İşyerinde İşlenen Suç • Doğruluk Ve Bağlilik Kuralina Aykiri Davraan İşçinin Kidem Tazminatina Hak Kazanamayacaği
Ekleyen: Av.tayfun Eyilik | Tarih: 15-02-2007 | Kategori: İçtihat | Not
İşyerinde işlenmiş olan bir suç se­bebiyle ve aynı suçtan dolayı aldığı mahkû­miyet kararını işverenden gizleyerek doğru­luk ve bağlılığa uymayan işçinin sözleşmesi­ni fesheden işveren işçiye kıdem tazminatı ödemek zorunda değildir.(*)

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

E: 2006/9­136 K: 2006/151 T: 12.04.2006

İşyerinde İşlenen Suç • Doğruluk Ve Bağlilik Kuralina Aykiri Davraan İşçinin Kidem Tazminatina Hak Kazanamayacaği

Özet: İşyerinde işlenmiş olan bir suç se­bebiyle ve aynı suçtan dolayı aldığı mahkû­miyet kararını işverenden gizleyerek doğru­luk ve bağlılığa uymayan işçinin sözleşmesi­ni fesheden işveren işçiye kıdem tazminatı ödemek zorunda değildir.(*)

Taraflar arasındaki "Alacak" davasından dolayı yapılan yargılama so­nunda; Ankara 14. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.11.2004 gün ve 2004/214 E­ 1226 K.sayılı kararın incelenmesi dava­lı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 07.07.2005 gün ve 2004/30555–2005/24232 sayılı ilamı ile; (...Davacının hizmet akdi davalı işveren tarafından 29.12.2003 tarihinde, daha önce iş­yerinde vergi iadesi alabilmek için sahte harcama fişi kullanması, bu fiil sebebiyle (10) ay hapis cezasına mahkum olması, cezasının infazı için ce­zaevine girmesi ve bu durumu işverenden gizlemesi sebebiyle 4857 S.K.

(*) Gönderen: Ali GÜNEREN (Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı)

nuın 25 Il­e ve f maddeleri gereğince feshedildiği anlaşılmaktadır. Mahke­mece işverenin feshinden önce işyerinde yürürlükte bulunan Toplu iş söz­leşmesinin 114/4­b maddesi gereği davacının cezaevine alındığı 10.10 .2003 tarihinde akdin münfesih sayıldığı, bu nedenle bilahare işverenin feshine değer verilemeyeceği kabul edilerek, davacının kıdem tazminatı is­teği hüküm altına alınmıştır.

Toplu İş Sözleşmesinin anılan maddesinde adi bir suç nedeniyle tutuk­suz olarak yargılanmakta olan işçinin hürriyeti bağlayıcı bir cezaya hüküm giymesi halinde bu cezanın ertelenmediği, paraya çevrilmediği ve infaz sü­resi 30 günü aştığı takdirde akdin bu cezanın infazına başlandığı tarihten geçerli olarak münfesih sayılır hükmü getirilmiştir. Ancak, akdin bu neden­le münfesih sayılması halinde davacının kıdem tazminatına hak kazana­cağı yolunda bir düzenleme mevcut değildir. Bu gibi haller 1475 s. Yasa­nın yürürlükte bırakılan 14. maddesinde düzenlenen kıdem tazminatına hak kazanma hallerine girmemektedir. Bu nedenle işverenin haklı neden­lere dayanarak fesih iradesini açıklamasından önce Toplu İş Sözleşmesi hükmü gereği akdin münfesih sayıldığı kabul edilse bile davacı kıdem taz­minatına hak kazanamaz. Çünkü fesih iradesi işverence açıklanmıştır. Fe­sih iradesine üstünlük tanınmalıdır. Toplu iş Sözleşmesi hükmünde açık bir irade sözkonusu değildir. Davacının kıdem tazminatı isteğinin bu se­beple reddi gerekirken yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektir­miştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden ya­pılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili


 

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra ge­reği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle; davacı işçinin, "Başkasının düzenlediği sahte faturaları işyerindeki kişile­re vermek suretiyle bunların kullanılmasını sağlamak" şeklinde gerçekle­şen eyleminden dolayı, sahtecilik suçundan 10 ay hapis cezasına mah­kum edilmiş ve bu cezasının ertelenmemiş olmasına, bu niteliğiyle, söz konusu suçun işyerinde işlenmiş bir suç olarak kabulünün gerekmesine; öte yandan, mahkumiyet kararından işyerine bilgi vermemesinin ve mah­kumiyet kararının infazına başlanmasından kısa bir süre önce kendisini hastaneye sevk ettirip, rapor almak suretiyle mahkumiyet kararını işve­renden gizlemeye çalışmasının doğruluk ve bağlılıka uymayan davranış niteliğinde bulunmasına, bu durumda, davalı işverenin 4857 sayılı İş Ka­nunu'nun 25/II. maddesinin (e) ve (f) bentleri uyarınca haklı nedenle der­hal fesih hakkının doğmuş ve bu yönde işlem yapılmış olması karşısında, davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığının kabulünde zorunluluk bulunmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme ka­rarının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK’un 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 12.04.2006 gü­nünde oybirliğiyle karar verildi.