlemlerini
düzenleyen ilgili KHK ‘nın 12/a maddesine göre Şnasman ve factoring şirketlerin
anonim ortaklık olarak kurulmaları gerekmektedir ve aynı KHK
‘nın 14/3. maddesinde de belirtilen şirketlerin anasözleşme değişikliklerinde
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun uygun görüşü
alınmalıdır.
2. 7397 Sayılı Sigorta Murakabe Kanunu:
Kanununun 2/a maddesine göre sigorta ve reasürans şirketlerinin
anonim ortaklık olarak kurulmaları gerekmekle beraber, bu şirketlerin
anasözleşme değişikliklerinde Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığının uygun
görüşünün alınması gerekmektedir. Müsteşarlıkça uygun görülmedi-
ği taktirde değişiklik tasarıları GK gündemine alınmaz ve görüşülemez.
Sicil memuru, müsteşarlığın uygun görüşü bulunmadıkça anasözleşme
değişikliklerini ticaret siciline tescil edemez.
3. Bireysel Emeklilik ve Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu:
Kanunun 8/4.a maddesine göre emeklilik şirketleri anonim ortaklık
şeklinde kurulmalıdırlar. Ayrıca kanunun 13. maddesine göre ortaklıkları
n anasözleşme değişikliklerinde Hazine Müsteşarlığı’nın uygun görüşü
alınmalıdır. Müsteşarlığın uygun görüşü bulunmadan değişiklik tasarıları
GK da görüşülemez ve sicil memuru, müsteşarlığın uygun görüşü olmaksı
zın anasözleşme değişikliklerini ticaret siciline tescil edemez.
4. 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu:
Kanunu 7/a maddesine göre Türkiye’de kurulacak bir bankanın AO
şeklinde kurulması gerekmektedir ve 16. maddeye göre bankaların anasözleşme
değişikliklerinde B ankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun
uygun görüşünün alınması gerekmektedir. Kurumca uygun görülmeyen
değişiklikler GK da karara bağlanamaz ve ticaret siciline tescili
yapılamaz.
600 İSTANBUL BAROSU DERGİSİ • Cilt: 81 • Sayı: 2 • Yıl 2007