Boşanma davasının reddi - Terk - Yoksulluk nafakası
Ekleyen: Av.dilek Kuzulu Yüksel | Tarih: 13-02-2007 | Kategori: İçtihat | Not
ÖZET: Taraflar arasındaki boşanma davasının reddinden sonra karı-kocanın aynı evde yaşamaları asıldır. Boşanma davasından sonra davalının birleşmeyi istemediğini söylediğine göre; boşanma girişimleri olumlu karşılanmayan davacı (kadının) ayrı yaşamakta haksız olduğu kabul edilerek hakkaniyete uygun nafakaya hükmedilmesi gerekir.
    

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi

Esas: 2004/2250

Karar: 2004/2494

Karar Tarihi: 22.03.2004

(4721 S. K. m. 164, 175)

Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

YARGITAY KARARI

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

Davacı vekili dilekçesi ile; müvekkilinin doğuma yakın ana-babasının yanına gittiğini, doğumdan sonra davalının gelip almadığı gibi terk nedeniyle de boşanma davası açtığını, davanın red edildiğini, bundan sonra da, davalının eşi ve çocuğunu gelip götürmediğini bu nedenle ayrı yaşamakta haklı olan davacı için aylık 100 milyon lira nafakaya hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı cevap dilekçesinde; davacı eşinin üç yıl kadar önce ortada hiçbir haklı neden olmaksızın birlikte yaşadıkları konutu terkederek baba evine gittiğini, kendisini çağırmasına rağmen "Annemsiz yapamam" diyirek ortak konuta dönmediğini, ihtar çektiğini ve terke dayalı boşanma davası açtığını ancak, şekil şartlara uyulmaması nedeni ile davanın red edildiğini; davetine uymayan davacının haksız bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece; "iddia, savunma ve dosyadaki delillerin değerlendirilmesi neticesinde; özellikle de tanık beyanlarından anlaşılacağı üzere, davacı müşterek haneyi terk ederek ayrı yaşamada haklı değildir" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki boşanma davasının reddinden sonra karı-kocanın aynı evde yaşamaları asıldır. Davacı boşanma davasından önce haksız olarak evi terk etmiş olsa bile, boşanma davasının reddinden sonra eve dönmek istediğini, kocasının gelip göstürmediğini iddia etmiştir. Dinlenen davalı tanığı ise beyanın da; "taraflar 3 ay kadar birlikte yaşadılar. Daha sonra, davacı memlekete gidiyorum diyerek çekip gitti, bir daha da geri dönmedi. Davalı resmen eve davet etti, gelmeyince boşanma davası açıldı bu aşamadan sonda da artık davalı birleşmeyi istemiyor" demiştir. Bizzat davalının tanığı, boşanma davasından sonra davalının birleşmeyi istemediğini söylediğine göre; boşanma girişimleri olumlu karşılanmayan davacı (kadının) ayrı yaşamakta haksız olduğu kabul edilerek hakkaniyete uygun nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.03.2004 tarihinde oybirliği ile karar verildi.