HG 00, E: 2001/19-267, K: 2001/000311, Tarih: 28.03.2001 İCRA TAKİBİNDE YETKİ VE BORCA İTİRAZ - MAHKEMENİN İCRA TETKİK MERCİİNİN YERİNE GEÇMESİ Borçlunun yetki ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da mahkemede itirazın iptali davası açması halinde, mahkeme icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümlemelidir. (1086 s. HUMK. m. 10, 190, 225) (818 s. BK. m. 73) (2004 s. İİK. m. 67, 50/2, 4) (2709 s. Anayasa. m. 141/son) Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye 8. Ticaret Mahkemesince davanın yetki yönünden reddine dair verilen 27/4/1999 gün ve 2285-474 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.
Hukuk Dairesinin 1/2/2000 gün ve 1999/8389-2000/601 sayılı ilamı ile; (...Davacı tarafından başlatılan ilamsız icra takibinde borçlunun yetkiye ve borca itirazı üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Borçlunun yetki ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da mahkemede itirazın iptali davası açması halinde Yargıtay'ın süreklilik kazanmış uygulamasına göre mahkeme, icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümlemelidir. Mahkemece bu yön gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi isabetli değildir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURUL KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararın süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava, İcra İflas Kanunun 67. maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir. Davacı-alacaklı şirket davalı-borçlu şirket aleyhine borcun sebebini "yapılan ticaret nedeniyle alacak (teslim belgeleri, fatura vs)" olarak göstermek suretiyle ilamsız takip yoluyla haciz talebinde bulunmuştur. Borçlu takibe; "Takip yetkisi Bakırköy İcra Müdürlüğünde değil borçlunun ikametgahı olan Bursa İcra Müdürlüklerindedir. Yetkiye itiraz etmekteyiz. Ayrıca alacaklıya herhangi bir borcumuz bulunmamaktadır. Borca da itiraz etmekteyiz." Şeklinde itirazda bulunmuş ve bu itiraz nedeniyle takip durmuştur. Alacaklı hem yetkiye hem de borca itiraz edilmesi karşısında genel mahkemede itirazın iptali davasını açmak yolunu seçmiştir. Bu davada da iddiasını alacağın satış sözleşmesinden doğan para alacağı olması nedeniyle HUMK.nun 10 ve BK.nun 73. maddesi gereğince davacının ikametgahının bulunduğu Bakırköy İcra Dairelerinin yetkili olduğu noktasına dayandırmıştır. Davalı borçlu ise, ortada bir sözleşme ve bundan doğan para alacağı olmadığını genel hükümlere göre borçlunun ikametgahı olan Bursa İcra Daireleri ve Mahkemelerinin yetkili olduğunu, bu nedenle hem Bakırköy İcra Müdürlüğünün hem de davanın açıldığı bu mahkemenin yetkisiz olduğunu savunmuş, böylece icra dairesinin yanında mahkemenin yetkisine de itiraz etmiştir. Mahkemece; herhangi bir gerekçe gösterilmeksizin "Davaya bakmakta Bursa mahkemeleri yetkili olmakla dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve karar kesinleştiğinde dosyanın yetkili Bursa asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine" karar verilmiştir. Özel Daire; "Borçlunun yetki ile birlikte borca itiraz etmesi ve alacaklının da mahkemede itirazın iptali davası açması halinde Yargıtay'ın süreklilik kazanmış uygulamasına göre mahkeme, icra dairesinin yetkisine karşı yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümlemelidir. Mahkemece bu yön gözetilerek öncelikle icra dairesinin yetkili olup olmadığı üzerinde durularak bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle mahkemenin yetkisizliğine karar verilmesi isabetli değildir."Gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir. Mahkeme; "Öncelikle mahkemenin yetkisinin genel hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği, burada HUMK.9 ve 10. maddelerindeki yetki kurallarının nazara alındığında mahkeme yetkisiz olduğu, yetkisiz mahkemenin icra dairesinin yetkisi konusunda karar veremeyeceği" gerekçesiyle önceki kararda direnmiştir. Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık; ilamsız icra yoluyla takibin borçlunun yetkiye ve borca itirazı nedeniyle durması halinde alacaklının açtığı itirazın iptali davasında açıkça kendi yetkisine de itiraz edilen mahkemenin öncelikle kendi yetkisini mi yoksa icra dairesinin yetkisini mi inceleyip sonuca bağlaması gerektiğinin aydınlanmasında toplanmaktadır. İlamsız takipte borçlunun yetkiye ve borca birlikte itirazı nedeniyle takibin durması karşısında Yasa: bunu kabul etmeyen alacaklıya takibin devamını sağlamak için iki yol tanımıştır. Bunlardan birisi İcra İflas Yasasının 68 ve 69. maddelerine göre tetkik merciinden itirazın kaldırılmasını istemek, diğeri ise aynı yasanın 67. maddesi gereğince mahkemeye başvurmak suretiyle itirazın iptalini istemektedir. Her iki halde de gerek mahkeme gerek tetkik mercii takibe yapılan itiraz nedenleri hakkındaki incelemesinde bu nedenler içinde varsa yetki itirazını HUMK.190 ve 225. madde hükümleri dairesinde öncelikle incelemek ve karar vermek zorundadır. İtirazın iptali davasında mahkeme icra dairesinin yetkisine yapılan itirazı tetkik merciinin yerine geçerek çözümleyecektir. Bu nedenle mahkemenin İcra İflas Kanunun 50/2 maddesi hükmü doğrultusunda tetkik mercii gibi önce icra dairesinin yetkisine karı yapılan itirazı inceleyip kesin olarak sonuçlandırması gerekir. Anılan hüküm ile salt takip hukuku açısından yetki itirazının İcra Tetkik Mercii'nce incelenmesine ilişkin prosedür düzenlenmiştir. İcra İflas Yasasının 67. maddesine dayanan ve genel hükümler çerçevesinde yargılama yapılan itirazın iptali davasına bakacak mahkemenin yetkisini sınırlandırdığı kabul edilemez. Aksinin kabulü anılan yasanın amacına aykırılık teşkil eder. Kaldı ki, itirazın iptalini tetkike yetkili olan mahkeme icra takibinin yapıldığı İcra Dairesinin yargı çevresindeki mahkemedir. O nedenle Mahkemenin İcra Dairesinin yetkisine yönelmiş olan itirazı da tetkik etmesi olağandır. Gerçekte de bu yetki itirazının araştırılması sonucunda kendisinin de yetkili olup olmadığı belirlenecektir. (Saim Üstündağ-İcra Hukukunun Esasları, İstanbul 1995, 6. bası, Sh.101-102 d.not.218 a,b,c) Öte yandan, itirazın iptali davası her ne kadar genel hükümler çerçevesinde yargılamaya tabi ise de davanın temelini icra takibinin oluşturduğunda ve davanın icra takibi ile ayrılmaz bir bütün teşkil ettiğinde kuşku bulunmamaktadır. Mahkemenin İcra Tetkik Mercii yerine geçerek İcra Dairesinin yetkisi konusunda bir karar verebileceğinin ve borca itirazı inceleme konusunda kendisinin yetkili olup olmadığını ancak bundan sonra karara bağlayabileceğinin kabulü, davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması kuralına da uygun düşmektedir. (Anayasa 141/son). Aksinin kabulü halinde mahkeme İcra İflas Yasasının 4. maddesinin emredici hükmüne aykırı olarak yargı çevresinde olmayan İcra Dairesi ile ilgili bir karar vermiş olur ki, bu yön kabul edilemez. Şimdiye değin yapılan açıklamalar ışığında mahkemece yapılacak iş; tetkik mercii yerine geçerek öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik borçlu itirazını incelemek, kabulü halinde kaza çevresinin yetkisizliği saptanmış olacağından esas hakkındaki itirazlara girişilmeksizin icra dairesinin yetkisiz olduğun karar vermek, yetki itirazının kabul edilmemesi halinde ise esasa girişerek toplanacak delillerle uygun sonuç çerçevesinde bir karar vermek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle;
Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ: Davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 28.03.2001 gününde oyçokluğu ile karar verildi.